şamipaşazade sezai tarafından kaleme alınmış, edebiyatımızın en takdire şayan eserlerinden birisidir. roman içindeki betimlemeler, duygu aktarımları öylesine güzel yapılmıştır ki anlatılan olaylar sanki gözünüzün önünde gerçekleşmektedir. kişileri ve olayları tasavvur etmek yazarın ustalığıyla kolaylaştırılmıştır. mutlaka okunması ve okutulması gereken kitaplardan birisidir.
romanın bir özelliği de cariyeliği eleştiren ilk roman olmasıdır.
Bir çocuğun bir çocuktan yardım dilemesi ve diğerinin insanlık sevgisine açık olan sevgi ile beslenmiş küçük kalbinin yol göstericiliğiyle tek kurtuluş çaresi olarak "Ben seni dolaba saklarım." şeklindeki koruyucu ve masum sözlerini barındıran romandır.
--spoiler--
Dilber, sana ne oldu?
Hiç, ben kaçtım.
Niçin kaçtın?
Beni çok dövüyorlar, çok hizmet ettiriyorlar. Sonra her dakika "Pis Çerkez! Pis halayık!" diyorlar. Oyun oynasam, yasak. Üşüdüğüm zaman mangalın kenarına otursam, Taravet maşa ile elimi yakıyor. Bak koluma... dedi.
Gerçekten yatağın içinden çıkardığı esmerleşmiş, sertleşmiş kolunun üzerinde bir yanık izi vardı. Sonra yine sözünü devam ederek:
Bu yatağı aşağı indirin de ben sizin esiriniz olayım. Sana su taşırım, bebeklerimi giydiririm, odanı süpürürüm. Beni bırakma, dedi.
Lütfiye:
Ben seni burada dolaba saklarım. Seni kimse bulup göremez, diye cevap verdi.
Romantizmden Realizm'e geçişin en önemli eseri kabul edilir.Köle olan Dilberin evin küçük beyi Cemil'e olan aşkını ele alır.Romanın sonunda Dilber kendini Nil nehrinin sularına bırakmıştır.Yazarı ise: Samipaşazade Sezaidir.
--spoiler--
Bırak anlatayım sarhoşum öyle
Sarhoşu da geçtim nolacak böyle
Hayatlar içinden hayat seçmişim
Hiç bi şey fark etmez kendimden geçmişim
--spoiler-- *
çamurun güzel ve özel şarkısı.. söylemekten ziyade çok güzel anlatmıştır..
--spoiler--
şair giden geminin ardından bakar ya
bakarda kendini zora sokar ya
bazen bir itin duası tutuar ya
çok uzaklarda o gemi batar ya
--spoiler--