akira kurosawa ustanın 1954 yılında çekmiş olduğu mükemmel film. filmin türkçe adı yedi samuray dır. 40 tane eşkiya tarafından devamlı saldırıya uğrayan bir köy vardır. köylüler kendilerini koruması için samuray tutmaya karar verirler. ama onlar için koruyuculuk yapacak samuray bulmak gerçekten zor bir iştir çünkü sunacakları pek bir şeyleri yoktur. kasabaya inen köylüler en sonunda kambei shimada adlı samurayla anlaşırlar. kambei bu 40 eşkiyayla savaşabilmek için en az 7 samuraya ihtiyaç olduğunu söyler ve köylülerle birlikte 6 samuray daha bulur. kambei shimada nın önderliğinde köylüler örgütlenip, hasat zamanından sonra saldırıya geçen eşkiyalara karşı hazırlanırlar. eşkiyaların saldıracağı noktalar belirlenir, önlemler alınır, bazı yerlere tuzaklar hazırlanır. sonuç olarak eşkiyalara teslim olmayacak, onlarla büyük bir savaşın içine girecek bir grup insan meydana gelmiştir.
filmden bazı noktalara değinelim:
-kikuchiyo filmin mizahi öğesi gibi dursa da aslında bunun çok üstünde bir öyle önem taşımaktadır film için. zaman zaman duygusallaşarak gerçekleri söyler ve filmde söyledikleriyle önemli yer tutar. o aynı gogol'un müfettiş adlı oyunundaki müfettişliğe soyunan deli gibidir. gerçekleri görür ve bunları hiç çekinmeden söyler. köylülerin neden bencilleştiğini, neden korkaklaştığını anlatırken hiç çekinmeden samurayları suçlar çünkü kendisi de bir çiftçi çocuğudur ve yaşanılan kötü olayları ve bunlara sebep olanları bilmektedir. samuraylara şöyle der: onları bu hale kim getirdi? siz yaptınız, siz samuraylar yaptınız bunu. evlerini yaktınız, tarlalarını yaktınız, yiyeceklerini çaldınız. köle gibi çalıştırdınız onları. kadınlarını aldınız. eğer direnirlerse de öldürdünüz. ne yapmalıydı buna karşı köylüler? heihachi öldüğünde umutları azalan insanları mücadele konusunda tekrar canlandıran da yine o dur. bayrağı alıp göndere çekerek zayıflayan kalabalığı tekrar uyandırır.
-filmin konusu her ne kadar japonya'da geçse de gördüğümüz üzere üretim ilişkileri sonucu ortaya çıkan insan tipleri ve karakteristik özellikler başka ülkelerinkiyle* fazlaca benzerlik göstermektedir. ortaya konulan çiftçiler bizim anadolu insanına oldukça benzemektedir.
-kikuchiyo karakterini canlandıran toshiro mifune olağanüstü bir oyunculuk çıkartmaktadır. karakterin değişken ruh halini yansıtan mimikleri ve vücut dilini film boyunca hiç aksatmadan sürdürür. bize sadece onu takip etmek düşer. toshiro mifune i burada ne kadar övsem de, ona dünyanın en iyi oyuncusunu sıfatını versem de azdır*
-katsushiro ile köylü kızı shino arasında yaşanan aşk da filme farklı bir yön kazandırır. katsushiro ile shino arasında bir sınıf ayırımı vardır ve shino kendini küçük görmektedir. bir macera filminin drama yönünü yaşatabilecek bir hikayedir bu ve kurosawa bunu mükemmel bir biçimde yerine getirir. o iki karakterle seyirci hazırlıkları süren bir savaştan çıkıp aşka yönelirler.
-yönetmen bu filminde de doğa güzelliklerini kullanır, filminde doğa etkin bir özellik kazanır. aslında filmin ayrılmaz bir parçasıdır doğa ve gerçekçi ve çağdaş bir anlatım unsuru olmaktan çok, bir tragedyanın ya da destanın parçasıdır. olayların iyiye ya da kötüye gidişi ile doğa da ona göre şekil alır. durumların iyi olduğu sırada hava güneşli ve açıktır; katsushiro ile shino beraber aşk tazelerken yeni açmış, çok güzel çiçekler içindelerdir; bir samurayın cenazesinde hava rüzgarlıdır ve her yer toz toprak içindedir. bu anlatım özelliği akira kurosawa nın ileri zamanlardaki filmlerinde* değişik bir hal alacaktır.
-kambei shimada filmin bilge karakteridir. yaşadıkları, görüp geçirdikleri ile oldukça tecrübeli ve soğukkanlıdır. pek ço durumda duygularından önce aklını kullanmaktadır. kyuzo filmin en gururlu, en sessiz ve en soğukkanlı karakteridir. onurludur ve çok iyi bir savaşçıdır aynı zamanda. bunların dışında heihachi, kambei ve shichiroji gibi bir kaç samuray daha vardır. bu samuraylar da çok fazla etken olmasa da filmin çok önemli parçalarıdır.
bu film basit bir aksiyon filmi değildir, zaten izlerken görülecektir. 160 dakikalık bir anlatımın ne kadarı aksiyon ne kadarı ise sınıf ayırımlarına, gerçeklere, güven, dostluk, hak gibi olgulara dairdir...
Akira Kurusawa'nın en iyi filmlerinden biri. Bir köye saldıran mafyadan, kurtulmayı amaçlayan köylüleri ve bu kurtuluş hikayesini anlatan, çoookk eski olup bir o kadar da yenilik içeren, mükemmel yönetilmiş film.
3,5 saatlik akira kurosava filmi.
son izlediğim 3 saati aşkın film titanic'ti, o da onca efektin, kate winslet'ın memelerinin hatrına ite kaka gitti.
bu öyle böyle değil. 50'lerde kotarılmış, efekt mefekt hak getire, meme desen ucu bile yok, ama başladıktan sonra anca kapanış jeneriğiyle gözlerini kırpabiliyorsun.
kambei ustanın (takashi shimura) her kelamı özlü söz.
al duvarına çak, o derece.
kikuchiyo (toshirô mifune) ise filmin mizah yükünü muhteşem oyunculuğuyla sırtlamış.
kurosava'nın atları da başrolde, hep olduğu gibi.
film, tipik iyiler-kötüler çatışması üzerinden derdini anlatıyor.
tipik derken kurosava gerçeğini gözardı etmemek gerek tabi.
iyiler kazanır, kötüler kaybeder klişesi bu denli sıradışı bir şekilde, 7. sanatın henüz emeklediği dönemde, bu denli aşılmaz kılınır mı?
e be kurosava, senden sonrakiler ne bok yiyecek şimdi.
iyi-kötü filmi çekmeye niyetlenen insan "ulan shichinin no samurai çekilmiş, onun üstüne ne desem ali topu tut" olacak demez mi?
ne kırıyorsun çocukların hevesini?
bu filmde de iyiler kazanır, kötüler kaybeder.
ama işin ilginci, filmin finalinde izleyici 3.5 saat boyunca biriktirdiği enerjiyi katharsis'e dönüştüremez. çünkü iyiler filmlerde olduğu gibi değil, gerçek hayattaki gibi kazanır.
yani bedel ödeyerek.
yani film kısaca diyor ki;
mallığın âlemi yok, zalimler tarafından tek tek sikileceğinize, birleşin örgütlenin zalimleri sikin, kurtulun.
once upon a time in americaile birlikte izlemeye üşendiğim yegane iki yapımdan birisi. ama izledikten sonra çok beğeneceğime dair bir his var içimde. bu tarz uzun ve sinemasal filmler hep beğenimi kazanmıştır üstelik imdb de filmi taçlandırmış. bir gün şeytanın bacağını kırıp görüşlerimi aktaracağım.
köylüler, her hasat vakti köylerini basıp pirinçlerini, paralarını vs. alıp giden eşkiyalardan bunalmışlardır. toplanıp karar alırlar; kendilerini korumak için Samurai kiralayacaklardır,
Yaşlı ...adam: git köye in, bizim için savaşacak samurai bul.
Genç köylü: ?? iyi de onlara ne vereceğiz? hiç paramız yok ki?
Yaşlı adam: (düşünür) biraz pirincimiz var.
Genç köylü: Pirinç mi? pirinci ne yapsınlar?!
Yaşlı adam: Onları iyice gözlemle, aç gibi duranlarla git konuş...
filmin ortasında sanırım on beş dakika süren bir ara vardır. sinema salonundaymış gibi oluyor insan. ama üç küsür saat süren filme de lâzım bu ara azizim. öte yandan ise belki biraz ağırdan alıyor ama gerek samurayların lideri, görmüş geçirmiş ve her daim vâkur takashi shimura, gerek azıcık manyaklığıyla efsane oyuncu toshiro mifune filmi alıp götüren değerler. film sıkıcı da bu karakterler iyi anlamında değil bu, film biraz ağır ama kesinlikle izleniyor eğer verilen araya da uyarsanız. bir de hepsinden öte, az konuşan ve kılıca en iyi hükmeden samuray vardı ki, o beni en çok etkileyendi.