“Nilgün Marmara’nın intihar mektubu geçtiğimiz sene yayınlanmış, intiharından sonra eşi;
“Şiir yazdığını bile bilmezdim, bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler yazardı.” demiş.
işte bu kadar basit her şey.
Anlaşılamamak, birbirine en yakın iki insan arasındaki derin bir uçurummuş.”
Dinlerken ay kendini buhurdandan savrulan
yanık ünlemlerle,
Dalgın tireler eski bir sıcak taş üzre
uzanmışken, unutmuşken direnmeyi
biricik umutsuzluk açısında,
Bu yanlış halkada kendine kapanan şakra
geri dönmeyecek şerareyi arıyor;
kara bir ölüm bilyasını ölçerek gelen su ve
avcıotlarında.
Koştu su yaman bir gökdil zarfında, ağladı.
Açtı. Yeni bir kalem denli.
Bir çeşmenin ağzında yiten safir lapisi
mor bir cesetin burnuna takılmış buldu.
Çökertti tetikte duran yıkım alanlarını da.
Bedenlerin karmaşık ikliminde can çekiştirdi biçimi,
Her kılıkta cirit atan bir imparatoriçenin emrinde.
Aynada güreşen bir ağaca, bir güneşe takılarak
saçlara dolanan dudağı kustu suçunu, porselen
duvarlara gizlenmiş kahverengi masalların,
suskun bir tan sökümünde.
Şimdi varacağı boy sezilemez.
Solgun bir mum mavisidir belki,
belki yaşayakalan ölümdür,
bütün yanık ünlemler tekrarında!
doğumda içi kanayan,
kağıda mayın döşeyenlerden. bu ülke için, edebiyat dünyasının en büyük kayıplarından. henüz 29 yaşındayken, evinin balkonundan atlayıp intihar eden güzide insan.
boğazımda düğümlenen koca bir halat. düğümlü, boşluğa salınıyor, salınıyor, salınıyor... ve havaya sürtündüğü yerde çıkarttığı tek bir dize var;
“ey tiksinç aydınlık! kusuluyor senin için, bil!”
cemal süreya'nın zelda'sıydı, ilhan berk'in büyük nilgün'ü.
ece ayhan için ayrı bir dünyaydı nilgün marmara. meçhul öğrenci anıtı şiirindeki 128 numarasıyla kast edilen kişidir kendisi. ece ayhan'ın sıra arkadaşı.
"hayatın neresinden dönülse kardır." diyerek yaşama karşı ölümü seçmiştir marmara'nın nilgün'ü.