bugün

son olanı işe yaramayan duygu.
(bkz: son pismanlik fayda etmez)
bir iç yanması.
"keşke yapmasaydım ben naptım" gibi düşüncelere garkolma.

tevbesi aslında kulun.Allahım bidaha yapmıcam nolur affet beni.sen biliyosun ya kalbimi.bakıver de gör pişmanlığımı.
(bkz: 31 den sonra çöken pişmanlık duygusu)*
ruha atılmış bir çentiktir..ara ara akla gelip sızlar inceden..derin bir of çekersiniz..ne birşeyi düzeltir o derin of ne de sizi rahatlatmaya yeter...
insanı derinden yaralayan duygudur.
(bkz: pişman olmak)
bu duygunun hemen yanında bide geri dönüşüm kutusu da olsa fena mı olurdu diyesi gelinen duygu şeyi...
ağızda kekremsi tat bırakan, af dilendikten sonra sadaka niyetine verilen sözcüklerin travma etkisi oluşturması, geçmişe dönme isteğidir. duygu ya da hissiyat olarak değerlendirilmemesi gereken olgudur. kronik olarak pişmanlık duymak işitmek değil, kurşun yarasını yarabandıyla kapatmak gibidir.
keşkeleri arttıran bir olaydır.
geçmiş günleri hatırladığın zaman özlem,öfke ve bazen de acıyla beraber hissedilen duygu. tek başına olsa bu kadar koymaz insana ama özlemle birleşince içinden çıkılmaz bir durum haline geliyor. ne güzel günlerdi.şimdi bana çok uzaklar,sanki hiç yaşanmamış gibi ya da yaşadıklarıma inanamıyormuşum gibi. insanın neden şimdiki aklı hiç bir zaman 'şimdiki aklım olsaydı' diye bahsedilen o zaman da olmaz acaba? ama acıdır ki biliyorum hiçbir gözyaşı o günleri bana geri getirmeyecek.
'Batan güneş için ağlamayın; yeniden doğduğunda ne yapacağınıza karar verin' demiş Carnegie isimli bir zati muhterem.

hayatta pişmanlik duyacağimzi o kadar eylem yapiyoruz ki. dogdugumuz ilk günden geberdiğimiz son güne kadar.

fakat hatalar yapilmak içindir ona okey. ama pişmanlik duymak da ne demek? bilmeyiz ki pismanlik denen illet ruha tuz ruhundan daha cok hasar verir?

graham greene'nin cüzzam adli romaninda geciyordu galiba 'ne yaptiğim değil ne yapacağim önemli' diye...

önemli olan bu hayatta yapilan sabaliklarin yasini tutmak değil yeni dogan güne sifirlanarak baslayabilmektir.

çünkü gecmiş bir beladir insanin basinda. pişmanlikta öyle. pişmanlik yasanacak günleri yıkar gecer sadece.

ahmet özkan bir röportajinda eskiden olan bitenler için ''onlar seferi zamanlardi pişmanlik duymuyorum, yasanmasi gerkiyordu onlarin ama dogru da değildi'' diyebilmişti.

binaeylehen pişmanlik bir zehirdir. bugunu ve yarini bok eder.
pişman olduğunu söylememek en büyük erdemlerden biridir... ben zaten yapmam, başkalarına da tavsiye etmem...
çoğunlukla hissedilmemesi gereken bir duygudur.yaşanılan dakikaları zehir eder.bir süre unutulabilir yapılan hata,fakat sonra hatırlandığında yine acı verir.aslında ne kadar uzun süre unutulursa sonrasında hissedilen acı o kadar fazlalaşır.bu nedenle yapılan hata üzerinde iyice düşünülmeli,düzeltilmeye çalışılmalıdır.tabi ki düzeltilebilecek bir hata ise...
genelde beraberinde çaresizliğide getiren ve bu durumda çekilmez bir hal alan duygu.
büyük bir keşke düşünselidir. keşke dersiniz dönüp bir daha baksaydım, tutsaydım elinden, bir kez daha öpseydim, sarılsaydım en kocamanından dersiniz. çok geçtir hepsi için. ama işte kafayı bir kere sardı mı düşünceler sizi yiyip bitirir. sonunda kendinizi yüksek promilli ve şişmiş gözlerle bulursunuz. işte böyle bir şeydir pişmanlık...
yapılan hatanın zamanı geri alıp yapılmadıgı düşünülmek istendiği durumlarda insanları saran buruk, acı veren duygu.
insan olmayi basaranlara has bir duygudur. her halti yedikten sonra, etrafindaki insanlari kirdiktan sonra zerre kadar pismanlik duygusu duymayan ve zeytin yagi gibi üste çikmaya çalisan insanlarda bulamayacaginiz duygudur. bazen aci verse de, insani yaninizi size hatirlatan duygudur.
yasa sı olan bir duygu..... ancak çaresi yok dönüşüde yok...
sarhoş olduğun gecenin ertesi sabahıdır genelde.
yaş farkı altıdır iki kardeş arasında. erkektir ikisi de. büyük olan liseye yeni geçmiş, yeni yeni alışmaya çalışmaktadır arkadaş çevresine. haftasonları da evine dönüp ailesiyle zaman geçirmektedir. anne babasını çok sevmesine rağmen kardeşiyle hiç vakit geçirmemiştir oysaki tam da ona ihtiyacı olan zamanlarda. tam birlikte oyun oynamak için can attığı zamanlardır kardeşinin, parklarda sallanmak için, onun yanından ayrılmamak için, arkadaşlarını görmek için çırpındığı senelerdir, her küçük kardeş gibi belki de. ancak hiçbir zaman kardeşini yanına alıp gezmemiştir, soranlara da bunu açıklamak için binbir yalan uydurmuştur. kardeşi onunla fazladan bir saniye geçirebilmek için gözyaşlarını dökerken, o oralı bile olmamıştır.

okul başlamış, ikisi de okullarına devam ederken yatılı okuyan oğlumuza telefon gelir, eve çağırırlar. telefona kitlenmek, sonrasında hıçkırıklara boğularak ağlamak gelir çocuğa, kimseye açıklama yapamaz yine gözleri kıpkırmızı olsa, yüreği düğümlense, içinde, boğazında kocaman bir yumruk oluşsa da, artık tek başınadır ailesinin yanında, bu gerçeği öğrenmiştir. engelli kardeşi hayata gözlerini yummuştur abisinin yanında birkaç saniye daha geçirebilmenin özlemiyle. engelli olmasından utanan, onu yanına alarak parklara, sinemaya götürmeyen, başkalarının onu öz kardeşiyle görmesinden utanan abisi, artık tek başınadır. ama içindeki pişmanlığı hayatı boyunca silemeyecektir. gözlerinin yaşı ölene dek içine akacaktır, bağıra bağıra ağlamak isteyecek belki de ağlayacak ama kardeşini mutlu edemediği gerçeğini değiştirmeyecektir. yoktur artık, onu ne kadar sevdiğini öğrenememiştir hiç, insan engelli kardeşinden utanır mı? pişmanlık iş işten geçtikten sonra ortaya çıkan zavallıdır! * *
insanın kendisine önlenemez acı çektirmesidir, bir başı olsa da sonunu yine kişi kendi iradesi ile belirleyebilmektedir...
orgazmdan sonraki ilk 20 sn'dir.
olmayacak şeyler yapıp, sözler söyledikten sonra zamanı geri alabilmeyi istemektir ..
sinekler , sartre.
en kötü,en zor duygulardan biridir pismanlık