bugün

Uzun zaman sonra sözlükte çok fazla boş beleş takılmaya başladım. Bu da demek oluyor ki kafa izni al ve uzaklaş buradan.
Aynanın karşısında kendimi süper kahraman gibi görüyorum.
Bugün tiyatroya gittim. Kendi kendime Sırf çektiğim yol çilesine değdi demek için güzel oyundu dedim ama aslında bi boka benzemiyordu. Belki de kültür seviyem yetmedi. Umrumda değil. Kendimi kandırmanın anlamı yok.
Bugün yolda yürürken bana birisi omuz attı. Bende dedimki beyefendi biraz dikkatli olurmusunuz acaba ?. Adam bana baktı ve gitti. 5 dakika boyunca olduğum yerde bekledim ve adımlayarak uzaklaşan adamın arkasından baktım. Neden cevap vermedi acaba. Canı bir şey'e falanmı sıkılmıştı ?.
görsel
istediğim şey bu kadar sene rötarlı önüme serilecekse hiç olmasın tanrım. ben istemiyorken böyle olması tat kaçırmaktan başka işe yaramıyor çünkü.
Roket atın, böyle ölmem.
Bir dostum gelip bana bir üzüntüsünü anlattığında o an içim büzülüyor. Bir de gözyaşları aktıysa.. ama belli edemiyorum işte, bir şey söyleyemiyorum. Sessizce duruyorum, lafını bitiriyor, susuyor. Birlikte susuyoruz. Sonra, acaba benden bir şeyler söylememi bekliyor mu diye düşünüyorum, kafam boş bir kazana dönüyor hissettiğim o acıyla birlikte. Sonra konuyu değiştiriyorum ve gülüyoruz.
Bir dosta, insana karşılık verememek kötü hissettiriyor.
Ama inan içime senin acın yapışıp kalıyor, benimle sessizce yaşıyor..
Bir şeyler yaptığımda eğer bu başkaları için kötü sonuç doğuruyorsa ölü taklidi yapıyorum.
Sonra bu durgun hale devam ettikçe olay içinden çıkılamaz bir duruma geliyor. Paradoksun içine düşüyorum.
Ses edecek, konuşacak olsam neden o kadar sustun ki cevabından korkuyorum. Bekleyeyim, ağzımı açmayayım dedikçe daha da batıyorum.

Bu durumda kalmak çok zor. Üstelik bir müddet vakit geçtikten sonra tamamen Arap saçı oluyor.
Sanırım aşık oluyorum sözlük.
yirmi senedir aynı binada oturuyoruz. bu yüzden mahallede hatta semtte çok fazla tanıdığımız var.
hafta içi annemler ile beraberiz hafta sonu onlar cumadan yazlık evlerine gidiyor ben pazar günü onlara katılıyorum. cumartesi günü kapı çalındı. merdivenleri silen hanım annemi sorunca evde yok buyurun ben yardımcı olayım dedim: merdivenlerden kazandığı para geçinmesine yetmiyormuş, temizliğe gidebileceği bir tanıdığı var mı? diye sormaya gelmiş:
bende yardım amacı ile annemi arayıp tanıdığın biri var mı? diye sorunca bir tanıdığımızın telefonunu verdi. bende o tanıdığımızı arayıp o na temizlik için birini göndereceğimi söyledim:
kadın sevinerek temizliğine devam ederken ben de ona yardım etmenin mutluluğunu yaşıyordum.
nereden? bilebilirdim ki bu yüzden karakola düşeceğimi:

efendim bu kadın o eve temizliğe gidince, evin sahibi biz gönderdiğimiz için temizlikçi kadına güvenmiş. evi ona bırakıp kemoterapi ye gitmiş. evin hanımı kanser hastası:
temizlikçi kadın evde yalnız kalınca sevgilisini eve çağırmış. nasıl olsa ev akşama kadar boş diye,
bu herif kalp pili olan elli yaşlarında bir esnafmış. bir de viagra içince sizlere ömür:
kadın 112 yi aramış, ambulans gelince kaçmış. tabi polislerde gelmiş. evin önü ana baba günü:
evin sahibinin bir şeyden haberi yok tabi ki.
eve gelip kalabalığı görünce şaşırmış. evin sahibiyim deyince karakola götürmüşler. kadını nereden tanıdığını sormuşlar. o da benim gönderdiğimi söyleyince. beni de gelip evden aldılar. düşünsenize mahallenizden polis arabasıyla gittiğinizi:
neyse efendim ben kadını hiç tanımam etmem anamın bu yaştan sonra başına bir şey gelmesin diye ben yolladım dedim.
karakolda misafir olduk. istemeyerek. kadın ortada yok hala bizi bıraktılar ama mahkemeye sevk ettiler. hemde nasıl bir suçtan biliyormusunuz?
fuhuşa yardım ve yataklıktan..

daha öncede çok yargılandım ama bu çok ağır bir suç ben ki hayatım boyunca utanacağım boynumu öne eğeceğim hiç bir suç işlemedim.
şimdilik yurt dışı yasağı koyup gözetimli serbestlik verdiler.
bir de mahkeme olacak. henüz gününü bilmiyorum.
şu '' iyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir'' diyen adamı biri bana gösterebilirmi?
Yatağımın altında bişeyleri unutmamak herşeyimi (aile, şifreler, sosyal ilişkiler, kim hakkında ne düşündüğüm vs vs) için yazdığım slipnotlar var yıllar öncesine gidiyor yakın zamanda bıraktım ama neyse yazdığım şeyler çok duygusal sert ve bazıları çok sivri atmaya kıyamadım ne yapacağımı bilmiyorum
bu aralar üzerimde bir uğursuzluk var, kimse bana yaklaşsın istemiyorum, birileri ben istemesem de zaten uzaklaşıyor. birilerini ben itiyorum ama bu aralar kendimi çok kötü hissediyorum, evime gidip her şeyi unutmak istiyorum.
Son zamanlarda sıkça intihar etmeyi düşünüyorum. Bilmem belki...
Kızlara yakınlaşıp işi ilerleyeniysek kadar embesilim.
eskiden zincirleme entry kazası oluyordu. artık tek başıma devam ettiriyorum, olsun.
nasıl başlayacağımı bilmiyorum. buraya yazdıklarım okunsun diye değil de okumak için yazıyorum. bu başlık benim için bir günlük, bir günce. sanırım sürekli değişiyorum ve değişimlerin içinde farklı kimliklere savruluyorum. olduğum kişileri unutuyorum. nolan'ın momento'su gibi, kim olduğumu hatırlamam gereken bir hikayem olmalı. dövmelerim, satırlarım olmalı. geçmişte ki beni hatırlamam gerekir. bu yüzden buradayım. bu yazdıklarım duygusal dışavurumlar değil. bu yazdıklarım kendini ararken yorulan, yorgunluğunu ifade etmeye çalışan birinin satırları. bu yazdıklarım bir arkadaşıma değil de, gelecekte ki kendime şimdi ki beni anlatmak. kendime kızmak, "neymişim" diyebilmek, aynı bedende yaşayan farklı bir mentalitenin mazisini yaşatmak, amaç bu evet.

benlik - ideal benlik sıkışması içinde zıt yönlerde çekilen bir kayış gibiyim, iki tarafta da ben, eli ipten aşınmış ve kanlar içinde olan ben. bide zihnimi kuşatan robotlar, ağlayan develer, nebula tasvirleri, samuraylar, doğulu ejderhalar ve onların varlığını sonlandıran katanalar. karmakarışık bir rengin tesirinde, hiç bir köşede ya da uçta duramamış gibi çaresiz hissediyorum. septik olmayı istemesem de, "acabalar" varoluşumu zedeliyor. Kendimi nasıl gerçek kılabileceğimi bilemiyorum. kısasının ne olduğunu da, ne olacağımı bilemediğim gibi bilemiyorum. acı çekmesem de canımı yakan şeyler bilinç altımı un ufak ediyor, hissedebiliyorum. anlama eylemini anlamaya çalışıyorum şu sıralar, neyi bilmediğimi bilmeye çalışıyorum. tüm bu kötü şey beni ağlatmalı -ağlayamıyorum. kendi zihnimin boşluğunda varoluşumda ki yalnızlığı idrak ediyorum. meskalin ve yengeçlerim olmasa da sartre, ebedi yalnızlığını galiba anlıyorum. işin kötü yanı ise bu fikre alışamıyorum.

alışamıyorum.
kız kardeşime boyama kitabı beğendiremedim. kapağı süslü püslü olan, pembeli, kalpli, çiçekli, kelebekli ne kadar kitap varsa gidip eline aldı, içine baktı, çok beğendi. sonra baktım hepsini kucağına doldurmuş gelmiş yanıma. bir de tatlı olmuş ki kucağında gövdesi kadar kitaplarla… “ama sen onları okuyamazsın ki.” dedim. daha dört yaşında. “sana boyama kitabı alacağız ya.” “ama bunlar daha güzel :(” He amk, çok güzel saçma ergen aşk kitapları… neyse, okuma bilmediği için almayacağımı, sadece çocuk kitapları ya da boyama kitabı alacağımı söyledim, bu sefer de morali bozuldu. gidip kitapları raflara geri koydu. sonra çocuk kitaplarına baktı, bir tane çıkartma kitabı mıdır nedir, saçma sapan bir şey getirdi pembeli. baktım, tüm sayfalarında tablet resmi var, tabletin içinde saçma sapan şeyler. yani resmen kitaba tablet bilgisayar resmi koyup güya oyuncak kitap tablet gibi saçma sapan bir ürün çıkarmışlar ortaya… ulan bunlara harbiden para veren aileler var mı ya?.. bu aileler olmasa böyle ürün sıçmıkları piyasaya sunulmayacak. çok sinir oldum. hatırlıyorum benim küçüklüğümde ne güzel büyük resimli masal kitaplarım vardı. resimlerine bakıp merak ederek yazılarını da okuyabilmek için can atardım ve okumayı bir an önce sökmek isterdim. şimdiki çocuklar elinden tablet denen illeti zaten düşürmüyor, bir de kitaplara bunu sokmanın alemi nedir Allah aşkına? kız da çok beğendi. kapağını o kadar cezbedici yapmışlar ki benim bile kendime alasım geldi anasını satayım ya… şimdi sıkıysa kızı vazgeçir. bir elime boyama kitabını aldım. diğerine tablet kitabını. (tablet kitabı amk yazarken bile illet oluyorum ya) dedim ki; “bak tavşanım. bu kitabın dışı içi rengarenk. üstelik çok güzel renkleri var, bu yüzden senin çok hoşuna gidiyor biliyorum. ve boyama kitabının içi renksiz. fazla ilgi çekmiyor. güzel gözükmüyor diğerleri gibi. ama diğerlerinin içindeki renkleri başkaları doldurmuş, kendi istedikleri gibi. kendi zevklerine göre. yani sen onları aldığın zaman başkaların renklerini almış olacaksın. ama bu boyama kitabının içini istediğin renklerle doldurabilirsin. bu kitabı renklendirecek olan sensin…” tabii ki dediklerimi tam olarak anlayamıyordu, zaten ne dediğimin pek de bir önemi yoktu. önemli olan benim ona boyama kitabının daha güzel olduğunu anlatmamdı. sordum. “şimdi söyle bakim küçük sincap. buna rağmen bu kitabı mı istiyorsun, yoksa boyama kitabını mı?” “boyama kitabını!” dedi… evet, burada bir zafer kazanmış olabilirim. ama bu kız büyüyecek ve istekleri de öyle. ilerleyen zamanlar için (özellikle ergenlik zamanları) şimdiden endişeleniyorum. bi on yıl sonra boku yemiş, arası kardeşiyle bozuk, kötü, anlayışsız, moruk bir abi olabilirim yani. düşünüyorum ve o günlerin olabildiğince geç gelmesini istiyorum. o zamanlar geldiğinde bugünleri hatırlayıp özlerim.
Hayatımın son yıllarını ya da aylarını yaşıyor gibiyim.. öyle zamanlar geçiriyorum ki çaresizliklerim çaresiz kalıyor.. gözüm hep kararıyor..
Ne olurdu dünyada ayrılık gayrilik olmasaydı, bir arada barış icinde yasayabilseydik?
Sanırım maymun iştahlıyım. Her şeyi elde etmek istediğim için, hiçbir şey elde edemedim. Keşke odak dağıtmayıp, tek bir şeye odaklansaydım. Odak dağıldı, her şey dağıldı.

itiraf değil, saçmalamak oldu...
geçenlerde yaptığım salaklığıma doymayım, dediğim salaklık.

pc de internet hız testi yaptım, 3-4 mgb. zaten sitelere falan bile ıkınarak giriyor. aradım tt neti labirent gibi müşteri hizmetleri ulaşım algoritmasından binbir zorlukla geçerek, telefonun karşısındaki itici sesli kadına ulaşabildim. önce sorunu belirttim ve ardından bu konuda dolu olmam nedeniyle kadına istemsizce çıkıştım. kadına laf da anlatamıyorum, bende 20 mgb görünüyo hızınız beyfendi diyor. tane tane anlatıyorum her şeyi gene yok. suçu da modeme yüklüyor. bu arada telefonda az şarj kalmış ve ben öfke ile iphone u pc ye bağladım ki şarj etsin, o anda bir baktım ki internet uçuyor. hanımefendi sanırım sorunu hallettiniz internetim hızlandı dedim. kadın da durumu anlamadı ama anlamış gibi yaptı. neyse görüşme bitti ben internette sörf yapıyorum bildiğin vuuuu diyerek.

yarım saat sonra turkcellden mesaj geldi 2 gb lik hediye internetiniz bitmiştir diye. vay anasını diyerek gün yüzü görmemiş küfürler ettim, hem ttnete hem kendime hem de bu şarj kablosu ile otomatik mobil veri bağlantısı hizmeti veren iphone a. *
Sesli de olabilen itiraflardır:

0:00 2:39


Herkesler mesaj atmış, evet sıkıcı bir sesli entry bu * oysa zil takıp oynarken itiraf da bulunmalıydım. Yediğim şeftalinin içimi ferahlatması, yazdığım entrynin size neşe katması gerekiyordu. Benim büyük aptallığım :(
Bugün kafede bir çocukla siyahi adam arasında şöyle bir muhabbet geçti:

+What is your name?
-My name is Samsen. You?
+Mardin.
geçen de benden hoşlanan Bir kızla yattım. sonrasında bir çok kez beni aradı, mesaj attı. hiç geri dönmedim, üzgün hissediyorum. 18 inin 2. ayında...

gece 2 40 editi: hemen de eksi...

ama bazı şeyler değişmiyormuş a dostlar. belki biraz pişmanım, 5 6 gündür içimde.. e kalmasın bari

uzun bir süredir berbat haldeyim, okulu bıraktım evime döndüm. geçen, evde içmekten sıkılıp dışarı çıktım tek başıma, gittiğim yer nehrin kenarı. liseden beri gece vakitlerinde oralarda olurduk hep. yaklaşık 1 yıldır hiç uğramıyordum, aynen duruyormuş her şey. en son gidişlerimde, biraz fazla kaçırıyordum. o uyuşuk halimle gitarımı çıkarıp bir kaç şarkı mırıldanır, fazla saçmalamadan evime dönerdim. o sıra, oranın üstündeki cafeden güzel bir kız geldi yanıma, dinleyebilir miyim dedi berbat sesimi dinledi biraz. sonra konuştuk, sohbet ettik. benim mezun olduğum lisedenmiş, daha 17 yaşında.. böyle bir çok insan ile tanışırdık orada bira içer, sohbet ederdik bir kaç eski dostta vardı, müzik yapardık, ama bir daha görmezdik o gelenleri. ama bu kız, ertesi günler ben orda oldukça yanıma geldi durdu. ilgileniyordu, aşık olmuştu sanırım. içtikçe samimileşiyor, ayıldıkça uzaklaşıyordum küçüktü daha, 3 5 ay dahi olsa benim için önemli.. o sıra bir dostum belledim kızı. çünkü orda her zaman olan dostlarım, yoktular. neyse, bu konuya girmek istemiyorum.

en saçmasından en derinine sohbet ediyorduk sadece, öteye geçirmek istemedim. biraz sürdü bu durum. sonra başka kişisel sorunlarım daha oldu, 1 yıl kadar gitmedim oraya. kızı falan unutmuşum bile. meğerse evi oranın arka tarafındaki sitelerin birindeymiş.. geçen yine aynı halimle gittim, 2.biramı açmadan biri çıktı geldi. bu sefer kimseye acımadım, tengri affetsin! önce hafiften soğuk 1 yılın muhabbetini ettik, baktım ki aynı ilgisi hala duruyor, daha bir güzelleşmiş, büyümüş ve kendimin de bir kadına ihtiyacı olduğunu hissettim. o sıralar farketmesem de kendime benzetmişim biraz kızı, 18 yaşında ergen bir kız değil de yüzeysellikten öte geçebilmiş, sohbeti sağlam, güzel bir kadın vardı karşımda. oldukça hoşuma gitti o an, bulduğum samimiyetle biraz ağlaklık ettim ona. çıldırmamam birilerine içimi dökmem lazımdı.. o da anlattı, güzeldi her şey. pek uzatmak istemiyorum; gecenin sonuna doğru uzandım kucağına ona bakıyorum. yaklaş dedim biraz daha yaklaş dedim ve usulca titrek dudaklarından öptüm onu.. sonra doğruldum, boynundan kavradım ve hiç sevişmemiş gibi seviştik dakikalarca.. beni bir yere götür ne olur, burda olmaz dedi. şuan götürebileceğim bir yerim yok dedim. duralım dedi, peki deyip bıraktım boynunu.. ve bu sefer numaramı verdim. ertesi gün araştık, buluştum onunla ve pansiyonun birinde saatlerce yattık. hayli heyecanlıydı, beni de heyecanlandırdı, iyi bir şey bu ve o günü bitirmemek için çırpındı, anlatamıyorum geri kalanını.. günün sonrasında, aradı aradı, mesaj attı.. cevap veremedim. anca belki yarın, çok üzgün olduğumu ve bir ilişki istemediğimi söyleyebilirim. çünkü sevgi besliyordu bana karşı ve bunu kullandım.. günümüzün %95 i, kullan-at kızlarından biri değildi lan o. yoksa zerre umrumda olur muydu? hatta ardından basardım keyifle kahkahayı.. ama yanında, tavrından iğrenmeden durabildiğim nadir kızlardan biriydi ve ona bunu yaptım, sadece kötü hissediyorum. çok çabuk oldu her şey.