gerçekleştirilebilirliği sadece kendi dinamiklerimiz ile sınırlı olmayan birliktir. zira, engellemek ve köstek olmak için yüzyıllardır mücadele veren ülkeler ve güç odakları var olmuştur. eğer bir gün hayalden öteye geçilip gerçek kılınırsa, bu sadece türk ulusu'nun başarısı değil, düşmanlarının da ağır bir hezimeti olacaktır.
tüm türklerin bir gün gelip de kurulmasını özlemle beklediği birliktir. öncüsü türkiye olacaktır. ülkedeki kürtlerin de ülkeyi terk etmesi beklenmektedir, büyük memnuniyet uyandıracaktır.
türkiye'de yaşamakta olan bir kesimden dolayı mümkün olmayan birliktir. birlik, vizeleri kaldırmayı gerektirir. kusura bkamayın ama hiçbir türki devlet büyük bir kürt göçü istemiyor. o yüzden öyle bir birlik olsa bile, öncü olması gereken türkiye o birlikte olamayacaktır.
türk birliği isteğini anormal ve ırkçı olarak görmemek gerektir.
ab benzeri bir yapı ırkçı mıdır ?
değildir. hatta o kadar değildir ki aynı ırktan olmamamıza rağmen biz de dahil olmaya can atıyoruz.
türk birliğinden kastedilen böyle bir yapı olmalıdır. hatta zamanı geldiğinde türk olmayan ama türklerin yaşadığı bölgelerde yaşayan devletlerde dahil olabilmelidir.
tühh lan: ben türklerin birleşmesi konusunda ahkam keserken, iki yakamın birleşmesi konusunda kötü gelişmeler olmuş. *
ortak bir dile sahip olan, ama tam olarak ortak bir kültüre ve kökene sahip olmayan ülkelerin oluşturması istenen birlik.
bir kere, anadolu türkleri orta asya'dan gelme bazı gelenekleri korusalar da anadolu, balkan, ortadoğu ve kafkas kültürlerinden büyük ölçüde etkilendikleri de bir gerçektir, çünkü orta asya türkleriyle 1000 yıllık bir kopukluk olmuştur. örneğin döner, baklava, kokoreç gibi yemekleri türkler orta asya'dan mı getirmişlerdir? bunlar anadolu, ortadoğu ve balkan kültürlerinin etkisiyle anadolu türklerinin kültüründe yer etmiştir. bunun için anadolu türkleri kültürel olarak orta asya türklerinden iyice farklılaşmışlardır. biz işin bu yönünü vurgulamaya çalışıyoruz, yoksa anadolu türk kültüründe orta asya'daki türk kültürünün de bir etkisi vardır.
ortak köken meselesine gelince, türklerin orta asya'dan geldikleri gibi saf bir ırk olduğunu mu sanıyorsunuz? orta asya'dan gelen akıncıların çoğunun anadolu'daki gayrimüslim kadınlarla evlendikleri de bir gerçektir. orta asya türklerinin fiziksel özelliklerinin anadolu türklerininkilerle uymamasından da bunu rahatça fark edebiliriz. defalarca bu konunun üzerinde durulmuştur zaten. (bkz: orta asya efsanesinin yalan olması)
türklerin brekisefal olduğuna dair tezler de 1930'lu yıllardaki türkiye'nin bir "türk ulusu" yaratma çabasının bir ürünüdür. o dönemde dünyanın birçok yerinde, bir ulustaki insanların bir ırk olarak aynı özellikleri paylaştığını kanıtlayabilmek için bu tür çalışmalar önemseniyordu. şimdi ise bu tür tezlere inanılması artık çağdışıdır. türklerin tamamının brekisefal olmadığı ve başka etnik topluluklarda da brekisefal kafatasının rastlanabileceği bugüne kadar kanıtlanabilmiştir. örneğin, nihal atsız da bu mevzuya takıp safkan bir türk olarak kendisinin de brekisefal olduğunu iddia eddiyordu, ama kafası ölçülünce tam olarak brekisefal olmadığı ortaya çıkmıştır.
tekrar söylemek gerekirse, türklerin -her ulus gibi- safkan bir ırktan gelmiş olması mümkün değildir. ayrıca bu ülkede çerkezler, boşnaklar, arnavutlar gibi sonradan türkleşmiş etnik topluluklar da vardır ve türkler bunlarla da karışmışlardır. tarihe karışmış anadolu medeniyetlerindeki insanlara sanki buharlaşıp ortadan kaybolmuş muamelesi yapılması da anlamsızdır.
enver paşa'nın kendi kaleminden çıkmış bir mektubunu, makalesini okumadığı halde, enver paşa'yı ırkçı zanneden malların onun bu hayal uğruna mücadele ettiğini sandığı düştür.
enver paşa her kaynakta ırkçı diye geçiyormuş. hakikat ise başkadır, en enver karşıtı kaynakta bile yazılı değildir bu. **
iddia edildiği, iddie edilse bile, enver ülkücü de değildir. ayrıca ittihat ve terakki ile azıcık haşır neşir olmuş herkes bilir ki enver paşa'yı onlardan ayıran en önemli özellik dindar olmasıdır. *
senelerce turancı bildiğimiz, karşımıza gelen her kaynakta turancı yazan enveri beş dakikada nerden alındığı belirsiz bir yetkiyle islamcı ümmetçi yapan bir garip tayfanın acayip üzerine düştüğü ütopya. ütopyadır, çünkü bugünkü türk devletlerinin hepsi kendi havasında kendi dalgasındadır. ütopyadır çünkü sarıkamış faciası bu hayalin asla gerçekleşmeyeceğini açık bir biçimde ortaya koymuştur. bilmem kac yüz yıllık ırkcı kafatasçı ittihat ve terrakinin bilmem kac yüz yıllık ırkcı-turancı enverini beş dakikada ümmetçi-islamcı( aslında ülkücü demeye çalışıyor da gözü kesmiyor) ilan eden bugünkü turancı zihniyete ise, söyleyecek kelime bulamıyorum. bir takım komplo teorisyenlerine, söyledikleri işlerine geliyor diye inanıp bana " her okuduğunu gerçek sanma bik bik bik" şeklinde pm yoluyla ötecek turancı koçyiğitlere şimdiden selam ederim.
90 bin askerimizi orada şehit eden katilin türk birligi ile ne gibi bir alakası olabilir. bilerek ve isteyerek taammüden işlenmiştir. günü geldiginde ergenekon gibi hesabı sorulacaktır, ergenekon un gelip dyaanacagı yerde buralardır tamda aslında, milli mücadele de neden yunanlılardan başka kimse ile savşılmamıştır, neden musul u vermek zorunda kalmışızdır, neden anadoludan kadınlar kızlar mermi taşımak zorunda kalmışlardır? o koskoca osmanlı orduları nerededir?
balkan harbinde osmanlı nın balkanları dümdüz edecegini hesap edip, bu savası tanımıyoruz diye açıklama yapan başta ingilizler olmak üzere batılı devletler, ordunun savamamasından dolayı balkanlar elden çıkınca anlaşmayı dogrudan kaybedilen toprakları tanıyarak yapmalarının sebebi nedir?
mehmet akif in, yüzüne tükürürüm vallahi degmez tükürüge gibi bir mısrası vardır, o işte bu balkanlarda degil, istanbul a yürüyenler için söylenmiştir.
günü gelip gerçek tarih ögrenildiginde neler olacak merak ediyorum.
enver paşa'nin bu hayal ile rusya'ya asker yollamışlığı yoktur. rusya üzerine yolladığı asker vardır ve bunu hiçbir zaman turan hayali ile yapmamıştır. evet sayın seyirciler, gerçek budur.
birincisi, enver paşa'ya turancı demek zordur. kendisi, yazdığı bütün makale ve mektuplarda da görülebileceği gibi turancıdan çok samimi bir ümmetçidir. turan kelimesini ise her daim coğrafi bir bölge adı olarak kullanmıştır ki, turan ihtilal orduları komutanı ibaresini bu yüzden kullanmıştır. türk birliği veya benzeri bir kelam etmişliği yoktur.
ikincisi, enver paşa attığı her adımı türk dünyasını düşünerek değil, islam alemini ve memleketini düşünerek atmıştır. sarıkamış harekati dahi buna dahildir. nitekim paşa'nın niyeti savaşı orta asya(turan'a) ve hindistan'a yaymaktır. böylece rusya ve bilhassa ingiltere daha zor bir duruma düşecek ve amaç odur ki esas cephelerde osmanlı az da olsa rahatlayacaktır.
üçüncüsü, sarıkamış'ta 90 000 şehit kalıbı efsane daha doğrusu saçmalıktan ibaretttir. nitekim tüm ordudaki asker sayısı 75 000'i geçmemektedir. şehit sayısı ise, kayıplar dahil, 23 000 ile 33 000 arasıdır.
ha evet enver paşa'ya hayalperest denebilir, yanlışlar yaptı, nice anadolu evladının vefatının sebebi denebilir, ki sarıkamış harekatinda dahi bazi kritik hususlarda kendisinden çok başka paşaların ihmalkarlıkları vardır ya neyse. *
ülkemizde bazı çevrelerce avrupa birliği'ne üye olmak yerine diğer türki ülkelerle birleşerek oluşturulması savunulan birlik. ama bu, avrupa birliği'ne karşı iyi bir alternatif değildir. diğer türki ülkelerle yapılacak stratejik bir birleşmenin ülkemiz için yaralı olacağına dair veriler olmadığından, türk birliği pek de ülkemizin çıkarına olacak bir birlik değildir. bunun nedenleri şöyle sıralanabilir:
ekonomik açıdan nedenler:
-türkiye, diğer türki ülkeler ve ab ülkelerinin milli gelirleri aşağıdaki gibidir:
türkiye: 691 milyar dolar
diğer türki ülkeler (toplam): 172 milyar dolar
ab ülkeleri (toplam): 13 trilyon dolar
burada göründüğü gibi, diğer türki ülkelerin milli gelirlerinin toplamı bile türkiye'nin milli gelirinin yarısı bile etmemektedir. bu da demektir ki, bu ülkelerle ekonomik işbirliği durumunda, bu ülkeler türkiye için yeterli bir pazar olmayacaktır. halbuki avrupa birliği'nin sunduğu pazar imkanları neredeyse sınırsızdır, ayrıca diğer türki ülkeler arasında en yüksek milli gelire sahip olan kazakistan'ın (96 milyar dolar) nüfusunun sadece yüzde 60'ı kazak kökenlidir, ayrıca bu ülkenin avrupa birliği'ne üye olması konusunda tartışmalar vardır.
-eskiden sscb'ye bağlı olan türki ülkelerin en önemli ekonomik ortağı rusya'dır. daha da önemlisi bu ülkeler, bağımsız devletler topluluğu adı altında ekonomik, siyasi ve stratejik bir ortaklıkla rusya'ya bağlıdır.
-azerbaycan ve orta asya'daki türki ülkeler, dünyada yolsuzluğun en fazla olduğu ülkeler arasındadır. transparency international'ın yaptığı yolsuzluk endeksine göre bu ülkelerin hepsi türkiye'den daha fazla yolsuzluğa sahiptir. bu da şu anlama gelir; bu ülkelerde iş yapmak çok zordur. bu ülkelerde yapılan bir yatırımın geri dönmesi, karlı olması gibi etkenlerin tamamı büyük ölçüde rüşvete ve o dönemde iktidarda olan kişilerin keyfine bağlıdır.
buna karşılık ab ülkeleri, özellikle kuzey avrupa ülkeleri, dünyada en az yolsuzluğa sahip ülkelerdir. yeni katılan eski doğu bloku ülkeleri dışındaki tüm ab ülkeleri, yatırım için güvenli, istikrarlı ve rüşvetsiz bir ortama sahiptir.
-türki ülkelerin çoğu en önemli ihracat gelirini petrol ve doğal gazdan elde etmektedir. orta asya'da gelişmiş bir sanayiye sahip olan ülke olarak bir tek kazakistan vardır. bu da şu anlama gelir; bu ülkelerle kurulacak bir ekonomik birliğin ülkemize ucuz petrol ve doğal gaz dışında hiçbir yararı olmayacaktır. en önemli ekonomik gelişme aracı olan sanayi, bu birliğin genelinde yeterince güçlü olamayacağı için bu birlik çoğunlukla dışarıya hammadde satacak ve dışarıdan sanayi ürünleri alacak ve bu birlik ithal malların sardığı açık bir pazar olmaktan öteye gidemeyecektir.
siyasi açıdan nedenler:
-daha önce belirttiğimiz gibi bağımsız devletler topluluğu'na üye olan bu devletlerin en önemli stratejik ortağı rusya'dır. türkiye'nin bu ülkelerle yeni bir birlik oluşturabilmesi için önce bu ülkelerin rusya ile olan bağlarını koparmaya çalışması gerekir ki rusya buna asla izin vermez.
avrupa birliği ise daha demokratik bir yapıdır ve türkiye üye olduğunda nüfus avantajı sayesinde avrupa parlamentosu'nda en fazla parlamentere sahip ülklerden biri olacaktır, böylece türkiye ab'nin gidişatını büyük ölçüde belirleyebilecek güce sahip olur.
-türki ülkelerin çoğu, petrol, doğal gaz gibi hammadeler çıkardıkları için enerji bakımından paylaşılamamaktadır. türkiye'nin enerji ortaklığı yapabilmesi için abd, rusya ve çin ile kapışması gerekecektir.
-bu ülkelerin çoğu demokratik değildir, hatta bazıları diktatörlükle yönetilmektedir. bu da türkiye'ye demokrasi açısından hiçibir şey kazandırmayacak, belki de kaybettirecektir.
ab ülkelerinin hepsi demokratik ülkeler olduğu için, türkiye'nin ab'ye üye olması türkiye'deki demokrasi için katkı sağlayabilir.
kültürel açıdan nedenler:
-türk birliği'nin kurulmasından yana olanların en büyük argümanı "ortak kültür"dür. bu ise "ortak dil", "ortak din", "ortak köken" ve "ortak tarih" olarak görülmektedir, fakat bu yargının "ortak dil" ve "ortak din" dışında kalan bölümü yanlıştır.
köken olarak türk halkı bir anadolu halkıdır ve genetik araştırmalar göstermektedir ki türk halkı ile akdeniz ve ortadoğu halkları (yunanlar, ermeniler, kürtler, farslar, araplar vb.) arasında genetik açıdan büyük benzerlikler bulunurken, orta asya'daki türki halklar ile bu açıdan önemli bir benzerlik yoktur.
"ortak tarih" meselesine gelince, eğer buradaki türklerin tarihini anadolu'nun müslümanlaşması ve türkleşmesinden başlatacak olursak sözkonusu olan orta asya ülkelerinden son 1000 yıldır kopmuş bulunmaktayız. türkiye cumhuriyeti'nin öncülü olarak osmanlı imparatorluğu'nu ele alırsak, istanbul'u ele geçirdikten sonra bizans imparatorluğu'nun mirasını üstlenip "türkmen devleti" karakterinden sıyrılmıştır ve islam'ı kendi tebaasındaki değişik etnik kökenlere sahip halklar arasında birleştirici bir unsur olarak kullanmıştır. hatta 16. yüzyılda anadolu'da ayaklanan türkmenlere, alevilere karşı, tabiri caizse, soykırım yapmıştır.
aradan geçen uzun zaman içinde osmanlı imparatorluğu'nun, orta asya'yla siyasi ve kültürel bağı kalmamıştır. ortadoğu, balkanlar ve kuzey afrika yönünde genişleyen imparatorluk, en önemli siyasi ilişkilerini avrupa devletleriyle kurmuş ve balkan, kafkas ve ortadoğu halklarıyla önemli derecede bir kültür alışverişinde bulunmuştur. bu nedenle halen kimi avrupalı politikacılar türkiye'yi bir avrupa ülkesi olarak görmektedir, hatta fransa'nın eski cumhurbaşkanı jaques chirac bu bağı vurgulamak için "hepimiz bizans'ın torunlarıyız" demiştir. (ama bazı çevreler bunu yanlış anlayıp tepki göstermişti)
"ortak dil" ve "ortak din" konularına gelince, bu ülkelerdeki halkların konuştuğu diller, türkçeyle birlikte ural-altay dil ailesi'nin türki diller koluna ait olduğundan dil benzerliği vardır. hatta türkçe bilen biri, biraz uğraşırsa bu dilleri kolayca öğrenebilir. diğer türki ülkelerde de, türkiye'de olduğu gibi halkın çoğunluğu müslümandır, gerçi örneğin azerbaycan'da halkın çoğunluğu türkiye'dekinden farklı olarak şiidir. fakat bu ülkelerdeki islam anlayışı ülkemizdekiyle benzeşmemektedir; bu ülkeler uzun süre sscb'nin halkı dinden uzak tutma politikalarından etkilenmiş olduğu için buralardaki halkın dinle pek ilgisi yoktur.
şunu bilmek gerekir ki ortak dil ve ortak din, bir kültürel birlik için yeterli değildir; ortak bir geçmişe sahip olmak bunların hepsinden daha önemlidir. bütün bunlar göstermektedir ki türkiye'nin avrupa ile olan kültürel bağları, orta asya'ya göre daha güçlüdür. buna rağmen kimileri, avrupa birliği'nin kültürümüzü yozlaştırdığını iddia etmektedir. türkiye'deki kültürel yozlaşmanın sebebi avrupa değidir, zaten bunu savunan hiçbiri avrupa birliği'nin buna dair bir politikasını örnek gösteremez, sadece demagoji yapar.
türkiye'deki yozlaşmanın sebebi, sanyileşme ve kentleşmenin yol açtığı zorunlu kültürel değişimdir. sanayileşmekte olan bütün toplumlarda bu tarz kültürel bozulmalar olabilir, aynı anda hem sanayileşip hem kültürünü korumak mümkün değildir. ab'ye karşı alternatif olarak orta asya ülkeleriyle kuracağımız bir birlik nasıl kültürümüzü koruma altına alacak, o da pek bilinmez.
kısacası, bir devlet duygularla hareket edemez. bir devlet her zaman kendi çıkarlarını gözetmelidir ve çıkarları bir birliğe katılmayı uygun görüyorsa, katılacağı birliği seçmede öncelikle ekonomik, siyasi ve stratejik etkenlere bakar. kültür bunların hepsinden sonra gelir. avrupa birliği'ne üye olmak, türkiye için, diğer türki ülkelerle bir birlik oluşturmaktan daha karlı, daha istikrarlı ve her açıdan yararlı olacaktır. işte bu sebeple türkiye için en uygun olanı yine ab'ye üye olmaktır. *
(#3392602) Mustafa Kemal'in, H. nihal atsız'ın hayatında hiç kırgız kazak özbek tatar vs tanımadığını düşünmenin saçmalığıyla ters orantılı derecede mantıklı gerçekleştirilebilir bi iştir. Tersini düşünen aydın(!) müsvettelerinin gözlerini kapatmaları rica olunur. Gerçi at gözlükleriyle amerikan hollywood filmleri var ama neyse...
artık adımlarının atılmasının tam vakti olan birliktir, hatta çok ama çok geç kalınmıştır.
ekonomik krizin getirdiği bunalım tüm dünyayı sarsmakta, fakat türkiye için bu krizin etkilerini azaltmanın hala bir fırsatı mevcut.
tarihi yakınlığımız bakımından türki cumhuriyetleri ile birlik olmamız hem türki cumhuriyetlerinin hem de türkiye'nin faydasına olacaktır.
yapılacak olan ticari anlaşmalar, türkiye'nin türki cumhuriyetleri'ne , doğalgazı türki cumhuriyetlerinden daha ucuza temin etmesi bu birlik ile sağlanabilir.
kısacası bu birliğin kurulması ekonomik ferahlık ve özümüzü bulma anlamı demektir.
''Türk Birligi nin bir gün hakikat olacagına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk Birliği ne inanıyorum. Onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak. Dünya sükununu bu fasıllariçinde bulacaktır. Türk lügün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek. Hayatta yegane varlığım ve servetim Türk olarak doğmamdı.''