bugün

Sevgilisinin yaninda erkegi doven adam kadar dusmemistir.
abartılmadıkça olumlu etki yaratabilir...

tadında;
erkek: senin için dayak yedim...
dişi: hayatımm, iyi misin, çok ağrıyor mu, bitanem...

tadından fazla;
erkek: senin için dayak yedim...
dişi: hayatımm, iyi misin, çok ağrıyor mu, bitanem...
erkek: senin için arabanın önüne atladım...
dişi: ayyy canım, neden yaptın bunu, seni çok seviyorum...
erkek: senin için gece maskeli adamlar tarafından kaçırıldım...
dişi: hayatım, zor bir aşk bizimki, bu yüzden seni seviyorum ya, hayatımın anlamı...
erkek: senin için zenciler tarafından tecavüze uğradım...
dişi:...
sevgilinin şefkatli elleri, ilgi dolu sesi, üzüntü dolu bakışlarıyla içindeki onca sinir, nefret ve utancın kaybolacağı, şanslı erkektir. sevdiği yanındadır onun. onunla alay etmez o güzel kadın. ona şefkatle dokunur, üzüntüyle sorar nasıl olduğunu. ilgi gösterir. yaralarını temizler. elleri yaralarına dokunup acıttıkça bile öpesi gelir o elleri erkeğin. narin sırtına bakar ellerinin, pürüssüzlüğüne, parlaklığına bakar. o eller yüzüne yaklaştıkça koklamaya çalışır onları onca acının arasında. öpmeye çalışır da kıyamaz dokunmaya. şefkatle dolar birden içi. dayak yemişliğin yorgunluğu da ne berbat şeymiş, şimdi onca huzurda kollarına alsın ister sevgilisi onu, ve uyutsun sararak kollarının arasına. koklayarak saçlarını, ve öperek gözlerini... işte hayat bu!...
gözlerimle gördüğüm, şahit olduğum adam!!! aslında benim şahit olduğum mevzu acı mı komik mi hala karar veremiyorum. bakın anlatınca siz de anlıcaksınız:

yıl 1999 falan. yazın, alsancak garı' nın önünde yürüyorum. önümde bi çift var. 29-30 yaşlarında bi erkek, sevdiceğinin omzuna elini atmış, beraberce önümde yürüyorlar. güzel. şimdi, o esnada da karşıdan, 7-8 metre öteden, aynı yaşlarda bi adam daha bize doğru geliyor. geliyor, geliyor, geliyor, çiftin tam yanından geçerken, kızın sevgilisi, bu yanından geçen adama hafiften pis bir bakış atıyor. çift duruyor, karşıdan gelen adam devam edip tam benim yanıma geldiğinde, diğeri sevgilisini bırakıp bize doğru hışımla dönüp bağırıyor:

- şştt!! leaaan!! ulean şerrefsiz! sen nereye bakıyon lan öyle!!!

benim dizlerim bi boşalıyor, ellerim bi titriyor. "adam kime hönkrüyor? bana değildir. ben bişi yapmadım ya!" diye düşünürkene, yanımdaki adam bu sinkafa doğru dönüp işaret parmağını göğsüne değdirip, kafayı hafiften öne eğerekten, kaşılık veriyor:

- bana mı dedin bilaaader?!? (ıyy.."bilaader". bu "bilaader" i duyunca ben bi rahatlıyorum. bunlar girişecek belli diip sola doğru seyirtiyorum. izliyorum.)

- sana dedim tabi lan it! itin soyu
- lan lafını bil, derdin ne senin?
- ulan ne bakıyon hayvan gibi hatuna?!?!

şimdi burada, bu olaydan önce veya sonra, bir daha hiç karşılaşmadığım bi gelişme oluyor. 8-9 kişi olay yerinin yakınına toplanmışken, ben içimden "heee!! işte adam ufaktan bi baktı, öbür kro da artık kıza hava atmak için fırsat mı kolluyodu ne, abarttı da abarttı, şimdi çocuğun ağzını, burnunu kırıcak, kıza havasını atacak" diye düşünürken, karşı taraftan hala inanamadığım bir tepki geldi. adam, bu lafın üstüne önce kıza şööle tepeden tırnağa bi baktı, baktı, inceledi ve elemana dönerek :

- lan ben bunun neyine bakayım? dedi.

ben 3-4 metre açıktan kendimi tutabildiğim kadar tuttum ama bu lafın üstüne ağzımdan bi "phah" diye tiz bi ses çıktı. öksürüyormuş gibi yaptım. inanılmazdı. daha kendimi tutsam afedersiniz popomdan bi ses çıkabilirdi sanırım. "aha!" dedim "şimdi koptu kıyamet". bu lafı yiyen eleman bi acaip oldu. bi 2-3 saniye kaldı önce. sonra kıza baktı, kızın başı yere bakıyo. tren raydan çıktı ve:

- hüleaan a.k!!! dövmeyecektim ama dövecemmm!!!

diyerek hızla adamın üstüne uçtu. bu kadar rezilliğe rağmen, üstüne bir de noldu tahmin ediyorsunuz değil mi? kızın yanında bi de şık bir dayak yedi. hatta millet ayırmasa sanırım ders diye anlatılabilecek bir dayağa doğru gidiyordu iş.

üzüldüm bi yandan, bi yandan da dedim oh olsun. çünkü hakkaten karşıdan gelen adam efendi efendi geliodu yani.
adama baktım yerde oturuyor, kaşı açılmış. kıza baktım, kızın bakılcak bi yanı kalmamış. çok fena. kombo.

(edit: cidden bunun nesine eksi vermiş o adam ya * hey allahım ne modeller var)
Kadın kurtulduysa önemi yoktur. Zaten biz kimiz ki ölene kadar vursunlar demi. Yani.
Psikolojik olarak çöküşe uğramıştır,fakat sevgilisinin ona acıdımı yavrum,bitanem gibi iç ısıtan kelimeleri sonrasında hiç de dert edilmemesi gereken olay.Aksine ilk fırsatda yiyin bir dayak.
sıradan erkektir . her erkek birilerinden dayak yiyebilir ya da dayak atabilir , burada önemli olan kız arkadaşının düşündükleri değil dayağı yiyen kişinin aklından geçenlerdir , karar verecek kişi de bu kişidir aynı zamanda.
olaylar sonrası kız arkadaşının yaklaşımlarını görme fırsatı bulacağından zor durumlarda bırakıp gitme ihtimali olan kızıda net bir şekilde tespit etmiş olacaktır.
(bkz: acıdı mı)

soru eki olan -mi/-mı ayrı yazılır.

(bkz: fırsatta) fırsatda değil.
Sevgili yanında dayak yemenin iyi bir tarafı var. Sevgili “kim bilir ne halt ettin de kimlerden dayak yedin” diye hesap sormaz çünkü olay kendi gözleri önünde yaşanmıştır.
dayak yeme sebebi sevgiliye laf atılmasıysa bence gayet gurur duyulacak bir durum. her yiğidin harcı değildir beyler.
karizmatik erkektir helede sevgilisi için dayak yediyse akşama iyi bir mukafat bekliyordur onu.
yanında kız varken birine artistlik yapıp yenen dayak fena halde karizma çizilmesine yol açar fakat bir sebebi yokken talihsizlik olarak denk gelen havadan dayak kızın vurulan bölgeyi öpmesi hatta yalamasıyla güzel yerlere çekilebilir .*
bundan basima gelmisti benim. caresiz, yalniz, endiseli bir halde gelen darbelerin olabildigince yuz bolgesine gelmesini engellemeye calisiyorsun. kizin korku dolu bakislari ve elinden bir sey gelmemesi.. yasayan bilir.
seçim yapması gereken erkek;
kendisine kız arkadaşının ya da eşinin yanında orantısız güç kullanmak isteyen sözde erkek, özde orospuların, orantısız gücüne boyun eğip, koruması gereken insanın, korunma içgüdüsünü yerden yere mi vurduracak, yoksa benden günah gitti deyip, orantısız gücün allahını ölümüne ve öldürümüne ortaya mı koyacak.
şahsen kadınımın yanında façamı çizmeye çalışacak adamın veya adamların benden bu dünyada yiyecekleri dayak, öbür dünya yolunda da devam edecektir. yani ölmekle ya da öldürmekle hesabı eşitleyemezler.
otuz bir yaşındayım, bu düşünce ve tavrımı bugüne kadar her ortamda tek bakışla anlattım ve hiçbir dallama, bu hataya düşme cesaretini gösteremedi.
unutmayın, kangal havlamaz, parçalayacağını bakışlarıyla anlatır.
kangalın havlamasına gerek olmadığı gibi, canına susamış it dışında, hiçbir itte kangala havlama cesaretinde bulunamaz.
ohoooo bitmiş erkektir, hiç bir zaman atıp tutamaz artık...