sabahın altısında da, gecenin yarısında da, günü her saatinde her yerde dinlenilebilecek sayılı gruplardan birisidir. hüzünlüyken dinlersen hüznüne anlam olur, neşeliyken dinlersen sana enerji verir, öyle değişik bir gruptur kendileri. su gibidir. renksiz kokusuz ve tatsızdır, ama her zaman birincil ihtiyaç olandır.
her ne kadar şarkı sözleri genelde melankolik olsa da (bkz: boys don't cry) müzikleriyle beni her zaman mutlu edebilme potansiyeline sahip grup. seviyorum kendilerini sevecen smiley
yaptiklari müziklerle böyle bir sözlükte değil 42, 12431571599269242 entariyi hakeden gruptur. her çeşit psikolojik durumunuzda size yardımcı olmayı başarabilmelerinin yanında arabada evde cafede rock bar da kısacası içinde insan olan her ortamda dinlenebilitelidir efenim.
biraz da eleştirecek olursak nedendir bilinmez aynı şarkıyı, albümü 10 11 farklı yerden indirmeme rağmen hala kayıtları çok kalitesiz.
hayranı olduğum grup olmakla birlikte vokalisti robert smith in vejeteryan olduğunu ingilizce kitabındaki bir makaleden öğrendiğim süper ötesi grup.
2 şarkısını arkadaşlarla paylaştım da pişman oldum.
tim burton'ın da favorileri arasında olan gruptur. ayrıca rivayet edilir ki sevdiğiniz bir insana veda ettikten sonra dinlenenen friday i'm in love parçası aynı zamanda bir manzara karşısındaysanız kırk açık kalp ameliyatı gücünde olur.
çok zaman karanlık şarkıların grubudur the cure..
sadece faith albümü yeter bunun için, ya da pornography..
robert smith'in aslında sevimsiz gelen ama her zaman da dinleten o sesi umutsuzluklarda boğulur..
o yüzden de the cure "boys don't cry" ya da "friday i'm in love" gelmez sadece..
de..
o şarkıları da vardır ya, hani yukarıda söylediğim ikisinden fazlası: just like heaven'ı, the caterpillar'ı, the lovecats'i.. benzerleri..
bir nevi the cure'u türdeşlerinden ayıran detaydır, post punk'ta başka yere koyandır..
eski adıyla easy cure olan bir ingiliz gotik rock grubu. grubun elemanları yaptıkları makyajlarla dikkat çekerler. en başta solistleri olan robert smith sürdüğü kırmızı rujuyla aykırı ama duygusal veya marjinal mı demeli; öyle olmaya devam eder. yeni albüm çıkarsalar da dinlesek gözüyle bakıyoruz.
sevenlerinin/dinleyenlerinin kısımlara ayrılabileceği bir grup, bir çok grupta bunu yapmak mümkün değil, bunda the cure'un zamanla değişen/gelişen soundunun da etkisi var tabi. birinci sınıfa kesinlikle die hard fanları koyarım, onlar başımın tacıdır, the cure lafı geçtiğinde pornography derler, galoreu sevmezler, post punk döneminde ki o kirli sounduna taparlar cure'un. ikinci kısım, cure'u galore sonrası dayamış, kafası disintegration öncesine yetmemektedir, bu grubu da severim, bunlar da kendilerine göre müzik dinleyicisidirler, 3. gruba ise genelde kızlardan oluşan "lovesong" ve "friday i'm in love"cı tayfayı koyarım. bunlar herhangi bir yerde bu şarkıyı dinlemiş, sonra muhtemelen bunlara yazan erkekler tarafından gönderilen birkaç tane daha the cure şarkısına tav olmuş, the cure bilgileri 10 şarkıyla sınırlı olan ama the cure severim diye ortalıkta gezen mallardır.
- aaa the cure mu? ben de çok severim onları.
- hadi ya o zaman, hangi şarkısını açayım? a forest mı yoksa three imaginary boys mu mesela?
- lovesong yok mu?
en iyi uyutan gruptur, çok güzel şarkıları vardır ama bir kaç şarkısını üst üste kulaklıktan dinledikten sonra en az uykulu insan bile uykulu bir hale bürünür. Bu konuda biyofizik dersiyle yarışacak düzeydedir.
1990'lar [değiştir]1989'da çıkardıkları Disintegration albümlerindeki kasvetli şarkı sözleri ve depresif yapı,grubun önceki tarzına dönüş olarak algılandı.Albüm ingiltere listelerine 3 numaradan girerek,Grubun listelerde en yüksek sıraya oturan albümleri oldu.Yine bu albümden çıkan 3 single da(Lullaby,Lovesong ve Pictures of you) ingiltere top30 singles'a girdi.Amerikan listelerine 12 numaradan giren Disintegration inanılmayacak şekilde Amerika'da popüler oldu ve listelerde çok uzun süre kaldı.Bu albümden sadece Amerika için çıkardıkları single Fascination Street Amerikan Modern Rock listesinde 1 numara oldu ve yine aynı albümden çıkan Love Song amerikan single listesinde 2 numaraya oturdu.1992 yılı itibariyle albüm dünya çapında 3 milyonun üzerinde sattı.
Disintegration'ın kayıt aşamasına girildiğinde,grup Smith'e;ya Tolhurst'un ya da kendilerinin grubu terkediceği şeklinde bir ültimatom verdi.Şubat 1989'da Tolhurst'un gruptan ayrılışı basına resmen duyuruldu.Grup içindeki tatsızlıklar Robert Smith'in canını sıktı ve 24 temmuzda Wembley Arena'da verdikleri konserde belkide son şovumuz açıklamasını yaparak hayranlarına Yaklaşık üçbuçuk saat süren harika bir performans sundu.
Kasım 1990'da The Cure Mixed Up adıyla hit parçalarının remikslerinden oluşan bir albüm çıkardı.Müzik otoriteleri tarafından eleştirilsede,Smith;bunu beklediklerini ama yinede yapmak istediğini söyledi.Bu albüm yeni bir dinleyici kitlesinede ulaştı ve beklenenden çok sattı.The Cure 1991 Brit award'da en iyi ingiliz grubu seçildi.
Aynı yılın mayıs ayında,O'donnell grubu bıraktı ve Thompson onun yerine geçmesi için Perry Bamonte'u önerdi.1992'de grup Wish albümünü çıkardı ve bu LP ingiltere'de 1 ve Amerika'da 2 numaraya ulaşarak,atlantiğin iki kıyısındada orantılı bir başarı yakaladı.Amerikan ve ingiliz listelerinde grubun en yükseğe ulaşan LP'leri yine dünya çapında çok başarılı iki single çıkardı.( High , Friday I'm in Love ).Bu başarının ardından grup Wish Tour adıyla bir turneye çıktılar ve bu turnede {Show (eylül 1993), Paris (ekim 1992)} adıyla 2 live album kaydettiler. Porl Thompson Led Zeppelin 'den Robert Plant ve Jimmy Page'le çalmak için 1993'te tekrar gruptan ayrıldı ver yerine Bamonte geçti.Daha sonra grup Hendrix tribute albümü için Jimmy Hendrix 'in Purple Haze 'ini coverladı. 1994'te Lol Tolhurst The Cure isim ortaklığı için Robert Smith ve Fiction Records'a astronomik miktarda tazminat davası açtı.Uzun bir mücadele döneminden sonra Lol davayı kaybetti.Bu sırada Williams grubu terketti ve yerine Jason Cooper geçti,yine aynı zamanlarda Roger O'Donnell'de gruba tekrar katıldı.The Smith-Gallup-Bamonte-Cooper-O'Donnell grup tarihinde en uzun süre birarada kalabilen lineup oldu.1995'te the Judge Dredd filmine soundtrack olarak yaptıkları Dredd Song yazdıkları ilk şarkıydı.Aynı zamanlarda bir radyo derlemesi için David Bowie 'nin Young Americans parçasının cover'ladılar.
The Cure 1996'da Wild Mood Swings albümünü çıkardı,1984 yılında çıkardıkları The Top albümlerinden beri en az ses getiren albüm olarak bilinsede Wild Mood Swings dünya çapında tahmin edilenden çok sattı.Bu albümden çıkardıkları ilk iki single ingiliz ve amerikan chartlarında iyi bir başarı grafiği çizdi,fakat aynı albümden çıkardıkları son iki single Gone! , Strange Attraction bu başarıyı yakalayamadı.1996'da The Cure güney amerika'da bazı festivallerde çaldı ve daha sonra dünya çapında WMS albümünün tanıtım turnesine çıktı.
1997'de The Cure'un multi-platinum'lu Standing On a Beach albümlerinin devamı niteliğinde olan ve 1987 ile 1997 yılları arasında çıkardıkları single'larını topladıkları Galore albümünü çıkardılar.Bu albüme ayrıca David Bowie'nin gitaristi Reeves Gabrels'inde çaldığı yeni single'ları Wrong Number 'ıda koydular.1998'de The Cure, The X-Files: Fight the Future 'in soundrack albümünün yapımında yardımcı oldu ve yine aynı zamanlarda Depeche Mode tribute albümü For the Masses için World in My Eyes 'ı coverladı.
2000'ler [değiştir]Plak şirketleriyle olan kontratlarından dolayı ticari kaygılarla çıkardıkları Wild Mood Swings ve toplama Galore albümlerinden sonra,Robert Smith ticari kaygı olmadan The Cure'un gerçek ruhunu yansıtacak bir albüm çıkarmaya karar verdi ve 2000 yılında Grammy adayı Blood Flowers albümünü çıkardılar.Smith'e göre bu albüme Pornography , Disintegration 'la birlikte trilogy(üçleme) oluşturuyordu.Grup altı ay süren Dream Tour adı altında çok büyük ilgi gören bir dünya turnesine çıktı.2001 'de Fiction 'ı terk eden grup Greatest Hits albümünü ve bununla birlikte en popüler The Cure şarkılarının video kliplerini içeren bir DVD yayınladı.O yıl büyük festivallere katılan grup,aynı zamanda Berlin the Tempodrom'da ard arda her gece yalnızca Pornography, Disintegration and Bloodflowers albümlerinin şarkılarını içeren konserler verdiler ve bu canlı performansları 2003'te Trilogy DVD adıyla yayınladılar.
metallica 'nın load albümünde bulunur bu şarkı.
buda sözleri....
The man takes another bullet
He keeps them all within
He must seek no matter how it hurts
So don't fool again
He thinks the answer is cold and in his hand
He takes his medicine
The man takes another bullet
He's been fooled again
Uncross your arms
Take and throw 'em to the cure, say...
I do believe
Uncross your arms now
Take 'em too,and say...
I do believe
Yeah, I do believe
The lies tempt her she follows
Again she lets him in
She must believe to fill the hollow
She's been fooled again
Uncross your arms
Take and throw them to the cure, say...
I do believe
Uncross your arms now
Take 'em too,and say...
I do believe
Oh yeah, I do believe
Betting on the cure
It must get better than this
Betting on the cure
Yeah everyone's gotta have the sickness
Cause everyone seems to need the cure
Precious cure
Betting on the cure
Cause it must get better than this
Betting on the cure
Yeah everyone's gotta have the sickness
Cause everyone seems to need the cure
Precious cure
I do believe
Betting on the cure
It must get better than this
Need to feel secure
Yeah it's got to get better than this, this, this
It must get better than this
Betting on the cure
Everyone's gotta to have the sickness
Cause everyone seems to need the cure
1976 yılında robert* arkadaşlarıyla birlikte 'the easy cure' adında bir grup kurdu.the easy cure'un ilk kadrosu robert smith,micheal dempsey(bas),lol tolhurst(bateri) ve yerel gitar kahramanı porl thompson'dan oluşmaktaydı.grup kısa sürede kendi repertuarını oluşturdu.bu repertuarda killing an arab , 10:15 saturday night gibi parçalar da vardı.
1977 yılında grup 'battle of the bands' yarışmasını kazandı ve bu onlara ilk single ve albüm şansı getirdi.fakat müzik şirketi ile aralarındaki kötü ilişki yüzünden 2 taraf da anlaşmadan çekildi ve hiçbir şey yayınlanmadı.fakat robert'ın başka fikirleri vardı.1978'de porl gruptan ayrıldı ve grubun ismindeki 'easy' kelimesi de atıldı.bu tarihten sonra grup üyeleri sürekli değişim gösterdi.robert smith hariç. the cure'un diskografisine bakacak olursak:
1979,three imaginary boys
1980,seventeen seconds
1981,faith
1982,pornography
1984,the top
1985,the head on the door
1987,kiss me kiss me kiss me
1989,disintegration
1990,mixed up
1990,integration
1992,wish
1996,wild mood swings
2000,bloodflowers
2004,the cure
ayrıca the cure türkiye fan sitesi'nde the cure'un tekrar türkiye'ye gelmesi için yapılan bir oylama var: