beklemem artık seni,
güneş doğuyor işte,
yollarıma düşüyorum.
beklemem artık seni,
mutlu ol sahte sevgilerde,
ben sevgimi parçaladım gidiyorum.
beklemem artık seni,
beni hatırla kırık gecelerde,
yalanlarında.
beklemem artık seni,
çoktan düştün gözlerimden,
gözyaşım bile değilsin.
beklemem artık seni,
uzak ufuklara gidiyorum,
çocuksu hayallerime.
sen sende kal,
mektup bile gönderme.
elveda...
Gidişin aklımda soğuk bir kış gibi
Gidişin aklımda acılı bir düş gibi
incinirim her aklıma gelişinde
Gidişin göğsümde koca bir taş gibi
Gitme dur demek zor geldi dilime
Ateşler damladı o an elime
Bin kere düştüm sanki semadan
Parçalandı etim lime lime
Attığın adımları titreyerek izledim
Ne tuttum gözyaşımı,ne de gizledim
Çok sürmedi zaten öfkem
On adım atmadan seni özledim
Gidişindeki eda, dönüş ihtimalini sildi kalbimden
Depremler savurdu ümitlerimi, söktü yerinden
Şimdi bilinmez, puslu bir yoldur ömrüm
Candan geçti de çoktan,bir an olsun geçmedi senden
Soğuk soğuk esişin
Olur olmaz küsüşün
Böyle tuhaf duruşun
Bir şeyler var sende
Sebepsiz olamaz susuşun
Gideceğini düşünüyorum
Öyle sebepsiz, öyle soğuk
Öyle birden
Aniden
Hüzünlü şarkılardaki gibi git
Hafifçe kısılsın sesin
Adım adım küçül
Acıklı tablolardaki gibi git
Belki çok üzülürüm gidişine
Belki kahrolurum içten içe
Kan ağlar gözlerim
Paramparça olur yüreğim
Tutuşur belki bedenim
Bir hançer girer belki kalbime
Kendimi zindan ederim kendime
Ama sana ''Gitme'' demem
Git
Hadi git,
Gitme diyen na-mert olsun
Git ardından ağlayan ölsün
Hadi Git,kal dersem dilim kopsun
Hayalinle konuşurum
Yalnızlığa alışırım
Hem sensizlikle tanışırım
Git, ardına bile bakma
Bir sokağın ortasındayım
Belkide çıkmaz bir sokak bu bilmiyorum
Üstüme yağan karın, beni titreten soğuğun
Ve hatta bana bakan aç sokak köpeğinin bile
Hiçbir önemi yok benim için
Bir gülümseyiş arıyorum, ufacık bir tebessüm de olur..
Uzun uzun yürüyorum bu kısacık sokakta
Belki bulurum diyorum, belki kalmıştır bir yerlerde,
bir gülümseyiş arıyorum, ufacık bir tebessüm de olur..
Bu sokakta da yok, burasını da sarmış hüzün
Koca şehir çıkıyor önüme sonra ama ben durmuyorum
Yürüyorum hâlâ bulmak umuduyla
Bir gülümseyiş arıyorum, ufacık bir tebessüm de olur...
Karşıdan gelenler geçiyor yanımdan, yüzleri yere dönük
Bir kaç sokak lambası var az ilerde ama hepsi sönük
Küçük bir çocuk gibi korkuyorum ilerdeki karanlıktan
Ama korksam da yürüyorum
Bir gülümseyiş arıyorum, ufacık bir tebessüm de olur...
Saat kaç oldu bilmiyorum
Kaçıncı umutsuz sokak bu saymıyorum
Bir elim cebimde, diğerini hissetmiyorum
Gece sabaha yaklaşıyor
Bense hâlâ bir gülümseyiş arıyorum...
Gelişine adaklar adadım;
Kor alevler düştü en acıyan yanıma
Yandıkça, sulandı toprağım
Büyüdü özlemin, büyüdü sevgin
Tüm kuraklığımla için için sana susadım
Sevişine adaklar adadım;
Tuttuğum her dileği, sana bıraktım
Çocuksu dualarımdaydı hep adın
Yokluğuna sarılıp sım sıkı
isminle yatıp isminle kalktım
Gülüşüne adaklar adadım;
Kimseden ummadım tek damla teselli
Yalnızca sanaydı susuzluğum
Ve ben kimseye yetemedim bir başıma
Bir tek sanaydı sonsuzluğum
Bakışına adaklar adadım;
Dünyanın karanlık yüzü oldu çehrem
Güneşten uzak,kop koyu bir karanlık
Yüzüme değmeli mutlak gözün
Dokunmalı ruhuma sendeki aydınlık
Duruşuna adaklar adadım;
Tüm sevdiklerim akıp gittiler ırmağımdan
Hiç bir hevesim kursağıma yetişemedi
Bir kere bile geçmediler durağımdan
Hasretlerim vuslatlarıma erişemedi
Bir gece daha gitmesem eve ne olur sanki
Meraklanacak biri yok nasılsa,
Dört tane var zaten buz gibi
Ne olur beşinci duvar olmazsa
Sayan olmasın bu gece de damlaları
Musluk da anlasın yalnızlığı
Kalem rahat bir uyku çeksin
Duvarlar gözünü birbirine diksin
Bu gece de yatağım üşüsün, arasın beni
Komşum rahat etsin, ışıksız görsün evi
Bir yalnızlık şarkısı duyulmasın bu gece
Kapıcı diklip kapıma çalmasın zili
Bu gece de eve gitmeyeyim
Bir rüzgar bulayım, sevsin yüzümü
Bir gece de yalnız kalmayayım
Bekleyip göreyim bu şehrin gündüzünü
Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde
Tuhaf bir hüzün çevreliyor gözlerimi
Bir hıçkırık oluyor sanki her nefesim
Acıklı bir keman gibi, titriyor sesim
Sebebini bilmediğim bir ağlamak var içimde
Kayan yıldızlara ilişiyor gözlerim
Onlarla birlikte düşüyorum gökyüzünden
En büyük payı alıyorum, sonbahardaki hüzünden
Kederini bilmediğim bir ağlamak var içimde
Suya düşen silüetler gibi, karmaşık
Bir kör düğüm sanki ruhum
Bilmediğim bir denizde boğuluyorum
Cümlelere sığmaz, bir ağlamak var içimde
Kimi zaman kaldıramadığım bir taş
Göğsümün en yufka yerinde
Kimi yakınlarda, kimi zaman derinde
Ne senin bakışında,ne benim duruşumda
Kalmamış şarkılarımızda, aşka ait bir nota
Anlamanı beklemiyorum beni,
Ama ben çok iyi anlıyorum seni
Yabancısın bir aşkın böylece sönüşüne
Tüm ümitlerin kuru birer yaprağa dönüşüne
Hayat herşeyi yaşatıyor insana,
Hıçkırıklara boğul ki,dönebilesin gülüşüne
Halbu ki,böyle olmamalıydı sevda dediğin
Dilinden düşmeyen,bir şarkı gibi söylediğin
Senaryosu böyledir işte bu oyunun
Tuhaf bir şeydir aşk, delice yaşayıpta hiç bilmediğin
Ben dönüşündeyim, gittiğin yolun
Ateşle çevrilecek ilerde sağın, solun
Sakın yorulup da durmayasın
Yolun sonuna kadar yetmeli soluğun
Uzun bir ayrılık bitiminde
Hasretle sarılmak istediğim
Başımı dizine yaslayıp
Dünyayı unutmak istediğim
Sevmeyi sevmediğim
Tuhaf bir aşktır Ankara
Garında yorgun tren nefesleri
Ayrılanların kırgın sesleri
Yeni gelmişlerin büyük hevesleri
Ne varsa hüzne ve umuda dair
Ne varsa insana ince bir sızı katan
Sanki adında saklı Ankara
Öyle hüzzam bir şarkı
Öyle aheste bir şiir gibi
Ağzımda sarsak bir tad bırakan
En mütehammil yanımı acıtan
içimin hazin çığlığı
Dışımın sessiz yüzüdür Ankara
Yeşil yakışsa da tenine
Sarısı daha bir kendinden
Sonbaharın büyük çehresi
Uzun ve buruşuk çizgilerle
Doğuştan çatık kaşlı
Yaşlı bir silüettir Ankara
Atsan atılmaz bir aşk
Satsan satılmaz bir düş
Kirli ve puslu sabahlarında
Her cam kenarında rastgeldiğim
Tepside susamlı umutlar taşıyan
Simitçi çocuktur Ankara
Nazim hikmetof yoldas gibi siir yazmak
Nazim hikmetof'un siirlerini okumakla olur ancak
Okumazsan bir sey kaybetmezsin, sanmaki kazandirir okumak
Nazim hikmetof yoldas'in siirlerini okumak
Nazim hikmetof yoldas' siirleri
Nazim hikmetof
Nazim
naz
na
n
aslında işin aslı şöyle admin bey..
aslıyı ilk gördüğüm gün başlıyor işin aslı.
aslı bir gün benim acizane sözlük yazarlığı yaptığım
siteye geliyor, msn mi ekliyor.
uludağsözlük o dakika ruhumun başkenti başımın tacı , ruhumun ilacı oluyor.
delikanlıya yakışmaz msn de en ufak bir edepsizlik etmiyorum, yanlız gittiği sözlüğü mıh gibi aklıma çakıyorum.
oğlum diyorum bizim msn ye ,ilk bu msn de cam açıcaksın .
sorup soruşturup bulup buluşturup en nihayetinde görüntülü konuşma gönderiyorum. ama gel gelelim kızın üvey abisi
msn mi donduruyor.
2. kez istetiyorum.bu kez üvey abi bizde yeni üyeye kız yok diyor.
anam senide yorduk ama hadi son bi kez daha iste .msn anamın yüzüne bir kez daha kapanıyor.
oğlum bu kızın msn sini patlat diyor.
bilgisayarcının çırağı nuri'nin eline bir mektup sıkıştırıp aslıya gönderiyorum kaçarmısın benimle diyorum . kaçarım diyor.
mübarek cuma gecesine anlaşıyoruz.
hani yanlız gitmeyim bizim süleyman abiyide çağırayım diyorum
süleyman babadan kalma laptopunu almış.
süleyman abi bu ne diyorum.
ne olur ne olmaz abi senin pc çökerse kullanırız sen sür diyor .sürüyorum...
açıl ey uludağsözlük ben geliyorum
aslı diyorum ne oluyor.
ne olur demeye kalmadan sözlük moderasyonu kapıyı çalıyor. içeri giriyor.
moderatör bey diyorum kız reşit kendi isteğiyle geldi.
modlar tamam diyor. kıza bişey dediğim yok da uludağsözlüğü niye yakıyosun be evladım.
aslı bu ne diyor diyorum aslı hiç bişey demiyor.
meğer bizim aslı kaçarken msn yi açık unutmuş.
sonra msn den düşmüş sonra adsl kopmuş. ısınan modem tutusmus uludağsözlük.com tutuşmuş.
nihayetinde attılar beni ban haneye
tez vakit sonra mahkeme günü geldi.
admin aslıya sordu. kızım seni bu adammı kaçırdı.
evet admin bey.
uludağsözlüğü de bu adammı yaktı.
e evet admin bey.
ne eveti aslı nikah kıymıyoruz aslı.
7 yıllık pilotluk geçer geçmesinede..
yalandan 7 yıl 77 yıl gibi gelir celebrity olan üyeye.
birkaç güne kalmadı koptu pc min internet bağlantısı..
dedim kendi kendime ben bu banı kırarım gider bu kez uludağsözlük.com 'u harbiden yakarım.
şimdi merak ediyosunuz dimi yaptımmı yapmadımmı diye
evet yaptım. üvey abisinin kıytırık sözlüğüne pink atıp hack ledim..
sonra uludağsözlüğün ana yonetim binasına benzin döküp yaktım..
şimdi admin bey cezam neyse çekerim.
diğer sözlüklerde de iyi hali bozmam sizi temin ederim
7 yıl değil 70 yıl bile olsa paşa paşa giderim.
ekşisözlüğüde yakarım sonra girer paşa paşa eteğe bineruçarım admin bey paşa paşa uçarım.
itiraflara insafsız itirazlar
ölümü aratmayan sözlü infazlar.
kabul edilmemesi öngörülmüş
ve fakat asla görüşülememiş duygular...
gözlerin çakışması sırasındaki
promil çatlatan sarhoşluk
kalplerin veri tabanlarındaki muazzam boşluk...
nişan almayı bekleme çıksın ok yaydan
vurulabileceğim kadar vuruldum
ruhum akıyor yaralarımdan.
yeniden var et beni
yokoluşumu tut ellerinde
suni gülüşler at ela uykularımda
sonra uyandır beni... rüyamdaki rüyamdan.
Yalanlarla kurulu gerçekler,
Şizofren düşüncelere köle olmuş bir ruh.
Yel değirmenlerine kafa tutabilir misin
Her uyandığında?
Var olduğunu hissedebilir misin
Her yokoluşunda?
insan kılıfına sığmıyorum.
Yaradılışım bana iki beden büyük geliyor.
Zincire vurun kalbimi
Bana yaptıkları cezasız kalmasın.
Bu sabah ışık olmasın,
Gün karanlığa aşık olup
Üzerimde öpüşsün...
esen her rüzgara karşı bağırmamın.
o rüzgarın sesimi bilinmezliklere karıştırmasının.
güne güneşten önce başlamamın.
bir günü güneşten uzun yaşamamın.
ancak yaşamın tadını yalnız alamayışımın.
bir adı varmış meğer.
hiç sıcaktan ürkmeyen bedenimin
bir çayın dudak payında yanmasının.
aynalarla barışık olmayan bu suretimin
şimdi aynaların karşısından ayrılmamasının...
ama aynada yansıyanın ben olmayışımın...
bir adı varmış meğer...
gözlerimin bir noktada sabit kalmasının...
aklımın ücra alemlerde dolaşmasının...
ruhumun bedenimde olamayışının...
herkesin "senin bir derdin var?" demesinin...
bir adı varmış meğer...
benim bir derdim varmış meğer...
derdin bendeki adı senmiş meğer...
sen bende dertsen eğer...
sana bu sözü söylemeye değer...
derdimi seviyorum! *
Önce aşıklar çıkar,
Sonra yanlızlar
Ve meyhane kapanır.
Işıkların arasından çöp kamyonu gelir,
kalan izleri temizler..
Ardından sarhoşların naraları duyulur
içkiden daha çok, aşksız içmekten.
Bir an sokak sessizliğe bürünür,
terkedilmiş gibidir, kimsesiz
O sırada kaldırımda kalan son aşk damlaları kedilere aittir
Onların seranatlarıyla sessizlikten kurtulur sokak.
Birden başka bir sevgilinin sesi duyulur,
yine aşıklarla dolmaya başlar sokak
Yavaş, yavaş sevgilinin yanına aşklarını sunmaya giderler.
Sevgilinin bu ilk çağrısı bütün aşıklar için aydınlığı getirir,
Gürültü artmaya başlar kuş sesleri, ayak sesleri
gitgide dolar sokak ve gün başlar...
Sevgilinin günü karanlığa bırakırken ki çağrısında
meyhaneler açılmıştır, aşıklar gelmeye başlar..
Sevgili günü bitirirken bir kez daha seslenir onlara,
Ama gün bitmiş, gece çökmüüştür.
Sevgi içerdedir,
aşksa en ateşli haliyle dışarıda!
ne çok değiştim,
gündüzler gecelerle dans ederken,
duygularım ve düşüncelerim terazideyken
inandındığım tüm şeyleri özgür bıraktım.
şimdi yaşamı sorgusuzca bir maç sanıp
sadece uzaktan izlemeye bıraktım
sislerin arasından ne yaşayacağımı hiç bilmeden,
tehlikeli bir yolda ilerlerken
herşeyi baş koltukta oturan
sarhoş şöförüm,uslanmaz kalbime bıraktım.