Bizim bu devrimlere ihtiyacımız var
Aksi halde sonumuz iran ve Afganistan gibi olur.
Tarık bin Ziyad ve Endülüs emevilerinin büyük payının olduğudur.
Rönesans sanatın yeniden doğuşu değil ölümü oldu… ve daha bir çok şeyin! Rönesans’ın fikir dünyamızda açtığı yaralar bugün dahi kapanmış değil. Maddenin mânâyı tahakküm aldığı, adına “Aydınlanma” dediğimiz karanlık çağların miladı hiç şüphesiz bu dönem. Güzel ahlâk ile güzel sanatın irtibatının kopuşudur Rönesans. Bu kopuş yüzündendir ki insanlık sadece sanatta değil siyaset, bilim, felsefe, iktisatta lâdini dünya görüşünü Hakikat’in yerine koydu. Sonradan bütün dünyaya dayatılacak olan Avrupa sanatı Rönesans’tan itibaren bilimselleşti. Anatomi, optik, matematik kuralları ve özellikle de merkezî perspektif sanatta insanî ifade imkânını sınırladı. Sömürgeciliği, dünya savaşlarını ve insanları homo-economicus zanneden ideolojileri doğuran işte bu zihniyet oldu. insanlık asırlardır hapsolduğu Rönesansçı perspektiften kurtulabilir; kurtulmalıdır da. Bu kurtuluşun neticeleri ise sadece sanatla sınırlı kalmayacak, ahlâkî, siyasî, felsefî tekâmüllere kapı açacaktır. 

Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. insan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. istatistiksel bir yaratık derekesine düşen insan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz insan’ı arıyoruz. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, müteâl / aşkın bir insan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür insan.
bu çağda karanlık güçlere karşın, bir aydınlanma çağı oldu. ortaçağda egemen olan filozof aristo iken, rönensans’a egemen filozofun platon olması; platonun kötülüğün bilgisizlikten geldiğini ve erdem’in her insana öğretilebileceğini savunması hümanistlerin eğitime olan inancını arttırdı.
bir adet yandaş holding..

(bkz: renaissance construction)

rusyada uçak krizinden sonra ilk tepik yiyen bunlardı..
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
''neden aydınlanmış ki bu adamlar'' diye çileden çıkarma becerisine sahip sanatsal, sosyal, ekonomik dönem.
15. yüzyılda italya'da başlayarak batı avrupa ile orta avrupa'da etkisini hızla gösteren ve "yeniden doğuş" anlamına gelen sanat ve bilim hareketidir.

(bkz: Leonardo da Vinci)
(bkz: Michelangelo)
(bkz: Raffaello)
(bkz: gentile bellini)
En iyi böreklerin sergilendiği dönem.
aslında bir tane yoktur. karolenj dönemi de ciddi bir rönesans dönemidir.
aslında eskiye nazaran yeniden doğuş, fırlama falan değildir.

sınıfsal olgular geçişleri tetikler ve bu tetiklenmeyle birlikte o geçişi meşrulaştıracak yeni fikirler lazımdır. o fikirler eskinin önünde engel olması gerektiğinden onunla paralel değil ona zıt gitmesi de gerekmektedir.

işte bu yüzden feodal yapının desteklediği ya da onu ayakta tutan ne varsa burjuva buna karşı çıkmıştır.

katolik mezhebi o zamanlar çok güçlü ve feodalizmin saltanatı konumundadır. katolik mezhebinin yara almasının altında yatan şey işte bu yapıyı desteklemesidir.

avrupada ticaretle zenginleşen burjuva dediğimiz halk zamanla güçlenir ve doğal olarak bunu kullanmaya başlar. önünde olan en büyük engel feodalizmdir, işte bunu yıkma girişimleri olmuştur.

dinsel açıdan bakarsak; protestanlık denen yeni bir mezhep çıkmıştır ortaya ve hep luther bildiri astı yok incil türkçeye çevrildi falan filan diye anlatırlar.

bunlar kısmi doğru olsa bile asla tam açıklayıcı değildir. bir kere luther katolik reformcusu olmaktan öteye gidemez, ikincisi ise hiçbir zaman ileriye dönük, ayrı bir mezhep kurmak gibi amaç gütmemiştir.

burjuva bu yeni ayaklanmayı çok iyi kullanmıştır nedeni ise katolikliğe karşı yeni bir güç unsuru oluşturmaktır. feodalizmi destekleyen katolik mezhebinin güçünü kırmak çünkü işine gelendir.

ayrıca luther thomas münzer in işçi direnişine destek vermemiş hatta ayaklanın yanlış olduğunu söylemiştir.

fikirsel tabanın da ise katolikliğin skolastik düşüncesine karşı( her şeyi dine dayandırıp din üzerinden açıklama) rönesansçı denen kesim bilimselliği hedef almış ve onun üzerinden açıklama yoluna gitmiştir.

sanat alanında zaten, potre, perspektif, manzara resmi, dini konularda gerçekçilik, heykellerde güçlü hatlar( burada insan öne çıkarma ve onun gücünü vurgulama var)

ayrıca din dışı konulara yönelme, dini konuları gerçekçi resmetme gibi durumlar da var.

sanatçılarına bakınca biz: leonardo da vinci, micheleangelo ve rafaello gibi dev isimleri görüyoruz.

siyasi olarak bakarsa: merkezi otorite güçlendirilmeye çalışmıştır, derebeyliklerin kapalı ekonomik anlayışı ve kendine yetebilme üzerine günü kurtarma derdi bitmiş.

artık küreselleşme başlamıştır. ( merkezi otoritenin güçlü olması güvenliğin olması demek olduğundan burjuvanın ticareti için bu çok önemlidir)
Avrupalı devletlerin zamanında gerçekleştirdiği yenilik hareketleri.
(bkz: harlem rönesansı)
(bkz: timurlu rönesansı)
(bkz: rönesanslar)
yeniden doğuş. (bkz: renaissance) (bkz: rinascita)
ayrıca matematiksel perspektifin bulunduğu dönem.
veba salgını sebebiyle nüfusunun neredeyse yarısını kaybeden ortaçağ avrupa'sında, salgının bitmesi, nüfusun artması ve bunun sonucu ekonominin canlanmasıyla fitili kesin olarak ateşlenen dönemdir. artan nüfusla canlanan ekonomi, yeni bir sınıf ortaya çıkarmış, ticareti geliştirmiş, insanlar zenginleşmeye ve entellektüel alanlara yönelecek zaman bulabilmiştir. böylece antik yunan çalışmaları incelenmiş, hümanizm yüceltilmiş, tüm bunların üzerine matbaanın bulunmasıyla geniş kitlelere ulaşabilmiştir. tabi bunun yanında lüksün, israfın dibine vurulduğu da olmuştur. yüzeysel olarak özetlersek parayı bulan insan, çalışma harici boş zaman bulabilmiş ve düşünmeye başlayarak yeni bir dünyanın temellerini atmıştır.
şu an çocuklar gibi seviniyorum lan! adam akıllı bir başlık gördüm, tutmayın beni!

Batı coğrafyasının, doğu coğrafyasına fersah fersah fark attığı ve müslümanların bugün dahi adımını atamadığı, dünya tarihinin belki de en önemli olayıdır rönesans.

basit olarak; ortaçağın tanrı merkezli yaklaşımından, insan merkezli bir yaklaşıma geçiştir. hümanizm akımının doğuşunun temeli atılmıştır. yani insanı en iyi ya da en kötüyü seçebilen, kendisini oluşturan bir varlık olarak gösterir. bu döneme etki eden başlıca düşünürlere gelirsek,

1-) Petrarca: Rönesans hümanizminin babası olarak kabul edilir. insan yaşamının nihai hedefini mutluluk olarak belirler. Bu mutluluğa da ancak; iç ve dış etkenlerden ve birtakım tutkulardan bağımsız olmakla erişebilineceğini öne sürer.

2-) Ficinus: Bu şahısı pek sevmesem de, platon'un felsefesini, hristiyanlık ile sentezlemesi hususunda topluma faydalı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. dinin insanlara tamamen rehberlik edemeyeceğini söyler ve hakikata ancak akıl ve felsefe ile ulaşacağını dile getirir. Eh be kardeşim bu kadar kafan basıyor da, ne diye dogmaya karşı sesini yükseltmezsin dedirtir.

3-) Montaigne: Hepimiz ilkokul zamanlarında duymuşuzdur, montaigne'in denemelerini... işte bu zat-ı muhterem, şahsımca rönesans döneminin en taşşaklı abisidir. Antik yunan felsefesini tarumar etmiş, ve septisizmi avrupa kültürüne empoze etmiştir. Daha da önemlisi, evrenin şifresini çözmekle zamanınızı harcamayın bre cahiller diyerek, insanların ellerinin altındaki, çözüme kavuşturabilcekleri somut meseleler üzerinde kafa yormaları gerektiğini söylemiştir.

4-) Erasmus: Üniversite öğrencilerinin dilinden düşürmediği erasmus olgusunu, litaretüre kazandıran ustaya sıramız geldi. Hristiyan din alimlerinin, hristiyanlığı zerre kadar bilmediğini iddia eden erasmus, kendi kafanızdan atom uydurmayın diyerek, özellikle katolik klisesine ayarı en efsanesinden vermiştir. Deliliğe övgü adlı eserinde, ironi kavramını hakkıyla kullanarak, düşmanı gördüğü kitleye giderini yaparken, bir yandan da topluma gerekli olan bilgileri sunmaktaydı. Karşılıklı saygı ve tolerans anlayışının fikir babası olarak, kendisini saygıyla selamlıyorum.

Reformasyon ve bilim hareketine de bir el atiyim diyorum lakin, okuma özürlüsü olduğunuz için yazımı burda kesiyorum. sağlıcakla kalın az sayıda olan bilgi pıtırcıkları.
Devrimin anahtarı.
Sıla'nın reverans şarkısında kafiye düzenini sağlaması için araya sıkıştırmayı unuttuğu kelime.
sanat ve bilim hareketi.
islam ve türk dünyasının gerçekleştirmeye ihtiyacının olmadığı olaydır.

rönesans, batı kültürünün temeline geri dönüştür. antik yunan ve roma medeniyetlerinin üzerinde yükseldiği ictimaî, ahlakî ve edebî düzene geçiştir. bu bakımdan rönesans, ''gerici''dir. o dönemde gücünün zirvesinde olan osmanlı imparatorluğu'nun rönesansı taklit etmesi için geçerli bir sebebi yoktu. zira rönesansta bilimsel gelişme diye bir şey yoktur. bu devirde insanların düşünüş şekli değişmiştir, ortaya önemli bilimsel buluşlar çıkmamıştır. örneğin matbaa bu devrin icatlarından sayılsa da, 13. ve 14. yüzyıldan itibaren osmanlılarda işletilen matbaalar olduğunu biliyoruz. üstelik bu devir, kesintilidir. örneğin italyan rönesansı 1494'te biter. çünkü fransa, italya'yı işgal etmiştir; italya'yı ''bilimsel düşünce, sanat, ilim, irfan'' fransız askerlerinin elinden kurtaramamış ve böylece italyan rönesansı sona ermiştir. bundan sonra kilisenin karşı devrimi başlar. engizisyonlar 1500'lerde kurulur, ''dünya dönüyor'' diyen galileo cezalandırılır. sultan fatih'in sarayında küresel trigonometri ile uğraşan osmanlı alimleri, rönesansı izlemiş ama taklit etmemiştir. çünkü bunun için gerekli hiçbir şart mevcut değildir. sistemi oturmuş bir osmanlı devleti, yeni bir düzen kuran batılılardan etkilenme gayesinde olmamıştır.

bu dönemden sonra güç kaybeden osmanlı devleti'nin rönesansa en çok benzeyen devri, lale devridir. rönesansta ne yaşanmışsa, aynıları yaşanmıştır, bu sefer doğu kültüründe. lale devri, bir zevk ve sefahat devri değildir; aynı zamanda osmanlı'nın avrupa'dan çok önce küçük sanayi işletmelerinin temelini attığını bir dönemdir. fakat patlak veren bir isyanla bu dönem sona ermiştir. burada büyük bir ipucu vardır: devletlerin ilerlemesi, ancak sulh ile olabilmektedir. uzun sulh dönemlerinde osmanlı devleti, her zaman kendisini toparlamıştır. lale devri ve abdülhamid devirleri buna örnektir. osmanlı'nın yıkılışı da, topraklarının bolluğu yüzünden sürekli savaşlarla boğuşmasından ileri gelir; esasen osmanlı bilim ve teknikte çok geri değildi, dünyadaki ilk telgraf hattını batılılardan evvel çekmişti, sultan aziz devrinde dünyanın en büyük 3. donanmasına sahip olmuştu, teselya harbinde termofil geçidini 24 saatte geçmiş, yunanlılar ''türkleri 6 aydan evvel beklemiyorduk'' diye hayret etmişlerdi.

belki de batıyı taklit etmek yerine ''endülüs emevileri devrine dönme'' gayesinde olan bir modernleşme programı tertip etseydik, şuan bu halde olmazdık.
Islam ve türk dünyası'nda ikincisi gercekleştirilememiş olaydır.
Michael Obama'nın gizli telefon görüşmelerinde kullanılan takma ismi.
skolastik düşünceler ile yaşayan insan oğlunun bilime ve sanata doğru ilgisinin arttığı dönemdir. hümanizm ön plandadır. rönesans doğallık ve sadelik içerir. kuzey italya şehir devletlerinde başlayıp avrupa kıtasının tamamına yayılmıştır 15. ile 16. yylar arasına denk düşer. daha sonra ise kilisenin tertiplendiği reform hareketleri gelir.