bugün

29 haziran 1931 - 31 aralık 1983
oyun ve öykü yazarı.
istanbul alman lisesi mezunudur.
terzilik, kitabevi tezgahtarlığı, mankenlik gibi farklı farklı işlerde çalışmıştır.
bi süre de afrika'da yaşamıştır.
nevi şahsına münhasır tarzıyla türk edebiyatı için önemli isimlerden biridir.
eserleri;

*afrika dansı
*Everest My Lord işte Baş işte Gövde işte Kanatlar
*Mach 1'dan Mektuplar
*Yanık Saraylar
*Sahibinin Sesi
*Palyaço Ruşen
imparatorluktan cumhuriyet e bircok yasantiyi yogun icekapanislarla anlatan gulunc oykuler de yazmis yazar.
"Benim hikâyem her türlü duruma girme koşma, atlama, düşme, korku ve yorulmadır. Bu yüzden yazar gibi görmüyorum kendimi. Yüksek ücret ödeyerek beni izlemeye gelen seyirciler karşısında ölüm numarası yaptığı sanılan bir cambaz gibiyim. Ama yapacak başka bir şey yok yazar için. Benim için yeni bir hikayeye başlamak ya da şakağıma tabanca dayamak aynı şey"

Sevim Burak
türk öyküsünün en aykırı öykücüsü denilse yeridir. şifreli bir dili vardır. kendisi olgunlaşma enstitüsünde mankenlik de yapmıştır zamanında. öyküleri de kesip kesip birbirine iğnelediği sonra da perdelere iliştirip birleştirerek elde ettiği anlatılır. ilgiye değerdir vesselam.
herhangi bir edebiyat akımına bağlı kalmamış, kendi üslubunu geliştirmiş * yazardır. yanık saraylar en çok ses getiren eseri olmuştur.
Türkiye'nin erkek baskın söylemine, edebiyat üretme biçimine karşı açılmış en büyük savaş makinesi. bütün o nurullah ataçlar, fethullah naciler, hasan bülent kahramanların kurdukları faşizan söylemlerin ipliğini pazara çıkarabilecek şahsiyet.
yanık sarayların primadonnası olarak adlandırılmış yazardır. oğlu karaca borar dır.
"sevim burak (d. 29 haziran 1931, istanbul - ö. 30 aralık 1983, istanbul), türk yazar.

"1931'de, istanbul'da doğdum. 21 yaşıma kadar kuzguncuk'un tepesindeki evimizde babaannem ve büyükbabamla geçirdim. bu yüzden çocukluğumla büyüklüğüm arasında büyük fark yok gibidir. aile çevremizde, çocuktan çok yaşlı komşular, yaşlı akrabalar bulunduğu için, onların arasında, yaşlı bir insan gibi yetiştim. ilkokulu kuzguncuk'ta, ortaokulu tünel'deki alman lisesi'nde bitirdim. öğrenimim bu kadardır" bir sevim burak söyleşisinden alıntıdır.

sevim burak iki kez evlenmiştir. ilki 18 yaşında, keman sanatçısı orhan borar ile yaptığı evliliktir. bu evliliğinden oğlu karaca borar dünyaya gelmiştir. ikinci eşi ressam ömer uluç'la evlenmesinin ardından sevim burak 1961'de sipariş üzerine elbise diktiği butiğini kapatır ve tamamen hikâye yazma üzerine yoğunlaşır. ikinci evliliğinden elfe uluç adında bir kız çocuğu dünyaya getirir.

sevim burak, ilk hikâye kitabı yanık saraylar'ı 1965'te yayımladı. çocukluğunun geçtiği kuzguncuk'u anlatırken hikâyelerde adı geçen kişilerin pek çoğuyla ilgili ipuçları da verir. sevim burak eserlerindeki kahramanlara verilen isimler, yazarın çocukluğundan hatırladığı isimlerdir. yani hikâyelerde geçen isimler, gerçek kişilere aittir. lakin hikâyenin kendi gerçeğine göre yeniden düzenlenmiştir.

öyküleri bilinç akışı tekniğinin yetkin örnekleri olarak kabul edilir. genellikle kadın sorunlarını anlattığı yapıtlarında şiirsel bir dil kullanmıştır. 1965 yılında yazdığı ilk kitabı yanık saraylar'dan sonra 1982 yılında sahibinin sesi adlı oyunu ve afrika dansı adlı öykü kitabı yayımlanmıştır. diğer eserleri: palyaço ruşen (hikâye), everest my lord (oyun), ford mach i (roman - bu eserini tamamlayamamıştır.)"

http://tr.wikipedia.org/wiki/Sevim_Burak
hakkında bu kadar az şey bilinmesine bu kadar az şey yazılmasına hayret ettiğim ama onlardan da çok yazdıklarına hayretler edip okuduğum hayran olduğum türk edebiyatının benim için tartışmasız en avangard yazarıdır. bağdat caddesinde gezinirken ford mach marka bir otomobile aşık olur. başlar romanını yazmaya.



afrikaya gider ressam kocası ömer uluç ile birlikte. dönüşünde afrika dansını yazmaya koyulur. kahramanları afrika'dan aldığı süs eşyaları biblolardır. palyaço ruşen ile sahibinin sesi kitaplarının yazılış hikayeleri oldukça ilginçtir. insanı melankolik yapar ve yazar olmak işte böyle bir şey dedirtir. üstelik dedirtmekle kalmaz yaşama sevinci ile doldurur insanın içini.

ustaları elbette dostoyevski ile samuel beckett gibi devlerdir. thomas bernhard aklıma gelir onu okurken. ben yine onun perdelere metinler yazmasını duvarlara cümleler karalamasını istiyorum. (bkz: yanık saraylar)
29.06.2012 itibariyle, yaşasaydı 81 yaşına basacak olan yazar.

http://aylaklemur.blogspo...-81-yasinda.html?spref=fb
sevim burak bir pişmanlıktır, hep de öyle kalacaktır.
Açıkgözler için hiç bir şey yazmayacağım. Dünyalarını kaybetmişler için, kendim için yazacağım-erken bunamışlara-hayalperestlere- çok acıklılara- bu dünyadan gitmek için hazırlık yapanlara yazacağım.Yalnız aklını kaybetmişlerle bu dünyayı paylaşacağım. Aşktan aklını oynatanlara-şizofrenlere-aşırı romantiklere- ve aşırı sadistlere...
annesi 1910’lı yıllarda Bulgaristan’dan göçmüş Yahudi asıllı bir ailenin kızı olan ev hanımı Aysel Kudret Hanım (Marie Mandil)’dır.
geylani.
vefatının 39. yılında saygı ile anıyoruz.
Vay be sözlük şaşırttı bu yazar için başlık açılmış zamanında helal olsun. Bende 1990 basımı kitabı bulunuyor, isteyene 150 den satarim.