bugün
- kuresele yavsayan gotler tam liste19
- jose mourinho16
- gideon reid morgan jj31
- meral akşener11
- küresel ısınmanın erkek kökünü kurutacak olması11
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir16
- galatasaray'ın ünlü bir hakemle anlaşması16
- sözlük erkeklerinin fotoğraf atmaması16
- anın görüntüsü14
- 4 israilli rehine için 274 filistinli ölmesi10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- beyler moralim bozuk yardımcı olur musunuz9
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi22
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak23
- aydinoglu bombala22
- bik bik kiraz yerken siz fakirler ne yapıyorsunuz15
- erkeklerin çoğunun yalnız olması11
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması8
- bir kızın sizi sevip sevmediğini anlama yöntemleri9
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması15
- üstteki yazar sevdiği ve sevmediği iki şey11
- allah'ı seven insan9
- vatanınızın kıymetini bilen diyen gurbetçi16
- ramazanda anne sütü içmeyen oruçlu bebek12
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi14
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak15
- ellerim bos gonlum hos10
- ağzı göt gibi kokan erkek8
- 3 çarpı 3 çarpı 38
- lise mezuniyet törenleri11
- hapistekiler birbirine mi basıyor sorunsalı8
- sözlük bir tımarhane olsa doktoru kim olurdu12
- sokak köpekleri11
- magnum un 2 tl olduğu yıllar10
- erkekleri aşağılayan kadın9
- ali koç12
- sözlükten hatun kaldırmak24
- amerikan film klişeleri13
- magicovento14
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak13
- çağırılan yere gitmemek için bulunan bahaneler17
- en sevmediğiniz sözlük yazarları16
- herkesle iyi geçinmek13
- uzay pornosunun adı ne olmalı17
- cinlerin musallat olma sebepleri21
- hangi yazar hangi burç14
- kur koruma ne demek14
- kalp krizi8
- yalnguk oglu10
- 25 yaşındaki kız 38 yaşındaki erkek ilişkisi15
yönetmenliğini josef rusnak'ın yaptığı, başrollerinde armin mueller stahl, craig bierko, ve gretchen mol gibi isimlerin olduğu 1999 yapımı başarılı bir bilim kurgu filmi.
bir kere her şeyden evvel vizyona girme aşamasında aynı zamana tekabül ettiği için matrix filminin talihsizliğine uğradığını düşündüğüm bir film bu. vizyona girdiği yıl ciddi başarılara imza atmış olan matrix'in yanında josef rusnak'ın sağlam rejisiyle ortaya koyduğu the thırteenth flor bence hak ettiği ilgiyi almamıştır. çünkü iki filmde tematik olarak ciddi benzerliklerin ürünü. zaten sanal dünyalar, simülasyon temalı yapımlar 90'lı yılların belki de en çok işlenen konusu oldu. bununla birlikte bir sürü proje de doğdu. bu açıdan filmin, matrix in dışında dark city benzerliği de yadsınamaz.
lakin bana kalırsa ortaya koyulduğu yıla göre gayet iyi bir iş çıkarmış başarılı bir yapım. aslına bakılırsa bu yapım diğer simülasyon temalı yapımlardan çok daha farklı. çünkü bu defa film "simülasyonun içinde simülasyon" gibi bir hadiseyi barındırdığı için daha farklı, orijinal bir senaryonun ürünü olduğunu düşünüyorum. bu tabi işin daha çok reji ve senaryo kısmı ile ilgili değerlendirmelerdi. bana kalırsa reji kadar oyunculuklarda mükemmel. özellikle craig bierko'nun farklı ve bir o kadar da zıt karakterleri tek bir bedende başarı ile canlandırması takdire şayan.
filmin afişinde de gözlemlenebilir olduğu gibi "dünyanın sonu" kavramı bu filmde de mevcut. lakin bana kalırsa bu "son" seyirciye gayet iyi görsellikler ile sunulmuş. aslında tam da bu noktada bir truman show benzerliği yaşanmıyor değil. orda da buna benzer baş kahramanın "sanal dünya" farkındalığını tattığı an yaşadığı trajedi burada da yine kendini hissettiriyor.
bu tür simülasyon temalı filmlerde işin belki de en klasik tarafı film bittiğinde " lan yoksa bizde simülasyon muyuz? " tarzı bir sorgulama, " ya öyleyse " gibi kuşkucu yaklaşımlar söz konusu olabiliyor. lakin bir de işin şu kıvamı var " amaaan yalan dünya, her şey bomboş. " tarzı gayet saçma bir yaklaşıma da bürünebiliyorsunuz.
işin şakası bir yana bu film her şeyden evvel türünün başarılı bir örneği. çekildiği yıla rağmen gayet iyi teknik ve görsellikle donatılmış sağlam bir josef rusnak rejisi. izleyiniz, izlettiriniz. iyi seyirler.
bir kere her şeyden evvel vizyona girme aşamasında aynı zamana tekabül ettiği için matrix filminin talihsizliğine uğradığını düşündüğüm bir film bu. vizyona girdiği yıl ciddi başarılara imza atmış olan matrix'in yanında josef rusnak'ın sağlam rejisiyle ortaya koyduğu the thırteenth flor bence hak ettiği ilgiyi almamıştır. çünkü iki filmde tematik olarak ciddi benzerliklerin ürünü. zaten sanal dünyalar, simülasyon temalı yapımlar 90'lı yılların belki de en çok işlenen konusu oldu. bununla birlikte bir sürü proje de doğdu. bu açıdan filmin, matrix in dışında dark city benzerliği de yadsınamaz.
lakin bana kalırsa ortaya koyulduğu yıla göre gayet iyi bir iş çıkarmış başarılı bir yapım. aslına bakılırsa bu yapım diğer simülasyon temalı yapımlardan çok daha farklı. çünkü bu defa film "simülasyonun içinde simülasyon" gibi bir hadiseyi barındırdığı için daha farklı, orijinal bir senaryonun ürünü olduğunu düşünüyorum. bu tabi işin daha çok reji ve senaryo kısmı ile ilgili değerlendirmelerdi. bana kalırsa reji kadar oyunculuklarda mükemmel. özellikle craig bierko'nun farklı ve bir o kadar da zıt karakterleri tek bir bedende başarı ile canlandırması takdire şayan.
filmin afişinde de gözlemlenebilir olduğu gibi "dünyanın sonu" kavramı bu filmde de mevcut. lakin bana kalırsa bu "son" seyirciye gayet iyi görsellikler ile sunulmuş. aslında tam da bu noktada bir truman show benzerliği yaşanmıyor değil. orda da buna benzer baş kahramanın "sanal dünya" farkındalığını tattığı an yaşadığı trajedi burada da yine kendini hissettiriyor.
bu tür simülasyon temalı filmlerde işin belki de en klasik tarafı film bittiğinde " lan yoksa bizde simülasyon muyuz? " tarzı bir sorgulama, " ya öyleyse " gibi kuşkucu yaklaşımlar söz konusu olabiliyor. lakin bir de işin şu kıvamı var " amaaan yalan dünya, her şey bomboş. " tarzı gayet saçma bir yaklaşıma da bürünebiliyorsunuz.
işin şakası bir yana bu film her şeyden evvel türünün başarılı bir örneği. çekildiği yıla rağmen gayet iyi teknik ve görsellikle donatılmış sağlam bir josef rusnak rejisi. izleyiniz, izlettiriniz. iyi seyirler.
descartes'ın "cogito ergo sum" sözü ile açılışı yapan retrofütüristik bilim kurgu filmi. ardından gelen sözde ise "ignorance is bliss" sözüne atıfta bulunulur. "ignorance is bliss" sözü aynı zamanda matrix'te de geçmiştir. film matrix ile aynı yılda çıkmıştır ve bir takım yönlerden ortak özelliklere sahiptir.
filmin başında çalan şarkı lee wiley'in easy come easy go isimli şarkısı olup credits kısmında çalan şarkı ise the cardigans'ın erase and rewind isimli şarkısıdır.
filmin başında çalan şarkı lee wiley'in easy come easy go isimli şarkısı olup credits kısmında çalan şarkı ise the cardigans'ın erase and rewind isimli şarkısıdır.
bu filmi izlemiş olmanın artılarından bir tanesi de, sözlük yazarlarının yere göğe sığdıramadığı inception filminin aslında o kadar da abartılı olmadığını anlamanıza yardımcı olmasıdır..matrix ile yakın ama matrix den önce vizyona girmesine rağman matrix filminin gölgesinde kalmış yazık olmuş pek bilinemeden tarihin tozlu raflarına gönderilmiş değerinin bilinemediğini düşündüğüm bir filmdir.
Döneminin ve şu an bulunduğumuz anın en iyi filmlerinden biridir. Sınırlar kimin için nerede?
Hakkında sadece 11(bununla beraber 12) entry girilmesi üzücü olan film.
Zaten bu çoğu güzel filmin kaderidir. Orjinali değil onun fikrini çalıp birazcık makyajla tekrar çekilen filmler her zaman daha ön planda olur.
Sokakta bi adama ghost in the shell desen sana bön bön bakar ama matrix diyince işler değişir.
Aynı durum bu film ve inception arasında da var maalesef.
Keşke hakettiği değeri görseydi.
Zaten bu çoğu güzel filmin kaderidir. Orjinali değil onun fikrini çalıp birazcık makyajla tekrar çekilen filmler her zaman daha ön planda olur.
Sokakta bi adama ghost in the shell desen sana bön bön bakar ama matrix diyince işler değişir.
Aynı durum bu film ve inception arasında da var maalesef.
Keşke hakettiği değeri görseydi.
hayatımda izlediğim en güzel filmlerden. böyle film çeksinler işte hocu. düşünelim biraz. ayrıca kanımca sinema tarihinin üzülerek söylüyorum ki en underrated filmlerinden biri. çok daha fazlasını hak ediyor bu film.
simülasyon evren modelini anlatan, inception filminin fikir babalığını yapan 1999 yapımı güzel bir film. düşünmeden açın izleyin
7.5/10
edit: filmin sonunda " lan acaba ?" dedirtti yalan yok.
7.5/10
edit: filmin sonunda " lan acaba ?" dedirtti yalan yok.
hakkında nasıl bu kadar az entry girildiğini anlamadığım film. kaç kez izlesem mi yoksa izlemesem mi diye arada kalıp izlediğim filmdir. izlerken beyni yoruyor ve sizi düşünmeye itiyor. görsel bir şeyi izlerken bile aklında farklı senaryolar kurduran ve seni düşünmeye iten filmler bence oldukça başarılıdır. 99 yapımı olmasına rağmen görsel açıdan başarılıdır ve 2015 yılı teknolojisiyle yapılsa başyapıt olabilcek türden bir filmdir. kesinlikle tavsiye ederim
dipnot: matrixle karşılaştırıp filmi kücümseyenler olmuş, karşılaştırılcak tek yanı farklı dünyalar kavramı ama konu bakımından işleniş tamamiyle farklı.
dipnot: matrixle karşılaştırıp filmi kücümseyenler olmuş, karşılaştırılcak tek yanı farklı dünyalar kavramı ama konu bakımından işleniş tamamiyle farklı.
"Şöyle bir felsefesi olan, içine de çeken bir film olsa" şeklindeki açlığımı bir nebze dindirmiş olan film.
Fikir ve çıkış noktası çok güzel. Filmin sonuna dair pek çok ince nüans filmin çeşitli yerlerine serpiştirilmiş. Unutkanlıklar, karakterlerin nerden geldim lan buraya tepkileri "ulan bak bura da mı yalan bir dünya yoksa" sorusunu size sorduruyor.
Ayrıca arabaya binip durduraksız sürüp sonra o manzarayı görmek... Büyük bir yıkım olsa gerek. Belki de filmin tek eksiği o dramı tam hissettirememiş olması. O 'kuklaların' hikayesi bize daha çok anlatılmalıydı diye düşünüyorum.
Benim için mutlaka izlenmesi gereken bir film.
Fikir ve çıkış noktası çok güzel. Filmin sonuna dair pek çok ince nüans filmin çeşitli yerlerine serpiştirilmiş. Unutkanlıklar, karakterlerin nerden geldim lan buraya tepkileri "ulan bak bura da mı yalan bir dünya yoksa" sorusunu size sorduruyor.
Ayrıca arabaya binip durduraksız sürüp sonra o manzarayı görmek... Büyük bir yıkım olsa gerek. Belki de filmin tek eksiği o dramı tam hissettirememiş olması. O 'kuklaların' hikayesi bize daha çok anlatılmalıydı diye düşünüyorum.
Benim için mutlaka izlenmesi gereken bir film.
(bkz: dark city)
yalan dünya temalı, 1999 yapımı bir bilim kurgu filmi.
"görmek, duymak, hissetmek gerçek olduğu anlamına gelir mi? ya da bir yazılım bunların hepsini sağlıyorsa gerçek kabul edebilir miyiz?" gibi sorularla boğuşan etkileyici bir film.
bir grup yazılım uzmanının yarattığı sanal dünyadaki karakterlerin, beklenmedik davranışlar sergilemesiyle işlerin rayından çıkışını konu edinen the thirteenth floor, dark city ve the matrix ile benzer konuları işleyen iyi bir seyirlik. matrix kadar iyi bir görsel şov sağlayamasa da en az dark city kadar sürükleyici.
"görmek, duymak, hissetmek gerçek olduğu anlamına gelir mi? ya da bir yazılım bunların hepsini sağlıyorsa gerçek kabul edebilir miyiz?" gibi sorularla boğuşan etkileyici bir film.
bir grup yazılım uzmanının yarattığı sanal dünyadaki karakterlerin, beklenmedik davranışlar sergilemesiyle işlerin rayından çıkışını konu edinen the thirteenth floor, dark city ve the matrix ile benzer konuları işleyen iyi bir seyirlik. matrix kadar iyi bir görsel şov sağlayamasa da en az dark city kadar sürükleyici.
inception'ın fikir babasıdır. Matrix + inception'dır. izleyin. ancak ahım şahım şeyler de beklemeyin.
7/10
7/10
-sende de daha önde karşılaşmışız gibi bir his var mı?
-başka bir yaşamda belki de.
-deja vu
-ilk görüşte aşkın anlamı.(ve öpüşürler)
filmdeki nerdeyse tüm oyuncular birden fazla karakteri canlandırmış görsellik açısından farklı bir tat vermişlerdir.
Craig Bierko'nun mükemmel oyunculuğulya birleşince izlemeden geçilemeyen bir film olmuştur.
-başka bir yaşamda belki de.
-deja vu
-ilk görüşte aşkın anlamı.(ve öpüşürler)
filmdeki nerdeyse tüm oyuncular birden fazla karakteri canlandırmış görsellik açısından farklı bir tat vermişlerdir.
Craig Bierko'nun mükemmel oyunculuğulya birleşince izlemeden geçilemeyen bir film olmuştur.
güncel Önemli Başlıklar