bugün

üzerine çok tartışma yapılıyor olmasına şaştığım iki farklı olgudur. 1966 yılında nihal atsız'ın kaleme aldığı bir makaleden küçük bir kesitle konuyu basitleştireceğimi umuyorum.

'Said-i Nursi denilen adam, eskiden Said-i Kürd-i diye bir takım risaleler yayınlayan, Türkçe bilmez, daha nokta ile virgülün nerede kullanılacağını bilmekten aciz, Şafi mezhebinden bir Kürttür. Mütareke yıllarında istanbul sokaklarında milli Kürt kılığı ile dolaşarak caka yapmıştır. Bu cakacı Kürt kendisine Bediüzzaman demekte, müridleri de bu adı bir övünçmüş gibi kullanarak şeyhlerini bu adla ululamaktadır. Bediüzzaman, 'zamanın harikası' demektir. Kürt Said cidden zamanın harikasıdır. Yirminci yüzyıl gibi bir zamanda bu bilgisizliği ve iptidailiği ile ortaya atılmakta gösterdiği pişkinlikle zamanın harikası, bundan daha fazla olarak da onbinlerce, belki yüzbinlerce Türk'ü ardına takmakta gösterdiği başarıyla gerçekten zamanın bir harikasıdır.

Zamanın bu harikası, bu Kürt Said, aslında bir Kürt milliyetçisidir. Nasıl Moskofçular Türk milletini yıkmak için ortaya sosyal adalet ilkesiyle atılıyor, yoksulların davasını benimsemiş görünüyorlarsa, Kürt Said de ortaya Müslümanlık ve kardeşlik çığırtkanlığı ile çıkıyor. Kürtçülük davasını açıkça güdemiyeceği için, Türkçülüğü yıkacak ağuları Müslümanlık ve Nurculuk diye ileri sürüyor. Müritlerine veya kendi tabiriyle Risale-i Nur şakirtlerine evlenmeyi yasak ediyor. Çünkü evlenip çocuk sahibi olurlarsa, o çocukların kötü ve dinsiz olma ihtimali varmış. Tabi, dağdaki Kürdün bu büyük ve ilahi buyruktan haberi olamıyacağı için, o evlenecek ve Kürtler çoğalacak. Herkesin sözüne inanan saf Türkler ise, büyük mürşidin buyruğu ile evlenmiyecek, böylelikle Türk soyu azalacak ve Kürt Şeyh Said'in 1924'de yapamadığını, Kürt Molla Said (yani Bediüzzaman) kırk yıl sonra yapmış olacak.

Kadını şeytanın askeri sayarak evlenmeyi yasak eden dinin, Zerdüşt dini olduğunu bilmeden koyu Müslümanlık adı altında bir nevi Mazdeizm yaptıklarının farkında olmayan bu beyinsizler sürüsüne ne demeli? Urfa'daki mezarının bir baş belası haline gelmemesi için, söylentilere göre, General Mucip Ataklı tarafından ortadan kaldırılmasından sonra, bu kaldırmaya inanmayarak Kürt Said'in oradan uçtuğuna inanacak kadar şuursuz olanlara ne denebilir? Milli talihsizlik, akıl hastanesi kliniklerinde yatması gerekenlerin halk arasında dolaşmasındadır. Ciddi tedbirler alınmazsa, bu dini cinayet daha yıllarca sürecektir.

Nur risalesi (kendi tabirleriyle risale-i nur) denilen sayıklama kitapları pek çoktur. Beyni örümceklenmiş zavallılar bu sayıklamaları elle yazarak, yahut şapirografi veya taşbasmasıyla çoğaltarak onbinlerce satarlar. Bunu satmak için kasaba kasaba, köy köy dolaşan Nurcular vardır. Bunları satarak sevaba girerler. Sözde Türkçe olan bu sayıklama kitapları, Kürt hamalların fikir seviyesinde yazıldığı için, kimse birşey anlamaz. Anlamadığı için de, onda gizli hikmetler, yüksek gerçekler olduğu kuruntusuna kapılır.

Bir zamanlar bu sayıklamalardan bana da bir tane yollamışlardı. Kendimi zorlayarak okuyabildiğim bir tanesinde, Kürt Said radyodan bahsediyor, dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklıyordu.

işte, aşağı tabaka ile birlikte doktor, mühendis ve avukatın da şeyhi, piri olan, kendisinden 'efendi hazretleri' diye söz ettikleri Kürt Said'in seviyesi budur.

Fizikten, titreşimden haberi olmayan, müsbet bilimin kıyısından dahi geçmeyen bir yobaz, radyo hakkında ancak bu kadar düşünür. Fakat bilgisizliğini de anlamaktan aciz olan o kara cahil, bu katmerli bilgisizliğine bakmadan, Türkler aleyhinde hüküm çıkarmaktan da geri kalmıyor. Nur risalelerinin birinde, Ye'cüc Me'cüc denen ve dünyayı yok edecek olan korkunç yaratıkların Özbek, Tatar ve Kırgız gibi akvam-ı vahşiyye (yani vahşi kavimler) olduğunu yazmıştı. Sevsinler medeni Kürdü!... Özbek, Kırgız ve Tatarlar arasında okuyup yazma nisbeti yüzde 90'dır ve aralarında atom bilginleri de olmak üzere her bilim dalında yüzlerce bilgin ve uzman bulunmaktadır.

Kürt Said'in 1327 ( 1909 ) yılında, istanbul'da Vezir hanındaki ikbal-i Millet matbaasında basılmış bir eseri vardır. Adı: iki Mekteb-i Musibetin Şahadetnamesi Yahut Divan-i Harb-i Örfi ve Said-i Kürd-idir. Kendisinin Said-i Kürd-i Yani Kürt Said) olduğunu tastik ettiği bu eserde, eserin muharriri diye de kendisini Bediüzzaman diye taktim etmektedir. Eserin tâbii, yani editörü de 'Kürdizade Ahmed Ramiz' dir. yani dört başı mamur bir eser. Bu 48 sayfalık eserin 'hatime' kısmı (44-48. sayfalar) Kürt Said'iin içyüzünü göstermesi bakımından çok ilgi çekicidir. Bunun aynen alıyor ve ağdalı bir dille yazıldığı için açık Türkçeye çeviriyorum:

Ebna-i cinsime burada birkaç söz söylemezsem, bence bahs natamam kalır. ( Soydaşlarıma burada birkaç söz söylemezsem, bence bahis eksik kalır.)
Ey Asuriler ve Keyanilerin cihangirlik zamanından pişdar, kahraman askerleri olan arslan Kürtler!... Beşyüz sene yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa sahra-i vahşette vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. Hikmet-i ilahi denilen makine-i alemin nizamı ve telgraf hattı gibi umum aleme mümted ve müteşa'ib kanun-i nuran-i ilahinin müessisi olan hikmet-i ilahi ufk-i ezelden engüşt-i kaderi kaldırmış, size emrediyor ki, tefrika ile katre katre müteferrik su gibi zayi olan hamiyet ve kuvvetinizi fikr-i milliyetle tevhit ve mezcederek zerratın cazibe-i cüz'iyyeleri gibi gibi bir cazibe-i umum-i milli teşkili ile Kürt gibi bir kütle-i azimi küre gibi tedvir ederek şems-i şevket-i islamiyye Osmaniyyenin mevkibinde bir kevgeb-i münevver gibi cazibesini ittiba ile muvazene ve aheng-i umumiyyeyi muhafaza ediniz. ( Ey Asurlular ve Ahemenidlerin cihangirlik zamanında, onların öncüleri ve kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beşyüz yıldır yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. ilahi hikmet denilen alem makinesinin nizamı ve telgraf hattı gibi bütün aleme dalbudak salan Tanrı'nın nurlu kanununun kurucusu olan ilahi hikmet, ezel ufkundan kader parmağını kaldırmış size emrediyor ki: Ayrılık, gayrılıkla damla damla dağınık sular gibi boşa giden hamiyet ve kuvvetinizi milliyet fikriyle birleştirip kaynaştırarak zerrelerdeki küçük cazibelerden bir umumi ve milli cazibe teşkili ile Kürtler gibi büyük bir kütleyi dünya gibi döndürerek islam ve Osmanlı şevket güneşinin mevkibinde parlak bir yıldız gibi cazibesine uymakla muvazeneyi ve umumi ahengi muhafaza ediniz.)

Görülüyor ki Kürt Said, zavallı Kürtlere eski Asur ve iran ordularının hayali öncülüğünü yaptıracak kadar koyu bir Kürt milliyetçisidir ve çapraşık acemi ifadesiyle Kürtleri Kürt milliyetçiliği etrafında birleşmeye çağırmaktadır. Bunun hiçbir tevili, tesfiri yoktur. Beyninde ve gönlünde kötü düşüncesi olmayanlar, bu açıklıktan sonra onun bir islamcı değil, bir Kürtçü olduğunu kabule mecburdur.'

edüt: yapma şakird biz kardeşiz
(bkz: toptaşı akıl hastanesi)
kürt said yani diğer adı ile said-i nursi. yazmış olduğu deli saçması risaleleri ile bir sürü insanı etkisi altına alan bir delidir. onun sayesinde şu anda memleket idaresinde olanlar mamalanmaktadırlar. inanmayanlar için deli raporunu veren hastahane'nin ismi yukarıda belirtilmiştir.