bugün

eskiden bi arkadaşım veya yakınım bana bi konuda akıl danıştığında uzun uzun konuşur yardımcı olmaya çalışırdım. bir de konuyu açan ben olmasam da ukalalık ettiğim olmuştur çok. sanırım muhabbetin tek taraflı olması veya çoğu zaman etrafımda kimsenin olmaması yorgunluk ve bıkkınlık verdi.

--spoiler--

‘Birdenbire anlar ki yarın da böyle olacaktır, öbür gün de, bütün öteki günler de. Bu çaresiz buluş ezer onu. işte böyle düşününce öldürür insanı. Bunlara katlanamadığından öldürür insan kendini ya da gençse tümceler yapar bunlarla.

--spoiler--
bugün bilgisayar arşivimdeki eski fotoğraflarıma bakarken kendimi, arkadaşlarımı, ailemi gözden geçirdim. artık kimsede eski neşesinin kalmadığını gördüm. bu benim ailemle arkadaşlarımla veya kendimle kısıtlı değil aslında. insanlar eskiye göre daha çok mutsuz, daha çok umutsuz. nedir bizi bu denli mutsuz eden nedir bizi bu denli umutsuz eden..
inş kafanız patlar.
Kriz var.
Çek-senet-kredi taksidi.
Arabamı satmak üzereyim.
Çalışan çıkarmak beni deli gibi üzmeye başladı.
Bitsin bu işkence.
Yutup uygulamasında her video başındaki reklamlardan gına geldi !
Bitse de gitsek.
Canı cehenneme bazı şeylerin.
bazen çevremde gözlemleyip birbirine çok yakın olduğunu düşündüğüm insanları, biraz daha yakından tanıyınca ve aslında hiç de o kadar yakın olmadıklarını görünce çok şaşırıyorum. belli bir zaman geçince aslında o şen kahkahaların ve sevgi sözcüklerinin ne kadar yavan ve içinin boş olduğunu fark etmek sadece beni mi çok şaşırtıyor bilemiyorum? bunu nasıl ve neden yaptıklarına hayret ediyorum.

çalışırken veya bir şekilde bir aradayken çok yakın görünüyorlar ama, bir süre sonra anlıyorsun ki; birlikte geçirmek zorunda oldukları vakit dışında, gerçek anlamda birbirlerinin hayatlarına en ufak bir temasları yok. açıkçası bunu yapmak zorunda değiller... öyle mi inanıyorlar, yahut inanmak istiyorlar bilemiyorum, ama hangisiyse inanmış gibi yaşıyorlar.

imrenmek midir, kıskanmak mıdır benimki onu da bilmiyorum ama, hayatları boyunca gerçekten çaresiz ve yalnız hissettikleri hiçbir sorun yaşamamış, ya da hayatlarından hiçbir gideni uğurlamamış gibi inanmışlar birbirlerine.
mutsuzum hem de çok mutsuzum. çünkü hasta oluyor gibiyim. grip nedir bilmeyen benin sürekli burnu akıyor hapşırıp duruyor. migrenimi de tetikliyor lanet.
Senin eline diken batsa benim içim acırdı. Sen kalkıp beni nasıl bu kadar yaraladın lan?
boşuna geliyor her sözüm kendime..

bir aksilik kök salmış düşlerime, yılmamak için çaba göstersem de eninde sonunda yakalıyor beni..

ve böyle zamanlarda bulutlar kelimelerim yağmurlar ise şiirlerim oluyor ,
sonunda mı uçurum kenarından dünyaya bakıyorum..

ve ben anlaşılacak kadar korkuyorum insanlardan..
sitemden öte dinlenemiyor ruhum yalnızlığımda ,
kabullendiğim benliğimi..
Filmlerde böyle olmuyor ama; bi sıkıntısı oluyor karakterin,yokmuş gibi davranıyor,bastırıyor,başka türlü abartılı tavırlar takınıyor,kimse sormuyor etmiyor tabii(buraya kadar aynı)Sonra çark ediyor,bağırıp itiraf ediyor falan,ağlıyor,kızıyor.Ulan herkes anlıyor derdini,bi anlayış abidesi kesiliyor,neden sakladın diye kızıyorlar hatta herkes ne anlayışlı,ne zeka küpü,idealleri dünya görüşleri de aynı demek(pehh abi bu da neymiş demediklerine göre) ben dert anlatmaya kalksam yarısı "eee" der etrafımdaki insanların, diğer yarısı "hmm".Velhasılı insanın derdinin somut olmaması zor.
Gördüğü araç plakalarındaki harflerle kelimeler türeten, sayılardan bağlantılar kuran tek manyak ben değilimdir heralde. Bunlardan bir kısmı da bulutlardan şekiller yaratır.
bıktım.
insanların yüreği temiz olmadığında sevgileri de hastalıklı oluyor. bir çiçeği koparmak gibi, kelebeği avcuna alıp güzelim kanatlarını bozmak gibi. biz insanoğlu severken bile birbirimizi tüketiyoruz.
Yaşamak öldürür.
tüm kötü insanlar şu dünyayı bi terk etsin.
Bugün kimseye sataşmıyorsam, bir daha kimseye bulaşmam ben.
iyi değilim,
her ne olursa olsun dışarda gülen, sayko bi insandım. hatta çok nadir durgun olduğum zamanlar herkes noldu iyi misin falan bi kez espri yapmayınca başka biriymişim gibi davranılırdı. fakat artık boğazımdaki şey konuşmama, gülmeme, dışarı çıkmama bile izin vermiyor. günden güne daha çok dibe batıyorum. sonum ne olacak bilmiyorum, haftalardır evimden çıkmıyorum. ailemle, arkadaşlarımla görüşmüyorum. burada içimi dökmeyi çok isterdim ama eksileyeceksiniz o yüzden kendinize iyi bakın ve unutmayın, hayat güzel falan değil, hayat acımasız hayat sıkıcı. yaşamak seni ölüme sürükler.
(bkz: güzel ama ingiliççe)
sevin ulan. o mesajı atın. çok geç olmadan üzülecekseniz de bir şeyler yaptım deyip üzülün. ama sevin.
''artık yeter ya. ben sizin pisliğinizi temizlemek zorunda mıyım?'' (bkz: bir okblinin dertleri)
Ulan yine uyumadık mk..

Hayattt. Yordun, yoruyosun. Çekilecek yanın yok mk.
bugün ikiz ve engelli kızlarına ömrünün bir günü şikayet etmeden bakmış, onları kırk beş yaşına kimselere muhtaç etmeden getirmiş bir anadolu kadınını ölüm döşeği denilen o tarifsiz, kabullenilmiş sessizlik içinde izledim.

bensiz kalacaklar bir ona üzülüyorum dedi sadece.

birden hayat ve uğraşıp durduğum her şey çok basit ve önemsizdi ölümün o acı büyüklüğü karşısında. en çok da o masum, çiçek kızların gözlerini gördükten sonra. eve geldiğimde hala yumruklarımı sıkıyor olduğumu farkettim. ne olur anneler ölmesin.
çok var da dinleyen yok.