bugün

Samipaşazade sezainin bir cariye ile paşa arasında geçen aşkı anlatan romanıdır.

Yazar bu kitabı yazdıktan sonra göz hapsinde tutulmuş ve bundan kurtulmak için parise kaçmıştır.
"En güzel aşk zor olandır" sözünün haklılığını ortaya koyan tanzimat dönemi eseridir.
"bırak anlatayım sarhoşum öyle.."

2006 yılında kulaklarımıza dolmuş olan "bu aşkın ızdırabını" albümünün diğer bir şarkı olan hara ile birlikte çıkış parçası nitelikli eser. öyle ki murat ak'ın kendi söylemine göre albümün en beğenilerek yapılan şarkılarının arasında başlarda geliyor.

https://www.youtube.com/watch?v=1K3DtRbsyRg

aynı zamanda şahsım adına özel bir parça. herkes çamur'u hara ile tanımaya başlarken ben sergüzeşt ile tanımıştım 2006 yılında.

velhasıl, dinleyiniz. çamur dağılmadan önce bizlerin de içinde büyüttüğü sisleri dağıtmak üzere çok güzel şeyler sundu önümüze.
ağlatmış roman dır. birde etkisinde kalınca hıçkıra hıçkıra ağladım.
Samipaşazade Sezai'nin unutulmaz romanı, edebiyatın mihenk taşlarındandır ..
https://www.youtube.com/watch?v=703fmxDFgLI
maceracı, başı boş, sersemce, işsiz, aylak, parasız.
Üst üste 32 kez dinlenebilme özelliği olan sarkı. Seviyorum bunu.
Samipaşazade Sezai nin romanıdır ve dilber in esirliği üzerine olaylar gelişir.
Dönemin konularından olan esirliği güzel işlemiş roman. Evet.
çöp.
fazlaysıyla.
ciddi anlamda okuduğum ilk kitap. 10 yıl önce okuduğum için pek bir şey hatırlamıyorum hakkında.
sözlük anlamı macera, hikaye olan Samipaşazade Sezai'nin bir kısa hikaye türündeki bir eseri. 1888 yılında 28 yaşında fransızca ve ingilizce bilen, avrupada elçilik vasıtalarıyla bulunmuş yazar kısa hikaye türünde güzel bir roman kaleme almıştır. roman'ın oldukça eski olması nedeniyle %40'ı eski kelimeler veya kullanımı eskiye nazaran çok azalmış kelimeler içerdiğinden tasvirleri anlamak için günümüz türkçesine tercüme etmek gerekir. hikaye de dilber adlı karakterin başından geçen esaret olayları ile o yıllarda bugün olduğu gibi hala kanayan bir yara olan esaret kurumu anlatılmıştır.
sözlük anlamı macera, hikaye olan Samipaşazade Sezai'nin bir kısa hikaye türündeki bir eseri. 1888 yılında 28 yaşında fransızca ve ingilizce bilen, avrupada elçilik vasıtalarıyla bulunmuş yazar kısa hikaye türünde güzel bir roman kaleme almıştır. roman'ın oldukça eski olması nedeniyle %40'ı eski kelimeler veya kullanımı eskiye nazaran çok azalmış kelimeler içerdiğinden tasvirleri anlamak için günümüz türkçesine tercüme etmek gerekir. hikaye de dilber adlı karakterin başından geçen esaret olayları ile o yıllarda bugün olduğu gibi hala kanayan bir yara olan esaret kurumu anlatılmıştır.
kurtuluş savaşı döneminde padişahçı softaların kuvvayı milliye hareketini çağırmakta kullandıkları tabir. onlara göre hürriyet bir macera idi ve barış adı altındaki bu onursuz tahakküme razı gelmeyenlerin sergüzeşt kalkışmaları düşmanın öfkesini daha da arttırmaktaydı. tipik çomar bakış açısı elbette.
Akıllara tutku reklamını getirmiştir.
Bazı kitaplar olur okuduktan sonra boşluğa bakıp ne güzel bir şeydi bu, bitti mi şimdi bu. Eee? Ee-si Bitmemeliydi. Dilber'im ne ettin kendine öyle kuzum.
Okumak için denk gelirse türk edebiyatının ağır kitaplarından biri sanıp geçmeyin. Tanzimat 2. Dönemin en sade dili kullanan yazarı samipaşazade sezai'ye ait olduğunu bilin.

"Gönül muhabbete karşı devamlı çocuktur."
Samipaşazade'ye ait realist özellikli bir kitap. Romanın kahramanı Dilber yanılmıyorsam Kafkaslardan gelen gencecik bir kız. Tadında güzel bir roman.
çamur grubunun muazzam şarkısıdır. bırakıyorum buraya elden ele uzatın.
https://youtu.be/1K3DtRbsyRg
kelime anlamı olarak macera anlamına gelir. sami paşazade sezai'nin önemli bir eseridir. dönemi anlamak için okunması gereken kitaplardan biridir. anlatımı akıcıdır, güzeldir. ayrıca türk edebiyatında konusu sadece kölelik olan ilk romandır. son olarak da romantizmden realizme geçiş eseridir.
Çerkes kızının köle hayatını anlatır ve derin manaları vardır romanda. Kitabı okurken kendi hayatıyla içselleştirir insanı. Sami Paşazade Sezai nin şaheseri.
sergüzeşt, farsça kökenli ve "macera" anlamına gelen bir kelimedir.

sami paşazade sezai'nin sergüzeşt'inde de, kafkasyalı bir köle olan dilber'in hayatı, yaşam mücadelesi konu alınır. rüzgârın üflediği bir yaprak bir yandan öbür yana savrulan dilber, bu yaşam mücadelesinde çokça acı çeker, canı yanar ve bu verdiği mücadele ile okurlara büyük ders verir. köle olduğu için herkesin onu küçümsemesinden tutun, aşk acısından vicdan azabına kadar vecanın her türlüsünü çeken bir kızdır dilber. kitabın yüz küsür sayfa olduğuna bakmayın, insanı öyle bir içine çekiyor ki; sayfaların arasına ruhunuz karışıyor gibi.

uzun bir kitap değildi, belki üç yüz beş yüz sayfası yoktu ama kısa ve öz haliyle insanları etkileyebilir. evet, gönül isterdi ki daha uzun ve kapsamlı olsun... çünkü o kadar güzel bir kitaptı ki, hiç bitmesin istedim. o kadacık sayfasına rağmen bir şeyler katabiliyorsa şayet, o kitaba kitap diyebiliriz. çünkü gerçek yazarlar altı yüz-yedi yüz sayfa yazınca yazar olmazlar. varsın yazdıkları sadece elli sayfa olsun, eğer insanların ruhuna girebiliyorsa başarılıdır.
görsel
Macera anlamına gelir.
14 yaşındayken okuyup beni dünyanın acımasızlığıyla karşı karşıya getiren kitaplardan sadece biri. Kölelik kurumu, esir ticareti suçu, çocukların dünya karşısındaki savunmasızlığı ve masumiyeti hepsi birlikte ele alınmış.
--spoiler--
Yarim ateş olmuş içinden geçmişim.
Kim ektiyse ekmiş ama ben biçmişim..
--spoiler--

Bağıra çağıra söylenebilecek kadar güzel çamur şarkısı. Kalmadı böyle şarkılar artık yapılmıyor...