beyitlerindeki gizli dili çözdüğünüz anda birden fazla dualist felsefenin anahtarını elde etmenizi sağlayan, ciddi şekilde araştırılması gereken, yazdıkları tarihi ayrıntıları ile birlikte araştırılması gereken biridir. hatta nesimi bir beyitinde büyük ihtimal çin zulmü altındaki türklerin maniciliği benimseyişini betimlemiştir. şiir kısaca şu şekilde, ancak dediim gibi nesimi'nin yazdıkları tarihle ve teoloji ile paralel okunduğunda batını (gizli dilcilik) ortaya çıkacaktır. nesimi tarihsel bir olguyu şu şekilde anlatır;
Cân u dil her dem nice top olmasun
Çün nigârum zülfi çevgân eylemiş
Zülfi tağılmış ruh üzre ol sanem
Kâfir-i Çîn kasd-ı îmân eylemiş
Âşıkun kanına bandurmış elin
Gör bu çoh destân ne destân eylemiş
Gözleri kaşı enel-hak çağırur
Gör bu sırrı kimde pinhân eylemiş
Hüsn içünde ğörmemiş mislün felek
Munca devrânı ki devrân eylemiş
Iyd-i ekberdür Nesîmîye bu gün
Cânını şol mâha kurbân eylemiş
--spoiler--
bu sadece bir örnek, dualiteye ve gizli dilciliğe dair onlarca örnek vardır nesimi'de.
ayrıca kendisinin öldürülüş biçimi de gariptir. çünkü deriyi yüzerek ifşa etme biçimindeki işkence, iran'da zerdüştlere tepkisel olarka ortaya çıkan maniheizm kurucusu mani ile kendini göstermiştir, mani'de derisi yüzülerek ve ifşa edilerek öldürülmüştür. bu işkence yöntemi yaptığım araştırmalara göre arap yarım adasında ya da orta asya'da bulunmamaktadır, daha çok zerdüştlerin ''ışıkçılar'' dedikleri ve büyük kıyımdan geçirdikleri mani'nin takipçilerine uyguladıkları bir cezadır. nitekim islam sonrası dönemde maniheistler ehli hakçılar ya da yine eski adı ile ışıkçılar, batıniler olarak adlandırılarak, islam öncesi dönemde olduğu şekli ile derisi yüzülerek katledilmişlerdir. mesela hallac-ı mansur'da aynı şekilde ölmüştür.
bu teorimi doğrulayacak onlarca kanıt elimde mevcut ve eminim ki nesimi mansur gibi, yemini, virani, hallac gibilerinin olduğu gibi bir ışıkçı yani maniheistti.
nizamülmülk'ün siyasetname eseri okunduğunda ışıkçılar ve batıniler hakkında detaylı bilgiler vermektedir ve bunu haricinde irene melikoff'un çalışmaları da nesimi gibi ozanların manici dervişler olduğu gerçeğini bir nebze ortaya koymuştur. çok yönlü olan bu durum birden fazla unsurun irdelenmesi gereklilğini doğurduğu için kısa kesiyorum, son cümlem ise nesimi ve ya diğerleri ali taraftarı olduğu için katledilmediler, bu hikayelerle kandırmayın kendinizi.
ileri de daha detaylı örneklerle açıklayacağım bu durumu.
klasik olduğu üzere imam alinin taraftarı olduğu üzere şehid edilmiştir. şamda halkın önünde derisi yüzülerek hak mertebesine ulaşmıştır. bir çok alevi bektaşi nefesine türküsüne ilham kaynağı olmuştur. alevi bektaşi ekolünde nesimiden kat kat daha çok itibar gören ozanlar olmasına rağmen nesiminin şehid oluş şekli ve sonuna kadar inancını haykırması kendisini destansılaştırmış ancak 20.yy ile birlikte cumhuriyet devrimlerinin etkisinden ötürü aleviler sekülerleşmeye başlamış sonuç olarak nefeslerde nesimi bahsedilirken kendisinin kim olduğu alevi dedeleri tarafından dahi unutulmuştur.
BENDE SIĞAR iKi CiHAN
Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam
Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam
Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam
Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim
Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam
Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât
Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam
Genc-i nihân benim ben uş ayn-ı ayân benim ben uş
Gevher-i kân benim ben uş bahr ile kâna sığmazam
Arş ile ferş ü kâf ü nûn bende bulundu cümle çün
Kes sözünü uzatma kim şerh u beyâna sığmazam
Gerçi muhît-i a'zâmım adım âdem durur âdemim
Dâr ile kün fekân benim ben mu mekâna sığmazam
Cân ile hem cihân benim dehr ile hem zamân benim
Gör bu latifeyi ki ben dehr ü zamâna sığmazam
Encüm ile felek benim vahy ile melek benim
Çek dilini vü epsem ol ben bu lisâna sığmazam
Zerre benim güneş benim çâr ile penc ü şeş benim
Sûreti gör beyân ile çünkü beyâna sığmazam
Zât ileyim sıfât ile Kadr ileyim Berât ile
Gül-şekerim nebât ile piste-dehâna sığmazam
Şehd ile hem şeker hem şems benim kamer benim
Rûh-ı revân bağışlarım rûh-ı revâna sığmazam
Minnet eylemem şiiri ahmet aslan tarafından yorumlanmış. Biri mükemmel yazmış öbürü harkulade yorumlamış.
&feature=related
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi farisi bilmem, dile minnet eylemem
Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi
iblisin talim ettiği yola minnet eylemem
Bir acaip derde düştüm herkes gider karına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rizkimi veren huda dir kula minnet eylemem
Oy nesimi, can nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
hakkinda buyuk bir kafa karisikliginin mevcut oldugu buyuk sair.
biri 14, digeri 17. yy'larda yasamis iki nesimi vardir. bunlardan ilki 14. yy'da "azerbaycan sahasi" tabir edebilecegimiz genis bir bolgede yasamis olan seyyit imameddin nesimi, digeriyse 17. yy'da anadolu'da yasamis olan kul nesimi'dir. mahlaslarinin ayni olusunun sebebi, esas nesimi'den uc yuz yil sonra yasamis olan ikincinin onu cok sevmesi, adeta hayran olmasi ve bundan dolayi kendine mahlas olarak onun ismini secmesidir. bu hayranlik o derecededir ki kul nesimi seyyit nesimi'nin bircok siirinin parcalarini aynen alip kullanmistir. bizde bir nazire gelenegi vardir fakat bu nazireden ote bir "ayniyet" halidir, sebebi de asiri hayranliktir. mesela olay su sekildedir: kul nesimi seyyit nesimi'den bir-iki beyiti harfiyyen alir ve ustune kendi -diyelim 10-20- beyitlik siirini insaa eder. esasinda nazirenin cok ileri bir formu diyebiliriz.
seyyit nesimi hurufidir, fazlullah esterabadi veya fazlullah hurufi isimleriyle meshur bir alimin talebesi ve halefidir. kul nesimi de onun hurufiligini benimsemistir. seyyit nesimi bir kategori olarak sii veya alevi degildir, sunni kesinlikle degildir. mezheplerden cok farkli bir yerde durmaktadir, kimisi onu tekfir dahi etmistir. fakat siirinde islam karakterlerinden en guclusunun hazreti ali oldugunu soylemek hic zor degildir. kul nesimi ise alevidir. kaydedilmesi gereken son nokta ise seyyit nesimi'nin siirlerinin tamaminin aruzla yazilmis oldugu, kul nesimi'ninse cogunlukla hece olcusuyle yazdigidir. dolayisiyla bugunun edebiyat arastirmacilari ilk nesimi'yi divan, ikinci nesimi'yi halk edebiyati saflarina dahil ederler.
kul nesimi -sanirim- bir tek "haydar haydar" siiriyle taninirken seyyit nesimi'nin meshur beyitlerine birkac ornek:
oyle bir derde dustum ki herkes gider karina --> (kar dedigi snow degil profit'tir, anladin sen onu, turkce karakter mevzusu.)
bugun buldum bugun yerim hak kerimdir yarina
ey ozunden bihaber gafil, uyan
hakk'a gel kim hak degil batil, uyan
seni bu husn-u cemal, bu kemal ile gorup
korktular hak demeye, donduler insan dediler
gul bulunmaz bu dikenli dunyanin baginda cun
ebsem ol, beyhude gulsuz yerde gulzar isteme
---
seyyit nesimi'nin ebsem kavraminin mevlana'nin hamus kavramiyla yakindan alakali oldugunu, hatta farsca kelimenin turkce karsiligi oldugunu kaydederek iletimi burada noktaliyorum zira oyle gorunuyor ki kendimi durduramayarak, yazdikca yazarak memleketin murekkep stogunu tehdit ediyorum. sunu belirtmeliyim ki seyyit nesimi bence turkce'nin en guzel sairidir!
hayatina dair son anlati, derisi yuzuldukten sonra derisini eline alip "yolumuz kabe, ihramimiz derimizdir bizim" cumlesini soyleyip idam sehpasini yuruyerek terkettigi rivayetidir. elbette bu rivayete inanmak noel babanin gercek olduguna inanmakla esdeger olsa da halkin onu ne derece sevdiginin, yucelttiginin, mert gordugunun ve oldukten sonra dahi ona nasil delikanli laflar ve tavirlar yakistirdiginin kaniti olarak son derece manali olan bu hadiseyi iletimize dahil ettik...