bugün

japonya'da yaşamış ve müthiş kılıç kullanabilen dövüşçüler...
(bkz: the last samurai)
japonca "hizmet eden kişi" anlamına gelen savaşçı rütbesi.
ömürleri boyunca bushido isimli bir savaş felsefesi ve çok sert kurallar ile yaşarlar, ve tarihteki en iyi tasarım olan katana isimli kılıçları kullanırlar.

(bkz: katana)
yaşamlarını efendilerine ve onurlarına adamış savaşçılardır... efendisiz kaldıklarında ronin adını alırlar...
(bkz: shogun)
her an bağırarak konuşabilme kapasitesine sahip insanlar.
ayrıca, magic the gathering kart oyununda destesi yapılabilen ve feci güçlü kartlara sahip sınıf. bushido özellikleri de vardır bu kartların.
"sonuncusu" olmanın "herhangi biri" olmaktan daha karizma olduğu "hiyaaaaa haytt" durumu.
japonya daki toprak kavgalarından dolayı ortaya çıkmış asker sınıfı.
japonyada tarıma elverişli topraklar çok azdı. bu nedenle büyük toprak kavgaları yaşanmaktaydı. samuraylar öncelikle bu savaşlarda görev almak üzere ortaya çıkmışlardır.
(bkz: ju jutsu)
Feodal Japonya'da savaşçı olma ayrıcalığına sahip sınıf. Feodal toprak sahiplerinin (bkz: daymyo) emrinde çalışır, diğer feodal beylere ve dış ülkelere karşı, beyinin ve imparatorun emrinde savaşırlardı. Silah taşımanın ve savaşma sadece kendilerine tanınan bir haktı. Bu bakımdan, zamanın ortlama Japon'un dan (bkz: köylü)ayrılırdı.

Fakat, gerek Tokugawa döneminde gerekse de Japonya'nın çağdaş bir devlet ve endüstri kurmaya başladığı Meiji Restorasyonu döneminde, işlevlerini yetirmişler ve en son tasfiye edilmişlerdir. Özellikle, Meiji döneminde zorunlu askerliğe dayalı milli bir ordunun kurulması, daymyo'ların ticari tarımla uğraşan kişilere ve işadamlarına dönüşmesi, Meiji döneminde ticaretin tarıma giderek girmesi nedeniyle köylülerin maddi durumunun iyileşmesi buna karşılık samurayların durumunun kötüleşmesi gibi nedenlerle giderek eski güçlerini kaybetmişlerdir. Nihayetinde giderek ya ticarete atılmışlar ya da, tarımla uğraşmışlar ya da memuriyete girerek, eski-samuray durumuna düşmüşleridir. (bkz: Shizoku)

Fakat, bu gidişe karşı çıkıp, tarımın ticarileşmesine karşı çıkan köylülerle beraber ayaklananları da olmuştur. Bu ayaklanmaların en ünlüsü Satsuma isyanı'dır. Bu isyandan sonra, tarih sahnesinden giderek silinmişlerdir.

(bkz: Satsuma isyanı)
(bkz: meiji restorasyonu)
(bkz: uzakdoğu dadaşı)

dipnot : ikisinin de düsturları aynıdır.*
Samuray felsefesinin anlaşılmasında çok önemli ve güçlü bir gelenek,seppuku...Bushidonun erdemlerinden söz eden Hagakure'de ''samurayın yolu ölümde bulunur'' yazar.Bu cümle savaş alanındaki ölümün,bağlılığın en yüksek derecesi olarak görüldüğüne işaret etmektedir.
bir türk ismi. evet bir türk ismi. askerde bir arkadaşımın adı samuray idi. tabi ilk duyunca güldük, japon musun sen dedik. o da bize samuray öz türkçe bir kelime dedi. samur ve ay birleşiminden meydana geliyor, yumuşak ay anlamına geliyor demişti. türkçe bir kelimeyi nasıl anlamadık diye kendimizi ayıpladık.
ski japonya da soylu askerlere verilen isimdir. onları özetleyecek kelime onur olabilir. son anlarına kadar efendilerine yakışır bir asker olup onurlu bir ölüm için yaşarlar. aikido samurayların bulduğu bir savunma sanatıdır. samuraylık imparator meiji tarafından 1876 da kaldırılmıştır. bu devirde efendisiz kalan bir çok samuray harakiri yaparak intihar etmiştir. bunun en iyi örneği son samuray filmidir. film de gerçek olaylar anlatılmıştır.
(bkz: son samuray)
(bkz: harakiri)
http://gurcancicek.blogspot.com/search/label/Samuray
(bkz: himura kenshin)
geçenlerde bir berberden öğrendiğime göre "ibne" ile eş anlamlı olarak kullanılabiliyormuş. zira yaşı 70'e dayanan berberim bana ismi-lazım-değil bir ünlünün homoseksüel olduğunu anlatırken;

- samuraymış o.
+ nasıl samuray?
- nasıl mı? hem de makarimasulardan.
(bu esnada el hareketiyle kişinin pasif gay olduğunu bir güzel anlatmıştır)

(bkz: ben bugün bunu gördüm)
samuray, eski Japoncada “hizmet etmek” manasına gelen saburau kelimesinden türemiştir. Samuray ölüm korkusunu yenmiş kişidir,kendisini zaten ölümüş kabul eder ve bu yüzden ölümden korkmasına da gerek yoktur. O bağlı olduğu efendisi “Daimyo” ya kayıtsız şartsız bağlıdır elinde kalan tek şey ise dokunulmaz olan onurudur. Yaşam felsefesi kökleri Zen ve Şinto’ya dayanan “Bushido” dur. Bushido “Savaşçının Yolu” demektir. Bushido çok katı ve keskin ilkelerle belirlenmiş bir yoldur. Samuray karakteri ve kişiliği de bu yolda biçimlenmiş olup sert,keskin ve acımasız bir savaşçıdır. Bushido özünde ölüm yoludur. Yaşmla ölüm arasında bir seçim söz konusu olduğunda ölümü seçmektir. şeylerin içine nüfuz edebilmek,kararlı olmak demektir. Burada anahtar “irade”dir. Bushido’nun bu ilkeleri eski meksikalı büyücü-savaşçı bilgi adamlarının bilgi yoluyla paraleldir.
Samuraylar 9-12 yy. larda japonyanın savaşçı sınıfı olarak şekilenmişlerdir. Hizmetlerinin karşılığında bağlı oldukları daimyodan pirinç ve yönetici kademelerinde olanlar da ayrıca arazi alırlardı. Barış dönemlerinde boş vakitlerinde ayrıca kendileri için tarım yapabilirlerdi.
Bir daimyo öldüğünde -Tokugawa’lar döneminden önce- ona bağlı samuraylar seppuku yaparak kendilerinin ve bazen tüm ailesinin yaşamına verirlerdi. Tokugawa döneminde bu yasaklanmıştı. Esasen seppuku efendisine karşı hizmetinde büyük bir kabahat etmiş samurayın onurlu ölümüne izin vermekti ve son derece itinalı bir ritüelle yapılırdı. Seppuku salt samuraya has bir tavır olmayıp bugün bile görülen japon kültürünün bir parçasıdır ama samuraylar bireysel keskinliklerinden ve onurlarına düşkünlüklerinden dolayı seppuku ile daha bir özdeşleşmişlerdir.
Efendisi ölen samuray eğer seppuku yapmadıysa kaleden ayrılır ve gezgin bir savaşçı olurdu artık bunlara “Ronin” denirdi. Ronin uzun uzun o köy senin bu şehir benim dolaşır dururlardı. Samurayın ronin olması için efendisi ölmesi gerkemezdi. Bir samuray efendisini kızdıracak bir kabahat işleyebilir ve bu yüzden kovulabilirdi ya da samuray efendisinden izin isteyip bir süreliğine kaleden çıkıp ronin olarak ülkeyi dolaşabilirdi ki bu çok takdir edilirdi çünkü kale dışında hemen her türlü tehlike tek başına kalan samurayı beklemekteydi. Hiç kuşkusuz en ünlü ve büyük ronin büyük kılıç üstadı Miyamoto Musashi’dir. Musashi büyük “Savaşçı Hac”ına henüz 16 yaşındayken başlamış,sayısız düellodan zaferle çıkmış 6 kez de büyük savaşlar için ordulara katılmış ve savaşmıştır. Yolculuğu boyunca kendisini yalnızca “Kılıç Yolu” yla aydınlanma arayışına vermiş,yetkinleşmek uğruna insanlıktan kendi elleriyle çıkarmıştır yaşamını. Hiç evlenmemiş kılıç yolunda yetkinleşmek dışında başka hiç bir iş yapmamıştır. Yolculuğuna 50 yaşında strateji yolunu kavradığında son vermiştir. Ve yaşamının son 2 yılında bir mağarada inzivaya çekilerek meşhur savaşçı yolunu anlattığı kitabı “GoRin No Sho” -Beş Çember- i yazmıştır. Musashi Japonlarca “Kensei” yani “Kılıç Piri” kabul edilir. Ardında bıraktığı kitabı hem savaş stratejisi hem de ireysel dövüş tekniklerini içerir.Büyük usta savaşçılığının ve engin bilgisinin yanında ayn zamanda bir ressam ve heykeltraştı da…
Samurayın savaş sanatında kulanıp zamanla ustalaştığı bir kaç temel silahı vardır. Bunlar ok,kargı,mızrak ve en özel olanı da biri uzun diğeri kısa 2 kılıç (katana) dır.
Katana bir samurayın ruhudur. Samurayla katana arasında çok özel sarsılmaz bir bağ vardır ve her samuray katanasına bir isim verir. Uzun katana sadece dışarıdayken takılır ve kullanılırdı kısa katana ise her zaman üzerlerinde olurdu. Samuraylar eğitimlerini dojo denen özel çalışma salonlarının kapalı alanında ve bahçesinde yaparlardı. Sık sık düellolar yaparlar ve bu düellolar bir taraf sakatlanıncaya ya da ölene dek sürerdi. Kılıç kullanma sanatının ismi Kendo’dur ve anlamı “Kılıç yolu”dur. Kendo bir ustanın rehberliğinde çok zorlu bir eğitim gerektirir. Kendo öğretileri, Zen öğrencisinin maruz kaldığı ürkütücü sözel saldırılarına benzer. Ustasının reberliğinde Kılıç yolu’nda ilerleyen öğrenci yavaş yavaş kavrayış ve anlayışa ulaştırılır. Kendo öğrencisi gecesini gündüzüne katarak sürekli hırsla çalışır,tüyler ürpertici savaşların dehşet dolu tüm tekniklerini öğrenir ta ki kılıç kılıç olmaktan hırıs da hırs olmaktan çıkana ve her durumun kendiliğinden bilgisiyle donanana dek…
Samuraylar salt bir savaş makinesi olmanın ötesinde kendilerini sürekli estetik ve felsefi açıdan da geliştirirlerdi. Günlük savaş eğitimleri dışında olabildiğince sade bir yaşam sürerlerdi. Savaş pek çok kültürde olduğu gibi başlı başına bir sanattı. Yaşamlarının her anında Zen ve Şintoizm etkisi apaçık görülürdü. Zen savaş sanatlarıyla başabaş gitmekteydi. Zen’de inceliklere yer yoktur,doğrudan şeylerin doğasına özüne yönelir. Tören yoktur,öğreti yoktur,Zen öncesinde Buda’dan sessizce alınan bilgiyle başlamış olup sonrasında Buda bile bir engel olarak görülüp direkt hedefe yönelmişir. Bir Zen hikayesi bunu pek güzel anlatır:
Bir gün zengin bir tüccar artık işi gücü bıakıp aydınlanma yolunda ilerlemek içi bir Zen keşişine gelir… O esnada keşiş bir Buda heykelinin önündedir ve aydınlanmak arayışındaki tüccar derdini keşişe açıklar. Keşiş gayet ciddi bir şekilde Zen’in zorluklarından bahseder ve Buda’nın heykelini göstererek “başlangıç olarak Buda’nın önünde eğil ve ona saygılarını sun..” der. Adam Buda’nın önünde eğildiğinde keşiş adamın kıçına tekmeyi basar ve adam heykelin önünde yere kapaklanır. Keşiş gülerek bağırır gördün mü der Buda’yı ve adam o an aydınlanır. Buna Zen vuruşu (şok) denir…
Zen’in ödülü kavrayıştır ve bu tamamen kişiseldir. Zen’de aydınlanma davranış değişikliği anlamına değil,gündelik yaşamın doğasının kavranması anlamına gelir. Varış noktası aslında başlangıçtır ve büyük erdem sadeliktir. Bir samuray için düşmanı, ona karşı öfkeden kudurduğu kişi değil onun onur konuğudur.
Samuraylar toplum içinde dokunulmazdırlar. Bir samurayı görenler gözlerini kaçırıp başlarını eğerek onu selamlar ve yolundan çekilirlerdi. Samuraylara bir saygısızlık, onun onurunu gölgeleyecek bir davranışta bulunulması mesela katanasına dokunulması düşünülemezdi çünkü samurayların hesap vermeden öldürme yetkileri vardı ki bir saygısızlıkta bu yetkilerini çekinmeden kullanabilirlerdi.
1876 yılında samuray sınıfı dağıtıldı ve yerine modern silahlı batılı medeniyetlerin tarzında ordu kuruldu. Samuraylar Japonya tarihinde 700 yıl kadar var oldular. 250 yıl kadar süren barış döneminde pek çok samuray ya ronin oldu ya da öğretmen ,zanaatkar olarak halkın arasına karıştı. Bu dönem dışında Japonya tarihi sürekli savaş içinde geçti ve tabii samurayın kılıcı gölgesinde…
https://www.youtube.com/watch?v=DMBbeYD1Lpk
yaşayan son samuray hiroo onoda 16 ocak 2014'te yaşama gözlerini yummuştur.

japon kardeşlerimizin acılarını paylaşıyoruz.
japonyada iyi eğitimli asker dir. özel eğitimleri ile üst düzey nitelikli savaşçıdır.
https://www.youtube.com/watch?v=T8_8ArIjndA
"Hizmet eden kişi" anlamına gelir. Para ya da çeşitli şeyler karşılığında savaşçı olarak hizmet etmişlerdir. Japon kılıçları kullanırlar. Bu kılıçlar o kadar keskindir ki fazla efor sarf etmeden rahatlıkla kesebilmektedirler. Bir savaşta mağlup oldukları zaman küçük kılıçlarıyla "harakiri" yani karınlarını kesme yöntemiyle intihar etmişlerdir.
Japonya’da Samurayların saçları onurlarının simgesiydi. Başının tepesi kazınan Samuray, iki yanda ve arkada kalan saçlarını özenlice topuz yapıyordu. 19. yüzyılda Batılılaşma hareketi sonucu Samuraylar ortadan kaldırıldı. Hepsine saçlarını kesmeleri emredildi.
japon samurayları:

görsel