filmi karakterleri ve mekanları seçmede cok ustaca;ancak kitabı okumadan filmi izleyenler biraz zorlanabilir.
onun için önce kitap tavsiye edilir.
big brother varmı sorusu, 101 nolu oda, o'brien, goldstein,teleekran,düşünce polisi,yenikonuş,ingsos...akılda iz bırakan kavramlar
gerçekten bir şaheser
___!!___ markssosyalizmin batı avrupa da uygulanacağını savunur.orwell da bunu tahayyül ederek eserinde ne kadar uygulanacağını göstermiştir.hem de bir sosyalist olmasına rağmen.(troçkist)
___!!___
ingilizcesi türkçe'ye pek de başarılı çevrilmemiş olan george orwell baş yapıtıdır.o nedenle orjinal dilin tadını ancak, belki de ,sadece bu kitapta alınabilecek ender kitaplardandır.anti-amerikan olarak bilinen yazarın iyice anlaşılması için hayvan çiftliği eseri de bir o kadar imgesel anlatımlara sahiptir.
okuduktan sonra insanı paranoyak eden, "ben ne işe yararım? benim hayattaki amacım ne?" sorularına sebebiyet veren umutsuz, zalim, korkunç roman. okuyunuz, okutunuz.
pek bir dolu pek bir doyurucu kitap. vaktiyle bir sınavımızın konusu olmuş bu kitap için şöyle bir not düşmüşümdür: yapay depremlerin, zoraki savaşların yaşandıgı günümüzde daha da şaşırtıcı, daha da okunulası.
ayrıca dünyaya hoşgeldigim yıldır.
ne zaman bir george orwell romanı alsam kitapçının 1984 ü okuduğunuzu farz ediyorum tarzında bir cümle kurmasına sebebiyet veren kitaptır. yazarın tam anlamıyla başyapıtıdır. ne kadar robotlaştığımızın romanıdır.bir orwell hastası olarak bunu seven bunları da sevdi:
çok etkileyici bir kitaptır. özellikle günümüzle bağdaştırılacak bir çok nokta bulunabilir. örneğin halkın düşünmesine izin verilmemesi, halkın ne düşünmesi isteniyorsa halka onu düşündürmek günümüz iktidarla işbirliği yapan lümpen medyasının da başvurduğu bir taktiktir. george orwell stalinistlerin ispanya iç savaşı sırasındaki troçkistlere tutumundan ötürü öylesine umutsuzluğa kapılmıştır ki 1984 ortaya çıkmıştır. öyleki kitabın sayfalarını çevirdikçe izlendiğnizi hissedersiniz. bunu öyle iyi işlemiştirki kitapta açık hava sahnelerinde bile klostrofobik bir ortam hissedersiniz ve bir de bakarsınız ki bir sayfada genelden büyük puntolarla;
SAVAŞ BARIŞTIR
ÖZGÜRLÜK KÖLELiKTiR
BiLGiSiZLiK KUVVETTiR yazar. eğer okurken kendinizi verirseniz ve günümüzle paralelliğini görebilirseniz hayat boyu big brother'in gözü üzerinizde olacak denilebilir
Adam 1950 de ölmüş 1984 de neler olacağını görmüştür ilginçtir.Günümüzde yaşanılanlar benzeri bir durumudur hikayenin.işyerlerinde sizleri yukarıdan takip eden kamerlara , kullandığınız bilgisayarın gönderdiği verilerin Usa tarafından yedeklenmesi,kredi kartınız ,cep telefonunuz aslında sizi kayıt altına alıveriyor farkında olmadan.
bazı kitaplar insanlar için çok önemlidir, işte bu kitapta benim için çok önemli. her ne kadar george orwel'ın eleştirilerini fazla abartılı, diyalektik üstüne eleştirinin ise fazla yüzeysel bulmama rağmen bir romanın kurgusu ancak bu kadar iyi olabilir.
kitap yazılış ve düşünce bakımdan doğru yargılar içerse de, bu kitabı eleştireceğim bazı yanları var. birincisi diyalektiğin eleştirildiği bir yasa var; çiftdüşün. bu "her şey kendi içinde kendi zıttını bulundurur" yasası eleştirilmektedir. fakat böylesine bir eleştiri ancak bu kavramın çöpten adam şeklinde karikatürize edilmesidir. çöpten adam yüzeyselliğini aşamamak romanın eksilerinden. öncelikle bu yasa böyle bir mana taşımamaktadır. çünkü bu tür bir yaklaşım düalizm yani ikililik kavramını da beraberinde getirmektedir. evrendeki maddeler ve düşünce zıtlıklardan oluşur bu kabul fakat bu zıtlıklardan hangisi ağır basarsa, o yöne doğru kayma olur. yani her şey çift taraflı olur fakat bir tarafa kayma düşünceyi, hareketi meydana getirir. yazarın eleştirdiği nokta ise düalizmdir. yani karşıtların birliği ilkesi ile örtüşmemektedir.
diğer bir yandan ana karakter bana sorunlu olarak geldi. evet o brien karşısında ezilmemesi işten değil ana karakterimizin. fakat o brien'ın kullandığı ağır retorik aşılabilir çünkü kitapta parti'nin düşünce üzerinde henüz daha hakim olmadığı söylenmektedir. ancak işkenceyle görünüşte düşünceler değiştirilebilir. 101 nolu odada yaşananlar gibi. neden anakarakterimizin julia'yı sevmeyi bıraktığı anlaşılmamaktadır. ani dönüşümler bu şekilde gelişmeyeceğini kanaatindeyim.
ayrıca düşünce sistemine geri dönecek olursak partinin iktidarının mutlak olduğu söylenmektedir. çiftdüşün ilkesine göre ise düşünecek olursak partinin iktidarı aynı zamanda egemen değildir. çünkü önemli olan insan zihni ise partinin egemenliği yalnızca maddeseldir fakat parti egemenliğinin zihinsel olduğunu iddia etmektedir.
tüm bunlara karşı baskı toplumunu ve günümüzde yaşanmaya başlanan dil üzerine bayağılaştırmaların etkilerini yani düşünce özgürlüğünün nasıl kısıtlandığını görebiliyoruz. her şeye karşın basit roman diye geçmek en azından benim için haksızlık olacaktı çünkü kurgu olarak en başarılı kara ütopya örenğidir. fakat günümüze en çok yaklaşan cesur yeni dünya olmuştur. bu da başka bir entry nin konusudur.
george orwell, bu kitabı yayınlayana kadar ingiliz gizli servisi tarafından komünist olabileceği şüphesiyle izlenme kapsamına alınmış, sonra da "komünist olan bir adam komünizm karşıtı bu kitabı neden yazsın" denilerek bu incelemeden vazgeçilmiş..
ayrıca ecnebi ülkelerde big brother biz de ise biri bizi gözetliyor adıyla yayınlanan dikizleme programlarının isim babası olan kitap. orwell kitabının sonunun buraya varacağını öngörebilseydi ya bu kitabı hiç yazmaz ya da intihar ederdi muhtemelen..
mutlaka okunması gereken bir kitap.. 1949 da yazılmış kurgusal bir politik roman.. kurgusaldır belki ama orwell kurgudaki detaycılığıyla, farketmeden geçtiğimiz birçok idari politikaya dikkat çekmiştir.. özellikle şu günlerde okumamış olanların okuması gereken ve okunduktan sonra ise üzerine düşünülüp 2008 tarihi ve gelecek tarihlerle ilgili bir analiz yapmayı gerektiren mükemmel bir kitap..
temel kurgusunu, "savaş barıştır; özgürlük köleliktir; bilgisizlik kuvvettir." sloganlarından alan ve "big brother is watching you" sloganında ima edilen olgunun, günümüzde gerçekleştiğine inanılan roman.
savaş barştır, özgürlük köleliktir, bilgisizlik kuvvettir sözlerini temellendiren,tele ekran gibi insanı psikopata bağlayacak bir makineyle kabusa dönüşen paranoyaklığı tüylerinizi ürperterek ensenizde hissettiren george orwell klasiği.
ispanya iç savaşıyla yıkılan ümitlerinin ardından kapıldığı umutsuzluk ve geçirdiği hastalık orwell' ı karamsar yönü ağır basan 1984'ü yazmaya yöneltmiştir.
george orwell in kesinlikle cok etkileyici bır kitabıdır. kitapta herseyin devletin kontrolunde oldugu, gecmisi olmayan, belleksiz, muhalefetsiz bir devletin nasil yaratildigindan bahsedilmektedir. kıtapta kullanılan ornek; toplumun kullandıgı dili kısırlastırarak hatta bazı kelımelerı dırek dılden atarak ** toplumu dusunemez hale getırmektır. dolayısıyla düsünmeyen bir toplumda muhalefet düsüncelerde yer almaz.bunun yanısıra kitapta totaliter bir partinin korku * propaganda* ve beyin yıkamayla * halkı ve hayati manipule etmesindende bahsedilmektedir.ayrica genellikle kominizmi elestiren bir kitap olarak bilinen 1984 kesinlikle oyle bir kitap degildir tamamen totalitarizmi elestiren bir kitaptır. ki kitapta gecen SAVAS BARiSTiR ÖZGÜRLÜK KOLELiKTiR BiLGiSiZLiK KUVVETTiR andi totalitarizm in temelini olusturan dusuncelerle yani ozgursuzluk ozgurluktur, esitsizlik esitliktir dusuncelerıyle birebir ortusmektedir.
guzel kitap. filmi de "eh" denilebilir. ancak ilginc olan, facebook'ta turklerin en cok okudugu (ya da oyle oldugunu iddia ettigi) kitap olarak gosterilmesidir. zaten bir 1984, bir fight club'in ismini bile duyduysaniz turkiye'de kulturlu sifatini uzerinize yapistirmaniz olasi. pes...