'şarap sundum ay'a ben ayrılık tattım 'deyip tasavvufi bir söylem de bulunulmuş murat çeliğin aynı adı taşıyan solo albumunun çıkış çalışması.klibi youtube.com da mevcuttur.
murat çeliğin 2. solo albümünde yer alan sözleri çok hoş müziği insanı sürükleyip başka başka yerlerde bir süre dolandıran şarkı. kelime anlamı gezgin demek.
"...
'hiçbir yere gidiyorum, hiçbir yerden geliyorum süsen
batağına saplanıyor gözüm, çamurlu ok bölüyor seyrediyorum.'
saçlarının fırtınasında bilinen düş çemberinde
kızıl çatıların sahibesiydi, deniz diliyle
unutulmuş bir deniz bitkisini dikiyordu ön bahçeye
ısırganotu pelesenk yırttı geçti ateş koluyla
gece gömüldü. . .
bütün sahiplerin sultanı bir bebeğin
gizil dilini kullandı hep, iki su ayracında
aramızdaki nehir sesimizi gömdü hep
kil taşlarla, öte tabut kendini reddediyordu
ve mezar çekiyordu. . .
gece kuşu göğsümdeki gece kuşu
göğüs kafesimde mavi göl düşüyle
köle isteminde, dudak bin kez yaraya dokundu
kubbenin ve tanımsızdan, uyuklayan ibliskız'dan
özgürlük sarkacına, bir o yana bir bu yana
ırmakla ve denizle ve zamanla ve suyla ateşle
yaseminle tunçla ve . . .
. . . yine dizlerim toprak düzeyde
düştüm
hayatın önüne. . .
bir kartalla gizli. . .
bebek soyumuzdan bilginç aynalara
gözleniyordum ve gözleniyordum
tutsaktım ve tutsaktım
bırakıldığım yerde
o cevher kuyusunda, karanlığın kollarına vermiştim kendimi
ve yine
şafak şafak şafak
gizil kartalın sonuyla . . .
bir daire çiziyordu ve bekliyordu, bu yüzden her şey
yeryüzü, suları besliyordu
ince titrek özenilen kadından
iki ayrı safir kanat çıkıyordu. . .
(hazırlanabilirdim bu kanatları kesmeye ve tüy
bilezik yerine
uzayın çiçeği)
siyahi kuzgun bakışlarını armağan ediyordu
tanıdık bir düş, ancak yabancı parmaklarımızda
yabancı gülle. . .
ayraç siz miydiniz!
diye soruyordu kızıl çatıların kadını, ayraç, ayraç . . .
o pek besili zambak, cici kuş
o pek acı suyun tadı dilimde. . .
düşle beslenmiş ağaç
bu kez düş sizi bırakıyordu
yalnızca ırmağın taşlarına takıldı uzun saçlarım
ah uzun saçlarım benim
yalnızca gömütteki yıldızla eş
yeşildi dünya
işte o kadar yetiyordu ve biliyordu ayraç yıldız
ve yıldız
tabutuna çekiliyordu. . .
..."
album u dikkatli dinleyince farkedilen bir durum var sarkilar merdivenin yukselen basamaklari gibi besteler nagmeler yavastan giriyor ve mana once bedene hitap ediyor sozler mecazi asktan bahsediyor ve yavas yavas yukari dogru cikiyor seyyah parcasi kirilma noktasi sonrasi manevi iklimde ilerliyor.
ve son parca pervane de 1 dakikalik gitar solosu sizi sizden aliyor, yaklasik 8 dakikalik sarkinin son 1 dakikasi ney taksiminden olusuyor.
badırmanın en kaliteli müzik grubunun adıdır. malesef bu günlerde veda konserlerini vermiş bulunmaktalar. onlar bizim için bir ayna'dan bir mor ve ötesi'nden falandan filandan daha değerliydiler çünkü hep yanımızdaydılar. önemli üyelerinin ikisinin üniversiteden mezun olmasıyla dağılıyorlar. üzgünüz malesef.
murat çelik tarafından insanları mutsuz etmek için yapılmış bir işkence yöntemidir. dinlendikçe hüzün daha da ağır gelir insana. ağlamamak için zaten az sebep varken, bırakırsın gözyaşlarını. şarkı değil de kalbe atılan bir tokattır sanki bu eşsiz eser.
bu şarkı aşktır, hüzündür, dağılıştır, sevgiliye duyulan özlemdir. daha ne denirki. sadece gözler kapatılır ve dinlenir. ve gidilmek istenen yere gidilir.
Bu şehirden bana acılar kaldı
Şarap sundum aya ben ayrılık tattım
Seyyah oldum şu alemde öyküler yazdım
Oturup anlattım kendi halimce
Seyyah oldum şu alemde türküler yaktım
Oturup söyledim kendi halimce
Gözlerinden mektup ellerinden su
Bekledim durdum ben ne zor yolmuş bu
Seyyah oldum sözüm bildim gizlendim içime
Çığlık oldu gözlerim kendimi vurdum
Seyyah oldum şu alemde niceler gördüm
Anladım ki insan kalbine yolcu
Bana aşk lazım
Aşkta ateş ararım
Kapanmış kapılardan geçtim
Yanmayan bedenlerden güzelim ben yolumu sildim
Dünyanın hali
Çeker giderim
Yalnızlık yolcusu gönlüm
Bir garip seyyahım ama kendime göçerim
gündüz ayrı, gece ayrı dert, bu ne güzel şarkıdır. murat çelik imzalı.