bugün

filmekimi sayesinde izlediğim Colin Farrell'ın başrolünü oynadığı dram/komedi/bilim kurgu karması 2015 yapımı film. komedi ve dramın birbirine ne kadar yakıştığını bir kez daha kanıtlayan bir filmdi. birkaç sahnede cidden baya güldürdü salondakileri. yani dram/komedi/bilim kurgu karması diyoruz ama ek olarak absürtlükte vardı ve cidden farklı tadı olan bir filmdi. gittiğinize pişman olmuyorsunuz, ama gitmezseniz de pek bir şey kaybetmezsiniz. 6,9/10
filmekimi'nin açılışını yaptığımız film. 3 filme gittim zaten, en beğendiğim bu idi. uzun zamandır orjinal işler görmemiştik. kaldı ki bu yönetmenin çoğu işi orjinal. sonunu da seyirciye bırakan filmleri severim.

aslında uzun uzun yazı yazılır ama şu saatte kafa kalmıyor insanda. belki uptade ederim bir ara.

uzzzuuuunnn zaman sonra gelen edit:

evet uptade ediyorum.


--spoiler--
filmin geçtiği zaman bilinmemekte fakat yakın gelecek diyenler çoğunlukta.film, yanlız olmanın yasak olduğu bir ütopik evrende geçiyor. bir eş bulmaya yarayan bir otel var burada, 45 gün içerisinde bir eş bulamazlar ise, otele girerken kendi seçtikleri bir hayvana dönüşüyor insanlar. ki insanların seçtikleri hayvanlar ve seçme nedenleri oldukça kilit noktalar.

45 gün içinde eş bulmak zorundasın dedik ama ormanda yaşayan yerlileri avlayarak da gün kazanabiliyor, bu sayede daha uzun süre otelde kalabiliyorsun. collin farrel'in hayat verdiği david her insan gibi duyguları olan ve yalnız kalmamak zorunda olan bir insan. david'in otel serüveni pek iyi geçmez, birisinin intiharına sebep olur, tam 45 gün dolacakken kendisine uygun olmayan birini "benim ruh eşim" diye tanıtarak otelden çıkar ki bu evrende çok büyük bir suçtur. seçeceğin kişinin kusurları da özellikleri de seninle aynı olmalı. hatta filmde burnu kanayan bir kız vardı sürekli, sırf o kızla birlikte olmak için burnunu masaya vurup kanatan birisi vardı, o mantık. neyse david'de dönelim biz;

david'i otelden kurtaran yeni eşi kalpsiz, soğuk nemrut asla ama asla ağlamayan bir insandır. içinde herhangi bir şeye karşı sevgi barındırmayan, kimseyi umursamayan biridir. ilk başlarda david buna alışmaya çalışmaktadır. yoksa döneceği yer belli. bir gün david uyanır ve eşini kanlar içinde görür. işin aslı bu nemrut eşi bunun yıllardır can yoldaşı olan köpeğini öldürmüştür. david haberi ilk aldığında bozuntuya vermez ama tuvalette köpeğinin cesedini görünce ağlamaya başlar. david'in ağladığını gören eşi onun numara yaptığını, aslında hiç benzemediklerini anlar ve david'i zorla otele götürür, otelde kısa bir kovalamacadan sonra david bu suratsız eşini öldürür ve oteldekilerin avladıkları orman'da ki insanların arasına karışır. david bir nevi kendi çıkarları için bir insanın hayatını mahvetmiştir.

bu orman yerlilerini ilk başta daha yaşanabilir bulur. daha kuralsız gelmiştir burası david'de. ama tek bir katı kuralları vardır. otelin aksine aşık olmak veya herhangi bir ikili ilişki, flört v.b konular kesinlikle yasaktır. e tabi ki hayatın cilvesi bir kere daha kendini gösteriyor ve aşık olması gereken yerde olmayan david, orada aşık oluyor. bir süre sonra bu kız da david'e aşık olur ve ilişkilerini kabile liderinden(lea seydoux) gizli bir şekilde yaşarlar.

tabi bu çok uzun sürmez. kabilenin en kesin kuralını yıkan çift cezasını çekecektir. bu cezayı çeken david değil onun sevgilisi olur. kabile şefi bir gün david'in sevgilisi ve kabileden birini daha alıp giyinip şehire inerler. david'in sevgilisini göz muayenesi bahanesi ile bir göz doktoruna sokar* kendisin odaya girip gözlerini lazer ile kör eder, dönerken yolun ortasında bırakır. ilk başlarda david'e kör olduğunu çaktırmamaya çalışır daha sonra ise pes edip söyler. david ise bunun üzerine bir kaçma planı yapar. bir gün çaktırmadan kabileden kaçıp bir kafeye otururlar. biraz oturduktan sonra david masadan bir bıçak alıp tuvalete gider. aynaya derin derin bakıp gözlüklerini çıkartır ve bıçağı sol gözüne doğru yaklaştırır.

film burada bitmektedir. ucu açık, seyirciye bırakılmış bir son. şimdi olası sonları değerlendirelim;

senaryo 1: david otelde öğrendiği "kendine uygun eş" kuralına uyar ve iki gözünü de kör eder, böylece "bir elmanın ikinci yarısı olur"
senaryo 2: david hiç bir şey yapmadan geri gelir ve eşine "kendimi kör ettim" der. bunun nedeni eşini daha az rahatsız hissettirmektir.
senaryo 3: david tuvaletten çıkar, masaya dahi bakmadan restoranın kapısını açıp çeker gider. eşini orada öylece bırakmış, çünkü korkmuşur, bu toplum baskısından yılmış ve yalnızlığı seçmiştir. hatta belki de ona o şekilde katlanayamacağını düşünmüştür. kör bir insanlar bir ömür harcayacak kadar fedakar olmadığını anlamıştır.
--spoiler--

tabi filmin sonunu nasıl istersek öyle bitirebiliriz. filmde herkesin "kendine uygun birisini arama yavşaklığını" eleştirmiş. aylak adam'da dediği gibi hatta, aylaklığı eleştirmiş biraz da. yani ilişkiler hakkında ki kalıplaşmış sözlerden bıkan bizlerin yüzünü güldüren, yer yer hüzünlendiren kimi zaman hassiktir dedirten leziz bir film olmuş. ki bana göre bu yılın en iyi filmidir kendileri. aslında günümüz ilişkileri , bu kadar olmasa da bunlara çok benzemekte. filmi izleyenler anlar ne demek istediğimi.

filmi aslında filmdeki şu replik de özetliyor;

"bir şey hissetmediğin halde bir şey hissediyor gibi yapmak bir şey hissettiğin halde bir şey hissetmiyor gibi yapmaktan daha zor."

sonuç olarak tavsiyemdir efendim 9/10

iyi seyirler.
malum ortamlara düşmüş film, ama sex sahneleri çıkartılmış hali ortamlarda dolanmakta.

Spoiler
Herşeyi geçtimde, nası bir doktor bir insanın gözünü öyle kör edebilir biri istedi diye ya, neyin kafası bu? Filmde en saçma olan kısım buydu bence. Birde adamında kendi gözünü kör etmeye çalışması falan, lan bi gidin bakalım doktora belki düzeltirlerler hatunun gözünü, kendini ne kör ediyon? Cocuğu tekmeleme sahnesi çok iyiydi bu arada. Ahaha.
Spoiler
Degisik kafayla yazilmis bir film.

Birbinin kopyasi onlarca filmin uredigi bir zamanda boyle degisik filmler ilac gibi geliyor.

Emeklerine saglik.
yine oo herkesin izlemediği farklı konulu film buldum diye sevinip kucakladığım film. başrolümüz colin farrell herdeki başrol Joaquin Phoenixe benzettiğimden ötürü biraz daha sevdim. sonuçta izleyin izlettirin. ama hayatınızda biri varsa mutlaka izleyin.
özet geçiyorum sevgili sözlük: ütopik-bilim-kurgu nev'i filmlere fantastik, absürd ve ayrıksı bir boyut getirmiş çok iyi film. kült olur.
harika ötesi bir distopya. bu filmi yanımda bir sosyolog, bir antropolog, bir felsefeci ve tabiki bir sinema eleştirmeniyle birlikte izlemek çok isterdim. bu filmle ilgili eminim bir 10 tane makale çıkardı. filmin her sahnesi ayrı güzeldi. lea seydoux, blue is the warmest colordan sonra yine beni büyülemeyi başardı bu arada.
--spoiler--
ben sonunda adamın kaçmış olabileceğini düşünüyorum ki bu da filmin vermek istediği mesajı doğrular.
--spoiler--
The Lobster'ı izledim, çok güzeldi. Paylaşmak istedim. Güzelliğin şaşmaz ölçütü bu: Hemen birilerine anlatma isteği uyandıran şey güzeldir.
(bkz: Perfect sense).
Filmi izlerken icten ice korktum aslinda sanirim benim de yalniz olmamdan dolayi o utopik evrende tehlikede oldugumdandir.#29821566 entryde gayet guzelce film aciklanmis ,ozeti verilmistir o yuzden anlatmak istemiyorum.gercekten orjinal bir filmdi daha onceden duymadigim bir senaryo ve colin farrell imdb'nin 7.5 olmasini anlatiyor.aslinda filmin sonunu bize birakmalari cok iyi olmus cunku seyirci" ben david'in yerinde olsaydim ne yapardim?"diye dusunmekten kendini alamiyor.ben ne yapardim acaba??
Baskılar sonucu ötekileşerek acı çeken bir adamın; bundan kurtulmak için aynılaşmak yolunda çekeceği acıyı nasıl göze alabildiğinin üzerinde duran ve akıl kokan bir film.

Daha iyi olabilir miydi? Pek mümkün tabii, fikir süreye tam sığamamış fikrimce. Ama vermek istediği fikri doğru yerden yakalamış ve bizzat iyi algılamış bir yönetmenle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Seyredilmesi Kesinlikle naçizane tavsiyemdir.
Yunan yönetmen yorgos lanthimos'un senaryosunu yazıp yönettiği film. Colin farrell, léa Seydoux, rachel weisz gibi ünlü isimler kadroda. Senaryosu, oyuncuları, mizahı on numara. Yılın mükemmel filmlerinden biriydi. ilginç olan şahan'ın her filminden on kat daha komik olması filmin. Üstelik bu film komedi filmi değil.
okuduğum bir çok yorumda insanlar filmi izlerken güldüklerinden bahsedince ' acaba bir yer mi kaçırdım ? ' diye kendi kendime sormadan edemedim. tebessüm ettirici 1-2 sahnesi dışında gülünecek bir şey bulamadım. hoş komedi filmi değil ama yorumlara istinaden belirtiyorum. bunun dışında herkesin belirttiği gibi filmin esprisi konusunda. hislerimiz, yapmak zorunda olduklarımız, karşılaştığımız baskılar ve gerçeklerimiz üzerine yaratılmış bir distopya. modern çağda yaşanan ilişkilerin bilinçaltına iniyor.

kurgu olarak özellikle 2. kısmını oldukça dağınık buldum. toparlanamayacak bir durum da yoktu halbuki fakat ' zaten on numara konu bulduk biz buradan yardıralım gerisi tıraş ' düşüncesiyle çektilerse bilemem. oyunculukları da başarılı buldum. böylesi bir distopya'ya özgü soğukluk, donukluk ve hissizlik oyuncular tarafından güzel yansıtılmış.

tanım: konusu farklı film arayanların izlemesi gereken bir film. gişe filmleri kültüründen gelenler bu filmi beğenmeyebilir. aynı zamanda finali havada kalan filmleri sevenler de izlesin derim.

--spoiler--

insanın hissetmediği halde hissediyormuş gibi yapması mı daha zordur yoksa hissettiği halde hissetmiyormuş gibi yapması mı ?

ceylan ertem der ki '' zaman ilaç mıdır ? yoksa kalbini yavaşça yaran yoran bir bıçak mıdır ? ''

--spoiler--
hem psikolojik, hem fantastik bir film. ilginç konu ve karakterleri ile değişik bir tarzı var. izlerseniz seversiniz bence.
Yalnızlığın yasak olduğu bir dünyayı anlatıyor. Absürdlüklere de yer vererek. Yalnız insanlar izleyiniz,yalnızlığınızı size sevdirecek.
distopya seven yalnız insanlar için hem yara bandı hem yara olacak filmdir.

yalnız olanların kabul görmediği bir toplumda çift olmak için harcanan çaba, bu çabanın getirdiği "hissetmiyorken hissediyormuş gibi yapma", gerçekten hissetmeden biriyle beraber olamayanların uğradığı ve tercih ettiği manidar dönüşüm, bu düzene başkaldıran daha absürt başka bir düzen içinde kaybolup giden yalnız insanlar.

diyalogları ve sistemi eleştirdiği klişeleri çok iyi kullanmasıyla uzun zamandır aradığım tadı yakaladığım filmdir.
sırf oteldeki ortamlar için bile izlenebilecek ilginç film. kadın erkek ilişkileri, otoriterizm, toplumun cinsellik ve yaşam tarzı konusundaki dayatmaları vs konularda ilginç damarlara el atan distopik ve yer yer absürdlük kullanan bir çalışma. bu arada otel hizmetlisi hatunun ormandaki dans sahnesindeki ultra mega dansı filmin en bomba görsellerinden biriydi.
her ne kadar ütopik de olsa cidden vakit ayırıp izlediğine değen bir collin farrel klasiği. yalnız gezenler, otelde yalnızlık cezasına çarptırılmışlar tarafından ormanda hayvan iğnesiyle avlanıyorlar. orman ve oteldekiler birbirinin tam tersi disiplinlerde. birinde yalnızlık zehirli bir balık, diğerinde yani ormanda yaşam felsefesi. sürekli burnu kanayan kızla çift olabilmek için kafasını gizlice sert yerlere vurup burnunu kanatan adamın kızla evlenmesiyse günümüz ilişkilerine mükemmel bir göndermedir. kafayı masaya vurunca ya da kızın yanında oturunca onunla uyumlu olduğunu sananlar izlemesin. vakit kaybı. kendi karakterini taşıyan ve yasayanlara tavsiye ederim.
"bir şey hissetmediğin halde bir şey hissediyor gibi yapmak bir şey hissettiğin halde bir şey hissetmiyor gibi yapmaktan daha zor." Cümlesiyle akıllarda yer eden film.
Müzik seçimleri, filmin akışındaki o tuhaflık, vermek istediği mesajlar hatta bazı sahnelerin kitaptan okunarak desteklenmesi bile güzeldi. Uzun zamandır bu kadar sağlam film seyretmemiştim. Burada 4 ilde gösterime girmesi de ülkemizin ayrı bir ayıbı.
değişik birşey olmuş bu film. anlatmak istediklerini çok açık anlatmış fakat bir çok toplum afyonunu irdelemiş.

7/10

Edit:imla.
lanthimos'un altmetni çok da alta gizlemediği olan distopyası. leziz filmdir, büyük ve dürüst bir aynadır.
Filmin kesinlikle ayrı bir havası var. Konusu dikkatimi çekti ve izledigime pişman olmadım. Film durağan fakat sıkıcı değil. Sahne çekimleri hoşuma gitti. Oyunculuklar iyidi. Son sahnesi ayrıca hoştu. Beni dinlendirdi bu film.
bir arkadaşımın tavsiyesiyle izledim ve film bittikten sonra hemen mesajla teşekkür ettim kendisine.kesinlikle öylesine değil,anlayarak izlenmesi gereken filmlerden biridir.
2015 yapımı 119 dakikalık komedi/dram/romantik kategorili yorgos lanthimos filmi. 22 ödülü/1 oscar adaylığı bulunuyor, 7.1 imdb puanına sahip görsel

konu çok iyi, anlatım ve oyunculuklar da gayet iyi, yorgos amca farklı ve güzel bir yapım çıkarmış ortaya. izlenmesi gereken filmlerden.