türk sineması

entry137 galeri6 video1
    36.
  1. ilk dönem, sinemacılar dönemi, genç yeni sinemacılar dönemi * gibi farklı akımları yaşayan ve son yıllarda niteliği tartışılır olsa da niceliksel olarak yeniden atağa geçen sinema.
    1 ...
  2. 35.
  3. cok fazla turk filminin vizyona girdigi bu sene, elle tutulur kac turk filmi olduguna bakarsak, aslinda turk filmi sektorunun gelismedigini, seyircinin begeni zevkinin daha da dustugunu soylebiliriz. bu durum yurt disinda cekilen guzel filmlerden de mahrum kalmamizla sonuclaniyor. turk sinemasinin ileriye dogru gider gibi gozuktugu su zamanlarda aslinda yerinde saymasi bile bir basari sayilabilir.
    1 ...
  4. 35.
  5. hakkında "bu son filmlerle türk sinemasına şöyle ayar verildi, böyle iyi oldu." diyenlerin çarpılacakları sektördür.

    imdb'de en kötü 100 film listesinde ;

    emret komutanım:şah mat 16. sırada.
    dünyayı kurtaran adamın oğlu 40. sırada.
    hababam sınıfı 3.5 85. sırada.
    araf 86. sırada.
    büyü 92. sırada.

    ilk üç filmde de hep mehmet ali erbil'i görüyoruz nedense...
    2 ...
  6. 34.
  7. tanım : durumu vahim olandır.

    gelin bi boşluk doldurmaca oynayalım hep beraber, ne dersiniz? nasıl olur?

    tamam o zaman başlayalım.

    türk sineması ......

    nereye koşuyor mu dedin, evet bildin. inanın ki çoğu insan da bunu senin gibi tamamlamakta. peki bu kadar insan bu boşluğu böyle tamamlıyorsa, türk sinemasının halini konuşmaya gerek var mı? bencede yok.
    1 ...
  8. 33.
  9. son yıllarda gelişerek değişen ülkemiz sinemasıdır.
    (bkz: yeni türkiye sineması)
    0 ...
  10. 32.
  11. gelişen, ilerleyen sinemadır. ejder kapanı adlı filme yorum yazarken benzer şeyler yazdım ama yine de yazayım. sinema bir ülkeye her anlamda faydalı bir sanattır. kültürel yönü ortada, orayı anlatmama gerek yok. bunun yanında işin siyasi-kültürel ve ekonomik boyutu da var. sinemanız ne kadar güçlüyse propagandanız da o kadar güçlü olur. oyuncularınız ne kadar iyi, bilinir , yakışıklı/güzelse ülkenize de o kadar sempati duyulur . sinemanızla birlikte ürünlerinize de talep artar. dolaylı ekonomik katkılarının yanı sıra sinema sektöründen ekmek yiyen insan sayısı artar, bu sektörden kazanılan para artar. yurt dışında daha çok izlenmesiyle yurt dışından bizim film yapımcılarımıza akan para, dolayısıyla bize akan para artar. ben güzel bir istikamette gittiğini düşünüyorum türk sinemasının. özellikle son yıllarda neredeyse her konuda film yapabilecek duruma geldik. güzel güzel. daha da iyi olacak inşallah. holywood olmak çok zor ama avrupa'nın en iyi sineması olmak zor değil.
    0 ...
  12. 31.
  13. yıl 2009 hala 3-5 güzel filmden öteye gidememiştir, bütün sınırlarımı zorladım 8 güzel film olsun. bahane hazırdır her zaman maddiyat yok şu yok, bu yok, ya iyi güzel de 12 angry men 1957 yapımı, siyah beyaz bir film 10 metrekare bir oda içinde çekilmiştir ve büyük bir zevkle izlemekten çekinmiyorum bu film için ne kadar para gitmiştir ki. bu film den aldığım hazzı bana hala yaşatmamıştır. pek de yaşayacağımı düşünmüyorum bu kadar mı zordur, bir film için aaaa nasıl olur yahu şaşdım kaldım! demek. demek ki zormuş diyorum ve kendimi avutuyorum.
    1 ...
  14. 30.
  15. en parlak dönemini 70'ler yaşamış, özgünlüğünü oluşturabilmiş ama koruyamamış sinema.
    0 ...
  16. 29.
  17. bu sene 60a yakın filmin filmin oynayacağı sinemadır. her geçen yıl gelişme gösterdiği kesin. kaliteli yapımların sayısı artıyor. sadece * ve türevleri olmasın yeter.
    2 ...
  18. 28.
  19. birilerinin sessiz sedasız kenardan kenardan sanat filmi, dönem filmi, gerçek hikayelerden alıntılarla, kaliteli türk romanlarının uyarlaması gibi gişe hasılatı beklenmeden yapacağı filmler ile büyük bir özveri, sabır, inanç yardımıyla kurtulması muhtemel, şimdilerde olmasada umutla bakılması gereken bir geleceğe sahip olan sinemadır.
    2 ...
  20. 27.
  21. özellikle 80´lerde cüneyt arkın´ın dövüşlü filmlerinde kavga ederken çıkan sesler hep aynıdır. 'pisst ahooo', 'isis ahooo', 'pua, pua puaa', 'pink' ve 'piynak' diye sesler vardır.

    figüran yetersizliği kafalarına maske geçirilirerek * çözülmüştür. dikkat edin o filmlerin çoğunda düşman maskelidir. cüneyt abiyle film çevire çevire figüranlarda trampolinle atlamayı öğrenmiş olacaklar ki onlar dahi bu filmlerde trampolinle atlayıp, zıplayıp kahramanımıza fantastik hareketler çekebilmektedirler.
    1 ...
  22. 26.
  23. serüven tam olarak şöyle başlar: Muhsin Ertuğrul ilk özel film şirketi olan Kemal Film'de film yapma şansına kavuşmuş, daha sonraki yıllarda ve başka film şirketlerinde de (bkz: ipek Film) batıdaki teknolojinin aynısına sahip olarak 17 yıl boyunca Türkiye'de tek rejisör olarak görev yapmıştır. * Fakat Faruk Kenç isimli genç bir adamın ki kendisi Enver Paşa'nın yeğenidir * Taş Parçası isimli film ile ki "Muhsin Ertuğrul'un başına düşen taş" diye o yılki gazetelere haber olmuştur, Muhsin Ertuğrul Dönemi kapanmış (Geçiş Dönemi olarak da isimlendirilir) sinemacılar dönemi başlamıştır. Aslen geçiş döneminin bitişini simgeleyen film: Lütfi Akat'ın Kanun Namına isimli filmidir, 1952'dir tarihi. Muhsin Ertuğrul sinemasından farklı olarak sinemacılar döneminde yetkin kamera kullanımını ve yıldız oyuncuların doğuşlarına şahitlik ederiz. 50'lerden itibaren yılda ortalama 300 film çekilir. Bu sayının giderek artmasında Demokrat partinin elektriği sübvanse etmesi de etkili olur. Aynı zamanda bu yıllarda sansür de sektörde önemli bir faktör olmuştr, nitekim film sayısı çoğalmış devlet bunlara bir göz atmak istemiştir.

    Sinemacılar döneminden itibaren yapılmış filmler Mimar Sinan Üniversitesi'nin arşivindedir.
    1 ...
  24. 25.
  25. gün geçtikçe kötüye giden bir sektör. türkiye de o kadar cok olay var ki sinemaya aktarılabilecek, ya korkudan ya da gişe isteğinden dolayı bunlar değerlendirilmiyor.

    devrim arabaları, güz sancısı gibi filmler tarihi olayları yorumluyorlar çok şukela ama bundan ileriye gidilmiyor.

    son yıllarda doğu sorununa cok inildi ama onlar da kendini tekrar ediyor gibi.

    60lı 70li yıllarda yaşanan öğrenci olayları, 80lerde yaşanan darbe o kadar cok malzeme cıkartabilir ki senaristlere nedense kullanmıyorlar.

    ondan sonra recep ivedik gibi adamlara gülmeye çalışıyoruz. kemal sunal filmlerine hala gülüyorsak, hala izliyorsak toplumsal olaylara göndermeler yaptığı içindir. koyam da tur at için değildir.
    3 ...
  26. 24.
  27. Geçen günlerde okulda bana nuhun gemisinin kaptanı dediklerini söylememiştim. Nedeni arkadaşlarla konuşurken "siz insanlar 7000 yıldır tıkınıyorsunuz." dememdi. Doğru ama önce mamut avlıyorlardı şimdi et sote yapıyorlar. Kasaptan alıyorlar eti. Bu tip işleri yapan özel toplum karakterleri bunlar. manav var. ama tarlası yok köylüden alıyor. hepsi karakter bunların. biri olmayınca sistem çöküyor. manav olduğunuzu düşünsenize. hiç bişi düşünememeniz lazım. kafayı yer insan ama varoşta manav olmak süper ama takılıyon hiç kimse bi şey demiyor. terziler var kendi söküğüü dikemiyorlar mesela. kendini topluma adamış. semt pazarcıları var bi de manavlar var orda zaman zaman "patlıcan patllıcan istiyon mu abla" diye tacizde bulunan manavlar bunlar. bize de manavlar hep şirin amcalar gibi gösterilmedi mi filmlerde. sen hiç tecavüzcü manav gördün mü filmlerde sence de çok acaip değil mi bu kadar şirin olmaları? Tecavüzcülerde aramızdadır oysa. filmlerde ise birden ortaya çıkarlar, sanki o işi yapıyor herif. mesela hapishanede bi gammazcı vardır herkes birbirine suçlayıcı gözlerle bakar falan. bakmayın boşuna hepiniz şirin manav amcalı filmler çektiniz saçma saçma o yüzden siz de sinemaya tecavüz ettiniz. türk sineması dediğiniz de tamamen bundan oluşuyor şirin manav ve kasaplar, arada bir çıkan sarkıntı bakkal amca, asıl erkek asıl kız, bazen babacan bir kahveci, dolmuş şöförü ve tecavüzcüler. adamların gördüğü toplum böyle bir de tecavüzcüler var. Şimdi bu tecavüzcüler niye kötü o zaman sen ona toplumsal karakter biçmişsin niye kızıyorsun adama da iyi adamlar dövüyor bunları paso anlamış değilim. herif işini yapıyo ya sen hiç kasabı et satıyor diye dövdün mü. çok acaip ya türk sineması.
    0 ...
  28. 23.
  29. 2008 yılının son aylarında üç maymun, arog, sonbahar, tatil kitabı, gökten üç elma düştü, osmanlı cumhuriyeti gibi eşsiz yapımlara kendinden tekrar söz ettirecektir.
    1 ...
  30. 22.
  31. yalandan bir canlanma moduna giren, fekat kısa sürede yeni bir açmazla karşılaşan sinemamız. hala çağa ayak uydurmaya çalışılmakta. velâkin, o havayı yakalamak için önce niteliği artırmak gerekir.

    niteliği artırmak derken, cem-i cümle birleşip "haydi gelin hep beraber almodovar'a özenelim. dur biraz da haneke katalım üstüne. olmadı yeni-eski dalgalardan alırız bir tutam. bak tarkovski'yi unuttum. onu da ilave ettik mi, al sana mükemmel bir film." çekelim demiyorum elbette. bu ülke insanı bu tip şeylere uzaktır çünkü. ya gerçekçi olacaksın, ya da gerçekle dalga geçeceksin. ha, kişisel filmini yap, dursun bi kenarda. ama sürekli de aynı zihinsel oyunları, aynı ruhsal çıkmazları didikleyip didikleyip çıkarma karşımıza. daha bizden ol, her zaman da bizim senden olmamızı bekleme. biz seyirciler kolay sıkılırız çünkü.
    ayrıca, ben tarkovski'yi zaten izlemişim. bi daha neden aynı depreşimleri senle yaşayayım? değil mi canım?
    niteliği özgünleşerek, öze ayna tutarak artıracaksın. özü kendinle sınırlamayacaksın. genele yayacaksın. ortalığı mustafa altıoklar'a neyin bırakmayaksın. aman diyim...
    4 ...
  32. 21.
  33. 2006 yılındaki toplam seyirci sayısı sayısı yaklaşık 31 milyon iken, 2007 yılında 26 milyon civarında olan buna rağmen 2007 yılında pek çok filmiyle yurtdışındaki festivallerin çoğunda adından bahsettiren ve ödüller alan sinemadır.
    1 ...
  34. 20.
  35. içimizdeki onca zenginliğe ve kıskanılacak tarihi bir geçmişe sahip olmamıza rağmen, kendi kendimizle didişmemiz nedeniyle bir türlü hak ettiği yeri bulmayan, seyirciden kopuk yaşayan sinema.
    0 ...
  36. 19.
  37. hiç bir zaman eski kalitesine ulaşamıyacak olan bir zamanların sektörü. geçmişte yılda çekilen 200 filmle dönemin insanlarının tek eğlence kaynağı bir zaman makinasıydı yeşilçam. en masum en saf insani duyguları hiç bir mesaj kaygısı gütmeden henüz kirlenmemiş bir dünyanın insanlarına sunuyordu. bugün hala eski filmleri televizyonda izliyorsak bu filmlerin çok kaliteli olmasından değil bir samimiyet bir güven duygusu vermesindendir. evet şimdiki sinemamızın haline bir bakın çırpınıyor batmamak için yapılan işlerin kalitesi günümüz sinema normlarına uygun ama eksik olan bir şey var ve insanlarımıza hala bunu veremiyor. belkide biz çok kirlendik yada dünya eski dünya değil.
    1 ...
  38. 18.
  39. bizden başkaları için bir muamma olan sinemadır. bizim de pek anladığımız söylenemez ama. öyledir bu kıvır zıvır. misal ver koçum misal diyorsanız veririm elbette! şu bahçede çocuğu top oynarken mavi plastik leğende çamaşır yıkayan cefakar, çilekeş ve fedakar türk kadını imgesini bilirsiniz hepiniz. sinema yönetmenlerimiz bayılırlar bunlara. kadıncağızın hasbelkader baldırı göründü diye tecavüzcü coşkunun gadrine uğramasını bir yabancı anlayamaz. kültürel, bilimsel aletler ve avadanlıklar toplumların bilinçaltlarını da yansıtır. sözgelimi ben, "pilli bir alet icat edip kıçıma sokmayı" hiç düşünmedim. bilinçaltları öyle adamların. ya seninki? e efendim biz aslında öyle değiliz, salon beyefendileriyiz biz de şu cahil cühela kafir takımı bizi yanlış anlıyor. lan dallama, böyle filmler üretiyorsun ondan sonra da çıkıp biz böyle degiliz diye ciyaklayıp duruyorsun. olacak iş değil!
    3 ...
  40. 17.
  41. yıllara göre türk filmlerinin olduğu böyle bir siteye adını veren sinema.
    http://www.turksinemasi.com/filmler/filmler.asp
    0 ...
  42. 16.
  43. geçen seneki çıkışı için, eleştirmen ve sinema severler 'bu senede sürecek' diyorlar. haydi inşallah...
    1 ...
  44. 15.
  45. Her ne kadar eleştirilse de çeşit yok diye, zamanında kısıtlı imkanlara rağmen, kızılmaskeden süpermene, kötü ruhtan vampirlere kadar birçok çeşidi denenmiş çekilmiş sinema sektörüdür.

    Bu filmleri izlediğinizde genel olarak kopya edilmiş, imkansızlıklardan türlü geçiştirmelerle kotarılmış sahneler görürsünüz. Eğer aynı hızda devam etseydi eminim şimdi çok farklı yerlerde olacaktı bu filmler.

    Efenim şahsımın görüşüne göre bir dönemden sonra arabest illetinin aziz türk milletine musallat olması ve buna ilaveten geçim sıkıntısı, ideoloji ve fikir çatışmaları münasebetiyle türk sinemasında sadece bol acılı, lahmacun, çiğ köfte ve tavernalı aşk, meşk, kavuşamama filmleri çekilmiştir. Talep arzın devamı olduğundan bakmış ki yapımcılar, türk halkı salya sümük ağlamaktan garip bir zevk alıyor, napsınlar, bu türlere yönelmişler.

    Türk sinemasının kısırlaşmasında, olduğu yerde kalmasında, hatta geriye gitmesinde yapımcıların olduğu kadar toplumun rengi de büyük rol oynamıştır. Bizler daha yeni yeni arabesk kimliğinden sıyrılma çabaları içerisine girmişken, bir de baktık ki cem yılmaz adında bir komedyen gora isimli filmi çekerek türkiyede bir çığır başlattı, iyi de etti.

    Şimdiki yapımları beğenmeyebilirsiniz, çünkü atalarınız da daha öncekileri beğenmemişti. Peki ya denemeden başarı ve kalite nasıl yakalanabilir?

    Dünyayı kurtaran adamın oğlu senaryo olarak bir boka benzemeyebilir ama görsellik açısından bizlerin de birşeyler becerebildiğinin kanıtıdır.

    Daha çekilebilecek bir çok konu vardır. Tarihimiz konularla doludur, anadolu efsanelerle doludur. Yeter ki isteyelim, isteyince pekala yapabiliyoruz.
    2 ...
  46. 14.
  47. 13.
  48. sanatçı tanıtımı her filmnde aynıdır. afişin üstüne atılan plaklardan sanatçı tanıtılır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük