niyazi misri

entry17 galeri0 video1
    17.
  1. halk içre bir âyineyim herkes bakar bir ân görür,
    her ne görür kendi yüzün ger yahşi ger yaman görür.

    (halk arasında bir aynayım herkes bakar bir ân görür, her ne görürse kendi canından ya güzellik, ya kötülük görür)

    beyti şerh edelim,

    niyazi mısri kendisini âyineyim derken, diğer insanlar karşısında kendisini edilgen kılmaktadır. benliğini, kibrini boşa çıkarmaktır ki, bu hal ona karşı yapılan düşünce ve fiiliyatın ilk sonucu olan bakmak fiiline de ulaştırır. her insan bakar, baktığı sadece bir ândır. insan ân müddetince yaşar ve ölür. zamanda sadece ân hükmedersin. geçmiş ve gelecek dahi ândan ibarettir. görmek ise bakış sonrasında kalpte olan hakikati aşikar kılar. insan kalbi güzel ise güzele tabii olur, kötü ise kötü nefsi mertebesince kötü görür.

    daha yazardım, belki sonra editlerim niyazi mısri'nin kendisini daha iyi anlayabilme şerefine nail olursam.
    4 ...
  2. 16.
  3. 15.
  4. Çün sana gönlüm mübtelâ düştü
    Derd ü gam bana âşinâ düştü
    Zühd ü takvâya yâr idim evvel
    Aşk ile benden hep cüdâ düştü

    Guzel bir yorum ile dinlemek icin

    ]
    1 ...
  5. 14.
  6. daldığı mistik aşkla yanar, fakat tekkede aşıkları yakan bu ateşin, sonunda ibrahim'in ateşi gibi gül bahçesine dönüşeceğini söyler..

    "bunda uşşakı yakan akıbet
    nar-ı ibrahim gibi gülzar olur..."
    1 ...
  7. 13.
  8. deli olduğu gerekçesi ile idamdan son anda yırtmıştır.
    0 ...
  9. 12.
  10. 11.
  11. gül-bülbül

    Gül müdür,bülbül müdür şol zar u efgan eyleyen?
    Ten midir,ya dil midir,hem Arş'ı seyran eyleyen?
    Nar u bad u ab u hak'in gel haber ver aslını
    Kim buların her birini emre ferman eyleyen?
    Ateşin germiyyetinin sırrını duygur bize
    Ki hılaf üzre anı kimdir gülistan eyleyen?
    Yelde kimdir geh geh nesim ü geh saba zevkin veren
    Gahi hışmiyle nice büldan'ı viyran eyleyen?
    Kimdir anı,bana göster,şol sularda durmayup
    Ruz u şeb yüz üstüne aşkile cevlan eyleyen?
    Hak ne ma'dendir,biter andan maadin,geh nebat
    Kim dir anı gahi hayvan,gahi insan eyleyen?
    0 ...
  12. 10.
  13. her yeri hüsnün gülistan eylemiş
    her tarafta bağ-u bostan eylemiş

    ziynet etmiş zir-ü pes esvaf ile
    her sıfattan zatın ilan eylemiş

    bunca evsaftan görünen bir cemal
    bir cemali bunca elvan eylemiş

    hep kitabı-ı haktır eşya sandığın
    ol okur kim şeyr-i evtan eylemiş

    hüsnün izhar eder bunca sıfat
    zatına insanı burhan eylemiş

    hakkı istersen yürü insana bak
    şems-i zat yüzünde rahşan eylemiş

    hak yüzü insan yüzünden görünür
    zat-ı rahman şeklin insan eylemiş

    ...

    "bir cemali bunca renkle süsleyerek suretlerde gösteren o dur.çünkü bütün tanrısal güzellikler mezahirle görünür. hakkın zatına insan delildir. hakkı görmek istersen insana bak, zira zatın güneşi insan yüzünde parlamaktadır." diyen büyük mutasavvıf, kuvvetli şair, yetkili vaiz, çoşkun bir sofi, mükkemmel mürşit ve büyük veli...ne mutlu ışığından faydalananlara..
    0 ...
  14. 9.
  15. 8.
  16. Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş,
    Burhan arardım aslıma, aslım bana burhan imiş!..

    Sağı solu gözler idim, DOST yüzün görsem deyu,
    Ben taşrada arar idim, ol can içinde CAN imiş!..

    Öyle sanırdım, ayrıyam; DOST ayrıdır, ben gayriyam
    Benden görüp işiteni, bildim ki ol canan imiş!..

    Savm-u salat hac ile sanma biter zahid işin,
    iNSAN-I KAMiL olmaya, lazım olan iRFAN imiş...

    Mürşid gerektir bildire, Hak'kı sana hakk-el yakın
    Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş

    Her mürşide dil verme kim yolunu sarpa uğratır
    Mürşidi kamil olanın yolu gayet asan imiş.

    işit Niyazi'nin sözün, bir nesne örtmez Hak yüzün
    Hak'tan açık bir nesne yok, gözsüzlere pinhan imiş!
    4 ...
  17. 7.
  18. emine ışınsu hanımefendi'nin niyazi mısri için yazmış olduğu bukağı adlı bir roman çalışması vardır.
    2 ...
  19. 6.
  20. 5.
  21. --spoiler--
    Lafz u suret u cism ile anlamak isterler bizi
    Biz ne elfazız ne suret cümle mana olmuşuz
    --spoiler--
    1 ...
  22. 4.
  23. Bir dem gelir, birisi sizi odasına çeker, açar kırmızı kapaklı, saman kağıtlı bir divan ki her sayfası aşk dolu, ilham dolu, hüzün dolu, cezbe dolu, keşf dolu, idrak dolu, tefekkür dolu, daha neler neler dolu bir ummana daldırır. daha küçüksünüzdür de aklınızdan "bu da neyin nesi böyle dersiniz!" kelimeler o kadar yabancıdır ki size, sizden olmasına rağmen.iki kişisinizdir güya ama var olan tek kişi "şair" olmuşluğunun verdiği bir güçle tarihe meydan okuyan ve hala var olan, elinizdeki "şiirin" sahibidir. malumunuz, o niyazi mısri'dir. her gönlün tatması gerekenleri dile getirir. iman, ihsanla tamam olurmuş ya nfk da "şair odur ki renk, çizgi, ses, ahenk, hacim, pırıltı, ışık, buud, hareket, eda, mana, her tecelliyi şiir, şiiri de allah için bilir. " der ya işte tam o misal bir insan-ı kamildir o, deryadır o.
    yok yok insan-ı kamilliğini ben değil kendi anlatsın.

    hak ilmine bu alem bir nüsha imiş ancak
    ol nüshada bu adem bir nokta imiş ancak

    ol noktanun içinde gizli nice bin derya
    bu alem bu deryadan bir katre imiş ancak

    adem demini her kim bulduysa odur adem
    yohsa görinen suret bir gölge imiş ancak

    bu zevke yiler herkes bulmaz veli her na-kes
    iren ana anda bir fırka imiş ancak

    kim ol deme buldı yol vasl oldı niyazi ol
    naci dinilen fırka bu zümre imiş ancak

    mef'ulu mefa'ilun mef'ulu mefa'ilun
    ademde olan esrar bu demde imiş ancak

    şükür ki tanıştırılmışız kendisiyle ve hala tanımaktayız şu anki "dünyaya" inat.

    * *
    1 ...
  24. 3.
  25. 2.
  26. 1.
  27. ben sanırdım halk içinde hiç bana yer kalmamış
    ben, beni terk eyledim gördüm ki ağyar kalmamış
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük