iki buçuk saat zannederek izlediğim ama bittiğinde üç buçuk saatimin geçmiş olduğunu fark ettiğim, su gibi akan bir film. akira amca yine 16.yüzyıl dünyası üzerinden bir takım eleştiriler yapıyor. Taraf tutmuyor ,her iki tarafında iyisini kötüsünü ortaya döküyor ki bu iki tarafta bizim izleyici olarak tuttuğumuz köylü ve samuray ikilisinin ortaklığı. günümüz açısından bakarsak birisi okumuş, üst tabaka kesim. halkı yönetiyor, koruyup kolluyor ama parasını almayı da biliyor, yeri geldiğinde çıkarları için halkı sömürüyor da. diğer taraf ise cahil, fakir ama üst tabakayı besleyen kesim. kurnaz mı kurnaz, yeri geldiğinde çıkarları için üst tabakayı yok edecek kabiliyette.
3,5 saatlik bir film. görsel şölen falan değil fakat bildiğin sinema kokuyor. filmde müthiş emek var. kendini hemen belli ediyor. oyuncularda da ayrı bir motivasyon var gibi. yönetmen bu motivasyonu nasıl sağlamış oyunculara diye düşündüm bir ara filmi izlerken. filmde anlatılan konuyu da japonya çerçevesinden çok evrensel nitelikte değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
bu arada baş samuray feci şekilde morgan freeman'a benziyor.
az önce bitirdigim film. aksam 6 civarlari indirdim yavas yavas izliyorum anasini satiyim. nette dolaniyorum, yemek yiyorum, ara ara geri dönüyorum izlemeye, bitmiyor lan. 3,5 saatlik filmi zar zor bu saate kadar anca bitirdim.
filme gelirsek, kurosawa klasigi zaten, herkesin izlemesi gereken. sarhos samuray abinin de dedigi gibi ne bencil cikti lan bu ciftciler. hemen de sarki falan söylemeye baslamislar. ayip lan, ben olsam utanirim, bu ne bicim ciftci. hem kendini bilmiyor hem de bencil herkesten.
ayrica oyunculuklar olaganüstü gercekten, su üzgün yüz ifadeli amca sanki öyle dogmus gibi. izleyin, izlettirin.
eğer daha önce eski yapımları izlemediyseniz, siyah beyaz filmlere karşı ön yargılarınız varsa, izlediğiniz türlerde bir değişiklik arıyorsanız ve bunu şimdi yapmak istiyorsanız daha fazla vakit kaybetmeyerek ilk olarak izlemeniz gereken filmlerin başında (bkz: 12 angry man) ile sizi bekleyen mükemmel ötesi yapım.
eski filmlerle ilgili tüm kararsızlığınızı olumlu yönde değiştirecek ve aynı türlerinden bıktığınız hollywood filmleri için avrupa sinaması ile birlikte büyük bir pencere oluşturacaktır.
evet güzel film eski bir film olmasından dolayı çekim ve akış biraz sıkıntılı. içinde güzel replikler var. bana sorarsanız 8.8 i hak etmiyor. ama tabii o kadar adam oylamış bana ne kadar laf düşer bilmem. gerçekçi bir film. klasik sevenler için güzel bir film. ama benim gibi aksiyon ve bol replik seven adamlar için sıkıcı olabilir. son cümlesi evet çok hoşuma gitti sırf o sahne için izlenilesi.
geleneksel savaş sanatını bu filmden daha iyi yansıtan yoktur. bilhassa hun devletinde gördüğümüz eski türk savaş ve idare geleneklerinin bir benzerini de görmek isteyen varsa onlar da yine akira kurosawa'nın "ran" adlı filmini izleyebilirler.
tam bir ak realizm örneği olan siyah beyaz japon filmi.
siyah beyaz olması 16. yüzyıl japonyasını bize yansıtması açısından büyük bir avantaj olmuştur. filmi izlerken sanki orada elinizde kargıyla düşman bekliyor hissine kapılırsınız. şahsen sinema için en önemli unsurlardan biri olduğunu düşündüğüm detaylı anlatımın belki de sinema tarihindeki öncülerinden ve en başarılılarındandır "yedi samuray". klasik köylü tipini biraz çıkarcı biraz kurnaz biraz da vefasız olarak yoğurup önümüze koymuştur Akira Kurosawa. hollywood sinemasının süper, yenilmez, gururlu, olgun, güçlü kahraman anlayışını henüz ortaya çıkmamış bile olsa ta 1954 yılında kırmıştır.
uzun bir film olmasına rağmen sıkıcı değildir, tarihi sevip alternatif ama yüksek seviyeli, kaliteli filmler arayanlar için en ideal filmdir diyebiliriz.
olağan üstü japon filmi. kurgu müthiş. karakterler olağan üstü ayrıca çok gerçekçi bir film. izleyiniz beğenmezseniz ve özellikle bir bölümünde gülmezseni mesaj kutumu ışıldatınız.
(bkz: seven samurai)1994 yapım ve izlediğim en iyi filimlerden biri olan film. her şeyden önce gerçekçi bir film olması en büyük artısıdır. bir kişi dünyayı kurtarmadı en azından. karakterlerine gelince her birinden ayrı bir filim olur kanımca. ayrıca sen çok ciddi bir olayın içinde beni güldürebilirsen ben seni izlerim.
filmin gittim en uzun versiyonunu izledim sıkıntıdan patladım. tam üç buçuk saatti.. siyah beyaz filmlere bayılırım, süre sıkıntınmda yoktur. bu film nedense sıktı. tabii bu benim kişisel bakış açım, filmi kötü yapmıyor. 1954 yılına bakıldığında bir kere konusu çok iyi işlenmiş. öyle kolay kolay da filmden sıkılan biri değilimdir siz düşünün. japon filmlerinin de başyapıtıdır.. savaş sahnelerinden çok savaş öncesi sahneleri, karakter değişimleri ve karakter yansılmaları zevk veren epik film. bir çok karakterin hikayesine kısacık zamanlarda müthiş bir başarıyla anlatan, samuray tarihinden bir kesit bir eleştiri sunan bir film bu. karakterlerin bazılarını kısa sürede içselleştirip bizden biri yapmış kurosawa. çekildiği yıl göz önüne alınınca nasıl bir başarı sahibi olduğu anlaşılabilir. insanın orada savaşası geliyor. kült filmdir, ancak siz siz olun filmi gece izlemeye kalkmayın. *
bir çeşit efsanedir.
eğer kurosawa'nın o masum ama bir o kadar da 'bu işi hiçkimse benden iyi yapamaz' gülümseyişini gözünüzün önüne getirerek izlerseniz 3 buçuk saat göz açıp kapayıncaya kadar geçecektir. ama ortada bir gerçek var, gerçekten bu işi ondan daha iyi yapan ancak bir kaç kişi daha vardır.
her gece yatmadan önce parça parça izleyerek 3 günde bitirebildiğim film. öyle bir zamanda çekilmiş ki bu film zamanın tüm şartlarını içerisinde barındırmıştır. sinemada ve hayatta kalıcı olmanın temel şartı hayata dair birşeyleri paylaşabilmekse eğer bu film gerçekten toplumsal bir olayı tüm sadeliği ve samimiyeti ile anlatıyor.
3,5 saatlik akira kurosava filmi.
son izlediğim 3 saati aşkın film titanic'ti, o da onca efektin, kate winslet'ın memelerinin hatrına ite kaka gitti.
bu öyle böyle değil. 50'lerde kotarılmış, efekt mefekt hak getire, meme desen ucu bile yok, ama başladıktan sonra anca kapanış jeneriğiyle gözlerini kırpabiliyorsun.
kambei ustanın (takashi shimura) her kelamı özlü söz.
al duvarına çak, o derece.
kikuchiyo (toshirô mifune) ise filmin mizah yükünü muhteşem oyunculuğuyla sırtlamış.
kurosava'nın atları da başrolde, hep olduğu gibi.
film, tipik iyiler-kötüler çatışması üzerinden derdini anlatıyor.
tipik derken kurosava gerçeğini gözardı etmemek gerek tabi.
iyiler kazanır, kötüler kaybeder klişesi bu denli sıradışı bir şekilde, 7. sanatın henüz emeklediği dönemde, bu denli aşılmaz kılınır mı?
e be kurosava, senden sonrakiler ne bok yiyecek şimdi.
iyi-kötü filmi çekmeye niyetlenen insan "ulan shichinin no samurai çekilmiş, onun üstüne ne desem ali topu tut" olacak demez mi?
ne kırıyorsun çocukların hevesini?
bu filmde de iyiler kazanır, kötüler kaybeder.
ama işin ilginci, filmin finalinde izleyici 3.5 saat boyunca biriktirdiği enerjiyi katharsis'e dönüştüremez. çünkü iyiler filmlerde olduğu gibi değil, gerçek hayattaki gibi kazanır.
yani bedel ödeyerek.
yani film kısaca diyor ki;
mallığın âlemi yok, zalimler tarafından tek tek sikileceğinize, birleşin örgütlenin zalimleri sikin, kurtulun.
ölmeden önce izlenmesi gereken 10 filmden biri.
dönemin şartlarında bir filmin nasıl yapılabileceğini göstermiştir bizlere birdiğeri için; casablanca.
her karakteriyle ayrı bi dünyayı gösterir, ayrı yeteneklidir ama hepsinin ortak bir yanı vardır oda yürekten savaşmaları. hele şu ismini hatırlayamadığım dengisiz çocuğun mücadelesi ibretliktir.
çırak veledin aşk hikayesi, karısı haydutlar tarafından fahişe edilmiş adam, yine dengisiziz adamın hayat hikayesi... ve bunların yanında savaş filmi olması, gerçekten mükkemmel bir filmdir vakit kaybına gerek yok hemen izleyin.
köylüler, her hasat vakti köylerini basıp pirinçlerini, paralarını vs. alıp giden eşkiyalardan bunalmışlardır. toplanıp karar alırlar; kendilerini korumak için Samurai kiralayacaklardır,
Yaşlı ...adam: git köye in, bizim için savaşacak samurai bul.
Genç köylü: ?? iyi de onlara ne vereceğiz? hiç paramız yok ki?
Yaşlı adam: (düşünür) biraz pirincimiz var.
Genç köylü: Pirinç mi? pirinci ne yapsınlar?!
Yaşlı adam: Onları iyice gözlemle, aç gibi duranlarla git konuş...