80li yıllarda trt'de bir 23 nisan programı sunmuştu. ilk o zaman tanımıştık kendini ruhat biliktan diye... işte o akşam öyle gıcık olmuştum ki kadına -sebebi neydi hatırlamıyorum çocuktum ama çok yapmacık olması olabilir, garanti değil- senelerce bir yazısını dahi okumadım sırf bu sebepten. sanırım çok şey kaybetmedim.
şu ana kadar gördüğüm en taraflı,en sevimsiz, en sinir bozucu; gazeteci olduğunu sanan insanımsı.programında her hafta yaptığı en bariz olay,kendi görüşündeki konuklarını yanına alarak kendisine karşıt görüşte olan konuklarını bombalaması,aklınca aşağılaması, küçük düşürmeye çalışarak egosunu tatmin etmesidir.kendisinin program sunucusu ve tarafsız olması gerektiğini unutuyor nedense her hafta.sunucudan ziyade tartışmaya hazırlanmış evde dersini çalışıp gelmiş konuk olarak görüyor kendisini programda.
böyle insanların ekrandan silinmesi gerekmektedir bir an önce bi daha hiç yüzlerini görmemek üzere...
hayattımda tanıdığım en samimiyetsiz ve en antipatik, "gazetici olduğu iddia edilen" hanımdır. kendisiyle konuştuğunuzda hemen hemen her konuda yalan söylediğini hissedersiniz, haksız olduğunu ispatladığınızdaysa bayağı bi agresifleşir. ama bunların dışında beleşçilik gibi çok daha olumsuz bir huyu vardır ki o en kötüsüdür.
kanımca böyle birinin ülkemizde gazeteci olması; ülkemiz açısından çok ciddi bir ayıptır.
bu hanımın yazılarını uzun süredir takip eden birisi olarak, olaylarda öne sürdüğü görüş ve düşüncelerin demogoji olması sebebiyle yazsada olur yazmasada dediğim kişi.
mine g. kırıkkanatgillerden biri. yazılarında aslan kesilmesine rağmen sunduğu programda iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz olması hakikaten komiktir. evinde otur evinin kadını çocuklarının anası ol be kadın. ne işin var senin siyasetle şunla bunla?
çok sağlam ve tutarlı görüşleri olan, atatürk ilke ve devrimlerine inanmış; çağdaş, laik ve modern türk kadınlarının basındaki güçlü temsilcilerinden biri.
işlerine gelmeyen fikirleri savunduğu için bir kısım karanık görüşlüler tarafından karalanması hiç bir şeyi değiştirmez. elmasa kara çalsanızda elmas yine elmastır.
ayrıca zamanında yusuf kaplan kendisini muhatap alamayacağını , bunun için yeterli kriterleri sağlayamadığını, böyle bir talebi varsa öncelikle antik yunandan bilumum felsefe devirlerini ve islami düşünceyi öğrenmesi gerektiğini söyleyerek cahillikle itham etmiştir kendisini.
ayrıca fatih altaylı da türk matbuatına güngör menginin bonusu olarak girdiğini söylemiştir.
bugun programına katılan gülay göktürk'ün saygılı bir insan olmasından ve karşı tarafın sözünü bölmek istememesinden dolayı kendi fikirlerini rahatça belirtmesine müsade etmeyen ve karşı tarafın gülay göktürk'ün söylemediği bir lafı o söylemiş gibi göstermesine izin veren taraflı sunucu.
her programında fikirlerini gayet açık bir şekilde belirtir ve sonra da bizi yanlış anlamayın sayın seyirciler tadında açıklamalar yapar.
ama programı her şeye rağmen izlenir sevilen bazı konuklar hatrına.
pazar günleri star tvde yaptığı programında taraflılığını elden bırakmayan ruhat mengi, düşüncelerine katıldığı konukların sözlerine hiç müdahale etmemesine karşın farklı görüşlerdekilerin sürekli itirazlarla sözlerini keserek kendilerini ifade etmelerine engel teşkil etmektedir. bugun de gulay göktürk bu tavrından nasibini almıştır.
yazılarıyla nedense bana hep bir 28 şubat öncesi gazetecileri hatırlatan yazar.
işte son yazıları:
* Türkiye’nin Malezya olmayacağının garantisi var mı
* Türban, türban, türban...
* Dekolteli dua, içkili lokantada namaz ve daha neler...
* Sıra geldi üniversitede türban yasağına
* Bu kadınlar Müslüman değil mi?
sürekli halkı gerip laik -anti laik,
başı açık-türbanlı gerilimine sokmakta görevini başarı ile yapıyor.
tarafsiz(!) gazeteci. kulaktan dolma bilgilerle kendince mükemmel sorular soran insanı televizyon başından krizlere sokan hanım.bi de her lafa 'ben onu araştırdım biliyorum, o aslında şöyle, siz yanlışsınız' şeklinde muhalefet olur. karşısındaki insanı aşağılamaya çalışır, sorularıyla sıkıştırmaya çalışır, beceremez.suratındaki estetikler de saymakla bitmez, yakında burnuyla gözü yer değiştirecek**.
halihazırda aynı fikirleri savunuyor olmaktan utanç duyduğum hanım abla,cahil cühela takımından. cumhuriyet mitingleri'nde özellikle türbanlıları seçerek, sorularıyla sıkıştırması, akli dengemi yitirmeme neden olmuştu. kimsin sorguluyorsun? kadın, değer addeddiklerinin peşine düşmüş; "türbanlıyım ama, bunun sömürülmesine müsaade etmeyeceğim." mesajını vermişken, orada bulunuşu başlı başına çağdaşlığı * özümsediğini gösterirken, hangi titr ile "neden burada olduğunuzu biliyor musunuz?" gibi ucuz sorular soruyorsun? eee, tam olarak karşılığı olmasa da nepotizmin türkiye'deki geçerliliğinin ispatıdır, ruhat mengi. ah ulan, türbanlı olmasa da örtünmeyi tercih eden, felsefeden politikaya geniş bir yelpazede bilgi birikime sahip bizim valideyle karşılaşacaktı ki bu sorup sorgulamaya, alacakaranlık kuşağını o dakika yaşardı billahi. kendini okutup da bir şeyler öğreteceklerden değil yani, zaman kaybı.
