bugün

queen

hiçbir zaman politikaya bulaşmayarak, her daim müzikle sevişmiş olan gruptur queen. freddie'nin bilgi ve becerisi sayesinde müzik piyasasına hükmedecek akımları önceden fark etmiş ve böylelikle her zaman için kalıcılığını korurken, stadyum konserlerini başlatan ilk grup, ilk video klibi çeken grup gibi sayısız ünvanları elde ederek istatistiklerin -çok afedersiniz- en çok aq ingiliz grubu olmuştur.

fakat politikaya sırt çevirmeleri ne yazık ki queen'in "dünyaya yön veren albümler, gruplar" gibi listelerin en meşhur ama en fransız grubu kalmalarına yol açmıştır. tam da bu noktada çeyrek yüzyıldır devam etmekte olan bir tartışmaya değinmek gerekir ki, o da, pink floyd-queen fanlarının birbirini çekememe durumudur. bu konuda söylenebilecek tek şey vardır! bu iki grubu kıyaslamak demek, müzikten zerre kadar anlamadığınızı belirtmek demektir. çünkü her iki grupta, farklı yollarda tek taştırlar, bir benzerleri ya da rakipleri daha yoktur. fakat insanlar futbol takımı tutar gibi bir grubu sevip sonra da sidik yarıştırmasını pek bir seviyor. müzik futbol değildir. pink floyd ile led zeppelin'i karşılaştırdıktan sonra hızınızı alamayarak the doors ile queen'i karşılaştırdığınızda elde edeceğiniz tek sonuç, "şapşal" olduğunuzdur.

yeniden queen'e dönecek olursak.. kraliçe haşmetli! kraliçe gerçekten de kibirli ve sahnelerin en masum sanatsal görünümü altında en orospu zillisi gerçekten de. tıpkı mercury'nin istediği gibi. 70'lerden 90'ların başına kadar gelişen bütün akımların en güzel örneklerini verdiler, bu yüzden yüzyıl sonra da gerçekten kalıcı olacaklar ki, bundan daha büyük bir ödül yok zaten.

eğreti bir ağacın dalları gibi yayılmakta olan entryimizde, şarkılarından biri hakkında da konuşmak gerekirse, işin kolayına kaçacağım ve the show must go on hakkındaki düşüncelerimi belirteceğim. the show must go on, şüphesiz ki mercuy'nin hayayı boyunca hiç ama hiç seslendirmek istemeyeceği bir ağıttı. sahnelerin lordu yavaş yavaş ölüyor, fakat bu işin bitmemesi gerektiği hakkında herkesi uyarıyordu. başka kim seslendirirse seslendirsin içerisinde bulunan sözlerin üzerine birkaç beden bol geleceği bu şarkı, kraliçe'ye dar bile geliyordu.

mercury, "the show must go on" dediğinde hiç kimse sırıtamadı! "the show must go on" dediğinde hiç kimseler gülüp de, "merak etme sensiz de bu kervan yürür!" diyemedi. çünkü kraliçe'nin olmadığı bir rock dünyası ne kadar güzel olabilirdi ki? bütün büyük gruplar yıkılmıştı, bütün büyük grupların saçmaladığını görmüştü dünya ve o dünya efsanevi grupların yaşlandıkça nasıl çöktüğüne de tanıklık etmişti. ama 20 küsür senelik kraliçe yaşlanmıyordu! o hep daha güzelleşiyordu, o hep daha güzel.

kimse queen'i ciddiye almamazlık yapamazdı ki, bugün durum eskisinden de daha ciddidir!

sonuç olarak..

siz hala şovun devam ettiğini mi sanıyorsunuz?!

şov bitti! bütün büyük gruplar dağıldı. bütün o akıllı herifler bir yana saçıldı. artık 20-30 senelik titan gruplar yok. sadece günümüzü kurtarmaya yetecek birkaç yıllık placebo'lar (placebo kelimesine dikkat ediyorsunuz di mi!) küçük parlamalı coldplay'ler var. bu tüketim çılgını ve iyicene sündürülmüş olan müzik dünyası bir daha böyle haşmetli bir dönemi göremeyebilir.

zeplinler havada parçalandı.
duvarlar hiç olmadığı kadar uzun ve büyük bugün.
kraliçe ise artık derin bir uykuda.

god save the queen!
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar