bugün

entry'ler (382)

z kuşağı

geneli gökkuşağı. (lgbtqwerty)

mobility

kaynak akışkanlığı.

merkantilizm

venedik şehrinin bir zamanlar hayat felsefesiydi.

liberalizm

sloganı: laissez faire laissez passer. (bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler.)

istihraç

maden çıkarma işi.

dedüktif metot

tümdengelim metodu. ampirik değildir.

corn laws

britanya'da tahıl ithalatı ve ihracatı konusunda düzenlemeleri kapsayan yasalar.

idare i maslahat

1889-1909 arasındaki on yılda, ermeniler, büyük bölümü, doğu ve güneydoğu anadolu'da; yirmi altısı 1895 yılında olmak üzere, 32 isyan ve olay çıkardılar. 1895 ekim'indeki trabzon isyanında hadiseler aşama aşama çığrından çıktı. zamanın trabzon valisi, tedbirsizlik ve bölgedeki devlet güçlerinin zayıflığı sebebiyle, bir türlü önü alınamayan olayları defalarca istanbul'daki hükümete bildirdi; yardım talep etti. istanbul'dan her defasında, "durumu idare-i maslahat ediniz" telgrafını aldı.
hareket, kontrol edilemez duruma gelince de, bunalmış olan vali, gözünü karartıp, şu telgrafı istanbul'a çekti:
"idare gitti, maslahat elimizde kaldı."

sarı selim

yine kafasının güzel olduğu bir gün hamamda cariye kovalarken ayağının kayması sonucu başını mermere vurmuştur.

deli mustafa

halka dilini çıkarır, vezirleri yanından geçerken enselerine şaplak atar, balıklara harçlık yapsın diye altın atardı.

ama yine de iyi ilerledim

biraz iyi tarafından bak misali bir teselli, hayata iyi tarafından bakma gayesinin bir sonucu.

enclosure movement

namıdiğer çitleme hareketi. zamane toprak ağalarının köylüler tarafından işlenen toprakları çitle kapatıp bir güzel parselleyip sonra bunları özel çiftlik haline getirmeleri şeklinde oldu. sonra ne mi oldu? tabii ki her zenginin yaptığı gibi masa başına oturup bir başarı hikayesi yazdılar sonra bunu torunlarının torunlarına anlattılar.

guild hall

bir nevi avrupai lonca teşkilatına ait lokal. lonca mensupları burada yer, içer, şehir meselelerini burada konuşurlardı. bugün bile batı'da belediye binalarına verilen verilen isimlerdir bunlar.

die stadtluft macht frei

şehir havası insanı hür yapar anlamına gelen söz. bir yolunu bulup köyden kente göç eden köylüler serfken şehre göç edince özgürlüğü ilk kez tatmışlardı.

burger

ne senyörün ne de kilisenin üzerinde herhangi bir hak iddia edemediği kendi başına buyruk, kendi kendini yöneten hür şehirlileri tanımlayan statü. tabi die stadtluft macht frei atasözü sebepsiz çıkmadı ortaya.

tithe

dini bir kuruluşa (kilise) veya hükümete zorunlu vergi olarak ödenen paranın onda biri kadarının muhtaçlara verilmesi. bizdeki aşar (öşür) vergisine benzetebiliriz. zamanla kilise bu kavramı yozlaştırıp muhtaçların onda birlik hakkına da göz dikmiştir.

frontier spirit

imparatorluğun dinamik, durmadan genişleyen bünyesi içinde yeşeren ve gelişen gözetleme, inceleme, haber alma, olayları realist bir biçimde değerlendirme ve yorumlama zorunluluğu yaratıyordu. yeni şartlara ve sorunlara süratle cevap bulabilme ve intibak edebilme, daima maceraya atılabilme heyecanı ve özel bir ruh yapısının teşekkülü. işte biz buna sınır boyu ruhu diyoruz.

cin görünce cinin üzerine tonik atan ateist

ilahi komedya.

episkopal

ilerici olduklarını iddia ederler oysa sadece liberallerdir. orta çağın toprak ağaları, şimdinin aristokratları. genelde babadan zengin olan cünyır kitle.

muhtesip

ihtisap sistemi içinde kendine görev edinen kimse, günümüzün zabıtası.