bugün

onları tam kadro olarak canlı canlı izleyemediğimiz için çok şanssız bir nesliz.ama bir yandan da onların şarkılarını dinleyecek teknolojiye sahip olduğumuz için şanslıyız.

(bkz: legend)
https://www.youtube.com/watch?v=fJ9rUzIMcZQ
rock müzik tarihinin tartışmasız en iyi, en başarılı, en karizmatik hatta en zengin grubu. davulda roger taylor, gitarda brian may, basta john deacon ve vokalde ilah freddie mercury'nin yer aldığı grup 1971 yılında kuruldu, fakat bunun da öncesi var tabi ki.

tanışıklıkları yıllar öncesine dayanan brian may ve roger taylor, okuldan arkadaşları tim staffel ile birlikte 1968 yılında kurdukları smile isimli grupla çalışmalar yapmaktaydılar. daha doğrusu tim staffel ve brian may, okul panosuna astıkları "ginger baker takılan davulcu aranıyor" ilanından sonra tanışmışlardı roger taylor ile. bu sırada tim staffel'ın oda arkadaşı smile'ın çalışmalarını yakından takip etmekteydi. bu arkadaş, ibex isimli grupta vokal yapmakta olan freddie mercury idi. fakat ilerleyen zaman içinde smile şenlik grubu olmaktan öteye gidemedi ve bu gruba büyük umutlar bağlayan tim staffel, humpy bong isimli gruba katılmak üzere smile'dan ayrıldı. fakat sonradan öğreneceğimiz gibi grupta gözü olan freddie, roger ve brian'ı da ikna ederek tim staffel'dan boşalan yere geldi ve uzun çaba ve uğraşlardan sonra grubun ismini queen olarak değiştirdi.

freddie mercury 1977 yılında rolling stone'a grubun ismiyle ilgili şu açıklamayı yaptı: "queen adında bir grup kurmayı uzun zamandır düşünüyordum, çok güçlü, evrensel ve dolaysız bir isim, pek çok görsel potansiyele ve değişik yorumlara açık. homoseksüel çağrışımlar yaratacağının da şüphesiz farkındaydım, ama bu işin yalnızca bir yönüydü."

1971 yılında okul panosuna asılan bir diğer ilan ile, onlarca denenmiş basçıdan sonra, soru sorulmadıkça konuşmaktan kaçınan sessiz ve çalışkan öğrenci john deacon gruba dâhil oldu ve şubat 1971'de queen resmi olarak kurulmuş oldu.

1973 yılında ilk albümleri queen'i çıkartan grubun ilk single'ı albümün ilk şarkısı olan keep yourself alive oldu. grup beklediği sonucu alamadı ve şarkı listelere giremedi. fakat sounds'ın okuyucu anketinde "en iyi grup" dalında ikinci, "en iyi uluslar arası sanatçı" dalında da dokuzuncu oldular. başka bir ankette de "gelecek vaat eden grup" kategorisinde ikinci oldular.

1974 yılında çıkan ikinci albüm queen ıı'de yer alan seven seas of rhye ile grup ilk kez listelere girdi. aynı şarkının sözsüz versiyonu ilk albümde de yer almaktaydı.

aynı yıl çıkan üçüncü albüm sheer heart attack'ten killer queen (ki sonradan queen'in en bilindik şarkılarından biri olacaktır) büyük bir başarı yakalayarak listelerde 2. sıraya kadar yükseldi.

yine aynı yıl verdikleri bir konser basının gruba karşı cephe almasına yol açtı. 15 mart'ta stirling üniversitesi'nde verdikleri bir konserde kavgalar çıktı. konserin sona ermesinden sonra 4 kez daha sahneye gelen grup, 5. kez gelmeyince seyirciler arasında çıkan tartışmalar sonucunda 3 kişi bıçaklandı.

1975 yılında çıkan a night at the opera grup için dönüm noktası olmuştur. çünkü tamamen freddie mercury tarafından hazırlanan bohemian rhapsody albümün hiti olmuştu ve sonradan da birçok ödül kazanacaktı, bir anlamda grubun önünü açan yapımdı. parçanın sadece vokal kaydı 3 haftada tamamlanmıştı. şarkının kayıtları tamamlandığında freddie mercury sonradan arasında spekülasyonlara göre, uyuşturucu yüzünden anlaşmazlık çıkacağı dj arkadaşına şarkıyı yalnızca dinlemesi için verir ve asla radyoda çalmaması için tembihler. fakat sonradan öğreneceğiz ki freddie asla bu kadar aptal bir insan olmadı ve şarkıyı arkadaşına verirken çalacağından emindi, asıl amacı da zaten buydu. fakat 5:56'lık şarkı dj arkadaş tarafından günde 13 defa radyoda çalındı ve daha albüm çıkmadan bohemian rhapsody 500.000 sipariş aldı. çıktığı yıl olan 1975'te, 1976'da ve mercury'nin öldüğü yıl olan 1991 ve ertesi yıl şarkı 1 numaraya yükselmiştir. en uzun süre 1 numarada kalan şarkı olarak uk charts top 1000 sıralamasında 1991 yılına kadar 1 numaradadır.

glam rock ve senfonik rock gibi türlerin öncüsü sayılabilecek queen, bir efsane haline gelen bohemian rhapsody ile ilk video klibi çeken topluluk olarak da müzik tarihine geçmiştir.

10 kasım 1976'da çıkan a day at the races, grubun önceki ve sonraki çalışmalarındaki gibi roy thomas baker desteği ile çıkmıştır. albüm japonya, hollanda ve ingiltere'de 1 numaraya kadar yükselmiş, amerika'da da altın plak kazanmıştır.

grup 1977 yılında, the news of the world albümüyle ikinci ciddi çıkışını yapar. albümün çıkış parçası we will rock you olmuştur ve grup hedeflediğinin de ötesinde bir başarı yakalamıştır. ardından gelen we are the champions ve spread your wings albümün başarısını katlayıp queen'i gitgide ulaşılmaz hale getirmiştir.

aynı yıl grup menajerleri ile kontratlarını iptal etti ve kendi şirketini kurdu: queen productions. emi'dan "müzik endüstrisine katkı" ödülü aldılar.

1978'de çıkan jazz, grubun 7. stüdyo albümü olmakla birlikte birçok tarzın da denendiği bir albüm olmuştur. disco-funk etkileşimlerinden country'ye kadar birçok tarzın örneklerini vermiştir grup bu albüm ile. albüm amerika listelerinde 6 numaraya yükselmiştir. queen'in en ilginç şarkılarından biri olarak bilinen mustapha bu albümde yer almaktadır. ingiltere'de 27 hafta listelerde kalmıştır. 2. sıraya kadar yükselmiş ve 450.000 satmıştır. albüm portekiz'e 1 numaraya kadar yükselmiştir. bu sırada fat bottomed girls'ün kapağı da tartışmalara yol açtı ve sonunda sansürlendi.

1979'da grup crazy tour'a başladı, live killers konser kaydını yayınladı ve son olarak da isviçre'de stüdyo satın aldı. stüdyo göl kenarındaydı. freddie'ye "neden?" diye sorulduğunda, sinirlendiğimde göle fırlatabilmek için cevabını vermişti.

30 haziran 1980'de çıkan 8. albüm olan the game aynı zamanda grubun synthesizer kullandığı ilk albümdür. birçok hit çıkaran albümün en başarılı şarkıları crazy little thing called love, save me ve bir john deacon yapımı olan another one bites the dust'tır. albüm kanada, ingiltere ve amerika'da 1 numaraya kadar yükselmiştir. şarkı 1980 yılının en iyi 45'liği seçildi. billboard tarafından da "en iyi yabancı parça". şarkı, aynı zamanda o güne kadar en fazla satan queen plağı olma özelliğini de taşımakta.

grubun ilk best of albümü çıkmıştır. katı toplumsal-kültürel kuralların hüküm sürdüğü iran'da bile grubun popülaritesi yaygınlaşmış ve devlet grubun greatest hits ı albümünün satışını serbest bırakmak durumunda kalmıştır. yani queen, albümleri iran'da bile serbest bırakılan ilk rock grubudur.

aynı yıl flash gordon'ın da soundtrackini hazırlamışlardır. bilimkurgu etkileşimleri içermesi münasebetiyle en fazla synthesizer kullanılmış queen albümüdür. avusturya'da 1, almanya'da 2, ingiltere'de de 10. sıraya kadar yükselmiştir. 1980'in sonuna kadar toplamda 45 milyon kopya satmıştır.

25 mayıs 1982'de çıkan 10. albüm, temmuz 1981'de kayıtlarına başlanan hot space olmuştur. disko-dans etkileşimli ilk queen albümüdür. tamamen queen tarzının dışında çalışılmış bir albüm olması nedeniyle gerek otoritelerce, gerek grubun hayranlarınca pek beğenilmeyen bir albüm olmuştur. fakat objektif olarak bakmamız gerekirse kötü bir queen albümü olmakla birlikte, iyi bir disko albümüdür. albümde arif mardin desteği görülür. david bowie düeti olan under pressure bu albümde yer almaktadır. albüm her ne kadar başarısız nitelendirilse de avusturya'da 1, ingiltere'de 4 numaraya kadar yükselebilmiş ve 250.000 satış rakamıyla altın plak' layık görülmüştür. aynı yıl freddie, michael jackson ile kayıtlara başladı. "ingiltere'nin en pahalı müzik grubu"; olarak guinness rekorlar kitabı'na girdiler.

1984 yılına gelindiğinde pop/rock ağırlıklı the works albümünü çıkardılar. albüm i want to break free ile iyi bir çıkış yaptı. radio ga ga listelerde 1 numara oldu. 1984 aslında queen için pek de iyi bir yıl sayılmazdı. thank god it's christmas'ı çıkardılar. çünkü gerek solo projeler gerek haklarında çıkan spekülasyonlar grubun bir duraklama dönemine girmesine neden oldu. güney afrika'da konser vermeleri nedeniyle basın tarafından ırkçılıkla suçlandılar. ve bu konuda basını gaza getiren kişi mick jagger oldu. grup içi anlaşmazlıklar sonucunda queen dağılma raddesine geldi fakat bunun o kadar da kolay olmayacağının grup elemanları da farkındaydı ve grup ara vermeye karar verdi. bu dönemde de solo projeler üzerinde yoğunlaştılar.

fakat 1985 yılında live aid projesi gündeme geldiğinde grup verdiği arayı kısa tutmak durumunda kaldı, çok da iyi oldu. konserde hammer to fall, crazy little thing called love, we will rock you, ve we are the champions'ı seslendirdiler. bir sonraki albümde yer alacak one vision'ı konserde söylediler ve sonucunda basın tarafından live aid'i reklam aracı olarak kullanmakla suçlandılar. aynı yıl rock in rio'daydılar ve bir gecede 250.000 insana söylediler şarkılarını. bu arada freddie mercury'nin solo albümü mr bad guy çıktı.

tarih 2 haziran 1986'yı gösterdiğinde grubun en oturmuş albümlerinden biri olan a kind of magic çıktı. albüm aynı zamanda highlander'ın da soundtrack'i idi. a kind of magic, who wants to live forever, friends will be friends, one vision gibi şarkılar albümden kolayca sıyrılarak büyük başarı elde ettiler. albüm 1 milyon satış rakamı yakaladı 4 platin, 2 de altın plak kazandı. aynı yıl grup magic tour'a başladı ve tur kapsamında toplamda 1 milyon üzeri izleyiciye konser verdi. bu arada, 1986 yılı grubun en son konserini verdiği yıldır (bkz: knebworth).

1987 yılında grubun budapeşte konserinin videoları çıktı. aynı zamanda roger taylor, the cross isimli bir grup daha kurdu fakat grubun çalışmaları çok uzun soluklu olamadı. made in heaven albümündeki heaven for everyone da ilk bu grupla kaydedildi. freddie mercury, montserrat caballe ile düet yaptığı barcelona albümünü çıkardı. aynı yıl queen ıngiliz müziğine yaptığı katkılardan ötürü ivor novello ödülünü kazandı.

1989 yılına gelindiğinde grup 13. stüdyo albümleri olan the miracle'ı çıkardı. the miracle, i want it all, breakthru gibi şarkılar albümde öne çıktı ve queen'in başarısını arttırdı. albüm ingiltere, hollanda, isviçre, finlandiya, avusturya ve almanya'da 1 numara oldu. bu arada freddie mercury'nin sağlığı ile ilgili spekülasyonlar da gitgide artıyordu.

1991 yılına gelindiğinde veda albümü niteliğindeki innuendo albümü çıktı. albüm tamamıyla freddie mercury'nin sağlığında kaydedilen son albüm olma özelliğini taşıyor. albümde çok iyi şarkılar olmasına rağmez sözleriyle öne çıkan iki şarkı the show must go on ve innuendo. belki de ölümü bekleyerek yazılmış şarkılar olduklarından hayatı çok iyi anlatabiliyorlar. albüm 6 ülkede 1 numara oldu, toplamda 13 platin, 4 altın plak ödülü kazandı.

aynı yıl, 23 kasım'da freddie mercury yaptığı bir basın toplantısı ile aids olduğunu açıkladı, ertesi gün akşam saat 7'de londra-kensington'daki evinde aids2e bağlı zatürreeden öldü. ölmeden önce yaptığı açıklamada şunları söylemişti: "iki haftadır basında hakkımda yazılanları izliyorum. yapılan testler sonucunda kanımda hıv virüsü çıktığını ve aıds hastalığına yakalandığımı belirtmek isterim. çevremdekilerin özel yaşamlarını korumak amacıyla bu gerçeği herkesin bilmesine gerek yok diye düşünüyordum. ama dostlarımın ve dünyanın dört bir köşesindeki sevenlerimin artık bu gerçeği öğrenmeleri gerekir. bu korkunç hastalıkla savaşmada desteğinize ihtiyacım var." (freddie, hastalığa yakalandığını 1985 yılında öğrenmişti)

1992 yılında brian may, back to the light albümünü çıkardı. aynı yıl 20 nisan'da freddie mercury anısına, wembley stadyumunda aids hastaları yararına bir konser düzenlendi. konsere guns n roses, elton john, david bowie, roger daltrey, def leppard, extreme, ian hunter, annie lennox, metallica, robert plant, mick ronson, seal, spinal tap, paul young, zucchero, george michael gibi isimler katıldı.

1995 yılında, freddie mercury'nin ölümünden sonraki ilk stüdyo albümü made in heaven'ı çıkartan queen bu albümle 25 hafta ingiltere listelerinde kalarak 1 numaraya yükseldi ve sadece ingiltere'de 1,5 milyonluk bir satış rakamı yakaladı. albümdeki şarkıların bazıları önceden seslendirilip, beklemeye alınmış şarkılardı bazıları ise freddie mercury'nin solo çalışmalarının tekrar yorumlanması. freddie mercury'nin kayıtlarıni bitiremeden öldüğü şarkı, mother love, brian may'in vokaliyle tamamlandı ve albüme dâhil edildi.

1998 yılında video oyunu yapılan ilk grup unvanını aldılar: the eye.

bunun yanı sıra grup, tarihinde live killers, live magic, live at wembley '86, queen on fire : live at the bowl ve return of the champions olmak üzere 5 konser albümü; ve greatest hits 1, greates hits 2, greatest hits 3, at the beeb, classic queen, queen rocks ve stone cold classics olmak üzere 7 toplama albüm çıkardı.

grubun çıkarttığı videolar da şöyle: we will rock you (konser), the freddie mercury tribute concert, greatest video hits 1, greatest video hits 2, queen at wembley, we are the champions: final, live in japan, live at the bowl, return of the champions, super live in japan ve we are the champions, live at hammersmith odeon, live at london rainbow theatre, live in budapest, live in rio.

kaynaklar: becoming queen, wikipedia, arşivim ve engin bilgilerim.

p.s. hatta ukalalık yapıyorum ve bu "araştırma"mı da freddie mercury'ye ithaf ediyorum.
(bkz: efsane)
hiçbir zaman politikaya bulaşmayarak, her daim müzikle sevişmiş olan gruptur queen. freddie'nin bilgi ve becerisi sayesinde müzik piyasasına hükmedecek akımları önceden fark etmiş ve böylelikle her zaman için kalıcılığını korurken, stadyum konserlerini başlatan ilk grup, ilk video klibi çeken grup gibi sayısız ünvanları elde ederek istatistiklerin -çok afedersiniz- en çok aq ingiliz grubu olmuştur.

fakat politikaya sırt çevirmeleri ne yazık ki queen'in "dünyaya yön veren albümler, gruplar" gibi listelerin en meşhur ama en fransız grubu kalmalarına yol açmıştır. tam da bu noktada çeyrek yüzyıldır devam etmekte olan bir tartışmaya değinmek gerekir ki, o da, pink floyd-queen fanlarının birbirini çekememe durumudur. bu konuda söylenebilecek tek şey vardır! bu iki grubu kıyaslamak demek, müzikten zerre kadar anlamadığınızı belirtmek demektir. çünkü her iki grupta, farklı yollarda tek taştırlar, bir benzerleri ya da rakipleri daha yoktur. fakat insanlar futbol takımı tutar gibi bir grubu sevip sonra da sidik yarıştırmasını pek bir seviyor. müzik futbol değildir. pink floyd ile led zeppelin'i karşılaştırdıktan sonra hızınızı alamayarak the doors ile queen'i karşılaştırdığınızda elde edeceğiniz tek sonuç, "şapşal" olduğunuzdur.

yeniden queen'e dönecek olursak.. kraliçe haşmetli! kraliçe gerçekten de kibirli ve sahnelerin en masum sanatsal görünümü altında en orospu zillisi gerçekten de. tıpkı mercury'nin istediği gibi. 70'lerden 90'ların başına kadar gelişen bütün akımların en güzel örneklerini verdiler, bu yüzden yüzyıl sonra da gerçekten kalıcı olacaklar ki, bundan daha büyük bir ödül yok zaten.

eğreti bir ağacın dalları gibi yayılmakta olan entryimizde, şarkılarından biri hakkında da konuşmak gerekirse, işin kolayına kaçacağım ve the show must go on hakkındaki düşüncelerimi belirteceğim. the show must go on, şüphesiz ki mercuy'nin hayayı boyunca hiç ama hiç seslendirmek istemeyeceği bir ağıttı. sahnelerin lordu yavaş yavaş ölüyor, fakat bu işin bitmemesi gerektiği hakkında herkesi uyarıyordu. başka kim seslendirirse seslendirsin içerisinde bulunan sözlerin üzerine birkaç beden bol geleceği bu şarkı, kraliçe'ye dar bile geliyordu.

mercury, "the show must go on" dediğinde hiç kimse sırıtamadı! "the show must go on" dediğinde hiç kimseler gülüp de, "merak etme sensiz de bu kervan yürür!" diyemedi. çünkü kraliçe'nin olmadığı bir rock dünyası ne kadar güzel olabilirdi ki? bütün büyük gruplar yıkılmıştı, bütün büyük grupların saçmaladığını görmüştü dünya ve o dünya efsanevi grupların yaşlandıkça nasıl çöktüğüne de tanıklık etmişti. ama 20 küsür senelik kraliçe yaşlanmıyordu! o hep daha güzelleşiyordu, o hep daha güzel.

kimse queen'i ciddiye almamazlık yapamazdı ki, bugün durum eskisinden de daha ciddidir!

sonuç olarak..

siz hala şovun devam ettiğini mi sanıyorsunuz?!

şov bitti! bütün büyük gruplar dağıldı. bütün o akıllı herifler bir yana saçıldı. artık 20-30 senelik titan gruplar yok. sadece günümüzü kurtarmaya yetecek birkaç yıllık placebo'lar (placebo kelimesine dikkat ediyorsunuz di mi!) küçük parlamalı coldplay'ler var. bu tüketim çılgını ve iyicene sündürülmüş olan müzik dünyası bir daha böyle haşmetli bir dönemi göremeyebilir.

zeplinler havada parçalandı.
duvarlar hiç olmadığı kadar uzun ve büyük bugün.
kraliçe ise artık derin bir uykuda.

god save the queen!
rock tarihinin en onemli gruplarindan biri.
dün, bugün, yarın, hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde, eskimeyen, her daim güncel, her zaman vurucu grup.

i want it all ile sarlett johansson memeleri kadar,
another one bites the dust ile adriana karembeu bacakları kadar,
we will rock you ile bar rafaeli kalçaları kadar,
love of my life ile türkan şoray gözleri ile temas kurmuş kadar heyecanlandıran gruptur.

-teşbihin anuna kodum özür dilerim, ancak yapmak zorundaydım.
tüm zamanların en iyi rock grubu seçilmiştir. hakkıdır.
efsanevi ingiliz müzik topluluğu...fredie mercury nin ölümüyle dağılan ancak tekrar yeni konserler vermeye başlayn rock tarihinin en büyük gruplarından
gelmis geçmiş en iyi müzik grubu olma özelliğine sahip olan grup.tüm elemanları birbirinden yetenekli ve iyidir.freddie gibiside gelmez birdaha bu dünyaya.
En sevdiğim grup. Bütün elemanlarını ayrı severim ama Freddie mercury'nin yeri başka tabii.
nasıl bir albüm çıkarırlarsa çıkarsınlar, o albümde, queen'i queen yapan kutsal ses* eksik olacak. brian may en güzel sözleri yazsa, roger taylor en dokunaklı vuruşlarını yapsa yine de kulaklarımız freddie'yi arayacak.

sanırım en akıllıca işi john deacon yaptı; queen'in asla eski queen olmayacağını farkederek.
armoni vokalin babaları olur kendileri. ayrıca insanlar arasında tanrının sesi olarak tanımlanan fredie mercury nin vokali ve brian may gibi üstün gitar çalan bi kişi vardır(gitarı çok özeldir ve o tonların başka gitarlarda yakalanması zordur)john deacon ve roger taylor gibi usta isimlerin yer aldıgı insanı alıp götüren şarkılara sahip efsanevi grup.
Konser verdiklerini ülkede tatil ilan edilmesi bile bu grubun nasıl üst seviye bir grup olduğunun göstergesidir.
Hiç şüphesiz müzik tarihinin en iyi 2 grubundan biridir.
Diğeri için:
(bkz: led zeppelin)
bugün Queen dinlediniz mi? Gidin dinleyin çünkü çok güzel.

"Hiçbir şeyin önemi yok
Herkes bunu görebilir.