gayet ortada olmasına rağmen kabullenmesi zor bir gerçektir. yurdum insanı din elden gidiyor endişesini aklından hiçbir zaman çıkartamamış, fark edilmesi oldukça basit olan bu olgudan prim yapan siyasi partiler ise yıllardır formaliteden yapılan seçimlerde rezerve ettikleri koltuklarına rahatlıkla kavuşmuşlardır.
aksi düşüncenin insanları muhalefet kimliklerinin hakkını vermiş, bunu da her platformda basarı ile sergilemişlerdir. yaptırım gücü olanlar siyasi parti kapatma, darbe çağrısı ile bahsi gecen sistemi yıkmayı hedeflemişlerdir, zaman zaman başarılı olmuş zaman zamanda çok yaklaşmışlardır lakin Türkiye’nin sağcı bir ülke olduğu gerçeğini unutmuşlar, belki de kabullenmek istememişlerdir. Başarılı oldukları zamanlarda hükümet partisi kapatılıp, acık olmak gerekirse ismi değiştirilip tanıdık simalar arka plana aynı fikrin insanı, bilinmeyen yüzler ekran karsısına çıkartılmıştır ve aynı slogan "din elden gidiyor kurtarıcısı olarak bizi benimseyin" nihayetinde başarılı strateji.
Yurdum insanı bu noktada suçlanamaz. din ve siyaset silahını birbirinden ayırmak ne mümkün, yeni bir Atatürk mü beklenmeli dini duygular üzerinden siyaset yapanları ayıklaması için yoksa gazetelerden "tehlikenin farkında mısınız" la beraber cumhuriyet mitingleri, Kürt sorununu irdelemeden evvel iki farklı siyasi görüşün savunucusu iki türkün sorununu çözememiş bir millet olarak hala umursadığımız "tribünde gol sevinciyle yanındakine sarılan türbanlı" "eteği kısa diye polisten dayak yiyen lise öğrencisi" durumumuzu özetler cinsten, yurdum insanı siyasi görüşünü her zaman öyle şiddetle savunmaz elbet, milli maç ve savaş ortamında tek yürek oluveririz bir anda bu da bir türkü diğer milletlerden ayıran yegane özellik olsa gerek.
şimdi iç geçirip * atamın kemikleri sızlıyor deriz, çoğu zaman bak kurduğun ülke ne hallerde diye ekleriz de * atam zamanında kazandığı zaferleri yine aynı Türk vatandaşı ile kazanmıştır. ülkem insanı o zaman neyse şimdi de aynıdır, yine aynı çoğunlukta sağcı yine aynı azınlıkta solcusu vardı * fakat bu noktada bir ayrıntı söz konusuydu; "bağımsızlık savaşı" ve Türk insanı söz konusu Türk bağımsızlığı olduğundan siyasi görüşünü bir kenara atıp aynı cephede aynı fikir için çatıştı aynı uğurda öldü, kimse savaş sonrası sağcı ve solcu tarafın savaştaki performans analizini yapmadı.
şimdi gördüğümüz, bir siyasi partiyi kapatma ve darbe çağrısı kurtarıcı olarak düşünülüyor hal bu ki ikisinden birisi olsa değişen döviz kurlarının dışında herhangi bir şey olmayacaktır. yeni gelenler bayrağı aldıkları seviyeden taşıyacak, olan yine alt tabakaya olacaktır, dört gözle beklediği zammı aldığı hafta elektrik, su, telefon zammı.
kim ne derse desin ülkem insanı dinini yasamak için kimseye ihtiyacı olmadığını fark edene dek bu çark bu şekilde dönecektir.
yanlış olan iddiadır. türkiye sağcı bir ülke değildir. anayasada mı yazıyor böyle bir şey? hayır. "hmm ama türk insanı genel olarak milliyetçidir, sağ görüşlüdür". heh! işte o zaman öyle söyleyeceksin. türk insanı genel olarak sağ görüşlü yani milli duyguları yüksek, vatan millet sakarya anlayışını benimsemiş, milliyetçi insanlardır diyeceksin. türkiye sağcı bir ülkedir değil. ayrıca bu milliyetçi insanların çoğuda sağ görüş hakkında derin bilgilere sahip değillerdir. doğal olarak yaşadıkları vatanlarını ve milletlerini sevmektedirler sadece ki solcular da severler vatanlarını, milletlerini sağcılığıda bu kadar sığlaştırmamak gerekmekte aslında ama o ayrı konu. hem genel olarak sağ kesim, yani milliyetçi kesim fazla da olsa azımsanamayacak bir sol kitle olduğu gerçeğinide görmezden gelemezsin. demek ki neymiş? kıçımızdan tepit yapmıyormuşuz.
azınlık tarafından bir türlü kabullenemeyen gerçektir. %99 oy ile iktidara gelen bir sağ parti dahi olsa, ülkenin hepsi kömür yardımı aldığından oy vermiştir. yoksa bildiğinden veya zeki olduğundan değil (!)
ülke belini doğrultamasa da, milletin, milliyetçi muhafazakar değerlerine sahip çıkması gerçeği. millet başkalaşıp kalkınmaktansa, özünde kalıp yerinde saymayı tercih edebiliyor. esasen bunlar bir ikilem oluşturmamakla beraber ana mesaj, ne olursa olsun ben değerlerimden vazgeçmem mesajıdır. ortada ki durumun, yani türkiye'nin pek de matah bir ülke olmamasının değerlere atfettiği ehemmiyetle alakası yoktur.