bugün

her ülkeye lazım idari personel.
iki emekli parkta güvercinlere yem atıyorlardı.

Birinci ihtiyar:

- Şu güvercinlere ne zaman yem atsam, siyasetçileri hatırlıyorum.

- Neden?

- Yerde dolaşırlarken elimizden yiyorlar, havalanınca kafamıza sıçıyorlar da.
yüzünüze karşı yalan söylerken gözlerini kaçırmayarak inandırıcı olan kişilerdir. yüzlerinde daima kocaman bir gülümsemeyle gezerek ''bana güvenin, ben dostum'' fikrini iletirler beyninize, ta ki iktidar olasıya kadar.
sorulan sorunun cevabından başka her türlü cevabı veren insanlardır. bunu da özellikle yaparlar.

-efendim şimdi bu politika sizce doğru muydu?
+tabi doğru değil diyemem dersem doğru olmaz, çiçekler çok güzel. ekonomi tıkırında, hükümet çalışıyor.
-cevabımı alamadım galiba. (cesur bu)
+tabi şimdi politika her zaman akıllı hamleleri gerektirir. belirttiğim gibi vazifemizi yapmaya çalışıyoruz.
-peki seçim sonuçları?
+tabi ülkemize, milletimize hebeeelee hübeeeleee... eeeeh, yeter lan sktrin gidin, iki saattir kasıyom kendimi be.

(bkz: kıvırmak)
Halkın ısrarla inanmaya gayret ettiği, bazı gezi ve hatır sorma törenlerinde insanlarca elleri öpülen insanlardır. Daha sonra arkalarından beddua edildiği olur.
siyaset bir ilimdir ve bu ilimin cahiline siyasetci denir
=yalancı
bir çok tanım "olan" hakkında yazılmış. şimdi siyasetçi'nin olması gereken manasını yazalım. siyasetçi kendine oy verenlerin tercihlerini savunmak ve görüşleri doğrultusunda temsil etmekle görevli seçilmiş insanlardır.

bizim ülkemizde siyasetçiler seçimlere pek inanmazlar. çünkü doğru dürüst politika üretemedikleri için istedikleri oy oranına ulaşamazlar. beceriksizliklerini istifa ederek kabul edip gitmek yerine bu kez siyaset dışına çıkıp başka yollardan çözümler bulmaya çalışırlar.

şimdi siyaset dışına çıkan örnekler verelim.
1-siyasetin işi olan türban sorunu, cumhurbaşkanı seçimi, katsayı sorunu gibi problemleri çözmek için bir uzlaşma sağlanmayıp siyasi bir olayı mahkemeye taşıyarak rejim problemi haline getirirler.

burda uzlaşma kelimesinin tanımlanmasına ihtiyaç var. siyasi uzlaşma; herkesin kendi fikirlerini söyleyip, sonrasında çoğunluğun isteğinin sorunsuz uygulanmasıdır. bu istekler temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı olamaz.

2-siyaseten sorunlarını çözmeye yanaşmadıkları insanların başka partileri seçmesi nedeniyle seçilen partiyi bölücülükle suçlarken, seçenlere de siyasi bir çözüm önermek yerine silahla yok etmeyi önerirler. terörün sadece silahla bitirilebileceğini iddia etmek, siyasetçi olarak "beceriksizim elimden bir şey gelmiyor, ben çözemem silahlar çözsün" demek değil midir?

3-silahlı çözüm önermek siyasi bir karar mıdır? bana kalırsa silah, siyasetin bittiği yerde devreye girer. siyaset bitmişse o konuda siyasetçilerin konuşmaları da saçmadır. siyaset, silahla yapılan bir iş değil aklı başında konuşmayla yapılan bir sistemdir.

4-yeterli oy alamadığı için darbelerden meded uman siyasetçiler. burjuva partisi veya faşizan bir gruba ait sert söylemleri olmakla fazla oy toplayamayan, ama kendine sıkı bağlı gruplara sahip, kendilerinden olmayanları düşman gören anlayış sahibi politikacılar, devlet içinde bulunan resmi teröristlere yani darbecilere yaslanır. be adam! adam gibi siyaset yap. millet sana oy versin. sistem dışına çıkan bir partiye oy veren millet sana neden oy vermez. o kadar mı beceriksizsin...

5-seçmenlerden alamadığını terör örgütleri kurarak, sırtını silahlı askere, mit'e vererek almaya çalışan siyasetçiler. hrant dink'i kim vurdu, m.ali ağca, oral çelik, abdullah çatlı, ibrahim çiftçi, veli can oduncu kimlerin adamı? mehmet ağar gibi biri nasıl olur da siyasete soyunabilir?

6-avrupa'da ırkçılıktan iki parti kapatılmışken artan sokak gösterilerine karşı bizde dağa çıkarız diyen bir parti hakkında neden bir şey yapılmaz. veli küçük ve devlet bahçeli aynı söylemi söylerken bahçeli bu söylemin veli küçük'e ait olduğunu bilmeden mi bilerek mi söylüyor. devletin meşru güvenlik güçleri varken dağa çıkıp ne yapacaklar?

7-düşmanlıktan ve karşıdakini tehdit etmekten, vatandaşını ülke şuraya gidiyor diye korkutmaktan başka söylemleri olmayanların ürettikleri ne gibi çözümler var. herşeye hayır diyorsanız, birde siz konuşun. yok ama onlar lider kalsın, kim ölürse ölsün umurlarında değil.

8-siyasetin kendi istedikleri sınırlar içinde kalmasını isteyerek zamanında anayasaya bir şekilde yazdırdıkları kısıtlamalara yaslanarak diğer siyasetçilere hareket etme alanı vermeyen ideolojik bir anayasaya ve onun mahkemelerine sırtını dayamak siyaset midir? birileri parti programını anayasaya yazdırmış ve onun dışına çıkmak suç. bu nedenle de avrupa bizim demokrasimizi hiçbir zaman beğenmeyecek. beceriksizler ise ancak kendi gibi olanların yaşamasına olanak verecek yargı sistemi ve anayasayı kullanmaya devam etsinler. *
Problemi çözecek olanlar politikacılar değildir, çünkü teknik olarak kapasiteleri uygun değildir. Probemlerin nasıl çözüleceğini bilmezler çünkü onları oraya sermaye getirmiştir ve sermayenin sorunlarını çözmekle görevlendirilmişlerdir insanlığın değil. Samimi olsalar bile problemleri çözmeyi bilmezler. Arıtma tesislerini yapanlar teknisyenlerdir, elektriği size sunan teknisyenlerdir. Motorlu taşıtlarınızı size veren, evinizin ısınmasını ya da serinlemesini sağlayan kimseler teknisyenlerdir. Sorunları çözen politikacılar değil teknolojidir. Politikacılar sorunları çözemezler, çünkü bunun için yetiştirilmemişlerdir. Politikacıların görevi yasa çıkarmak, bütçe ayarlamaları yapmak ve savaş ilan etmektir. Gerçekte, politikacıları bu görevleri yerine getirmesi için seçeriz. ( Jacques Fresco, Zeithgeist belgesel film)
her siyasetçi göz boyar, aslında pek fark yok aralarında.
misal.. chp, eğitimli kesimin gözünü iyi boyuyor. akp de cahil kesimin. ülke'de de cahil oranı daha yüksek olduğundan, akp galip geliyor.
beni siyasetten uzaklaştıran insanlardır. buarada en iyi siyasetçi tabiki i.Melih Gökçek'tir.
iyi bir siyasetçi mi olmak istiyorsunuz? insanlara gerçekleri değil, duymak istediklerini söyleyin.
yalancıdır.
hepsinin yok edilmesi gerekir.

bu görmemiş daima fakir(maddi veya manevi) alçaklar yok edilmeyi hak ediyor.

en büyük düşmanımız bunlardır.
umut hırsızı, düş hırsızı...

bakın çevrenize ya da kendi hayatınıza. kaçınız istediğiniz yerdesiniz. ya da yakınında. sistemin müsade ettiği kadar hayatlarımız. istemediğimiz meslekler, istemediğimiz evlilikler, kıt kanaat yaşamlar.

neden peki?

BU HERiFLER YÜZÜNDEN. HERiFLER diyorum çünkü meclis kıllı bıyıklı adamdan geçilmiyor. ağızlarından kadın haklarını düşürmeyen siyasi partiler yok denmesin diye kadın siyasetçi bulunduruyolar. ve kurdukları bu düzenle senin benim paramı yandaşlarıyla beraber yiyip, akılsız kitlelere bunu ''hizmet'' adı altında yutturuyorlar. 15 yaşındaki çocuklArı gelecek korkusuyla, 20 yaşındakileri atama kabusuyla, 30 larındakileri 3 çocuk ve ideal yaşam dayatmasıyla KARŞI KARŞI BIRAKIYORLAR.

AT HIRSIZLARI.
Dünyada en son güvenilecek insan tipidir. ister desteklediğiniz partinin en iyi adamı olsun ister olmasın. Devletin çıkarları için değil kendi çıkarları için çalışırlar. (bkz: hayal hırsızları).
hırsız katil ve aynı zamanda zengin olmak istedim en son siyasetçi olmaya karar verdim demesi muhtemel kişiliklerdir.
kötü siyasetçi birbiriyle hiç bir düşmanlığı olmayan insanları birbirine düşman edendir.
siyaset görevlisi.
duygu-din sömürücüsüdür.
http://galeri.uludagsozluk.com/r/1511528/+

zübüklerin mesleğidir.
Her kim olursa olsun, halkı değil cebini düşünür. Cebini doldurmaya çalışır.
Dünya kaç yılında liberalizmi benimsedi ve kaç yılında bilişim çağına geçti bilmiyorum ama bunun an değil bir süreç olduğunu biliyorum. Tv çağının bitip akıllı telefon çağının başladığı yıllarda ben de devlet büyüklerinden farklı düşünmeye ve inançlarımı sorgulamaya başladım. Kafamdaki etiketler geçerliliğini yitirmişti. Zamanla kendi benime bir yolculuğa çıktım. Ergenlik döneminden yeni çıkmıştım ve ergenlik dönemi boyunca yaptığım saçmalıklardan dolayı utanç duymaya başlamıştım. Sonra kendi benime yaptığım yolculukta zaman zaman insanlardan nefret ettim zaman zaman da onları sevdim. Kendimi çözümleyip bir çocuk olmuştum. Kocaman bir bebektim. Dünyadaki hiçbir kötülüğü görmüyordum ve insanların çoğunun iyi olduğunu sanıyordum. Peki insanlar iyi miydi? Aslında her biri bana bu kadar iyi olma diye nasihat ediyordu. Biri diğerinin arkasından bir laf söylüyor öbürü ondan nefret ediyor falan. Bir çocuk nasıl diğerlerinden nefret ettirilmeye çalışılıyorsa beni de başkalarından nefret etmeye zorluyorlardi. Ancak biraz önce çok kotuledikleri üçüncü şahısla karşılaştığımız zaman nefret izleri birden kayboluyordu. işte o zaman kafama bir şey dank etti değerli arkadaşlar. Çocuk olun ama iki yüzlü insanlara da, bunlar genellikle siyasetçi olmak istiyor, kanmayın. Çok az dürüst siyasetçi vardır. Türkiye de ise çok çok az. Onların kıymetini bilin. Sevgiyle kalın.
iyi yalan söyleyen kişi.
Vatandaşların meclisteki yansımasıdır. Eleştirdiğiniz siyasetçi, sizsiniz.

Sistem aslında şu noktada sıkıntılı, bizler partilere oy veriyoruz. Parti başkanları ise vekilleri belirliyor, ben meclisteki siyasetçiye oy vermiyorum ki diyebilirsiniz. Ancak bu şekilde devam etmesinin sorumlusu da bizleriz. Ülkede olan biten her şeyden herkes birinci dereceden sorumludur.

"Siyasetçiler adi, şerefsiz, üç kağıtçı, yalancı, karaktersiz, hain, iş birlikçi, şucu bucu, şöyle böyle" mantığını baz alarak şuraya yazılabilecek entry, en klişe en sıradan şey olur.

Siyasetçiler, halkın yansımasıdır, aynasıdır, hatta birebir kendisidir. Hani cem yılmaz'ın bir esprisi var: "Kaynım bana atladı, sonra bizim muhtar benim eltimle, eltim eşimle ohooo hani marjinal bizdik! bütün mahalle tren yapıyor " vs gibi bir espriydi sözler yanlış olabilirdi ama siz anladınız.
(bkz: hani marjinal bizdik)

işte siyasetçi toplum ilişkisi de böyledir, yukarıda olanlar belki halkın arasındaki gerçekler gün yüzüne çıksa çok daha masum kalacak, o denli yozlaşmışız. Sonra vay efendim siyasetçi şöyle böyle. iğneyi kendimize...