bugün

sevim burak

hakkında bu kadar az şey bilinmesine bu kadar az şey yazılmasına hayret ettiğim ama onlardan da çok yazdıklarına hayretler edip okuduğum hayran olduğum türk edebiyatının benim için tartışmasız en avangard yazarıdır. bağdat caddesinde gezinirken ford mach marka bir otomobile aşık olur. başlar romanını yazmaya.



afrikaya gider ressam kocası ömer uluç ile birlikte. dönüşünde afrika dansını yazmaya koyulur. kahramanları afrika'dan aldığı süs eşyaları biblolardır. palyaço ruşen ile sahibinin sesi kitaplarının yazılış hikayeleri oldukça ilginçtir. insanı melankolik yapar ve yazar olmak işte böyle bir şey dedirtir. üstelik dedirtmekle kalmaz yaşama sevinci ile doldurur insanın içini.

ustaları elbette dostoyevski ile samuel beckett gibi devlerdir. thomas bernhard aklıma gelir onu okurken. ben yine onun perdelere metinler yazmasını duvarlara cümleler karalamasını istiyorum. (bkz: yanık saraylar)