ne istediğini bilmeyen insan türünün yegane hissettiğidir.Çünkü ne istedğini bilmiyor isen elindekinin kıymetini de bilemiyor ve hep ıskaladığını düşünerek vah vah triplerinde dolaşıyorsun.
sanki yanlış yerlerde boşa geçip gidiyormuş gibidir zaman ve hayat yarım kalmış hayaller, geç kalınmış kararlarla pişmanlık dolu bir kaçıştır . potansiyelin bu değildi aslında, daha iyisi olabilirdi. kireçlenmiş gibi tutkular, heyecanlar. nerden başlanmalı, nereye dönülmeli en başından. yoksa hayat özünde zaten böyle bişey midir. beyhude bir hayal midir. bize öğretilmiş modern hayat ödevlerinin, öğretilerinin boş birer heves olduğu mudur. ipin ucu bu yüzden mi bırakılmıştır vazgeçip.
kendimi bildim bileli vasat bir hayatım var. ailem ve ben sanki günü geçirmek için yaşıyoruz. kendime ait zevklerim, hobilerim yok. beklentilerimi düşük tutuyorum ki, kırılmayayım. kimseden hiçbir şey istemiyorum, insanların benim için bir şey yapmasından korkuyorum. her yenildiğimde, her mutsuzluğumda, insanların bana "merak etme, bence sen çok iyi yerlere geleceksin, çok mutlu olacaksın" demesine alıştım artık. hiç iyi olduğunu görmedim ama. sağlığımız, sıhhatimiz yerinde çok şükür. ama o kadar. yine yeniliyorum, yine sürünüyorum. hep hayatı ıskalıyorum işte. hep yarınların güzel olacağını umuyorum. bugünlerde dünlerin yarınlarıydı oysa. artık atmalıyım kafamdan bu fikri. evet.
var var bundan ben de de sanki dışarıda daha güzel hayatlar oluyor ve ben olağan hayatıma devam ederek onu kaçırıyormuşum gibi geliyor. insanın doğasının doyumsuzluğundan ve olmayanı arzulamasından kaynaklanıyor sanırım bu.
wanted filminin sonunda "what the fuck have you done lately?" sorusu daha da arttırır bu hissi.
filmdeki sahnede budur:
Play
Current Time 0:00
/
Duration Time 0:00
Remaining Time -0:00
Stream TypeLIVE
Loaded: 0%
Progress: 0%
00:00
Fullscreen
00:00
Mute
Playback Rate
1
Subtitles
subtitles off
Captions
captions off
Chapters
Chapters
The video could not be loaded, either because the server or network failed or because the format is not supported.
bir işle meşgulken yada dostlarınla oturmuş sohbet ederken yada herhangi bir şey işte,bir ruh daralması gibi gelip başlarda kafandan atmak istediğin düşüncelere dönüşüyor ama o kadar güçlü ki nafile çabaların yine aynı çöküntüyle yüzleşmek zorunda kalıyorsun.durmuş izliyorsun sanki hayatın gözünün önünde koşturuyor,nefes nefese donmuş izliyorsun ne sesin çıkabiliyor ne hareket edebiliyorsun bir kafesin içindeymişsin gibi başka bir yol olmadığına inandırmaya çalışmakta hüsranla sonuçlanıyor çünkü; diğer yolların bilincindesin ama seçemeyecek kadar cesaretsiz!
ve evet kaçırıyorum ben hayatı , hemde her anını ve ilerde geriye dönüp baktığımda pişmanlıklar olacak fazla fazla keşkeler altından kalkabilir miyim? güç olacak.
jim carrey'nin bay evet (yes man) filmini izledikten sonra belirli aralıklarla rahatsız eden his. hissinize yenilip bişeyler yapmaya kalkışırsanız dışarı çıkıp burger kingde tavukluburger yiyip belki birde sinemaya gidersiniz bol bol para harcarsınız.
hayat onun ellerinde olunca o etrafta yokken sürekli yaşadığım durum. deniz kenarında oturup balık yesem güzel bi lokantada, üstüne tatlı, bir de sigara yakıp sahili izlesem en yakın dostlarımla yine de hayatı yakalayamamış olurum.
fırsatları değerlendirememekten kaynaklanan durumdur. yanlış yerde yanlış zamanda karşınıza çıkıyordur ya da bu fırsatlar. isteseniz de kaçırırsınız bazı şeyleri.
hiçbir şey yapmamak, sadece üzülmek, takılı kalmak sürekli bir şeylere, geçmişe, düne, bu güne ve ıslarla üzülmeye, kahrolmaya devam etmek.
kendine zehir etmek her anı, her dakikayı. oysa ki yaşanılan her dakikanın bile özel olduğunu anlayamamak, hayatı kaçırmak, geri gelmeyeceğini bile bile ellerinden kaçırmak..