Tamam belki cok iyi niyetle yapilmis bi film ama eksik komedi dram melodram hic bisi yok misir gevregiyle dram yapmaya calistilar ya ya ben de ormanmeyveli misir gevregi yiyemiyorum ama bunu abartmiyorum bi de anlamadigim ihsan karakterinin niye ölmek istedigini anlatirken ki anlamsiz nedenleri denize giremiyorum dese anlarim ellerim yok diye hic bi zaman harmandali oynayamicam dese anlarim hic bi zaman sessiz sinemada yerli yabanci bir kelime bile isaret edemicem dese anlarimda buzda kayip sarilan cifte bakip abiben hic bi zaman boyle olamicam oldur beni demesini anlayamiyorum sonra annesi tuvalet yaptirirken arkadan calan jason mrazin esliginde annesinin tulbentini burnuna goturmesi jason mrazin hala allaalala life is wonderful demesi burayi hic anlamadim mematinin oldugu filmde jason mraz calmasi Iste garip filmdi filmde begendigim nokta suydu temmuzun annesiyle yaptigi konusma karincayi ornek vermesi falan nasil guzel anlatamam boyle sicacik bi bolum yazan senaristin filmin geri kalanini nasil yazdigini cok merak ediyorum annesiyle konusmasi iftardan sonra e geri kalan kisimlar iftardan oncemi yazmis acaba oruc sicak tam basina vuruncami yazmis merak ediyorum bi de hakan gundayin filme etkisi paha bicilemez neyse her seye ragmen 10 ustunden 10 cunku senarist yonetmen cok iyi niyetli insan cunku has egeli.
Kinyas ve Kayra'yı belki bundan 10 sene önce okudum. * geçenlerde kız arkadaşım kitabı kendisi için aldığı zaman tekrar okumaya karar verdim ve bir süredir okuyordum. iki gün evvel evde sıkılıp "-dur lan ne film varmış film bakayım" diye cd'leri karıştırırken tamam mıyız? filmine denk geldim. ki kendisinin kitapla ilişkili olduğundan zerre haberim yoktu. filmin başında "kitabıyla esin kaynağı olduğu için hakan günday'a teşekkürler" yazınca şaşırmadım değil. üstüne bir de hali hazırda okuduğum kitap olduğunu öğrenince daha bi hoşuma gitti. neyse, filmi izledim. kitapla ilişkisi karakterlerden ziyade filmin başında da dediği gibi "ilham kaynağı" olmak. daha fazlasını beklememek lazım. çok bağ aramaya çalışmamak lazım. sadece ilham kaynağı yani fazla şeyapmayın öyle...
film güzel. beni inanılmaz duygulara sürüklemediyse de kötü bir film diyemem. hoş bunu eleştirmek de bana düşmez zaten. *
iftardan sonra kullandığım cümle. kendi kendime söyleyip mideden onay aldıktan sonra sıradaki durak sigaradır. bugün de doyduk. allah olmayanlara da versin.
Şu anda fox tv de yayımlanıyor olup benim izleyemediğim bi' filmdir. Ne kadar türk filmlerini izlemesem de Merak ettiklerim hep güzel çıkıyor, size iyi seyirler.
çağan ırmak yaptıysa izlenir mantığıyla açıp bir unutursam fısılda gibi, bir babam ve oğlum gibi tadını alamadığım film fakat genel olarak beğendim. engelli insanların, onların yakın çevrelerinin beyaz perdeye yansıtılması çok güzel bir şey bence. şahsen benim pek bir bilgim yok, bunları görmek ne hissettiklerini bilmek empati kurduruyor. ama bu filmde çok fazla verememişler sanki, zaten daha uzun olabilirmiş. 1.5 saat yeterli kalmamış bence.
anne rolü için zuhal gencer çok güzel bir seçim olmuş. kadın cuk oturuyor çilekeş anne karakterine. sumru yavrucuk da çok güzel bir renk katmış filme, yine hayran kaldım duruşuna maaşallah göz dolduruyor. nedense film boyu aras bulut iynemlinin oyunculuğuna ısınamadım. bir türlü ona kendimi veremedim o hissi alamadım, olmadı. o karakter ona gitmemiş. deniz celiloğlu gayet cooldu, hoştu. hayır ben kendisini kadıköy'de 2 kez görmüş yan yana geçmiş bir insanım, onu bir tek kanıt ve çalıkuşu gibi dizilerden hatırlıyorum, bu filmi daha önce izlesem bir sokulur bir merhaba derdim, şanssızlık..
filmin ilk sahnelerinde temmuz sevgilisinden ayrılırken ayrılık metninde geçen cümle beni benden aldı. "sürekli ilgi göstermenden, sürekli üstüme düşmenden bıktım" altmetinli bir yazı hazırlamış karşı kişi. hayır yani buldun da istemiyorsun, ben aylardır üstüme düşen, bana gözü gibi bakan biri olsun yoksa istemem modlarındayım, millet de bulduğu halde "aaayy çok bunaldıııam" havalarına giriyor ya kıl oluyorum!
ortalarda bir yerde feride'nin temmuz'a söylediği "sen benim yavrumu mutlu ettin ya, ben de ölünce ahirette münker ve nekir'e bu, dünyanın en günahsızı" derim cümlesinde cidden gözlerim doldu. çok samimi bir sahne olmuş içime işledi. gerçek bir anne reaksiyonuydu.
film boyunca temmuz'un eşcinsel olduğunu anlayamadım, hiçbir inceyi alamamışım swh sondaki o kabadayı elemanın dediği "bizim çocuk gay'miş" laflarını da cahil cühela nasıl olsa, her zengini gay sanıyor diye yorumlamıştım. temmuz'un lgbt eylemlerine katılmasını da "eşitlikçi,modern" bir hareketten dolayı sadece sanmıştım, kendisinin onlardan olduğunu kesinlikle anlamamışım. jetonum biraz geç düşüyor sanırım.
film kesinlikle biraz daha uzun olmalıymış, ihsan'ın ailesinin engeline karşı tavırlarını iyi alabildik fakat birçok açıyı yansıtamamışlar, mesela ben ihsan'ın bu kadar kolay "beni öldür" demesini film için inandırıcı bulmadım. yaşamaya bu kadar çabuk ikna oluşunu da inandırıcı bulmadım. bunlar eksik kalmış kesinlikle.
filmin maalesef biraz klişeleri vardı, fakat yine de zaman kaybı diyemem. sonuçta imdb'den 7.1 bile almış http://www.imdb.com/title...83804/?ref_=nm_ov_bio_lk1
(bence biraz fazla oylamışlar)
yine de geçin izleyin, bir şey kaybetmezsiniz.