bugün

türkiyede solum diyenlerin foyasını ortaya çıkaran kominist bilim adamı.
Yön ve Ant dergilerinde yazdığı yazılarla Türkiye'de kapitalist gelişmenin çarpıklıkları ele alarak devletin "despotik" niteliğinin sivil toplum'un gelişmesi önünde en büyük engel olduğunu savunmuş Profesör Dr. 1987'de ölmüştür.
türkiye işçi partisi'nde siyaset yapmış, düzenin yabancılaşması adlı eseriyle tanınan sosyalist yazar. batı-doğu ayrımı yapması ve sağ partileri daha halkçı bulmasıyla dincilerin baştacı ettiği bir isimdir. tüm fikirleri "sağ aslında soldur, sol aslında sağdır" şeklinde sığ bir düzeyde vurgulanır. burada vurguladığı solun devletçi bürokratik yapısıdır.
bu adamın hakkında bu kadar az konuşulmuş olması kalitesini bir kez daha artırıyor, ne dileyim
iyi ki bilmiyor kalabalıklar...
chp lilerin gerici olduğunu ve chp nin tek tip insan yetiştirdiğini söylemiş solcu hatta komünist yazardır. demokrat partinin daha ilerici ve devrimci olduğunu söylemiştir. cemil meriç tarzı kitaplar yazmıştır.
(bkz: Düzenin Yabancılaşması)
(bkz: Gelişmiş ve Az Gelişmiş Ülkelerin ilişkileri)
(bkz: iktisat ilkeleri Üzerine)
(bkz: Batılaşma - Düzenin Yabancılaşması)
(bkz: iktisat ilkelerine Yeniden Bakış)
(bkz: Anılar ve Düşünceler)
(bkz: Cuntacılıktan Sivil Topluma)
(bkz: Sivil Toplum Yazıları)
(bkz: Halk Demokrasi istiyor mu)

adlı kitapların yazarı, bilim adamıdır.
kemal tahir, cemil meriç gibilerdendir, yani lastik izini takip etmeyenlerden.
(bkz: komprador sol)
osmanlıların avrupa'dan geri çekilmesi ve savaşlarda sürekli yenilmesi akabinde ülkedeki teknoloji ve bilgi birikiminin gelişmesi için yurtdışına okumaya gönderilen genç subaylar tarafından başlatılan yenilikçi hareketin zaman içinde bürokratik kast sistemi oluşturduğu, jöntürkler ve itttihatçılardan sonra türkiye cumhuriyetinin kurulması aşamasında bu yenilikçi kanadın (kemalist) ülkedeki bürokrasi ile beraber siyaset hayatının (chp) kapsayıcısı olduğunu, fakat ülkedeki geniş halk kitlelerinin bu yukardan aşağıya devrimci yenilikçi harekete katılmadığı, kendilerine yabancı geldiği ve sosyal olarak bu bürokratik yapı karşısında siyasete dahil olamadığını söyler.

bürokratik yapı, ülkede tüm karar mekanizmasındadır ve ceplerini doldurma yönünde kendi sınıfını yaratmıştır. yani aslında geniş halk kitlelerine ulaşması beklenen "sol" aslında "sağ"dır bu topraklarda. benim ilave edeceğim husus ise, bunun temelinde muhafazakarlık yattığıdır.
1925 giresun doğumlu aralarında mahir kaynak ve asaf savaş akad'ın da bulunduğu pek çok iktisatçının hocalığını da yapmış istanbul üniversitesi iktisat fakültesi profesörü, 1987 de yitirdiğimiz bilim adamı.

gerek, ''türkiye'de aslında sağ soldur, sol da sağdır.'' veya dönemin siyasi partileri için; ''ne dp sağ bir parti, ne de chp sol bir partidir.'' sözleriyle, gerekse; türk tarihinde siyaset ve iktisadın iç içe geçtiği kendine has, aykırı, düşünce yapısıyla adeta ''arafta'' kalmış, ve dedikleri aslında hiçbir zaman yeterince anlaşılamamış değerli bir bilim adamıdır.

tanzimattan günümüze yanlış uygulanan devlet politikaları (ki bu durumun müsebbibi olarak gösterdiği, jöntürkler, ordu, batı laik ideolojisi tabanlı aydın sol kanat, doğulu gelenekçi islamcılar gibi pek çok aktörünü sebepleriyle birlikte eserlerinde sıralar.) yüzünden hiçbir şekilde oluşmasına izin verilmeyen ''orta sınıfın'' yokluğuna bağlı olarak aslında hiçbir devrim, hiçbir batılılaşma ve yenilikçi çaba, ideolojik anlamda tabana yayılamamıştır. bu yüzden osmanlı da saray, türkiye'de aydınlar ve bürokratlar daima halka yabancıdırlar. Ve yine bu senepten taban aslında sağ mıdır sol mudur bu hep muğlaktır.

kemalist devrimler içinde her zaman ayrı tuttuğu ''halkçılık'' iktisadi kalkınmanın temeli ve devletin resmi ideolojisi olmalıdır der. dönemin benzer düşünürleri sencer divitçioğlu ve selahattin hilav ile birlikte marksist, asya tipi üretim tarzını savunmuştur. tarihi daima marksist bir perspektiften değerlendirdiği ve fakat dini gelenekselci kişiliğinden dolayı ne sağa ne de sola düşüncelerini benimsetememiştir. daima sol kanatta siyasi bir duruş sergilemiş olmasına rağmen solcular fikirlerini hep duygusal ve muğlak bulmuşlardır.

yaşadığı dönem göz önünde bulundurulduğunda aslında son derece özgün ve sistemli bir fikir yapısına sahiptir. öğrencisi asaf savaş akad, küçükömer'in ülkemizde anlaşılamamasının başlıca nedeni olarak darbeleri öne sürmektedir. keza haklılığı ülkemiz açısından düşünüldüğünde son 15 yıl ve popülist politikanın başarısı tabanımızın ne kadar da kaygan olduğunu göstermiştir bize fikrimce.

son olarak yine küçükömer'in sözleriyle bitirirsek;

'' osmanlı'nın kızıl elması, dışarıda değil kendi içimizdedir. onu yani kendimizi fethetmeliyiz.''
Türkiye’de sağ ve sol kavramlarının ters oturduğunu, CHP’nin aslında sağ bir parti olduğunu iddia etmesi ile ünlenmiştir.(1 Haziran 1925, Giresun – 5 Temmuz 1987, istanbul)
Şerif Mardin, idris küçükömer, senver divitçioğlu gibi bazı türkiye entelektüelleri 1960'lar sonlarında ve 70'ler başında türkiye üzerine uzun yıllar konuşulacak çalışmalar yapmışlardı. 70'ler ve 80'lerde bu kişilere -benim de hocalarım olan- şevket pamuk, zafer toprak, çağlar keyder gibi hocalar da katıldı ve türkiye'de sosyal ve iktisadi tarihçilik büyük bir ivme kazandı. ama sorun şuydu. şerif mardin ve çağlar keyder birer sosyologdu. divitçioğlu, küçükömer ve pamuk da aslında iktisatçıydılar. tarihçilerin tarih yapması için türkiye'de bir 10 sene kadar daha beklenecekti. zaten dikkat edin, dp üzerine yazılan ilk eser olan kitabı cem eroğul yazmıştı ki kendisi hukukçuydu. tarihçilik sosyologlar, iktisatçılar, siyaset bilimcileri gibi alanlardan gelenler tarafından domine edilmişti uzun süre. neyse.

bu yukarıda ismini andığımız kişiler gerçek anlamda birçok klasik eseri literatürümüze kattılar. şerif mardin'in merkez çevre makalesi, küçükömer'in düzenin yabancılaşması, divitçioğlu'nun asya tipi üretim tarzı üzerinde yazdığı kitap, şevket hoca'nın türkiye'nin dünya ekonomisine entegre olma ve çevreleşme süreci üzerine çalışması, keyder'in bu çevreleşme sürecinde özellikle liman şehirler hakkındaki yorumları kolay kolay eskiyecek eserler değil.

Tabii, bu kişilerden bahsetmemizin sebebi biraz da bugüne bakmak. zira bu kişilerin attığı tohumlar özellikle 90'lı yıllardan günümüze kadar türkiye entelektüellerinin önemli bir kısmı üzerinde büyük etki yaptılar. çoğu marksizmden gelmişler ama osmanlı'da mülkiyet ilişkiler, devletin doğası, toplumun yapısı, resmi ideoloji, sivil toplum gibi konularda daha sonraki yıllarda farklı açılımlara neden olmuş ve buna muvazi olarak kendilerini izleyenlerin politik yelpazenin çok farklı yerlerinde konumlanmalarına yol açmıştır. türkiye'de bugünkü tartışmaların dahi büyük kısmının temelinde işte bu hocaların tezleri yer alır.

"Türk düşün hayatından bir küçükömer geçti."
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar