hazineden aldığı astronomik bütçe ve ses ve görüntüyle ilgili her türlü aletten aldığı bandrol vergisi sayesinde elde ettiği dev bütçeyi çar çur etmek için kullandığı teknik.*
sırf trt diye çoğunun, çoğumuzun ilgisini çekmeyen dizilerdir.
sadece sanal ortamda övgülerle kalır, gider.
reyting canavarlarında -artık kanal bile diyemiyorum- olsaydı bu diziler efsane olurdu. kitaplar, cdler...
ailece izlenebilecek dizilerdir. en azından kim kimi yatağa atacak kim kimi yatağa bağlayıp "iyi" emellerine alet edecek tasasına düşürmez.
genel itibarıyla olmaması gereken dizilerdir. trt'nin işi dizi çekmek değil.
çekicekse de ezel gibi en iyisi olmalı. öyle benim-senin ödediği vergiyle, son derece basit konulu kalitesiz sitcomlar, diziler değil!
trt'nin üstlenmesi gereken misyon mu olmamalı biliyorum ve bu sebeble bu dediğim iyi mi kötü mü bilemiyorum,ama şu aralar trt dizileri arkasında magazin ve gazete probogandası olmamasına rağmen,gerçekten çok popüler ve başarılı.
ne yazık ki ülkemizde bazı köklü kavramları,kurumları subjektif ve bilgi içermeyen şekilde de olsa eleştirince aydın,bilgili ve otorite olacağını sanan, ergen zihinli entellerden epeyce var. önemli olan salt eleştiri değil,yapıcı eleştiri yapabilmektir.
bir ara oldukça izlediğim dizilerin ardından yeniden çıkış yapmaktadır trt dizileri. özellikle bazı farklı yapımlara şans verip, reyting denen alete bakmadan yapımlara destek çıkması alkışlanacak cinstendir.
şehvet, cinayet, tecavüz gibi konuları işlemez genelde. o açıdan masumdur, herkese hitap eder, reyting kaygısı taşımaz. içlerinden leyla ile mecnun gibi bir diziyi çıkartabilmeleri bile takdire şayan bir olaydır.