hakan gunday sayesinde sadece babasizligin piclik icin kafi kriter olmadigini, babasi oldugu halde picligi hayatin her deminde ya$ayabilen insanlar oldugunu ve kimi zaman aslinda herkesin bir parca pic oldugunu ogrenmi$ bulunmaktayim.
ve,
--spoiler--
piclerin bedenleri ve akillari, diger insanlarin aksine nasirla$maz. onlarin nasirla$an tek yerleri ruhlaridir.
--spoiler--
tekrar tekrar okunabilen kitap. kitapta hakan'ın da dediği gibi "bir kitabın güzelliği neresinden başlanırsa başlansın okunabilir olup olmamasından anlaşılır." *** bu kitap da bu tanıma göre mükemmel bir kitap. tekrar tekrar okunası. okuduktan sonra uzun bir süre kendinize gelemeyebilirsiniz. başka kitap açmak istemezsiniz. umursamaz olursunuz. canınız hayata s.ktir çekmek ister sürekli. hayatı iplemezsiniz. sürekli sigara istersiniz. aç karnına alkol almayı denemeyi istersiniz. yerine göre hakan,afgan,barbaros veya cenk olmak istersiniz. hepsinde kendinizden parçalar bulursunuz. en çok şu karakteri sevdim diyemezsiniz. çünkü hepsi kendini sevdirecek hareketler yapmakta kitapta.
afgan, hakan, barbaros ve cenk. kendi hayallerinin kurbanı dört genç. hayatın sırrını çok erken çözmüş, tembel gibi gösterilen zehir gibi bünyeler. öyle ki "dahi" olduklarını kendilerini bitirmeyi başaramadıkları gün anlayanlardır onlar.
bir teras katından kovulduklarından gerçeğin sert yüzüyle tahriş olurlar. ruh heykeltraşlaları nın heryerde olduğunu gördüklerinde seviştikleri kadınların açık sırtlarına bakıp üzerlerinden atlayarak yok olup giderler.
çalışmayı kendilerine yakıştıramamalarının altında "derimiz dahi onların derisinden kıymetli" derlerken kızgındırlar. ve, kızgınlıklarının nedeni bellidir.
"afacan dennis"i yani dennis ketcham ın sihirli hikayesini sadece onlar bilir. gölgesini satan adam ı okuyandır hakan. ve, onun için çok eğlenir her yerde. hüngür hüngür ağladığı tekno kulüpte dahi.
"çok eğlendim. teşekkür ederim. hoşça kalın" deyip de istanbul a dalarlerken gün doğumunda, son kez bakarlar birbirlerinin yüzlerine.
herkes hayallerinin kurbanı olduğu için bu dört kafadar da sistemin kurbanlık koçlarıdır. allah kabıul etsin.
kitap karakterlerinden hakan'ın söylediği şu sözlere hayran bırakmıştır hakan günday beni.
--spoiler--
"eğer bir gün kitap yazmaya karar verirsem bir oto-otopsi yazacağım.çünkü otobiyografilerini yazanlardan çok uzaklarda bir varlık olduğum için ölüm nedenim olan yaşamımı ancak bir otopsiyle açıklayabilirim.otopsi sonucu da, 'hakan'ın ölüm nedeni doğumudur' olacak.ne bir cinayet, ne bir kaza, ne de intihar.ölüm nedeni doğumu olan hakan'ın kendi yazdığı otopsisi"
--spoiler--
iyi bakimli gorunumlu, agzi laf yapan, cevresindekileri gulduren, dikkatleri uzerine cekmeyi basaran, fiziksel olarak hos, ama duygusal anlamda bos, kalp hirsizi, vefasiz, gunubirlik iliskilerin adamlarina verilen ad... nedense genelde kizlarin hoslandigi erkek tipi..
"hayat seni öyle bir noktaya getirir ki bir bakarsın sevdiklerinle savaşıp nefret ettiklerinle seviştiğini görürsün. canın yanar, üzülürsün" gibi muhteşem cümlelerle süslü ve hiçbir zaman unutulamayacak bir finale sahip hakan günday kitabıdır.
hakan günday'ın kinyas ve kayrasından önce okunması gerekilen kitap.
bugün can dündar'ın milliyet gazetesindeki köşesinde bahsi geçmiştir.
aynen aktarıyorum: "içinde bulundukları şartlardan tatmin olmayan hırs sahibi insanlar, piçler hakkında konuşarak kendilerini iyi hissederler. çünkü piçlere kıyasla onlar daima iyi durumdadır. sözünü edebilecekleri konular tükendiğinde tanıdıkları piçlerin ne hale geldiklerini ve o hale nereden geldiklerini konuşurlar."