sonu başı belli olan, fakir kız zengin oğlan yada tam tersi, mutlu sonlar. yırtık dondan çıkar gibi beliren tesadüfler . sanat değeri taşımayan. sanatı tuvalet ve smokin giyip bir restaurant ta şarap içmek sanan. insanı tiskindiren filmeleri izlememe nedenleridir.
"hangi türk filmleri?" diye sormama sebep olabilecek, genelleme yapılmış cümle.
bir yılmaz güney** filmi izlenmeden türk sinemasının eleştirilmesini doğru bulmamakla beraber, hangi gülşen bubikoğlu- tarik akan** filmine rastlasam zevkle izliyorum. evet, belki ne geleceği önceden kolayca kestirebiliyor, (ve ya benim durumumda olduğu gibi defalarca izlemekten replikler bile ezbere bilinebilir) ama yine de her izleyişimde ayrı bir mutluluk aldığım filmlerdendir. bunlar haricinde süt kardeşler, hababam sınıfı, gulyabani gibi türk sineması klasiklerinin de yabana atılmaması gerek. kemal sunal'a hala gülebiliyorsak eğer, * bu onun zaman kavramını aşabildiğini, her nesile hitap edebildiğini gösterir ki bu da; türk sineması adına göz ardı edilmemesi gereken bir kazanımdır.
zira türk filmleri sadece yeşilçamdan ibaret değildir.
ama yine de sevmeyen sevmez, zevkler ve renkler meselesidir. saygı duyulmalıdır.
akıcı olmaması, kamera açılarına özenilmemesi mesela kamera 10 dakika sabit duruyor oyuncular karşısında ezberledigi oyunu sergiliyor kardeşim tiyatromu syrediyoz dedirtiriyor. amerikan filmelerinde ise görüntü aktörün etrafında 360 derece dönüyor ve hatta aynı görüntüyü aynı anda farklı iki açıdan çekim yapabiliyorlar, örn, the 24 dizisi.
bir kaç yıldır türk sineması duygusal filmlerde gelişim gösterdi. ama korku filmlerinde o kadar saçma bir kurgu yapıyorlar ki, onu izleyen diğer filmlere de ön yargıyla yaklaşıyor ''türk filmi olum siktir et izlemeyelim'' diyor. en iyisim siz korku filmi çekmeyi bırakın.
tüm filmleri toplasanız adam akıllı bir film etmemesidir. genelinin konusu aşk beşgenleri, altıgenleri hatta kimi zaman aşk sekizgenleridir. eğer konu farklıysa mutlaka efektleri berbattır. yani bir özelliği iyiyse on özelliği kötüdür.
izlenmeyen filmlerin %90 ı ekonomik kaygılardan dolayı yapılmış sürekli aynı konuların farklı yönetmenler ve oyuncularla işlendiği, mantık hatasını bolca içinde barındıran 1970-80 li yıllarda çekilen filmlerdir.
kalitesiz ve özgün olmamaları. önceden amerikan filmleri çalarlardı şimdi kore filmlerine dadandılar. oysa ne hikayeler var ülkemizde. arayıp bulsalar, herkesin hayatının roman olduğu bu ülkede senaryo malzemesi boldur.
gişe ve bağımsız yapım olarak ayrılan türk sinemasının izlenmeme nedenleridir.
öyle ki kültür bakanlığı ne kadar belirli bir parti karşıtı olunsa dahi kendi içinde olabildiğince fazla bir ideoloji gütmeden çok güzel senaryolara yapım destekleri vermektedir.
gişe filmleri için pek fazla aynı şey söyleyemeyeceğim. çünkü beğenilmesi zor bir yapım oluyorlar.
ama bağımsız filmleri 90 öncesi ve sonrası olarak ayırdığımızda sizleri ve bizleri tatmin edecek bir sürü yapım var.