Çok inkarizmatik bir soy isme sahip olan, yürüttüğü açlık grevinin yol açtığı tahribatlardan dolayı 43 yaşında hayatını kaybetmiş aslen ukraynalı rus edebiyatçı.
(bkz: aleksandr sergeyeviç puşkin) ile beraber rus edebiyatının mihenk taşlarından biri. oldukça ince bir hiciv anlayışı ve sıcak betimlemeleri ile diğer yazarlardan sıyrılır.
portre adlı çok kaliteli bir hikayesi de olan yazar.
genel hikayelerinde olduğu gibi, portre'de de ukrayna'nın yerel cadı kültüründen etkilenip biraz mistik unsurlar kullanmıştır. bir yandan sanat ne için yapılıyor onu sorgulatırken bir yandan da "kesin büyülü bu resim" dedirtebiliyor.
Ölü canlar kitabını okudum geçenlerde. Rus edebiyatını bana sevdiren zat-ı muhterem kalem. Kitaplarındaki eleştirel betimleyici tutumunu aşikar etmekten çekinmiyor bilakis bunun bir fark olduğunu ve farklılığın yenilik anlamına geldiğini dillendiriyor. Durum ölü canlar kitabında da öyle. Eleştirel tutumunu gerek cimri bir şizofren yaşlı kadın için gerekse hayattan bunalmış bıçkın bir şoför için ince eleyip sık dokuyarak naksetmis.
Ölü canlar kitabının noksan olması ve ağır eleştiriler sonucu yazar tarafından bir kısmının toke edilmesi onun harikulade bir yazar olduğunu değiştirmez hatta onun ne denli dobra,açık fikirli ve asi bir üstad olduğunu gösterir. Yazılacak çok şey var kendisi için. Ama kısaca onun rus edebiyatına hatta dünya edebiyatına kilometre taşı olduğunu kimse inkar edemez.
Düz yazı türünde eserler vererek Rus edebiyatında yeni bir başlangıcın öncüsü olmuştur. Hiciv sanatını ustalıkla kullanmıştır. Kendisinden sonra gelen yazarlar Gogol'dan etkilenerek hiciv sanatını kullanmış olsa da Gogol kadar başarılı olamamıştır. Öykü ve romanlarında belirli konular üzerinde yoğunlaşır. Makam tutkusu olan, giyim ve şık olmayı saygınlığın ölçütü olarak kabul eden, boğazına düşkün sürekli yemek yiyen, kendi dünyasında hapsolmuş sınırlarını aşamayan, tekdüze yaşam süren bayağı tipleri alaycı bir şekilde okuyucuya aktarır. Ölü canlar başyapıtıdır. Öykülerinde sergilediği sanatını romanda bir bütün olarak okuyucuya aktarmıştır. Kahramanları tasvir ederken karakterlerinden ziyade nasıl yemek yer, nasıl giyinir, makamı nedir, bu konuları detaylı olarak alaycı bir şekilde okuyucuya aktarmıştır. En sevdiğim yazarlardandır kendileri.
Gogol, romanları kadar kısa hikayecikleriyle de başarılı olmuş bir yazar. Yarattığı karakterlerin çok özel bir tarafları yok. Gogol zaten sıradan insanların hikayeleriyle ilgilenen bir yazar. Ama sıradan insanları sıradan bir şekilde anlatmayan bir yazar. özetle gogol: bir yazar. (#24047014)
Toplumun farklı olana karşı nasıl muamele gösterdiğini , asıl konuya değil de arkada kalan meseleye odaklanmalarını kafkavari bir şekilde anlatmış. Misal ; bir sabah uyandığında burnunun yerinde olmadığını farkeden bir adamın* gazeteye ilan vermesi kabul edilmez, çünkü gazetenin inandırıcılığı zedelenir. Emniyet amiri , kendi halinde , namuslu insanların burunlarının durup dururken kaybolmayacağını söyler vs...
Kısa öykü formatında yazıldığı için ölü canlar ile kıyaslamak doğru olmaz ama kendince ayrı ayrı tarzlarda güzel hikayeleri var. Burun adlı öyküsünde lord voldemortun yürekleri burkan hikayesini anlatmış. Paltoda ise gayet oturaklı bir şekilde anlatırken bir anda 'sevimli hayalet caspera bağlamış. neva bulvarında iki ayrı kadının peşine takılan zıt karakterli iki arkadaşın kaderlerini anlatıyor. Hiç de öyle kısa öykülük bir şey değil. Uzatmak istesen roman yazarsın üstüne. Bir delinin hatıra defterine gelirsek...neyse konuşmayalım, okuyalım. Ölmeden Erdal beşikçioğlunun oyununa kesin gideceğim. The bucket listime ekledim. *
Bir ilginç konu da bunun her öyküsünde en az bir kez burun geçiyor. Adamın bir takıntısı olsa gerek.
şu dünyada hikaye denilince aklıma gelen iki isimden birisidir. öyle güzel betimlemeler yapmaktadır ki, hayran olmamak elde değildir. ikincisi için (bkz: ömer seyfettin)
31 Mart 1809 - 4 Mart 1852 tarihleri arasında yaşamış olan Ukrayna doğumlu yazar. Gerçekçi akıma bağlı ünlü roman ve öykü yazarı Gogol, Ukrayna'da doğdu. Çocukluğu köyde geçti ve bu yüzden kazak kültürünün etkisinde kaldı. Bu etki ileride yazacağı eserlerinde oldukça hissedildi. Gençlik yıllarından edebiyata ilgi duymaya başladı ve önce şiirle ilgilendi. 1828 yılında memur olmak için Petersburg'a gitti ve orada bir yıl memurluk yaptı.
Gogol'un ünlenmesine sebep olan ilk eseri "Dilinka Yakınlarındaki Çiftlikte Akşam Toplantıları" isimli öykü kitabıdır. 1831-1832 yılları arasında kitabını tamamladı. Öykülerinde Ukrayna'da halkın yaşantısını halk deyişleriyle iledi. 1835 yılında "Mirgorod" ve "Arabeski" isimli öykü kitaplarını yayımladı. Bu öykülerde halka özellikle de Kazaklara yer verdi. Öykülerde dikkat çeken unsur yergidir. 1836 yılında Puşkin'in çıkardığı Sovremennik adlı dergide en meşhur öykülerinden "Burun"u yayımladı. Öykü yine yergi içermekte ve gerçeküstüydü. Eserlerinde Puşkin'in etkisi büyüktür. Puşkin'in eleştirileri ve desteği olmadan yazamayacağına inanıyordu. Puşkin ile arkadaşlığı edebiyat çevrelerinden aldığı acımasız eleştirilerden de korunmasını sağlıyordu.
"Arabeski" adlı kitabında yer alan öykülerden "Bir Delinin Hatura Defteri" de oldukça ünlü bir eseridir. Öykü, bir memurun rutin hayatından bıkkınlığını, iş sebebiyle yaşadığı sıkıntıları ve sonunda delirmesini anlatır. Önemli komedilerinden "Müfettiş" ise bürokrasi ile alay eder ve eserin yayımlanmasıyla yine edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırmıştır. Tepkiler nedeniyle Rusya'dan ayrılmak ve Roma'ya yerleşmek zorunda kalır. Puşkin'in tavsiyesiyle "Ölü Canlar" romanına başlar. 1842 yılında romanın ilk cildini ve "Palto" isimli öyküsünü yayımlar. "Ölü Canlar" da Rusya'da sistemin çürümüşlüğünü ele alırken "Palto" da halkın yaşadığı fakirliği, haksızlıkları irdeler.
Gogol, düzen savunucuları tarafından Rus halkını aşağılamakla suçlanır. Ancak Gogol halkı aşağılamamış, aksine yozlaşmış kurumları halka göstermeye çalışmıştır. Yaşadığı haksızlıklar da ruh sağlığına ciddi olarak etki etmeye başlamıştır.
Puşkin'in ölümü Gogol'un ününü daha da arttırır. Ancak bu dönemde eski yaratıcılığını kısmen yitirmiştir ve dine ilgisi artmıştır. Eskiden yerdiği kiliseyi övmeye başlar. Bu sebeple okurlarının tepkisini çeker, ancak Gogol dine daha da sarılır. Tanıştığı bir rahibin etkisiyle "Ölü Canlar"ın ikinci cildinin el yazmalarını yakar ve hepsi yok olur. Bu olaydan 10 gün sonra ise hayatını kaybeder. (Aydınlık Kitap, 1 Mart 2013)