"Üniversitede kısa bir süre hukuk fakültesinde, daha sonra ise filoloji, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi bölümlerinde okudu; ancak hiçbirinden mezun olmadı.."
48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Türk Sineması'na olan katkılarından dolayı kendisine Yaşam Boyu Onur Ödülü verilmiştir. Törende ingiliz asıllı Fransız sanatçı Jane Birkin ödülünü verirken elini öpmüştür.
Tuncel Kurtiz, Türkiye'de değeri çok geç anlaşılmış hatta birçoklarınca hala anlaşılamamış, "Kimki, ne yaptı ki" gibi küçümsemelere muhattap olmuş bir sinema emekçisidir. Toyota reklamına sesini verdiği için eleştirenler 10 tane filmini seyretmemiş hatta bunların adını dahi bilemeyecek insanlardır. Biz millet olarak böyleyiz. Adam komünist diye severiz, saygı gösteririz ama sürüm sürüm sürünsün isteriz, cebi para görsün istemeyiz. Oysa ideojik kitaplar da parayla satılmakta. Toyota Serdar Ortaç'ı kullanmış olsa daha mı değerli olacaktı yani? Cevap vermek zor.
Tuncel Kurtiz'in Yılmaz Güney ile sıkı bir arkadaşlığı olduğunu film dünyasının azıcık içinde olan, ya da Ezel'i izlemiş olanlar bile biliyor. ikisinin birliktelikleri Duygu Sağıroğlu'nun yönettiği 1965 yapımı "Ben Öldükçe Yaşarım" filmiyle başladı. Sonrasında "Konyakçı", "Haracıma Dokunma", "Sokakta Kan Vardı", "Sayılı Kabadayılar", "Üçünüzü de Mıhlarım", "Krallar Kralı", "At Avrat Silah", "Yiğit Yaralı olur" gibi ard arda çevirdikleri filmlerle devam etti. 1966 yılında "Hudutların Kanunu" filminde yine birlikteydiler. Bu yıllar Tuncel Kurtiz'in hiç durmadan film çevirdiği yıllardı. 1966 yılında 13, 1967 yılında ise 14 film çevirdi. Bu tüm filmografisinin dörtte birine eşitti.
1970 yılıyla birlikte de sırasıyla "Umut", " Otobüs", "Sürü", "Kanal", "Bereketli Topraklar Üzerinde" gibi dönemin en iyi filmlerinde oynadı. 12 Eylül darbesiyle birlikte yurt dışına çıktı. 1994 yılında Tunca Yönder'in yönettiği "Ağrı'ya Dönüş" filmiyle Türkiye'ye döndü. Rol arkadaşları Ayşegül Aldinç ve Can Gürzap'tı. Aynı yıl yine Tunca Önder'in yönettiği "Bir Aşk Uğruna" da rol alırken rol arkadaşları bir kez daha Can Gürzap'tı. Bayan oyuncu ise Türkan Şoray oldu.
Bu tarihten sonra Tv dizilerinde de rol almaya başladı. Sırasıyla Hacı (2006), "Kara Duvak" (2007), "Asi" (2007-2008) dizilerinde rol aldı.
2009 yılında "Güz Sancısı" ve 2010 yılında yer aldığı "Siyah Beyaz" filmleri bunları izledi.
Ve nihayet 2009 - 2011 yılları arasında 23 bölümünde yer aldığı Ramiz Karaeski'yi canlandırdığı Ezel dizisi geldi. Dayı karakteri aslında 45 yıldır sinemada canlandırdığı kabadayı filmlerinde canlandırmış olduğu karakterlerin yaşlanmış hali gibiydi. Bu yüzden çok da zorlanmadı. Ama bir başkası da bu role onun kadar oturmazdı. Çünkü kendisi kabadayılıkla babacanlık, sevecenlikle zalimlik arasındaki çizgiyi seyirciye canlandırma da çok tecrübeliydi. Elbette son yılların en yakışıklı kabadayı, jön karakterlerinden Kenan imirzalıoğlu'nun da kendisine hem dizide hem de özel hayatında kusur etmemesi saygınlığını arttırdı. Sesini kullanarak onu okutulan şiir tarzında diyaloglar hatta kimi zaman şiirler herkesi kendisine hayran bıraktı. Genç kuşağın gözünde onu parlattı. Ve Elbette ki eğer bu rol olmasaydı bu seneki onur ödülünün geleceğini de sanmıyorum.
Tuncel Kurtiz'in tek altın portakalı bu ödül de değildi. 1981 yılında "Gül Hasan" filminde en iyi senayo ödülünü kazanmıştı. Ayrıca 1994'te rol aldığı "Bir Aşk Uğruna" ve 2007 yılında yer aldığı "Yaşamın Kıyısında" filmleriyle en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü kazanmıştı. 1986 yılında yer aldığı "Hiuch haGdi" filmiyle de Berlin Film Festivali'nde En iyi erkek oyuncu seçilerek Gümüş ayı kazandı. Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı sadece en iyi film ve yaşam boyu başarı ödüllerine veriliyor.
Tüm bunların yanında seyretmenin nasip olmadığı sayısız tiyatro oyununda da rol aldı. Bunların içinde 12 saat süren Mahabarattada bulunmaktadır.
Son olarak Tuncel Kurtiz 1 Şubat 1936 Kocaeli doğumludur. Babası selanik göçmeni annesi ise Boşnak'tır. Kurtiz soyadını Menend Kurtiz ile evlendikten sonra almıştır. Gerçek soyadı Tayanç'tır.
önceleri çok sevdiğim toyota reklamını seslendirtikten sonra da boğmak istediğim sosyalist. yılmaz güneyin yol arkadaşı. ezel ile birlikte şöhret yapmış kişi.
Can Dündar'ın Sine-i Millet adlı belgeselinde tüm konuşma yapan milletvekillerini kendi bünyesinde canlandırmış şahıs.. Oyunculuğu cidden kötü ama tüm konuşmalarda aynı tarz, aynı üslub..Şaşırttı beni.
sesi aşırı viskiden ötürü öyledir. ses teli iltihabıda olabilir fakat genelde ses teli iltihabıda cigaradan ve alkolden olur zaten, cigaradan daha çok olur.