bugün

söyle ne zaman bitecek bu ayrılıklar
ne kadar sürecek bu dargınlıklar.

girişi binbir zorlukla aldığım vumetre mi çılgına çeviren şarkı.
başlarken ibre zonk diye maksimuma çıkıyr, sanırsın çerçeveyi kıracak, resmen zırlatıyor vumetremi.
vazomda dün akşamın gülleri.
şarkıda gitarla darbukayı resmen evlendirmişler.
ne zaman bitecek bu ayrılıklar.
(bkz: özelse biz çıkalım)
döner gelirse senindir, ben iskender söyledim bacanak.

kıran girdi umutlarıma.
ömer köroğlunun seslendirdiği çok güzel bir uğur babat şiiridir.

hep derdim ya 'son sevdiğimsin' diye, son sevdiğim değil; son 'seviyorum' dediğim oldun...

(bkz: durduk yere adamın amına koyan şiirler)

http://m.youtube.com/watch?v=6NSgGmpG14o
gözlerimin bir gün yaşı dinmedi.
(bkz: ben götüne baktım)
sen gittin ya yürüdüğümüz yolları kokunu içime Çekerek dolanıyorum sevgili.
Çok güzel bir uğur babat şiiridir. Ömer köroğlu seslendirmiştir.
neden gittin.

(bkz: ceketimi alıp neden gittin)
sen gittin ya;
eeh sikerim!
kimsesiz kaldım herşeyim.
Sen gittin ya seni benden alabildin mi sandın,gönlümde hala yeri baş köşede her hatiranın...diye devam eden ajda pekkan şarkısını hatırlatan söz. Bu arada dinleyin mutlaka. Sözleri çok anlamlı.
bir darbuka, gitarla bu kadar mı iyi gider.
ferdi Tayfur un şarkı altyapılarında ilginç birliktelikler yaşanıyor.
ispanyol kız ile türk delikanlının aşkı sanki o kadar ayrı o kadar birlikte.
sen gittin ya
düşünmekten eridim.
- değerinden zerre eksilmedi.
j. p. sarte'ın mezarsız ölüler oyunundaki bir repliği hatırlatan cümledir. (bkz: sen öldün ve benim gözlerim kupkuru)
kanka kendime geldim ya şeklinde devam etmesi gereken motto.
linke tıklamaya korkutandır çünkü bu şarkılara bir daldın mı sabahlar, geceler birbirine karışıyor.
sen de mi orospu çocuğu çıktın demek istiyorum ama şunları desem daha iyi olur.

mevsimleri de goturmussun. sulu boyalarimizi da goturmussun.
köşede simit aldığımız amcayi, mendil satan cocukları da goturmussun.
gözyaşlarımı sevinclerimi dudaklarimi da goturmussun.

sen gittin ya beni neden goturmedin?
elektrikli battaniyem var.

Çok da koymadı hani.
iyi bok yedin.
(bkz: e hadi siktir git)
Sen gittin ya;
şimdi her yer karanlık. Varlığında olan tüm renkler terk ettiğin gün siyahları giydirdi üzerine. Gökkuşağı dahi sadece tek rengi gösteriyor, oda gece karanlığında doğuyor. Artık ihtiyaç duymuyor doğan güneşe. Yarasalar gibi dolaşıyorum etrafta sessizce. Kimseye zarar vermeden kaldırım taşlarına bakarak yürüyorum yosun tutmuş boş sokaklarda. Elimdeki ucuz biranın tek mezesi şu yalnızlık. Daha bir efkârlı oluyormuş meğer sensiz içmek. Beni ağlatan her şarkıda sigaranın dumanını ciğerlerimde hissediyorum artık.

Beni bu yaşımda salya sümük ağlatan tek şey meğer neymiş biliyor musun? Elini tutabilmek için söylediğim o masum yalan. El falına çok iyi bakarım demiştim de sen hemen avuçlarını açıp teslim etmiştin bana. O anı hatırlıyor musun bilmiyorum ama sen bu yalana inanınca ellerini bana teslim etmiştin. Tuttuğum elin değil sanki tüm bedenindi. Sen anlamadın ama ben çok heyecanlanmıştım. Falın bitince de ellerini çektin ya elimden; annesinin elini bıraktığı için kaybolan bir çocuk gibi olmuştum.

Sen anlamadın ama;

Sen giderken tüm kelimelerde arkandan sürüklenerek geldi. Bir şey diyemedim sana. içimden attığım o çığlıkları duymanı isterdim. “Ne olur gitme kallllll” diye bağırdım sana sessizce. Kulak zarlarını patlatacak o çığlıklarımı sana duyuramadım. O parkta saatlerce oturdum senden sonra. Babasının gözleri önünde boğulan bir adamın yaşadığı şokları yaşattın bana. Sen giderken ben sadece sana bakıp tüm beceriksizliğimle ağladım.

Sen giderken,

Ben sadece gidişini izlemedim. içimden yalvardım tanrıya, ne olur tanrım geri gelip bana sarılsın beni bir annenin çocuğunu sevdiği gibi sevsin, saçlarımı okşayıp bana tekrar sarılsın dedim ama beni ne tanrı dinledi ne de sen geri geldin.

Peki, sen şimdi bir daha geri gelmeyecek misin? Peki, ben kime seni seviyorum derim, kim kaldı şimdi geriye beni avutacak. Kim ben hasta olduğumda üzülecek? Kim bana seni çok özledim diye bir mesaj çekecek gece yarıları. Kim merak edecek beni? Peki, kim benimle kavga edecek masumca.

Biliyorum artık kimse bunları yaşatmayacak bana. Sen artık yoksun ya şimdi, ben her gece ağlarken seni ararım duvarlarda.

Sen artık yoksun ya şimdi
Ben bu sahil banklarında elimdeki ucuz birayla arkadaş olurum. Hatta benim dualarımı kabul etmeyen tanrımla oturur konuşurum saatlerce. Her sevgiliye küfür eder sararım etrafa. Sataşırım tüm mutlu insanlara. Aklıma senin bir beraberliğin olduğunu getirir lanet ederim banktaki yalnızlığıma ve salaklığıma. Kurşunlar sıkarım her gece firar eden aklıma. Batırırım kaptanı olmayan tüm gemileri. Yıkarım tüm kurduğum
hayallerimi. Tüm beyaz gelinliklerimi atarım şu fırtınası bitmeyen denize. Orucunu bozmuş biri gibi her dakika sarılırım bir dal sigaraya. Suçüstü yakalanırım katili olurken bir sevginin. Artık sen yoksun ya, hayatımda ben her gece firar eder çocuk gibi ağlarım başka kollarda. Sen bilmiyorsun ama annemde artık sıkıldı bu gözyaşlarımdan. "Sen nasıl erkeksin" diyor bana. Sahi, ben nasıl bir erkektim?

Sen bilmiyorsun ama;

Ben hala bir çocuk gibi ağlıyorum odamdaki yatağımda. Her dökülen gözyaşımda bir dua sıkıyorum gökyüzüne. Kabul olmaz biliyorum ama olmama ihtimaline rağmen ben yinede titreyen bir bedenle ediyorum. Her seferinde kucağıma sen diye aldığım yastığım sırılsıklam oluyor. Üzerinde dalga dalga iz bırakıyor tuzu bitmiş gözyaşım.

Sen bilmiyorsun ama galiba dün gecede dayak yemişim sokak serserilerinden. Elimdeki şarap şişesi kızdırmıştır yine. Ne yapayım adam gibi içemiyorum şu lanet acı şeyi. Ne zaman sarhoş olsam çığlıklarıma boğuluyor bu sahil şeridi. Sen beni unuttun ama ben unutmanın formülünü kaybettim.

Sen beni unuttun ama;

Ben unutmak isterken dahi hatırlıyorum o kahrolasıca yüzünü. Beni mezar taşı gibi kas katı yapan o gözlerini. Bir de neyi hiç unutmuyorum biliyor musun? Hani cep telefonlarımızda devamlı birbirimize çağrılar atardık ya? işte onu. Sen her çağrı attığında beni düşündüğün gelir aklıma. Ve bayramı karşılayan bir çocuk mutluluğuyla seni arardım. Şu sıralar her telefonum çaldığında sensin sanıyorum. Sen olmadığını anlayınca da açmadan fırlatıyorum yanımdaki bir koltuğa. Ne olurdu ki az önce telefon açan kişi sen olsaydın?

Sen olsaydın,

Benim gibi güçsüz bir şekilde yaşabilir miydin bu ayrılıktan sonra? Geri dönmeyeceğimi bildiğin halde akla gelmeyecek çılgınlıklar yapar mıydın? Her sabah aynı otobüs durağına çok sevdiğin papatyaları getirip bırakır mıydın? Peki, her gece evimin önünde nöbet tutar mıydın? Ağlamak için son insanın da yanından gitmesini bekler miydin?

Yapmazdın değil mi? Peki. O zaman son kez iyi dinle beni;

Hep derdim ya "son sevdiğimsin" diye; Son sevdiğim değil, Son “Seviyorum” dediğim oldun.

Uğur Babat / Sen Gittin Ya.
http://m.youtube.com/watch?v=6NSgGmpG14o