bir kaç yıldır türk sineması duygusal filmlerde gelişim gösterdi. ama korku filmlerinde o kadar saçma bir kurgu yapıyorlar ki, onu izleyen diğer filmlere de ön yargıyla yaklaşıyor ''türk filmi olum siktir et izlemeyelim'' diyor. en iyisim siz korku filmi çekmeyi bırakın.
"hangi türk filmleri?" diye sormama sebep olabilecek, genelleme yapılmış cümle.
bir yılmaz güney** filmi izlenmeden türk sinemasının eleştirilmesini doğru bulmamakla beraber, hangi gülşen bubikoğlu- tarik akan** filmine rastlasam zevkle izliyorum. evet, belki ne geleceği önceden kolayca kestirebiliyor, (ve ya benim durumumda olduğu gibi defalarca izlemekten replikler bile ezbere bilinebilir) ama yine de her izleyişimde ayrı bir mutluluk aldığım filmlerdendir. bunlar haricinde süt kardeşler, hababam sınıfı, gulyabani gibi türk sineması klasiklerinin de yabana atılmaması gerek. kemal sunal'a hala gülebiliyorsak eğer, * bu onun zaman kavramını aşabildiğini, her nesile hitap edebildiğini gösterir ki bu da; türk sineması adına göz ardı edilmemesi gereken bir kazanımdır.
zira türk filmleri sadece yeşilçamdan ibaret değildir.
ama yine de sevmeyen sevmez, zevkler ve renkler meselesidir. saygı duyulmalıdır.
kalitesiz ve özgün olmamaları. önceden amerikan filmleri çalarlardı şimdi kore filmlerine dadandılar. oysa ne hikayeler var ülkemizde. arayıp bulsalar, herkesin hayatının roman olduğu bu ülkede senaryo malzemesi boldur.
sonu başı belli olan, fakir kız zengin oğlan yada tam tersi, mutlu sonlar. yırtık dondan çıkar gibi beliren tesadüfler . sanat değeri taşımayan. sanatı tuvalet ve smokin giyip bir restaurant ta şarap içmek sanan. insanı tiskindiren filmeleri izlememe nedenleridir.
yılda 400ü aşkın film ve 10 sezon kadar yabancı dizi izleyen biri olarak. izninizle çokça madde sıralayabilirim.
1- gişe kaygısı
2- az emek (2-3 ayda çekilmiş filmden ve özenilmemiş görsel efektten bi bok olmaz)
3- dönemin sükse yapmış dizi oyuncularından (veya survivor gibi yapımlarda kazara ün kazanmış kişilerden) 2 tanesini baş role koyup yanına sıradan oyuncularla yapılan çekimler
4- özcan deniz'in bir ara ağzından kaçırdığı hepimizi aydınlatan şahane açıklama: "türkiye'de film işi bir kumar. 1milyon tl koyup 3milyon tl kazanmak istiyoruz. biz kumar oynuyoruz." (harfi harfine olmasa da açıklaması böyleydi.)
5- komik kavramı peker açıkalın, şahan gökbakar, şafak sezer, alp kırşan ve benzeri isimlerle yürütülmektedir. ve tahmin edeceğiniz üzere güldürmemektedir.
6- dizi gibi çok küçük bütçeli ve içi bomboş yapımlar. (bu ülkede çekimleri üç hafta sürmüş yapımın da bileti 10 tl. -küfür etmek istemiyorum ama insanlar kandırılıyor-)
7- bir dram furyasıdır aldı başını gitti. çağan ırmak "babam ve oğlum" filmini yaptı belli mızık mızık aile kavgaları izliyoruz (çağan ırmak becerdi arkasından gelenler nanay). hadi bunu da geçtim taşra taşra taşra taşra ! başka birşey bildikleri yok. e tamam taşrayı geçtik diyelim bu sefer de zengin fakiri eziyor, sonunda da fakir kazanıyor. bi sıyrılın artık.
8- türk tarihi maşa edilerek gişe kaygısı gütmek ve cepleri doldurmak. sayısız çanakkale filmi var. ulan hiç mi utanmadınız o kadar dandik yapımları piyasaya sürerken!
9- ben bir tane yabancı ünlü oyuncuya para vereyim de bok gibi senaryomda oynatıp bana gişe yaptırsın mantığı.
10- ne yazık ki bu yapımların sahipleri yapımlarında bi bok varmış gibi haftalar boyu reklamını yaparlar.
ha edit: hala hababam sınıfına gülüyorum o yılın imkanlarıyla adamlar nesillere hitap etmiş. o dönemin oyuncularının her filmi de işe yarıyo tv de rast geldim mi keyifle bakınırım.