bugün

ferdi tayfur şah eserlerinden biridir. müzik muazzam ötesidir. girişteki gitar içinizde çalar.

http://www.youtube.com/watch?v=a5I0MnOcJus
yarım kaldı her şey.

ben küçücük ufacık bi çocukken top oynamış acıkmışken uyuyakalırdım. o uyuyakalmalarda rüyalar da görürdüm. çeşit çeşit, manasız bi sürü rüya. sık sık da bi yerlerden düştüğümü hatırlıyorum. yüksek bi yerden tam gaz yere doğru çakılıp ölecekken fırlayarak uyanır sağımı solumu yoklardım hala tek parça mıyım diye. rahmetli annem su iç derdi. içerdim.
sen gittin ya. ben yere çakılmadım. zaten rüya da görmüyorum epeydir. asılı kaldım. annem de yok su iç diyecek.

hayal kurmayı da o rüyalardan hemen sonra bırakmıştım ben. neydi ki. hiç olmayacak şeylerin tasasını gütmek. sanırdım ki hayal kurmak çocukluğa mahsus. şimdi anlıyorum ki ben hala çocukmuşum. mutlu sonla biten hikayeler dinleyen, onlara inanan bir çocuk.

sen gittin ya, giderken mutlu sonla biten hikayelerimi de aldın götürdün. rengarenk misketlerim, boyaları kırmızıya çalan üç tekerlekli bisikletim. sahip olmanın manasını ilk o bisiklette anlamıştım. sen giderken ben çocukluğuma bile sahip olamadığımı anladım.

şiir yazasım var.

hep kıskandım "hatırlat da haziran ın sonlarına doğru çocukluğumu yakalım" diyen şairi. sana söyleyemediğim duygular sözcüklere dönüşse, o sözcükler birbirleriyle sevişse, bir yayın evi bir kitap çıkartsa bu enkazdan biri sana o kitabı hediye etse, okusan, ağlasan, anlasan.

biliyor musun sen giderken ben ağlıyordum. karanlıktı belki gözyaşlarıma çarpacak ışıklar yoktu. göremezdin. ama biliyor musun ezgi? sen ağlasan ben koklardım gözyaşını. onların tuzunu dilimde hissederdim o günkü gibi. duyardım yanağından süzülürken çağlayışlarını.

yo hayır.

sen de giderken bana dair bir şey götürmek istemedin. eminim.
ama arsız çocukluğum takıldı peşine. eskiden de takılırdı sevdiklerinin ardına. şimdi sana desem
ki çocukluğum sana emanet iyi bak o na. bakar mısın? çocukluğumu kötü biten hikayelerden
korur musun?

haziran ın sonlarına doğru hatırlat da o çocuk gelsin bana. rüya göreyim yeniden. düşeyim asılı
kaldığım yerden. ne olacaksa olsun artık. ya o çocuk çakılsın ki nasılsa o na su iç diyecek de yok.
ya da adam olsun da ağlamasın.
ferdi tayfur'un 1998'de çıkardığı "of dağlar" isimli albümünün en güzel şarkılarından biridir.
"herkes gidebilir demek" diye düşünmeye şevk edendir.
gözlerimde ki ışıltıda seninle gitti yerine biraz hüzün biraz yalnızlık ve çaresizlik kaldı.sanırım kala kaldım.o kadar alışmışım ki ilk aldığım haberi seninle paylaşmaya şimdi seni arayıp anlatamıyorum.sen gittin ama yarım bir kalp bıraktın ardında sen diye inleyen.uykusuz geceler ve gözyaşları bıraktın.gitmene ihtimal bile veremezken gittin ya ben gittiğin an bittim.
(bkz: sen şimdi gidecen ya cehennemin dibine git)
Sen gittin ya şimdi ben kaldım ya herkes seni bana soracak ne cevap vereceğim onlara nerede diyeceğim. Neden gitti diyecekler ne diyeceğim. Aslında onlara ne hesap vereceğim değil umrumda olan kendime ne diyeceğim.Seni o kadar çok özleyeceğim ki nasıl dayanacağım bu özlem krizlerine. Sen gittin hiç gitmez hep yanımda olacak dediğim sen de gittin ya.
Artık kimi seveceğim , kimin omzunda ağlayacağım, kimin gözlerinde huzuru bulacağım söylesene kimin yanında kendimi güvende hissedeceğim. Şimdiden sonra senin kadar kimi seveceğim. Dunya üzerinde hiçkimse hiçkimseyi bu kadar çok sevmemişken sen bu kadar çok sevilirken gittin.Beni yarım seni bensiz bırakıp gittin.
eski sevgiliye yazılmış şiirlerden biridir.

http://www.youtube.com/watch?v=UiaW9wBoxNE
bir gitar çalar ki bu şarkı da çın çın öter.
sen gittin ya diye başlar geriye kalan her şeyin amk diye devam eder bende.
Sen gittin ya burası bayram oldu.
Delirdi bedenim, dans etti.
Şarkılar söyledi ilk kez,
Yüksek sesle, bağıra çağıra.
insanlar eşlik etti bir kaç dakika
Sonra kovdular beni,
Dedim; Durun! Bayram değil mi bugün?
Güldüler, kahkahalar ata ata...
Sen gittin ya, gözümden yaş akmaz oldu.
Gülümsemek yüzümün bir parçası artık
Maskeler ardında kalakaldım,
Ağlarsam, üzülüp gelir sarılırsın diye
Ben mutlu oldum.

C.
sen gittin ya
düşünmekten eridim.
(bkz: uludağ forum)
tnk'nin sen yoksun şarkısında geçen söz dizisi.

sen yoksun ya, evim uçurum kenarları
sen gittin ya, kıpkırmızı sabahlarım
sen boşluğumda ; hem kışımdın hem güneşim
ne senle ne de sensiz olabildim...
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
istanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.

Cemal Süreya
Sen gittin ya;
şimdi her yer karanlık. Varlığında olan tüm renkler terk ettiğin gün siyahları giydirdi üzerine. Gökkuşağı dahi sadece tek rengi gösteriyor, oda gece karanlığında doğuyor. Artık ihtiyaç duymuyor doğan güneşe. Yarasalar gibi dolaşıyorum etrafta sessizce. Kimseye zarar vermeden kaldırım taşlarına bakarak yürüyorum yosun tutmuş boş sokaklarda. Elimdeki ucuz biranın tek mezesi şu yalnızlık. Daha bir efkârlı oluyormuş meğer sensiz içmek. Beni ağlatan her şarkıda sigaranın dumanını ciğerlerimde hissediyorum artık.

Beni bu yaşımda salya sümük ağlatan tek şey meğer neymiş biliyor musun? Elini tutabilmek için söylediğim o masum yalan. El falına çok iyi bakarım demiştim de sen hemen avuçlarını açıp teslim etmiştin bana. O anı hatırlıyor musun bilmiyorum ama sen bu yalana inanınca ellerini bana teslim etmiştin. Tuttuğum elin değil sanki tüm bedenindi. Sen anlamadın ama ben çok heyecanlanmıştım. Falın bitince de ellerini çektin ya elimden; annesinin elini bıraktığı için kaybolan bir çocuk gibi olmuştum.

Sen anlamadın ama;

Sen giderken tüm kelimelerde arkandan sürüklenerek geldi. Bir şey diyemedim sana. içimden attığım o çığlıkları duymanı isterdim. “Ne olur gitme kallllll” diye bağırdım sana sessizce. Kulak zarlarını patlatacak o çığlıklarımı sana duyuramadım. O parkta saatlerce oturdum senden sonra. Babasının gözleri önünde boğulan bir adamın yaşadığı şokları yaşattın bana. Sen giderken ben sadece sana bakıp tüm beceriksizliğimle ağladım.

Sen giderken,

Ben sadece gidişini izlemedim. içimden yalvardım tanrıya, ne olur tanrım geri gelip bana sarılsın beni bir annenin çocuğunu sevdiği gibi sevsin, saçlarımı okşayıp bana tekrar sarılsın dedim ama beni ne tanrı dinledi ne de sen geri geldin.

Peki, sen şimdi bir daha geri gelmeyecek misin? Peki, ben kime seni seviyorum derim, kim kaldı şimdi geriye beni avutacak. Kim ben hasta olduğumda üzülecek? Kim bana seni çok özledim diye bir mesaj çekecek gece yarıları. Kim merak edecek beni? Peki, kim benimle kavga edecek masumca.

Biliyorum artık kimse bunları yaşatmayacak bana. Sen artık yoksun ya şimdi, ben her gece ağlarken seni ararım duvarlarda.

Sen artık yoksun ya şimdi
Ben bu sahil banklarında elimdeki ucuz birayla arkadaş olurum. Hatta benim dualarımı kabul etmeyen tanrımla oturur konuşurum saatlerce. Her sevgiliye küfür eder sararım etrafa. Sataşırım tüm mutlu insanlara. Aklıma senin bir beraberliğin olduğunu getirir lanet ederim banktaki yalnızlığıma ve salaklığıma. Kurşunlar sıkarım her gece firar eden aklıma. Batırırım kaptanı olmayan tüm gemileri. Yıkarım tüm kurduğum
hayallerimi. Tüm beyaz gelinliklerimi atarım şu fırtınası bitmeyen denize. Orucunu bozmuş biri gibi her dakika sarılırım bir dal sigaraya. Suçüstü yakalanırım katili olurken bir sevginin. Artık sen yoksun ya, hayatımda ben her gece firar eder çocuk gibi ağlarım başka kollarda. Sen bilmiyorsun ama annemde artık sıkıldı bu gözyaşlarımdan. "Sen nasıl erkeksin" diyor bana. Sahi, ben nasıl bir erkektim?

Sen bilmiyorsun ama;

Ben hala bir çocuk gibi ağlıyorum odamdaki yatağımda. Her dökülen gözyaşımda bir dua sıkıyorum gökyüzüne. Kabul olmaz biliyorum ama olmama ihtimaline rağmen ben yinede titreyen bir bedenle ediyorum. Her seferinde kucağıma sen diye aldığım yastığım sırılsıklam oluyor. Üzerinde dalga dalga iz bırakıyor tuzu bitmiş gözyaşım.

Sen bilmiyorsun ama galiba dün gecede dayak yemişim sokak serserilerinden. Elimdeki şarap şişesi kızdırmıştır yine. Ne yapayım adam gibi içemiyorum şu lanet acı şeyi. Ne zaman sarhoş olsam çığlıklarıma boğuluyor bu sahil şeridi. Sen beni unuttun ama ben unutmanın formülünü kaybettim.

Sen beni unuttun ama;

Ben unutmak isterken dahi hatırlıyorum o kahrolasıca yüzünü. Beni mezar taşı gibi kas katı yapan o gözlerini. Bir de neyi hiç unutmuyorum biliyor musun? Hani cep telefonlarımızda devamlı birbirimize çağrılar atardık ya? işte onu. Sen her çağrı attığında beni düşündüğün gelir aklıma. Ve bayramı karşılayan bir çocuk mutluluğuyla seni arardım. Şu sıralar her telefonum çaldığında sensin sanıyorum. Sen olmadığını anlayınca da açmadan fırlatıyorum yanımdaki bir koltuğa. Ne olurdu ki az önce telefon açan kişi sen olsaydın?

Sen olsaydın,

Benim gibi güçsüz bir şekilde yaşabilir miydin bu ayrılıktan sonra? Geri dönmeyeceğimi bildiğin halde akla gelmeyecek çılgınlıklar yapar mıydın? Her sabah aynı otobüs durağına çok sevdiğin papatyaları getirip bırakır mıydın? Peki, her gece evimin önünde nöbet tutar mıydın? Ağlamak için son insanın da yanından gitmesini bekler miydin?

Yapmazdın değil mi? Peki. O zaman son kez iyi dinle beni;

Hep derdim ya "son sevdiğimsin" diye; Son sevdiğim değil, Son “Seviyorum” dediğim oldun.

Uğur Babat / Sen Gittin Ya.
http://m.youtube.com/watch?v=6NSgGmpG14o
(bkz: e hadi siktir git)
iyi bok yedin.
elektrikli battaniyem var.

Çok da koymadı hani.
sen de mi orospu çocuğu çıktın demek istiyorum ama şunları desem daha iyi olur.

mevsimleri de goturmussun. sulu boyalarimizi da goturmussun.
köşede simit aldığımız amcayi, mendil satan cocukları da goturmussun.
gözyaşlarımı sevinclerimi dudaklarimi da goturmussun.

sen gittin ya beni neden goturmedin?
linke tıklamaya korkutandır çünkü bu şarkılara bir daldın mı sabahlar, geceler birbirine karışıyor.
kanka kendime geldim ya şeklinde devam etmesi gereken motto.
j. p. sarte'ın mezarsız ölüler oyunundaki bir repliği hatırlatan cümledir. (bkz: sen öldün ve benim gözlerim kupkuru)
- değerinden zerre eksilmedi.
sen gittin ya
düşünmekten eridim.