toplumların tarih içerisinde gelişmeleei sonucu ortaya çıkmış bir kavramdır.merkantililist fikir ve sanayi devrimi ile dünya tarihinde zirveye çıkmıştır.tabi bu dönemlerden öncede mevcuttur hatta günümüzde bile devam etmektedir.
gelişen toplumlar kıt kaynaklarını arttırmak için,ürettikleri malları satmak için,hammede gereksinimlerini karşılamak için,ucuz iş gücünden yararlanmak ve bunun gibi sosyal ve ekonomik bir çok nedenlerden dolayı geri kalmış ülkeleri istila etmişler ve buraları kendilerine bağlamışlardır.bu ülkelere sömürge ülke yapılan işlemede sömürgecilik denilmektedir.sömürgecilik yarışı başta portekiz ispanya ingiltere olmak üzere avrupa ülkeleri arasında kıyasıya bir reabet başlatmıştır.kimi zaman savaşlara bile yol açmıştır bu mücadele.
sömürgeleştirilen topraklarda yapılan kıyımlar bugün bile insanlığı yüz karasıdır.fakat sözde modern olan bu ülker dün silahla yaptıkları bu eylemi bugün ekonomik olarak dahada vahşice yapmaktadırlar.önceden toprağını almak isteyen adam vermezse onu öldürüyorlardı şimdi ise öldürmeden önce sonunda kadar kullanıyorlar.
kunta kintelerden tutun da emperyalizme ve küreselleşmeye uzanan bir tarihin özeti!
ayrıca;
(bkz: belçika) ne ilginç değil mi? şimdi avrupa'nın kalbi diyorlar oraya...
bu konuda kitap gibi okunacak bir ülke, fransa.fransız ihtilalini yapan bir milletin sömürgelerinin olması ne kadar acı ve ondan da daha acısı bütün dünyanın sesini çıkaramaması. (bkz: fransa) savundukları bayrağının manasını hiç bir şekilde yansıtmamaktadırlar (bkz: dün bugün yarın)
sömüre sömüre hala bu dünyayı bitiremeyen açgözlülerin oluşturduğu güruhun yaptığı dallamalık. kimdir bunlar? bir numaralı sömürgeci devlet ingiltere. bütün dünyayı hakimiyeti almış adamlar, hala doymak yok. güya eskiden sömürgeciymiş, şimdi o devletlerin çoğu (hepsi değil) bağımsızmış, yok ya? görüyoruz hindistanı, adamlar açlıktan ölüyor hergün, herşeyleri ingilizlerin elinde, bir donlarına sahip çıkabilmişler, onuda ingilizler almamış zaten, gerek görmemişler.iki numara ABD, bunlar virüs gibi, giriyor, yerleşiyor, en sonunda yok ediyor. adamın donunu bile alıyor sonunda jandarma beyimiz. bundan sonra yazacağım şeyler, aşırı derecede argo içereceği için burada durmak en iyisi, elin harlemi yüzünden çaylak olmayayım şimdi.
(bkz: emperyalizm) sürekli emperyalizmden ayrı tutulamay çalışılan bir kavram olmasına karşın emperyalizmle aynı şeydir sömürgeciliktir. sömürgeciliğin yaşayan hali emperyalizmdir.
tezgahlardaki abd ve ingiliz bayrağı baskılı penyelere dalıyor kadınlar. bu çaputları belliki diğerlerinden daha "havalı" buluyolar. o havayı almak lazım. hemen, hızla...
buldular buldular! sonunda abd bayraklı tişörtlerden buldular. son derece kızsal olan o "aa! hayır! sana daha çok yakıştı" itişmesini yaşadıktan sonra iki tane abd bayraklı penye alıp neşe içinde yokuştan iniyorlar. bir başkası ingiliz bayraklı mini etekle evdeki hangi ayakkabısını giyeceğini düşünüyor besbelli. diğeri "american bilmem ne college" yazılı uzun kollu penyelerden uygun beden arıyor kendine bez yığını arasında. biri, taklit kotlardan birine sıgışmaya çalışıyor hınçla. sosyete pazarı'nda ve elbette bütün ülkenin bütün pazarlarında veya daha cilalı satış noktalarında kadınlar, bir şeylerin, anlamların, modanın ideolojisine sığışmaya çalışıyor; sıkışıyor.
Kaba sorular.
elbette çok kaba, çok kör gözüm parmağına bir girişim olurdu " sırtına geçirdiği abd bayrağı -en azından- ırak'ta ambargolar sonucu ölen 500 bin çocuğu temsil ediyor" cümlesini sarf etmek. veya "latin amerika'daki darbelere kalifiye işkenceci yetiştirmek için okul kuran bir ülkenin bayrağını taşıyorsun göğsünde" diye meseleye girmek. ingiliz bayrağındaki sömürge kanının hala kurumadığını, giyerse "politik olarak" üşüteceğini söylemek hakikaten biraz kaba bir davranış olurdu! zira bilselerdi giymezlerdi gibi geliyor insana. bilselerdi... **
bir devletin başka devletleri veya toplulukları siyasal ekonomik ve son zamanlarda sosyolojik,psikolinguistik yönden etki altına alarak yayılması veya yayılmak istemesine denir.müstemlekecilik.bu tür faaliyetlerde bulunan devletlere pis herifler de denir.
ingiltere'nin bu konuda dünyanın en iyisi olduğu sistemdir. sanayi devrimlerini en iyi biçimde kullanarak "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" ünvanını almışlardır. sömürgecilik temelde güçsüz olan ülkeleri kontrol altına alarak hammadde ve doğal kaynakları kendi çıkarına kullanmaktır. ayrıca 1. dünya savaşı'nın çıkış nedenlerinden bir tanesi de büyük ülkelerin sömürge konusunda anlaşamaması ve birbirlerinin sömürgelerine göz dikmesidir.
siyasete romantizm bulaştıranların ki bu sol cenahtır, bir türlü anlayamadıkları, ülke menfaati için, bireyler için yapılması güç mevcudu var ise farz olan eylem.
genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesi bu politikanın altında yatan esas sebep ham madde ve pazar arayışıdır.
daha çok ekonomik, ticari, siyasi ve din, amaçlarla güçlü bir devletin diğer devlet veya toplumlar üzerinde maddi, manevi bir kontrol ve nüfuz kurması veya üstünlük sağlaması hareketi.
dünyayı yaşanmaz hale getiren olay. en ufak olumsuzlukta, medeniyetten bahseden avrupa ve abd, sömürgeciliğin babalarıdırlar. avrupa ve abd'nin dışında, diğer ülkelerin çoğu "sömürülenler" durumundadır zaten.
avrupa ve abd'nin yaptığı sömürgeciliği şuna benzetiyorum;
bir çiftliğe baskın yaparsınız, ineklerin, koyunların vs. etinden, sütünden faydalanırsınız ve kaynak yok olunca orayı terkedip gidersiniz. daha sonra yeni bir kaynak arayışına başlarsınız. avrupa ve abd'nin yaptığı olay bundan ibaret işte.
hindistan, güney afrika, diğer afrika ülkeleri ve latin amerika ülkelerinin bir çoğu sömürülmüş durumda. günümüzde ise asya kıtası, özellikle abd tarafından bir şekilde sömürülmeye çalışılıyor. bu ülkelerin hepsi açlık, sefalet, hastalıklar ve depremler ile mücadele ediyor. ben o deprem veya her türlü insani yardımlarının tamamıyla o ülkelere ulaştığını bile düşünmüyorum. sözde unicef diye bir kuruluş var. ne için çalışıyor çok merak ediyorum. kesinlikle samimiyetlerine inanmıyorum. bunca olaylardan sonra samimiyet aramak, saçmalık olur zaten.
en çok üzüldüğüm şey, masum insanların acımasızca katledilişi, çaresizliğe terkedilişleri ve yaşanan bunca olaylardan sonra hiç kimsenin sesini çıkartamaması.
medeniyet gerçektende, "tek dişi kalmış bir canavar" imiş.
