I'll remember it
And Dublin in a rainstorm
And sitting in the long grass in summer
Keeping warm
I'll remember it
Every restless night
We were so young then
We thought that everything
We could possibly do was right
Then we moved
Stolen from our very eyes
And I wondered where you went to
Tell me when did the light die
You will rise
You'll return
The phoenix from the flame
You will learn
You will rise
You'll return
Being what you are
There is no other Troy
For you to burn
And I never meant to hurt you
I swear I didn't mean
Those things I said
I never meant to do that to you
Next time I'll keep my hands to myself instead
Oh, does she love you
What do you want to do?
Does she need you like I do?
Do you love her?
Is she good for you?
Does she hold you like I do?
Do you want me?
Should I leave?
I know you're always telling me
That you love me
Just sometimes I wonder
If I should believe
Oh, I love you
God, I love you
I'd kill a dragon for you
I'll die
But I will rise
And I will return
The Phoenix from the flame
I have learned
I will rise
And you'll see me return
Being what I am
There is no other Troy
For me to burn
And you should've left the light on
You should've left the light on
Then I wouldn't have tried
And you'd never have known
And I wouldn't have pulled you tighter
No I wouldn't have pulled you close
I wouldn't have screamed
No I can't let you go
And the door wasn't closed
No I wouldn't have pulled you to me
No I wouldn't have kissed your face
You wouldn't have begged me to hold you
If we hadn't been there in the first place
Ah but I know you wanted me to be there oh oh
Every look that you threw told me so
But you should've left the light on
You should've left the light on
And the flames burned away
But you're still spitting fire
Make no difference what you say
You're still a liar
You're still a liar
You're still a lawyer
tarihi çok detaya girmeden; lakin ince ayrıntılarıda kaçırmadan anlatabilen ortalama üstü bir film. imparatorlukların güç gösterisiyle meşhur helen aşkını fazla derinlere inmeden sabitleyebilmiş. biraz daha atraksiyon olsaydı, tanrı ve tanrıçalar birbirini yeseydi hiç de fena olmazdı kanımca..
oyunculuk ise gerçekten kaliteli. hakkını vermişler yani o hikayenin. gösterişten uzak ama basitliğin sahip olabileceği asil karelerden oluşmuş. sevdim ben sanırsam; geçmişi sindirmek adına izlenmeli!!
cocukluguma dair hatirladigim bir takim oyuncaklardi bunlar. genel olarak cok populerlerdi o zamanlar. saclari cim cim yani dik dik bir karakterdi bu troy sankim.
(bkz: bilincaltimdan firlayan itici guc)
o kadar para harcanmasına rağmen bi bok olamamış filmdir. inanılmaz hatalar vardır. örneğin truva köyünde lama'lar dolaşmaktadır. lan anadolu'da lama var da biz mi görmedik?
sonra filmin sonunda odysseus'un ağzından söylenen cümlelerin sonunda "ben odysseus, atları ehlileştiren adam olarak tanırsınız beni" gibi bir cümle dökülmektedir. tamamen filmde odysseus'un tarihi kişiliğine biraz önem katmak içindir oysa ki bu sözün aslı hector öldükten sonra, hector'u korumaya yemin eden ancak onu korumayan zeus ve apollo'nun achilles'in tarafındaki ares'e söyledikleri sözdür bu... o hector, insanlar onu atları ehlileştiren kahraman olarak anacak, ancak achilles yine de unutulacak gibisinden nispet gibi bir cümleler söylemişlerdir ki zaten tarihte de bir ironidir atları ilk ehlileştirenler anadolu medeniyetleridir. atın anavatanı kafkasyadır ve yunanlar truva savaşına kadar at görmemiştir... hatta ilk atlı truva savaşçılarını gördüklerinde onlara centaurs demişlerdir yani, şu alt tarafı at üst tarafı insan olan yaratık. zavallılar daha önce atlı adam görmemiş ki?
bu tip olgular olaylar gözardı edilmiş, işin en basit tarafı ilyada bile okunmadan senaryo yazılmış. ortaya da bir bok çıkmamıştır. hele geçen tekrar izledim, brad pitt'in hareketlerine bakıyorum sonra şu an yapılan bilimum dövüş sporlarına güreş'e eksrim'e boks'a vs.e bakıyorum, ve azıcık bir şey biliyorsam savaş alanında birisi brad pitt gibi dans eder gibi bişi yapsın, ajax gibi bir babayiğit evlat bir balyoz sallamada vücudunu tutturur yere yığar, ikincide kafasını ezer... baktı adam ölmüyor gerekirse topuğunu da keser anahtarlık yapar, tavşan ayağı gibi...
çekimleri tamamlandığında sahnelerinin fazla vahşet içerdiği eleştirisiyle makaslanmış film. şimdilerde çıkan çıkarılmış sahnelerden oluşan versiyonu apayrı boyutta bir film olduğu görülüyor. kan gövdeyi götürüyor.
efsaneleri ve homeros un anlattiklarini hic yansitamamis, film bunları olaganlastirmis diyenlerin sikca rastlandigi film..ancak bunlari diyenler truva savasinin yalnizca helen icin ciktigini da dusunuyor, inaniyordur kanimca, guc icin degil....
film izmirli homeros un "efsanelestirdigi" savasi, neredeyse gercekligi ile anlatiyor, ama efsanelere gondermeler yaparak..
bu savas tarihin bir doneminde gercekten oldu.. o zaman sizce efsanede adi gecen akhilleus denen insan gercekten olumsuz muydu, yoksa dilden dile asirdan asira efsaneye donusmus iyi bir savasci mi?
o kadar incedir ki filmin sonu.. akhilleus parisin oklari ile olmustur, ama tum vucuduna saplanan oklari olmeden cıkarıp atmıstır.. topugundaki haric.. ve sonradan gelenler yalnızca topugundaki oku gormustur.. ve efsane olusmustur bu goruntu.. cesur akhilleus yalnızca topugundan olurmus demek, cansız bedeninde yalnızca topugunda ok olduguna gore.. unutmayın ki homeros savastan yuzyıllar sonra eserini kaleme almıstır anlatilanlari baz alarak..
güneşin denizin üstünde doğduğu film. bu truva kenti çanakkale boğazının trakya yakasında değil de, anadolu da ise tebrik ediyorum yönetmeni. ilk kez anadolu çocukları böyle bişey gördü.
--spoiler--
filmde, achilles*, hector*'u haşamat etse de, oyunculuk ve de karizma olarak, hector'un achilles'in eline verdiği film olmuştur.
aynı zamanda, homeros'a göre de, achilles, hector'u yapmış olduğu hileler ile yenmiştir, ama kafasına göre özellikle de tarihi film çeken hollywood'un çok mu umrunda. gün gelir de, osmanlı imparatorluğu için film çekerlerse, - ki ütopik bir olay - kim bilir neleri ne yaparlar..
--spoiler--
hep kahraman rolünde (yüzüklerin efendisi, cennetin krallığı) görmeye alışık olduğumuz orlando bloom'un film de paris adlı korkak prens karakterinde seyirciyle fazlasıyla ters düştüğü film..bunun dışında eric bana ve bradd pitt'in oyunculuklarını konusturdukları, mükemmel görsel efektlerele bezenmiş, izlenesi bir 2004 yapımı.
filmin müzikleri ağıt tadında olup, film kimi tutacağımızı şaşırtan bir seneryoya sahiptir.
bağrında oklar saplıyken, troy prenslerinin kuzeni olan briseis'e** bizim pitt şöyle demiştir: "you gave me peace, in lifetime a war". bu laf gerçekten kızın yüreğini dağlar ama film boyunca çizilen achilleus resmine ters düşer.
sonuç: kadımlar senaryonun bile değişmesine yol açabilirler.*
bir not: filmde o kadar kahraman gördük, hayatta kalan tek önemli insan korkaklar korkağı prens paris oldu.
sonuç: erkekliğin kaçta kaçı belli "kaçmak" belli değil ama bazen işe yaradığı bir gerçek.
brad pitt in fight club den sonra, (-ki bence. buna babel de dahil. hatta snatch de) en iyi oyunculuk performansı sergilediği, asi rollerinden o bebek yüzüne fazlasıyla yakıştığının ortaya konulduğu güzel bir çalışmadır.
troia. halen daha tam yerinin bilinen yer olmadığı iddaa edilmektedir bazı araştırmacılar tarafından. troai diye gösterilen yerin aslında troia olup olmadığı sorunu üzerine tartışmalar devam etmektedir.
eric bana'nın (hector) filmdeki en karizmatik ve en parlak karakteri olduğu film. hele yaptığı bir kaç hareket beni çok etkilemiştir.
--spoiler--
paris abazası gidip evli bir kadını heleni kaçırdıktan sonra önce onu geri götürmek istemiş sonra kardeşinin aşkını gördükten sonra truvaya doğru geri dönmüş sonra kardeşi helenin kocası ile dövüşürken paris kaçmış ve hector parisi koruyup helenin kocasını da öldürmüştür.
daha sonra savaşçı olmak isteyen ve achilles'den eğitim alan achilles'in kuzenini achilles sanıp öldürmesi onun sonu olmuştur. dönüp bir erkek gibi achilles'le çarpışmış ancak öldürülmüştür. filmin en üzücü sahnesi işte budur.
daha sonra korkak ve pısırık paris abisi ölünce birden akıllanmış önce tahta atın bir tuzak olduğunu anlamasına rağmen pısırıklığı yüzünden ikna edemememiş * sonra da achilles'i topuğundan vurup öldürmüştür. nedense bu olay bizi hector'un ölümü kadar üzmez.
--spoiler--
umarım artık bir televizyon yayın haklarını alır ve bu filmi yeniden seyrederiz çünkü unutmaya başladık.
eric bana'nın(Hector) brad pitt(achillesus)'i gölgede bıraktığı film yurdum insanı delikanlıyı sevdiği film boyunca hector desteklenir öldüğü sahnede hüzünlenir ve film sonunda keşke şöyle bitseydi böyle bitseydi muhabbeti yapılır.
ayrıca orlando bloom(paris) muhallebi çocuğu havasındadır film boyunca.