bugün

alışkanlıklardan türeyen sıkıntılı ruh hali. başlarda aşırı keyif alınan ve asla bıkılmayacak gibi görünen eylemlerin birden fazla tekrarlanması neticesinde düştüğü durum.

bıkkınlık, bıkanın alanı dahilindeki durumlarda sadece kişiyi etkiler. paylaşım içeren gönül işlerinde bıkkınlık, bıkanla bıktıranın...lan ne bık bık yaptırıp duruyorsunuz insana! üstüne fazla gitmeyeceksin, vuslaaat vuslaaat diye yanacak, şirler yazacak, içini kavurup çöle çevireceksin ki oraya düşüp mecnun olsun, bıkmaz o zaman. kolay gelsin.
pazartesi günü öğlene doğru başlayıp, cuma akşam saatlerinde biten his.
bazen haftanın sonuna yaklaşmakta olmanıza rağmen, haftanın ilk saatlerinden daha beter ortaya çıkan histir.

insan ister ki; hergün uyusam ama her ay maaşım hesabıma yatsa...

(bkz: ah ah)
ders çalışmaya başladıktan en fazla 5dk. sonra gelen duygudur.
zaman zaman herkesin gezindiği kuytu köşelerdir.
Çok sıradan tekdüze geçmekte olan yaşamın sanki sihirli bir değnek değip bir anda değişmesini bekleyip, hiç bir şey olmadığını değişmediğini gördüğünde kişinin devamlı hissetiği şeydir bıkkınlık.
ömrün okumakla geçmesi sonucu oluşan duygudur.

(bkz: baba beni okuldan al zengin kocaya ver)
pazartesi, ayrılık, şu, bu falan değil abicim bunun olayı. yeni yıla 2, maaşının yatmasına 1 gün kalmış, daha çeyrek yüzyıl bile yaşamamış bir adamın hissedeceği bir duygu hiç değil. (yazar burada kendinden bahsediyor)

insan bıktım'ı çok sık kullanıyor. sanırım bu duygunun, boşvermişlik ve umursamazlıkla harmanlanmış bu duygunun asıl meydana çıkışını insan, kendinde, bu sözcüğü bile kullanmazken, bu sözcüğü bile kullanmaktan bıkmışken farkına varıyor. bunun farkına varmayı belirli bir zaman periyodunda bazı olgular izliyor. üşenmedim sıralamaya çalıştım;

+konuşmaktansa işaretler kullanmak
+gülerek ses çıkarmak yerine 3-4 saniye gülümsemek
+ortalığın hep dağınık olması
+ertelemeyi düstur edinmek
+''bu akşam da/bu hafta geçsin de bakarız sonra'' gibi kalıpların çoğalması
+maddi kaygıları daha az umursamak
+normalden daha fazla içmek, sonra bundan da bıkıp hiç içmemek
+yorum yapmamak, hiçbir şey hakkında ama..

işte bu bıkkınlıktır ki nice koç yiğitleri dünya nimetlerinden soğutan, bu bıkkınlıktır ki insanlara one more cup of coffee ayarında şarkılar yazdıran, bu bıkkınlıktır ki bir türk filminde, ''abi sen neden hiç konuşmuyosun?'' sorusuna ''bi ara çok konuştum, hiç faydasını görmedim, bıraktım'' diye bir diyalog geçmesine önayak olan.

biz, en iyisi deminki şarkıyı repeat'e alalım, uğraşmayalım, yorulmayalım...
insanın afedersiniz ağzına sıçan bir histir.
nerden çıkar bilinmez aniden delilere döndürür , aklını kaçırtır insanoğluna.
en sevdiği şeyden bile soğutur insanı , hayattan yaşamaktan soğutur.
herhangi birşeye karşı isteksiz olmak. bahsi geçen o şeyden bezmektir.
Sözlükteki gerizekalı trolllere bile ayar vermek istememe durumu.
büyük ruhsal bozgunluk usanç bezginlik. devamlı aynı şeyi yapmaktan bir işten bıkkınlık gelmesi. yada devamlı aynı insana bir konu üstünde baskı yaparak. karşı tarafında kızarak amma bıkkınlık verdin der.
Balıkçıya, en güzel balığın bile, bir dilim beyaz peynirden daha çok tat vermemesidir.
bir süreliğine yok olup geri gelme hissi uyandırır insanda.
Üstüme elbise niyetine giydiğim şeyin adı bu olsa gerek.
Bir süreliğine çekip gitmeyi istettirir ama büyük ihtimalle yapamazsın.
her şeyden herkesten bıkma durumu.
Yok mu çaresi bu meretin ? Yok mu bir kurtuluşu ? Yok mu bundan bir çıkış ? Yok mu insanı tekrar güldürcek şeyler ???
Aynı şeyden gelen usanma duygusu. Evet.
Bir nevi iştahsızlıktır. insanın bazen iştahı kaçar, canı hiç bir şey istemez ve ağzında devamlı kullandığı bir kelime vardır; "bıkkınlık"
*bıktım bu işten,
*bıktım bu yoldan,
*bıktım bu yerden,
*bıktım bu hayattan...

Ve bu insanlar aslında tanıdık insanlardır. Çok fazla hayal kuramayan, yalnızlıktan şikayet eden, kalabalığı sevmeyen ya da aşık olamamış insanlardır.
Konuşmaya bile yeltenmemek.
üstümde olan histir.
Bir insan her şeyden mi bıkar ya? Sıkıldım nefes almaktan. Hayır organlarıma ayıp olmayacağını bilsem nefes almayacağım. Hadi bunu geç sevmekten bıktım ben.
Plağın takıldığı yer burası.

Sürekli can yakan bi şey, neyden ne zaman bıktığınızı da bilmezsiniz sadece hayatınızdaki herkesi sizden çıkarmak ya da başka bir yerde varolmak istersiniz. Kafamdaki düşünceler birbirine yer vermiyor ayakta kalıyor bazıları, bir şizofrenin karakterleri gibi gün yüzüne çıkmayı bekliyorlar "biraz da benim için üzül" diye bağırıp duruyorlar. Hepinizi yetecek kadar zamanım yoktur umarım ve dediğim gibi düşüncelerimi değil bu sürüklenişi durdurmalıyım.
Berbat ötesi ruh durumu.

Elin ayağın kıpırdamak istemez, laf anlatmak gibi bir tasa taşımazsın, " ne halleri varsa görsünler", " ne b.k yerlerse yesinler", " b.klarında boğulsunlar" gibi cümlelerle haşır neşir olursun ya, hehhh işte onun adı bıkkınlıktır.
Çözüm nerdeyse imkânsızdır, lafın, sözün işlemediğini görürsün ve salarsın ya işte odur.
Lanettir.