kömür, mobilya, beyaz eşya ve sair yardımları eleştirenlerin "bu sosyal devlet anlayışı değil olsa olsa sadaka devletidir" deyip deyip de bir türlü sosyal devletin nasıl olması gerektiği konusunda ortaya bir model koyamamalarıdır.
sosyal devletin en güzeli sosyalizmdir baba. var mı imkanının? öyle bir kalkışma yaratabiliyor musun? hayır, yaratamıyorsun. geçmişte yaratmayı denemişsin, çok güvendiğin asker bir darbe de sana vurmuş seksende, oturup kalmışsın. kodumu oturtmuş darbe. sonra sosyal demokrat olmuşsun.
sosyal demokrasi... en sevmediğim siyasi konumlanma. sosyalizmin sosyal'ini almış, liberal demokrASiNiN DEMOKRASi anlayışını kapmış, müdahaleci sözümona sol bir ideoloji. yahu nasıl sol bu? zamanında sosyal demokrasiye sağ sapma, sağ ideolojilk angajman diye eleştiriler getirilmiyor muydu? ne oldu o günlere?
tamam sosyal demokrat ağızlara da varım diyelim. e nasıl sosyal olucak bu devlet? kömür yardımı yaparsın beğenilmez. beyaz eşya verirsin, gene yaranamazsın. yeşil kart verirsin, muayene ücretini kaldırırsın, bi kulp bulurlar. peki nasıl sosyal devlet olunur? bu soru sorulduğu zaman cevap veremiyor yurdum sosyal-demokratları.
en sevdiğim tabir seçim yatırımı tabiri. siyasal partiler oyu, bu halktan aldığına göre doğaldır ki seçimler için yatırım yapacaklar. seçmenin tercihlerini etkileyecek yönde yardımlarmış bunlar. tabii ki de öyle olacak. adı üstünde seçim yatırımı. ya nasıl olacağdı?
vaay efendim bizim verdiğimiz vergiler nasıl oluyormuş da fakir fukaraya dağıtılıyormui şöyle ve ya böyle? dağıtılacak tabi. vergi niçin alınıyor? hem hani nerede kaldı solculuk? zenginden alıp fakire verecek olan devrim sevdalıları nereye kayboldu? yani çileden çıktım son birkaç hafatadır.
ne var olum bunda dediğim , yanlışlarla dolu bir önermedir.
ben bir solcu olarak açıklayabilirim ki sosyal devlet ; herkesin birbirleriyle gezdiği , sık sık partilerin düzenlendiği , asosyal kimsenin olmadığı , abazaların kalmadığı bir devlettir.
sizde bu solcuları iyice cahil sanıyorsunuz sanırım. hıh.
olaya bakar mısınız? pırlantanın kdv'si sıfırlanıyor, olay hala taptaze ve buna rağmen akp iktidarının icraatlarını sosyal devlet kapsamında millete yutturmaya çalışan insan evlatları var. bu nasıl bir aymazlıktır? ulan bari biraz bekle, olay unutulsun ondan sonra aç başlığı.
Sosyal devlet, ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ve toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadî ve malî tedbirler alarak çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve millî gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet demektir. bu tanımı yapmak için sağcı ve solcu olmak anlamsızdır. anlamsız olmadığını, sadece zeki solcular anlar, ayrı tabi. bu yazdıklarım, anayasa mahkekemesi dergisinden alıntıdır.
sosyal devlet ve sosyal demokrasi kavramlarının birbirine karıştırılması neticesinde ortaya atılmış çekirdek kabuğudur.
şimdi, öncelikle sosyal devlet kavramını ele alalım, bilindiği üzere anayasamıza göre türkiye sosyal bir hukuk devletidir. ne demektir bu? hukuk devleti olması, türkiye cumhuriyeti'inin her alanda hukukun üstünlüğünü kabul ettiğini gösterir. yani bu ülkede, hiçbir gerçek veya tüzel kişi, hiçbir diyorum bakın dikkat edin, hukuktan daha üstün değildir. bu durumun en büyük istisnası milletvekili dokunulmazlığıdır. ha bi de kimi uluslararası örgütlerin ve diplomatların da hukuk karşısında üstünlükleri vardır. bu da uluslararası hukukun bir parçası olarak ülkemizde haliyle yer edinmiştir. sosyal bir hukuk devleti tanımlamasının diğer bölümüne geçecek olursak, bir devletin sosyal olması demek, o devletteki siyasi düzenle, demokrasi olsun ya da başka bir şekilde olsun, iktidara gelen ya da zaten orda bulunan yöneticilerin en büyük gayesinin halkın sosyal refahının arttırılması olduğudur. bu da özellikle gelişmekte olan ülkelerde, zengin ve fakir arasındaki dengesizliği neoliberal politikalarla aşılamayan dengesizliği, devletin müdahalesiyle dengeye getirme çabasıdır. yani halkın sosyal refah düzeyini maksimize etmektir. sosyal devlet anlayışı budur. bunun yanında, eğitim, sağlık, güvenlik gibi birçok alanda da halka hizmet etme görevinin sosyal devlet ilkesinin bir parçası olduğunu tekrar etmeye gerek duymuyorum.
sosyal devlet ilkesinin ne olduğunu artık bildiğimize göre, sosyal demokrasiye değinmenin zamanı gelmiştir artık. sosyal demokrasi, marksizmin çökmesiyle ortaya atılmış bir ideolojidir. marksizmin öngördüğü içşi devrimi, sanayileşmenin ve işçi sınıfının had safhada olduğu avrupa'yı gösteriyordu. fakat bu bekleyişin aksine, işçi sınıfının devrimi, işçilerin pek de yoğun olmadığı, kapitelleşmenin avrupaya göre çok çok çok az yaşandığı rusya da gerçekleşince marksizmin bir anlamda sonu gerçekleşti. bu durum neticesinde marksizme eleştirileri gözönünde bulunduran sosyal demokrasi, tamamen bireyi önplanda tutan yeni bir ideoloji olarak karşımıza çıktı. bilindiği gibi, marksistler bireyi tanımlamaya toplumdan başlarlar. fakat sosyal demokrasi, neredeyse marksizm kadar toplumu düşünürken, bunun yanında toplumun her alanına fırsat eşitliği de vererek, demokratların, yani liberallerin de oylarını talep eden bir ideoloji haline geldi.
sonuç olarak, sosyal demokrasi, sosyalizmin sonuç eşitliğini ve liberalizmin fırsat eşitliğini harmanlayan bir ideolojidir.
konuya yönelik birkaç şey de söylemek istiyorum zahmet edip buraya kadar okuma zahmetine girdiyseniz eğer,bugünkü gazetelerde kaynağı hazine olarak gösterilen habere göre, akpnin son yıl yaptığı yardımlar, önceki 5 yılın neredeyse beş katıdır. sözümona, solcular trafından eleştirilen nokta, devletin sosyal devlet anlayışı çerçevesinde yaptığı yardımlar değil, hükümetin, insanlardan oy alabilmek için attığı adımlardır. bu, feministlerin kadın haklarını savunan kemalizmi, kadınlardan oy almak için yapılıyor nidalarına benzemektedir. devlet, sosyal demokrasiye göre sadece seşimlere son birkaç ay kala değil, her zaman sosyal yardım ve yatırımlarını gerçekleştirmelidir.
mesela akp son atılımlarıyla beyaz esya dagıtarak sınıflar arasındaki ucurumu kapatmaya calısmıstır. artık zenginin evinde de, fakirin evinde de beyaz esya var.
yakında bir ferrari acılımı da olur. sokaklarda ferrariler dagıtılır. zenginin altında da fakirin altında da ferrari olur. boylece ucurum bayagı bir kapanır. bu acılımı da 3 yıl sonraki genel secimde bekliyorum acıkcası.
tabi ki ferrarilere odemek icin alınan vergiler, milyardolarları olan insanlardan alınır, degil mi?
2009 daki hükümetin yaptığını söylediği sosyal devleti anlayamamaktadır.
daha doğrusu anlam verememektedir.
aslında yukarıda yeterince anlatılmış bu kavram.
kavramları karıştırmaman için de ayrı ayrı tanımlanmış.
o halde napıyo muşuz, seçim öncesi bir takım sosyal devlet kisvesi altındaki yardımların aslında bir seçim yatırımından farklı bir şey olmadığını anlıyormuşuz.
insanları dilenci yerinde değil onlara üreterek ulaşmasını sağlamak sanırım tembelliğin de önüne geçer.
bunun dışında bundan nemalanan başkaca kişileri de yok saymayalım. şu da bir gerçektir ki, gerekirse temel ihtiyaçlardan-özellikle bu kış günü- yakıt fiyatlarındaki kdv yi biraz azaltmak toplumdaki tüm kesimleri etkilemez mi?
neyse efendim bol sosyal devletler hükümetimize(!)