Peygamberimizin evinde çoğu zaman yiyecek az bulunduğu için ve yemek vakti geldiğinde ikram edememekten çekindiği için inmiş ayettir.
Ashâb-ı kirâm:
- Yâ Resûlallah! insan din kardeşini nasıl günaha sokar? diye sorunca:
- “Misafirini ağırlayacak bir şeyi bulunmayan kimsenin yanında oturup kalmakla” buyurdu.
Müslim, Lukata 15, 16
Bunun yaninda söyle bir hadisi de vardır.
“Din kardeşine doyasıya yediren ve kana kana içiren bir kimseyi Allah Teâlâ yedi hendek kadar ateşten uzaklaştırır. Bu çukurlardan ikisinin arasındaki mesafe beşyüz seneliktir."
Her şey duruma göre olmalı, olan yedirmeli olmayandan beklenip mahcup etmemeli.
"bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez..." Diye devam ediyor.
O öyle iyi niyetlidir ki çekincesinden gelen misafire git diyemez. Allah da o kadar sakınandır ki yüzü suyu hürmetine yarattığı bu dünyada o sıkılmasın diye bize bildirmiş.
Peygamberimiz, Ümmetim ümmetim diye bizi bu kadar sakınmasaydı 1400 yıldır bu söyledikleriniz karşılıksız kalmazdı. Sevmediğiniz adamın sizden hala ümitli olması da onu peygamber yapar. Peygamber sabrı dedikleri budur.
Sonsuz güçte bir varlığın insanlığa kutsal bir kitap yolladığı söyleniyor. O kutsal olduğu iddia edilen kitapta da peygamberin evinde yemek yedikten sonra hemen dağılın çünkü rahatsız oluyor, kendisini peygambere hibe eden kadınlar peygambere helaldir gibisinden ayetler var.
Buradan yola çıkarak Müslümanların komşularının yada tanıdıklarını evine davet edilmeden gidilmesinin uygun olmayan bir davranış şekli olduğu sonucunu çıkaramayan bir zeka kurandan bir zahmet sonuç çıkarmaya çalışmasın.
Kuran eğer bizim için gerekiyorsa biz insanların yürüyüşünün bile nasıl olması gerektiğini anlatır.
Bunu kimi zaman bir peygamberin kıssası ile, kimi zaman geçmişte yaşanmış olaylarla, kimi zaman gelecekte yaşanacak olaylarla, kimi zaman da farklı kişilere verdiği emirlerle anlatır.
Beyni olan anlar, beyinsiz olan ise şu üsttekiler gibi sayıklar durur...
peygamber evinin sürekli dolu olduğunu düşünürsek ve artı olarak arapların ne kadar görgüsüz olduğunu göz önüne alırsak tartışmaya gerek olmayan ayettir. Peygamberler de insan sonuçta.
Yerinde bir talimattır.
Çat kapı, izinsiz, sualsiz, uygun Musun, değil misin diye sorulmadan, yırtık dondan fırlar gibi yemeğe gelmek de neyin nesidir?
Valla benim evime de öyle gelmeyin aga!
Adap, usul, nezaket bilmek önemli.
artık o arap toplumu nasıl görgüsüz bir toplumsa, zırt pırt davet edilmeden insanların evine gidilir mi?
aile demek mahrem demek.
benim evimde seni doyuracak, seni ağırlayacak yemeğim var mı? durumum müsait mi?
bunları düzenlemek için indirilmiş ayettir.
Sadece peygamber efendimiz için değil tüm müslümanlar için söylenmiştir.
Biraz edep, görgü kuralıdır.
HAnginiz siz çağırmadan gelen, evi olduğu halde evinizi kervansaray gibi kullanan, yapışık tipleri seviyor? Ki insanların kendi evlerinde elbette ki özeli olacak.
Ha zor durumda kalan olur tabi ağırlarsın. Misafir kişisi müsait olup olmadığını sorar müsaitim dersen tabi ağırlarsın. Bunlar güzel şeylerdir.