bugün

Tadından yenmez Yorkshire pudding'i. Sir ünvanlıdır hazret. Poetik retoriği özellikle crow 'da deha ile buluşur.
her zaman için sylvia plathin gölgesi altinda kalacak olan $airdir. ted hughesu ted hughes yapan sylviadir.
sylvia onun $iirlerini yari$malara yollamasaydi, kendisinden vazgeçip onu desteklemeseydi ted evinin $airi olurdu anca.

sylvia öldükten sonra onun son 2-3 ayina dair günlüklerini yakmi$tir, çocuklarim görmesinler çok kötüydüler diyerekten.

sylvianin intahar etmesinin sebebi degil, sebeplerinden biridir. birthday lettersla kendini temize çikardigini sanmaktadir. ki pek çoklari da öyle dü$ünmektedir.
1998 yilinda kanserden ölmü$ poet laureate

kendisine raki sofrasi hazirlayip, ege denizi kiyilarinda sylviadan konu$mak istiyorum, onla ya$amanin zorluklarindan, onsuz 35 yil onun gölgesinde nasil ya$adigini anlatsin diye. *

--spoiler--
sylvia filminde i cannot, she is pregrant der ve o an öldüresiniz gelir bu herifi.
--spoiler--

(bkz: allah rahmet eylesin)
http://www.cnn.com/books/news/9810/29/hughes.obit/
sylvia plath' ın anısına ariel adlı uzun bir şiir yazmış ingiliz şair.
yirminci yüzyılın son romantik şairi, doğa tutkusunun eşsiz sesi olarak nitelendirilmiş ve 1984'te Saray Şairi seçilmiş Tam adı Edward James Hughes olan ingiliz şair. Şiirlerinde doğadaki vahşiliğe ve güçlü yaşam içgüdülerine duyduğu hayranlığı özgün bir biçemle dile getirmiştir.
sylvia için büyük aşk, paranoya sonra da düş kırıklığı olan sevgili, yetenekli bir şair. ama insan düşünmeden edemiyor, sylvia plath'in intihar'ı şöhretini çoğaltmış mıdır yoksa o zaten bunu hak eden yetkin ve özel bir şair midir diye.**

YEDi ACILAR
Ted Hughes (1930-1998)

Sonbaharın ilk acısı
yavaş güle-gülesidir
Bahçeye, o kadar uzun süren akşamleyin-
Başına kahverengi bir gelinciğin,
Sapına bir zambağın,
Ve hâla gidemez.

ikinci acı
boş olan ayaklarıdır
bir sülünün, bir çengelden asılı duran kardeşleriyle.
Altının ormanlığı
Katlanmıştır tüylerde
Kafası içinde bir torbanın.

Üçüncü acı
Yavaş güle-gülesidir
Güneşin, kuşları toplamış olan ve toplayan
Dakikalarını akşamın,
Altın ve kutsal
Yerini resmin.

Dördüncü acı
Havuzdur, siyaha dönüşmüş
Yıkılmış ve batık şehri suyun-
Sarayı kanatlı böceğin,
Yeraltı mezarları
Uçak böceğinin.

Ve beşinci acı
Yavaş güle-gülesidir
Ağaçlık ülkenin, sessizce bozan kampını.
Gitmiştir bir gün.
Bıraktı yalnız çöp-
Odun, çadır direkleri.

Ve altıncı acı
Tilkinin acısıdır
Sevinci avcının, sevinci av köpeklerinin,
Toynakları yeri döğen
Yeryüzü kulağını kapatıncaya dek
Duasına tilkinin.

Ve yedinci acı
Yavaş güle-gülesidir

Yüzün, kırışıklıklarıyla pencereden bakan
Yıl toplanırken
Dağınık bir oyun sahası gibi
Çocuklar için gelmiş olan.

Çeviren: Vehbi Taşar

THE SEVEN SORROWS
Ted Hughes (1930-1998)

The first sorrow of autumn
Is the slow goodbye
Of the garden who stands so long in the evening-
A brown poppy head,
The stalk of a lily,
And still cannot go.

The second sorrow
Is the empty feet
Of a pheasant who hangs from a hook with his brothers.
The woodland of gold
Is folded in feathers
With its head in a bag.

And the third sorrow
Is the slow goodbye
Of the sun who has gathered the birds and who gathers
The minutes of evening,
The golden and holy
Ground of the picture.

The fourth sorrow
Is the pond gone black
Ruined and sunken the city of water-
The beetle's palace,
The catacombs
Of the dragonfly.

And the fifth sorrow
Is the slow goodbye
Of the woodland that quietly breaks up its camp.
One day it's gone.
It has only left litter-
Firewood, tentpoles.

And the sixth sorrow
Is the fox's sorrow
The joy of the huntsman, the joy of the hounds,
The hooves that pound
Till earth closes her ear
To the fox's prayer.

And the seventh sorrow
Is the slow goodbye

Of the face with its wrinkles that looks through the window
As the year packs up
Like a tatty fairground
That came for the children.
CELLAT

Dolduruyor
Güneşi, ayı, yıldızları, dolduruyor hepsini

Baldıranıyla
Kararıyorlar

Akşamüstünü dolduruyor ve sabahı, kararıyorlar
Denizi dolduruyor

Doldurulmuş kör göğün altına giriyor
Doldurulmuş ışıksız yüzünün üstünden geçip suyun

Irmakları dolduyor, yolları ahtapot kolları gibi
Dereleri dolduruyor, patikaları, damarlar gibi

Karanlık damlıyor musluktan karanlık
Yapışıyor insanın tabanlarına

Aynayı dolduruyor, kupayı
insanın düşüncelerini dolduruyor gözlerine dek

Görülüyor insanın arkadaşlarının gözlerini doldurduğu
Ve elini kaldırıp gözlerine dokunuyor insan

Onun tümüyle doldurduğu
Ona dokunuyor

Ne olduğunu bilmiyor
Artık kendinin olmayana

Herşey daha
insanın gözlerinin açılmadan olduğu gibi

Ted Hughes
Çev.Şavkar Altınel, Roni Margulies
Sylvia plathi ugruna terkettigi assiam wevill de intihar ettikten sonra koye yerlesip ordan bir kadinla evlenmesi beni her zaman sasirtmis sairdir. Aslinda kadin daha cok sasirtmistir cunku iki esi de intihar etmis bir adamla evlenmek yure k ister herhalde.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar