bugün

1968-1972 dönemi ve deniz gezmiş, yusuf aslan, hüseyin inan'ın asılmasını konu alan berhan şimşek, tuncel kurtiz, tuncer necmioğlu bülent çolak ve mazlum çimen'in rol aldığı reis çelik tarafından yazılıp yönetilen film.
berhan şimşek'in deniz gezmiş'i canlandırdığı ve rolünün hakkını verdiği izlenesi filmlerden biri...
gençleri siyasetten uzaklaştırmak için birebir bir film.
intihar etmeden önce söylenecek söz.
(bkz: sarkisla)
başarılı bir film.
çekip giden sevgiliye duyulan köpek gibi aşkın, kişinin sahip olduğu duyguları sömürmesi sonucu artık hiçbir şeyin anlamlı olmadığını belirten yargı. kötü bir durumdur. yaşayanlar çıkmak istemez. isteyenler çıkamaz. çıkanlar, sevdiklerini sanmışlardır. sevip de çıkanlar ise, maalesef hayatta değildirler.
en azından birileri anlatmak için çabalamış dedirten filmdir. çok başarılı bir film olmamasına ragmen anlattıgı konu itibariyle bile özel bir filmdir. umarım ki ondan sonra çekilecek filmlere ışık tutar ve gerek yaptıkları gerek düşünceleriyle anlatılmayı hakkeden insanlar daha iyi anlaşılırlar.
Deniz Gezmis'in son aylarini anlatan , ama cok carpitilmis bir yapit...
filmle ilgili hatırladıklarım incirli sineması'nın fuayesi adeta buz tutmuş haldeyken bir lise öğrencisi olarak hangi akla hizmet böylesi önemli bir hikayenin katlini izlemeye gittiğimdir. o gün bugündür reis çelik'i nasıl bildiğimi kendime saklarım.
koca bir dönemi 1.5 saate büyük bir basarısızlıkla anlatan belgesel nitelikli film.
sinemada oynadığı dönem,salon çoğunluğunun filmin yarısında protesto ederek terk ettiği manasız film. keşke hiç yapılmasaymış. hele hele denizi o adama oynatmasalarmış!
filmin son sahnesine kadar yönetmenin sürece dair yorumunu göremediğimiz, senaryosunun zaaflı ve yetersiz olduğu, ''şimdi biz bu filmi neden izledik? bunları zaten bir yerlerden ezbere bilmiyor muyduk?'' dedirten zayıf yapım.

(ali elverdi' yi canlandıran tuncel kurtiz dışında, oyunculukların da zaaflı ve yetersiz olduğunu anımsadığım zayıf yapım.)
(bkz: umuda yolculuk) bu da bi başka filmin adıydı dur bakalım
an iribariyle show tv de yayınlanan reis çelik filmi
idam sahnelerinin çok kötü olduğu film.

bir kere idam öncesi muayene yok.
hiç kimse elbisesinin üzerine beyaz idamlık giydirilerek asılmaz, hele ki parkasının üzerine.
show tv'nin gösterirken devrim kelimesini sansürlediği filmdir.

sansürlenecek onca aptal söz, onca gereksiz program, binlerce yersiz tip varken neden devrim kelimesi sansürlenir? ne yapmıştır bu devrim bize? insanlarımızı mı öldürmüştür? çocuklarımızı mı katletmiştir?

devrim bize bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü getirmiştir. mustafa kemal atatürk ve türk milletinin 85 sene önce gerçekleştirdiği şey neydi sanıyorsunuz? türk devrimi. şimdi bu kelime sansürleniyor. yazacak fazla şey olmamasına rağmen kendimi zorlayarak bu kadar yazabildim. aslında yazacak tek şey vardı.

(bkz: yazıklar olsun)
(bkz: devrim kelimesini sansürlemek)
(bkz: evrimini tamamlamamış olmak)
deniz gezmiş'i canlandıran adamın karakteri kaldıramadığı filmdir. madem bir iş yapacaksınız bari tam yapın. deniz kel değildir, kıvırcık saçları vardır. elinizde hiç fotoğraf yok muydu? hatırla sevgili dizisi bile ne kadar benzer bir karakter bulmuş siz sallama iş yapmışsınız. sonra amerikalı esirlerin mektup okunma sahnesinde geride kalan diyaloglar neredeydi? onu da geçtim. idam sahneleri bu kadar basit mi yapılır? hani yusuf'un ve hüseyin'in sehpaya çıkışları. hani emniyet müdürüyle arada geçen konuşmalar. bu olay bir tarihtir, siz de böyle bir tarihi s.kindirik bir aşk filmi çeker gibi yüzeysel çekmişsiniz.
hoscakal yarin

film,prodüksiyondur,senaryodur,oyunculuk yetenekleridir vs.tartışılır o ayrı.konu itibariyle solan üç gencimizin bu ülke için bir şeyler yapmak için uğraşan bu uğurda ölümü dahi göze almalarının kısacık ama o ibretlik yaşamlarının göz önüne serildiği bir filmdir.show tv ise her zaman olduğu gibi yine tamamen bir paradoksluk içindedir bu filmi yayınlarken.izleyenlere sansüründen bol tarafıyla izlettirmiştir.bu güzide kanalımız(!) devrim kelimelerini keserek,idam sehpasında her türk gencine örnek olması gereken son sözlere utanmazca üstüne fon müziği koyup izlettirerek orada az sayıda bulunan cuntacı karakterlerinin yerini fazlasıyla doldurmuştur.

zaten filmi gecenin bir vaktinde üstelik tanıtımsız olarak yayına sokması da gizli sansür değil de nedir ?

deniz gezmiş : -yaşasın tam bağımsız bir türkiye.
-yaşasın marksizm - leninizm.
-yaşasın işçiler ve köylüler.
-kahrolsun emperyalizm.

yusuf aslan : -ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum.
-sizler bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz.
-sizler amerika'nın hizmetindesiniz. kahrolsun faşizm.

hüseyin inan : -ben şahsi hiç bir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım.
-bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. bundan sonra bu bayrağı türkiye halkına emanet ediyorum.
-yaşasın işçiler, köylüler ve devrimciler. kahrolsun faşizm.

...
bağımsız türkiye mücadeelesinin efsanelerinden,devrim şehitleri deniz gezmiş,yusuf aslan ve hüseyin ,inan ın vatanseverlikleri yüzünden idam edilmelerini anlatan,sinemasal açıdan son derece başarısız ve özensiz ama iyi niyetle yapılmış,anlattığı konuya ve kahramanalara layık olamamış film.

ayrıca show tv nin filmin ana fikri olan "devrim" kelimesiene sansür koyarak komik duruma düştüğü yapım.
cumhuriyet tarihinin en sinematografik meselelerinden birini ele almasına rağmen yönetmen yetersizliği ve başta berhan şimşekolmak üzere başarısız oyunculuklar nedeniyle vasatın altı bir filmdir. sadece bir sinema izleyicisi olarak kanaatim şudur ki belgesel ayrıdır sinema filmi ayrıdır, ikisini karıştırınca ekmek arası makarna tarzı bir şey ortaya çıkmaktadır. Bir belgesel yapılsaydı ve berhan şimşek ortalıkta gözükmeden tek malzemesi olan sesiyle anlatımı yapsaydı daha manalı olurdu gibi geliyor bana..
deniz gezmişi anlatması, son derece kötü bir oyunculuğun,konuya hakim olamamanın, amatörce hazırlanmış bir senaryonun üzerini örtmede yeterli olamamıştır. dünyadaki benzerlerine baktıkca cidden kötü bir yapıt olduğu kanaatine varıyorum.
halit çelenk in oradaydım belgeselin de sözleriyle filmde bire bir anlatılanları anlattığı yapım bile daha ilgi çekicidir. bir film neden yapılır hoşcakal yarın ın buna verilecek tek bir cevabı dahi yoktur. bu kadar kötü bir anlatımi bu kadar kötü bir oyuncu seçimi, bu kadar kötü yönetim çok güzel anlatılabilecek bir hikayeyi ancak bu kadar yerlerde süründürebilir. açıkçası filmin sonları direk şaka gibi, berhan şimşek bir zombi edasında oynuyor filmi, bu kadar mı duygusallıktan yoksun olur bir film, izlyeceklere hiç izlememelerini, 40 dakikalık oradaydım belgeselinin 2 saatlik hosçakal yarın eziyetine bir mehrem olacagını belirtmeliyim, eğer bu konu benim ilgimi çeker diyenler var ise.
deniz gezmis'i oynamamasi gereken kisinin oynadiği sinema filmi. (bkz: berhan simsek)