bugün

oldukça enteresan bir durumdur... meseleyi ister dinler tarihi ister siyasi tarih istersek de bilim tarihi açısından ele alalım tarihe damga vuran büyük şahsiyetlerin genelde erkeklerden çıktığını görürüz... ama tüm bunlara rağmen çağdaş kadınlar hala eşitlikten pozitif ayrımcılık bansediyorlar, akıl alır şey değildir... kardeşim otur oturduğun yerde, elinin hamuruyla burnunu neden erkeklerin işine sokuyosun... pişir yemeğini bekle erkeğini...

ancak tüm bunlara rağmen istisnalarda yok değildir...

örneğin, nene hatun türk tarihi için sembol şahsiyetlerdendir...

peygamberler anneleri ve hanımları bu genellemenin dışındadırlar...
(bkz: hypatia)
(bkz: marie curie)
(bkz: elizabeth)
(bkz: hürrem sultan)
(bkz: bülent ersoy)
(bkz: elizabeth bathory) *
(bkz: çariçe katerina)
tarihte 100 yıla kadar seçme seçilme hakkı bile verilmemiş çoğu zaman okula gönderilmeyip sadece din eğitimi almaya zorlanan kadınların içinde 3 tane bile önemli kişi çıkmışsa büyük başarıdır.
onların önemli şahsiyet yetiştirmekle meşgul olmalarının kanıtı.
tarihte sadece türk milletinde değil hiçbir millette kadına seçme, seçilme v.b. hakların verilmemesinden kaynaklanır. dünyada son yüzyıla kadar tamamen ataerkil bir düzen olduğunu ele alırsak normaldir buna rağmen 2-3 tane de olsa önemli kadın şahsiyet vardır.
(bkz: dalton ana)
prut savaşı sonrasında baltacı mehmet paşa ile çadırda görüşen(!) katerina.
tarihin gizli kahramanları oldukları için öle ulu orta aleni bir şekilde ortaya çıkmamıştır.tarihte önemli olan erkek şahsiyetlerin arka planlarına baktığınız zaman bu kadınları çok rahat bir şekilde tespit edebilirsiniz.
zübeyde hanım'dır. Dünya tarihinin en önemli kişisinin annesidir. Tarihteki önemli kadın şahsiyetlerdendir.
"o zaman kara fatma ne" sorusunu akıllara getiren faşistçe söylem, safsata, tespit değil sıçış. evet. herkesi yok saydırırım da onu asla.
bi işi bütün zorluklara rağmen devam ettirecek ciddiyet ve güven olmamasından kaynaklanır*, arada bi iki kişi çıkar ama istisnadır. nerede bi boşluk var, gereksizlik var, kafanızı çevirdiğinizde bi kadını görürsünüz, bu bi tesadüf değildir, duygusal kestaneler sizi.
erkek duygusal yapısı gereği umursamazdır, problemini unutup kendisini başka bir olaya veya konuya çabuk odaklayabilir. Fakat kadının kafasında her daim bir problem olur ve kafayı buna yorar. Buna da aşırı duygusallılık değil sorunu çözüme ulaştırma isteği denir. Tarihte ismi olan kadınlar kafalarında ki problemi arka plana atıp kendilerini bir nevi askıya almış kadınlardır. eh onlarda olmasa böcek gibi ezeceklerdi bizi herhalde sözlük.
yalandır. çok önemli şahsiyetler vardır.
Bir sürü kadın vardır. bu yüzden yanlış önermedir.
- Hz amine
- Zübeyde Hanım
- Hz Hatice
- Sappho
- Mecdelli Meryem
- Boudicca
- Aquitaine
- Elizabeth
- Büyük Katerina
- Jane Austen
- Kralice Victoria
- Marie Curie
- Katharine Hepburn
- Rahibe Teresa
- Dorothy Hodgkin
- Anne Frank
- Hz. Sümeyye
- Tüekan Hatun
- Nur Cihan
- Fatma fehriyye ... Sadece bazıları daha bir sürü kadın şahsiyet var.
(bkz: Virginia Woolf)
sadece tarih kitaplarına bakılacak olursa bulunmaması normaldir. ancak tarihin bir de hesaba katılmayan, üzerinde pek düşünülmeyen, daha çok irdelenmeyi gerektiren zamanları olur. işte o anlar sadece erkeklerin değil, kadınların, çocukların, siyahların, eşcinsellerin, romanların vs. katkısıyla oluşmuştur. ve tarihe asıl seyrine veren de budur. hiçbir dönem birilerinin adıyla tanımlanamaz. sadece bir kişiyi öne sürmek totalitarizmin bir başka biçimidir kanımca.
Rus Çariçesi Katerina Baltacı Mehmet Paşayla münasebetleri bulunur.
aslında kadınlar olmasa erkekler bi hiçtir tamam mı. bak nikola tesla'ya, bak lenin'e, bak robert oppenheimer'a, arkalarındaki kadınlar her ne kadar görünmez olsalar da biz onları hissediyoruz tamam mı.
erkeğin gücü kuvveti dururken atın üzerinde kadınlar gidecek değildi ya savaşa.
behice boran, adı size bir ömür yeter.