sosyoloji bölümlerinden okutulan harika bir korku ütopyasıdır.
1947\8 yılları arasında yazılmış olmasına rağmen pek çok tasvirleri ile bugünü anlatması hayret vericidir.
aynı yazarım hayvan çiftliği isimli bir romanı daha bulunmaktadır.
george orwell'ın korku ütopyasıdır. okuduktan sonra çevrenize baktığınızda aslında çoğu şeyin doğru olduğunu görürsünüz. ayrıca filmi de vardır ve oldukça iyidir.
adı george orwell olan ingiliz romancısının distopya kitabı olan 1984 kitabıdır. orwell komünist bir yazar olmasına rağmen yahut bana öyle geliyor komünal rejmi eleştirdiği kitabıdır. bana josef stalinin yarattığı o berbat ötesi yönetimi eleştirir gibi geldi ama 11 eylül falan diyenlerde var tabi.
kitap bilim kurgudur ve geleceğin dünyasını anlatır.
insanlar mutlak bir otorite tarafından yönetilen bir dünyada yaşarlar hani bugün ABD nin hedeflediği dünya gibi bir dünyadır bu.
Geleceğin dünyasında insanlar düzeni ya isteyerek kabullenir , ya da bilinçaltlarında "karşı çıkılamaz" duygusu yerleşmiştir .
George Orvell "1984" adlı romanında gelecekte dünyayı yöneten güçlerin yaşam modelini dayatmayla kurgulamış."DEMiR ÖKÇE" olarak koyduğu mutlak gücün kontrolündeki insan; sistemin kölesi olarak yaşar, herkesi birebir gözleyen ne yaptığını bilen ne düşündüğünü kontrol eden büyük birader adlı büyük kontrol gücü karşısında kimse kendi isteğiyle farklı bir davranış içine giremez..
Özgürlüğün olmadığı böyle bir dünya ütopyasına şimdi de yabancı değiliz aslında.
Kitaplar tümüyle yok edilip yasaklanacak insanların düşünme melekeleri dahi konrol altına alınacaktır.
George Orwell in 1984 te tasvir ettiği yönetim biçiminde gerçek bilgiden yoksun kalacağımızı, gücün onayını almayan kitapların yasaklanması suretiyle özgür düşünce olmayacağını, hakikatlerin insanlardan gizleneceğini, gerçeklere ulaşmanın engelleneceğini, bu durumda tam bir tutsaklık durumunda olan insanın sürüleşeceğini iddia eder, umutsuz ve korku dolu bir dünya ütopyasıdır roman ve aslında distopyadır..
hem yazarı hem de kendisi hakkında ilginç bir yoruma sahip kitap.
--spoiler--
"çok genç yaşındayken bile gözüpek ve yürekli biri olan george orwell (1903-1950), önce döneminin ve ülkesinin toplumsal düzenine karşı çıktı. büyük rus devrimine inandı. troçki'ye hayrandı. ancak, ispanya içsavaşı sırasında stalinistlerin troçkistlere karşı tutumu, umutlarını yıktı. bu durum ve yakalandığı hastalık, george orwell'i bin dokuz yüz seksen dört'ün mutlak umutsuzluğuna sürükledi. orwell, yapısal olarak karamsar ya da siyaset tutkunu biri değildi. ilgi alanları çok genişti. daha az acılı bir dönemde yaşasaydı, yaşamaktan mutluluk duyardı. ama çağımıza siyaset egemendir. orwell, yaşadığı sürece gerçeklere bağlı kalmış, en acı dersleri bile öğrenmekten vazgeçmemiştir. ama umudunu yitirmiştir. orwell'in çağımızın peygamberi olmasını engelleyen şey de bu olmuştur. dünyanın bugünkü durumunda umut ile gerçeği birleştirmek belki de olanaksızdır. durum buysa, bütün peygamberler yalancı peygamberlerdir. orwell gibi kişiler, bence günümüz dünyasında gerekli olanın yarısını, ama ancak yarısını ortaya koymuşlardır. öteki yarısını hala aramaktayız". bertrand russell
--spoiler--
brave new world ve fahrenheit 451 ile beraber üsküdar amerikan lisesi müfredatında okutulan kitaplardandı. sonra bir anda hepsi kaldırıldı nedendir öğrenemedik hiç. shakespeare'ları da kaldırmışlar zaten müfredattan.
yazar bu kitabı yazmadan önce komünizm yanlısıdır. fakat ispanya'daki zamanlarında, ispanyanın rusya'dan büyük kazık yemesi üzerine bu kitabı yazmıştır.* komünizm karşıtı değildir fakat komünist rusya tarafından büyük hayal kırıklığına uğratılmıştır. bu kitabı yazmasının nedeni de budur.
komünizm özelinde her türlü iktidar hırsını eleştiren bir kitap. hitler faşizmi ile bir tutmak dışında komünizme pek bulaşmamış ama nedense sanki eleştiriler sadece onlara yönelikmiş, gibi bir izlenim var.
insandaki iktidar hırsının geleceği noktanın bu olması muhtemel. gerçekten de o noktaya doğru gidiyoruz ancak. kitap ta neden? sorusuna verdiği cevap çok dayanaksız ve saçma. bir yerinde eski sosyalistler böyle bir iktidarın yaşayamayacağına inanıyorlardı demiş bu savı çürütmeye çalışmış ama çürütememiş. bence bahsettiği sosyalistler haklı; ırkçılık yada din olmadan böyle bir iktidarın yürümesi olanaksız.
çıkış yolu bulunmayan bir distopyadır bu. iliklerinize kadar üşürsünüz okurken kahramanın kurtulmasını umarak. ama o da biliyordur sonunun ne olacağını, bunu göze almıştır sonuna kadar.
ne zaman okusam kendimi kötü hissederim.
"karanlığın olmadığı yerde buluşacağız" diyen iç ses gözlerimi doldurur.
george orwell'in bu eseri pek çok ciddi belgesel ayarındaki eserlerce alıntılar, örnekler verilmesi vesilesi ile tanıştığım fantastik olmayan gayet gerçekçi bir romandır. 1940'lı yıllarda yazılmasına rağmen bazı siyasal olayları çok güzel öngörebilmiş bir eserdir.
--spoiler--
şunu asla unutma: her zaman üzerine basılacak bir yüz bulunacaktır. partinin düşmanı olan çılgın biri olacak ve o hep aşağılanarak, defalarca yenilecektir. elimize düştüğün günden bu yana yaşadıkların, başkaları içinde sürecek, daha da kötüleşecektir. casusluklar, ihbarlar, tutuklanmalar, işkenceler, idamlar, ortadan kaybolmalar asla son bulmayacak.
--spoiler--
--spoiler--
iktidar acı çektirmek ve küçük düşürmek demektir. iktidar insanın kafasını parçalamak ve istenilen biçimde bir araya getirmek demektir. nasıl bir dünya yaratmaya çalıştığımızı anlamaya başlıyor musun? yaşamanın amacını zevk kabul eden aptal ütopyacıların tam tersi bir yer... korkunun, acının, işkencenin dünyası. kendini geliştirdike daha da acımasızlaşan bir yer... dünyamızdaki gelişme, acıya doğru ilerleyen bir gelişme olacaktır. eski uygarlıklar, sevgi ve adalet üzerine kurulduklarını ileri sürerlerdi. bizimki nefret üzerine kurulu. bizim dünyamızda korku, kin ve övünmeden başka duygulara yer yok. bunun dışında her yok edeceğiz- her şeyi. şimdiden devrimden önceki düşünce alışkanlıklarını parçalamaya başladık bile. ana- babayla çocuk, insanla insan, kadınla erkek arasındaki bağları kopardık. kimse eşine ya da çocuğuna ya da arkadaşına güvenmiyor artık. gelecekte, eşler ve arkadaşlar da ortadan kalkacak. çocuklar, doğar doğmaz annelerinden alınacaklar. yumurtanın kuluçkadan alınması gibi. cinsel iç güdü ortadan kalkacak. üreme, tayın kağıdını yenileme gibi bir formalite olacak. orgazmı ortadn kaldıracağız. nörologlarımız şu anda bunun üzerinde çalışıyorlar. partiye olandan başka bağlılık kalmayacak, büyük birader'e olan sevgiden başka sevgi kalmayacak. bir düşmanın yenilmesine gülmekten başka kahkaha olmayacak. sanat, edebiyat, bilim diye bir şey kalmayacak. her şeye egemen olduğumuzda, bilime gerek kalmayacak
--spoiler--
romanda bahsi geçen gerçek bakanlığı'ndaki roman yazma makinesine çok benzer bir şey geliştirmişler. haber yazan bilgisayar yani. internetten araştırma yapıp makale falan yazıyormuş. teknoloji sıçmak işte budur.
ayrıca kitabın adı nineteen eighty four değil 1984'tür istersen ingilizce de okuyabilirsin ama bu rakamların yazılışını değiştirmez. bu başlığı bu şekilde açanlara çok selam ediyorum.
bir korku ütopyası olmasına rağmen bugün tüm dünyada yaşanan hükümetlerin çeşitli yollarla vatandaşlarını izleyerek baskılaması gerçeğini, kısaca "big brother is watching you" olayını yayımlandığı 1949 yılından beri tüm insanlara anlatan romandır. 1984 yılında filme uyarlanmıştır fakat film ekibi ne kadar iyi niyetli olsalar dahi romanda anlatılmak isteyenleri tam olarak yansıtamamışlardır.
huzursuz eden, böyle bir yerde yaşasaydım bundan kaçmak için neler yapabilirdim sorusunu sorduran ve bulunan cevapların da insanı huzursuz ettiği distopya türünün en güzel örneklerinden. "yenikonuş" adı altında yaratılan yeni bir dil sayesinde kelimeleri en aza indirmeyi ve kelimelerden kurtulduktan sonra farklı düşüncelerden kurtulmayı hedefleyen, düşününce gayet mantıklı gelen mutlaka,mutlaka okunması gereken kitap
george orwell'ın aynı zamanda, 1984 yılında sinemaya uyarlanmış romanının adıdır. john hurt'ün muhteşem oyunculuğuna rağmen, film, romanın tadını verememiştir.
yarattığı karamsar dünya tablosuyla komünizmi ağır biçimde eleştirmiş, anlatımı ve mesajlarıyla çarpıcı, sıkılmadan ve etkilenerek okuduğum george orwell romanı.* içerisinde yığınla özlü söz mertebesinde cümle vardır. birçoğunu çekip uzun uzun irdeleyebilirsiniz.
totaliter rejimin hayatı egemenliği altına alışını, insanları sadece bedenen değil, ruhen ve zihnen kontrol edişini anlatmakta. nefretin, baskının, güvensizliğin, iki yüzlülüğün, korkunun, baş kaldırışın ana renklerini oluşturduğu bir hayat manzarasıdır bu kitap.
ayrıca toplumu kontrol etmekte ve etkilemekte lisanın ne kadar önemli olduğununda altı çizilmiştir.
(bkz: yenikonuş dili)
1948 yılındayken 1984 yılı için tahminler yapar george orwell kitabında.Gerek hafızanın silindiği işkence bölümü olsun gerekse insanların istenilen kalıba sokulduğu bölüm olsun kitap tek kelimeyle harikadır ve bir çok kitap ve filme temel oluşturmuştur.
orwell'in ortaya koyduğu big brother kavramıyla ilk tanıştığımda şüphesiz korkmuştum. bu belirtilerini bildiğiniz bir hastalığa yakalanmak gibidir. Daha sonrasında insanın paranoyaları da eklenir davranışlarınıza bilirsiniz. tablodaki şahısa bakarsınız ve "beni ne diye izliyorsun","sen olmasaydın dünya nasıl bir yer olurdu?" gibi sorular gelir aklınıza çoğu zaman.
kitaplarındaki zenginlikten anlayabileceğimiz üzere orwell iyi bir filozof ve aynı zamanda materyali ve kurgu dünyası zengin bir yazardır.
devletin görevini devlete hatırlatması açısından çok önemli bir george orwell klasiği. devlet halka rağmen bir şeyler yapması için değil halk için bir şeyler yapması gerektiği için varolan bir kurumdur. baskıyla, şekillendirmeyle, beyin yıkamayla tanrılaştırılmasının engellenmesi, sanıyorum ki bu kitaptaki görüşe sahip aydınlar sayesinde olmuştur. yoksa bu gücü kötüye kullanmaya insan doğası müsaittir ve şu an da dünyada oynanan oyunlar bu yolun hala tam olarak kapatılmadığının göstergesidir.
tüm insanların gözünü açmak babında herkese bir kerelik zor kullanımıyla okutulması taraftarıyım, eminim insanlık adına çok hayırlı olacaktır.
bana equilibrium filmini hatırlatan george orwell eseri. sözkonusu okyanusya devleti totaliter rejimden de öteye gitmektedir yönetim usulünde. geçmişi silmekte, değiştirmekte, geçmişi son gelişmelerine göre büyük birader'in lehine göre düzeltmekte ve dildeki kelimelerin sayısını azaltarak, ki en can alıcı kısmı burası, düşüncelerin ifade edilememeye başlamasını ve bir süre sonra düşüncelerin ve düşünmenin imkansız hale gelmesini sağlamakta. son bahsettiğim kısım etkileyicidir. kitap, siyasi ve ideolojik iletilerin yanında, milletlerin dillerine sahip çıkması gerektiği gibi genel bir ileti de vermekte.
edit : doğrusu, equilibrium'un bu eseri hatırlatması olmalıymış, zira filmin yapımcıları kitaptan etkilenmiş.
george orwell'ın, bireyin sistemin çarkları içerisinde nasıl eridiğini anlatan kitabının ismi. aynı zamanda gerçekle, gerçek olmayan arasındaki geçişler, siyaset denilen şeyin aslında ne olduğunun, hangi amaç için kullanılan bir nosyon olduğunun anlaşılması açısından önemli bir kitap. doğru ile yanlış, siyah ile beyaz arasındaki ince çizgi, çift düşün...